811 Kayıt Bulundu.
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyân, ona Amr b. Dînâr, ona da Saîd b. Cübeyr şöyle demiştir:
İbn Abbâs’a “Nevf el-Bikâlî, Hızır (as) ile arkadaşlık yapan Musa’nın İsrailoğullarına gönderilen peygamber Hz. Musa olmadığını söylüyor” dedim. İbn Abbâs “Allah düşmanı yalan söylemiş. Übey b. Ka’b’dan duyduğuma göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Hz. Musa (as) hutbe okumak için İsrailoğullarının arasında ayağa kalktı. Ona “insanların en bilgilisi kimdir?” diye sordular. O da “benim” dedi. Bunun üzerine Allah onu kınadı. Çünkü ilmi Allah’a havale etmemişti. Allah ona “iki denizin birleştiği yerde bulunan kullarımdan biri senden daha bilgilidir” buyurdu. Hz. Musa “ey Rabbim, onu nasıl bulabilirim?” diye sordu. Kendisine “ey Musa, bir sepetin için bir balık koy ve bunu sırtına al. Bu balığı nerede kaybedersen o zat oradadır” denildi. Hz. Musa yola çıktı. Yanında Yuşa b. Nûn adındaki -Yûsa da denirdi- hizmetçisi de vardı. Sonunda kayaya geldiler. Musa (as) ve hizmetçisi uyuyakaldılar. Sepetteki balık hareketlenip sepetten çıktı ve denize düştü. Allah o suyun akıntısını kesti ve su kemer gibi oldu. Balık için bir kanal meydana gelmişti. Musa ve hizmetçisi şaşıp kalmıştı. Sonra yollarına gece gündüz devam ettiler. Hz. Musa’nın hizmetçisi ona haber vermeyi unutmuştu. Sabah olunca Hz. Musa hizmetçisine “yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzda epeyce yorulduk” dedi. Emredildiği yere geçene kadar yorulmamıştı. Hizmetçi “gördün mü, kayaya geldiğimizde balığı unuttum. Ama onu bana ancak şeytan unutturdu. Denizde şaşılacak bir şekilde yol alıp gitti” dedi. Musa “işte aradığımız zaten buydu” dedi. Hemen geldikleri izleri takip ederek gerisin geri döndüler.” Kendi izlerini takip ediyorlardı." Süfyân der ki: Bir kısım insanlar bu kayanın yanında, dokunduğu her ölüyü dirilten bir hayat pınarı olduğunu iddia eder.
"İzlerini takip ederek sonunda konakladıkları kayanın yanına geldiler. Musa orada üzeri örtülü bir adam gördü ve ona selam verdi. Hızır (as) ona “senin bu diyarda selam ne gezer” dedi. Hz. Musa ona “ben Musa’yım” deyince Hızır (as) “İsrailoğullarının Musa’sı mı?” diye sordu. Hz. Musa “evet” dedi. Hızır (as) ona “sen, benim bilmediğim, Allah’ın sana öğrettiği bir şey biliyorsun. Ben de senin bilmediğin Allah’ın bana bildirdiği bir şey biliyorum” dedi. Hz. Musa (as) “seni takip etsem sana öğretilenden bana öğretir misin?” diye sordu. Hızır (as) “sen benimle sabredemezsin. Bilgin olmadığın konuda nasıl sabredeceksin?” dedi. Hz. Musa (as) “Allah’ın izniyle benim sabredip senin emrine karşı çıkmadığımı göreceksin” dedi. Hızır (as) “eğer beni takip edeceksen sana anlatana kadar bana hiçbir şey sorma” dedi. Hz. Musa (as) “tamam sormam” buyurdu. Hızır ve Musa sahilde yürümeye devam ettiler. Yanlarına bir gemi uğradı. Gemidekilere kendilerini götürmelerini söylediler. Gemidekiler Hızır’ı (as) tanıdılar ve o ikisini ücretsiz olarak taşımayı kabul ettiler. Hızır (as) geminin tahtalarından birine yönelip onu söktü. Hz. Musa (as) ona “bizi karşılıksız olarak gemilerinde taşıyan insanlar boğulsunlar diye mi gemilerini batırdın. Gerçekten çok çirkin bir iş yaptın” dedi. Hızır (as) “ben sana, benimle beraber sabredemezsin dememiş miydim” dedi. Hz. Musa “unuttuğum için beni kınama ve gücümün yetmediği şeyden beni sorumlu tutma” dedi. Sonra gemiden indiler. Sahilde yürürlerken çocuklarla oynayan bir oğlan gördüler. Hızır (as) kafasını tutup kopararak çocuğu öldürdü. Bunun üzerine Hz. Musa (as) “masum bir canı kısas hakkı olmadan haksız yere öldürdün mü? Gerçekten kınanacak bir şey yaptın” dedi. Hızır (as) “ben sana, benimle birlikte sabredemezsin dememiş miydim?” dedi. Hz. Musa (as) “bu imtihan birincisinden daha ağırdı” buyurdu ve “eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam bana eşlik etme. Artık özrün de sınırına vardım” dedi. Yollarına devam ettiler. Bir köye varıp köylülerden yiyecek istediler. Köylüler onları misafir etmekten kaçındılar. Bu sefer köyde yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır (as) o duvarı düzeltti. Hızır (av) eliyle kontrol ediyor ve “eğrilmiş” diyordu. Sonunda onu tamamen düzeltti. Hz. Musa (as) ona “kendilerine geldiğimizde bizi misafir etmeyen ve bizi doyurmayan bu topluluktan, istesen bu yaptığın iş için ücret alabilirdin” dedi. Hızır (as) “artık ayrılma vaktimiz geldi. Sabredemediğin şeyleri sana açıklayacağım” dedi."
Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah, Musa’ya rahmet eylesin. Dilerdim ki sabredip Hızır’la birlikte gördüklerini bize de anlatsaydı." Ravi şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Birincisi Musa’nın unutması idi. Bir serçe gelip geminin kenarına kondu. Sonra denize gaga vurunca Hızır ona “benim ilmimle senin ilmin Allah’ın ilmine göre şu serçenin denizden azalttığı su kadar azdır” dedi."
Said b. Cübeyr şöyle demiştir: İbn Abbas şu ayeti okurdu: "Önlerinde bir hükümdar vardı ki, geminin hepsini gasp edip alacaktı." Şu âyeti de okurdu: "Çocuğa gelince o kafirdi."
Tirmizî der ki: Bu hadis hasen sahihtir. Zührî bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav), Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, İbn Abbâs, ve Übey b. Ka’b tarikleriyle rivayet etmiştir. Ebu İshâk el Hemedânî bu hadisi Saîd b. Cübeyr’den, o İbn Abbâs’tan, o Übey b. Ka’b’tan o da Hz. Peygamber'den (sav) rivâyet etmiştir.
Tirmizî der ki: Ebu Muzâhim es Semerkandî'nin işittiğine göre Ali b. Medînî şöyle demiştir: Sadece Süfyan'ın bu hadisteki haberi anlatmasını dinlemek gayesiyle bir hac yaptım. Onun “Amr b. Dinar bize anlattı” dediğini işittim. Bu hadisi daha önce de Sûfyân’dan dinlemiştim ama o zaman bu haberi geniş bir şekilde aktarmamıştı.
Bize b. Ali ve birden fazla kişi, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Zühri, ona Übeydullah b. Abdullah b. Utbe ona da Ebu Hüreyre, Zeyd b. Hâlid ve Şibl (r.anhüm) şöyle demişlerdir:
Bu sahabiler Rasûlullah'ın (sav) yanında bulundukları bir sırada birbirinden davacı olan iki kimse geldi onlardan biri sözüne şöyle başladı: “Ey Allah’ın Rasûlü, Allah aşkına aramızda Allah’ın kitabıyla hükmet” dedi. Daha anlayışlı olan diğer hasmı da “evet aramızda Allah’ın kitabına göre hüküm ver ve müsaade et ben konuşayım. Oğlum bu adamın işçisi idi sonra onun karısıyla zina etti, oğlumun cezasının recim olduğunu bana bildirdiler. Ben de bu ceza karşılığında yüz koyun ile bir hizmetçiyi fidye olarak verdim. Sonra bu işi bilen insanlarla karşılaştım, onlar 'oğluna yüz değnek, bir yılda sürgün, bu adamın karısına da recim cezası gerekir' dediler.” Bunun üzerine Rasulullah (sav) "canım kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki aramız da Allah’ın kitabıyla hükmedeceğim. Yüz koyun ve hizmetçi sana iade edilecek, oğluna da yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası verilecektir. Ey Üneys, Bu adamın karısına git suçunu kabul edip itiraf ederse onu recmet" buyurdu. Üneys kadının yanına gitti o da suçunu itiraf edince kadını recmetti.
Bize İshak b. Musa el Ensârî, ona Ma’n, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Ebu Hüreyre ve Zeyd b. Hâlid el Cühenî bu hadisin benzerini rivâyet etmiştir.
Yine bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Şihâb senediyle Mâlik’in hadisinin bir benzerini mana olarak bize rivâyet etmiştir.
Tirmizî der ki: Bu konuda Ebu Bekre, Ubâde b. Sâmit, Ebu Hüreyre, Ebu Saîd, İbn Abbâs, Cabir b. Semure, Hezzâl, Büreyde, Seleme b. Muhabbik, Ebû Berze ve Imrân b. Husayn’den da hadis rivayet edilmiştir.
Tirmizî der ki: Ebu Hüreyre ve Zeyd b. Hâlid'in hadisi hasen sahihtir.
Aynı şekilde bize Mâlik b. Enes, Ma’mer ve pek çok kimse, onlara Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da Ebu Hüreyre ve Zeyd b. Hâlid bu hadisi Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir. Yine bu senedle Hz. peygamber'den (sav) "Cariye zina ederse ona yüz değnek vurun dördüncü sefer yine zina ederse değersiz bir ip parasına bile olsa satıp elden çıkarın" hadisini rivayet etmişlerdir.
Sûfyân b. Uyeyne, Zührî’den, onun Ubeydullah’tan, onun da Ebû Hüreyre, Zeyd b. Hâlid ve Şibl’den yaptığı rivayette “Rasulullah'ın (sav) yanında idik…” ifadesini kullanmıştır. İbn Uyeyne her iki hadisi de topluca Ebu Hüreyre, Zeyd b. Hâlid ve Şibl’den rivâyet etmektedir. İbn Uyeyne'nin hadisinde vehm vardır. İbn Uyeyne rivâyet ettiği bu hadiste vehme kapılmış ve bir hadisi diğerinin içine katmıştır.
Sahih olan rivâyet bize Muhammed b. Velîd ez-Zebîdî, Yunus b. Ubeyde ve Zührî’nin kardeşinin oğlu, onlara Zührî, ona Ubeydullah, ona da Ebu Hüreyre ve Zeyd b. Hâlid’in rivayet ettiği ve "Cariye zina ederse ona yüz değnek vurun…" diye başlayan rivayettir.
Zührî'nin Ubeybullah’tan, onun Şibl b. Hâlid'den, onun Abdullah b. Mâlik el-Evsî’den rivâyet ettiği "Cariye zina ederse…" hadisi, hadisçilerin sahih kabul ettiği rivâyettir. Şibl b. Hâlid, Peygamber'e (sav) yetişememiştir. Şibl sadece Abdullah b. Mâlik el-Evsî vasıtasıyla hadis rivayet etmektedir ki doğru olanı da budur. İbn Uyeyne rivayeti pek makbul değildir. İbn Uyeyne’den, Şibl b. Hamid şeklinde gelen rivayet hatalıdır. Doğrusu Şibl b. Hâlid’dir. Aynı şekilde ona Şibl b. Huleyd’de denilmektedir.