Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb ve Atâ b. Yezid el-Leysî'nin naklettiğine göre Ebu Hüreyre onlara şunu söylemiştir:
(Bir gün) insanlar, Ey Allah'ın Rasulü! Kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz? diye sordular. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "On dördünde önünde bulut yokken ayı görmekte bir tereddüdünüz var mı?" buyurdu. Onlar 'Hayır, Ey Allah'ın Rasulü' dediler. O; "Önünde bulut yokken güneşi görmekte bir tereddüdünüz var mı?" buyurdu. Ashab, 'Hayır' deyince şöyle buyurdu: "Sizler Allah'ı (cc) da böyle göreceksiniz. Kıyamet gününde insanlar haşr edilecek ve herhangi bir şeye ibadet eden kim varsa (onu) izlesin, arkasından gitsin, denilecek. Kimileri güneşin arkasından gidecek, kimileri ayın arkasından, kimileri tâğûtların (Allahtan başka batıl ilahların) arkasından gidecek. Aralarında münafıkları da bulunduğu halde bu ümmet kalacak. Allah onlara tecelli ederek 'Ben Rabbinizim' diyecek. Onlar, 'Rabbimiz bize gelinceye kadar biz burada kalacağız. Rabbimiz gelince biz onu tanırız' diyecekler. Bu sefer Allah onlara tecelli ederek tekrar 'Ben Rabbinizim' buyuracak. Onlar da, 'Sen Rabbimizsin' diyecekler. Bunun üzerine onları çağıracak, sonra da cehennemin iki tarafı arasına Sırat (köprüsü) kurulacak. Ümmeti ile beraber rasuller arasından ilk geçecek kişi ben olacağım. O gün rasuller dışında hiç kimse konuşamayacaktır. Rasullerin de o gün söyleyecekleri söz; 'Allah'ım esenliğe kavuştur, Allah'ım esenliğe kavuştur' demek olacaktır. Cehennemde sa'dân dikeni gibi kancalar vardır. Siz sa'dân dikenini hiç gördünüz mü?" buyurdu. Ashab, 'Evet' dediler. Şöyle devam etti: "O kancalar sa'dân dikeni gibidir fakat bunların ne kadar büyük olduklarını Allah'tan başkası bilemez. Bu dikenler insanları amellerine göre yakalar. Kimisi ameli sebebi ile helak olur, kimisi parça parça edilir, sonra kurtulur. Nihayet Allah, cehennem halkından dilediği kimselere rahmet etmeyi murat edeceği zaman meleklere, (dünyada iken) Allah'a ibadet eden kimseleri çıkarmalarını emredecektir. Melekler o kimseleri çıkartacaklar, onları (vücutlarındaki) secde izleriyle tanıyacaklardır. -Allah, cehennem ateşine secde izi olan yerleri yakmayı haram kılmıştır.- Böylelikle onlar cehennemden çıkacaklar. Ateş Âdemoğlunu secde izleri dışında yakar. Bunlar cehennem ateşinden yanmaktan kararmış halleri ile çıkartılacaklar. Üzerlerine mâu'l-hayat: hayat suyu dökülecek, bir tohumun selin getirdikleri arasında bitip yeşermesi gibi yeşerecekler. Sonra Allah kullar arasında hükmünü verip bitirecek, geriye cennet ile cehennem arasında bir kişi kalacak. Bu kişi cehennemlikler arasından cennete en son girecek kişi olacak. Yüzü ateşe doğru dönük olduğu halde 'Rabbim, yüzümü ateşten başka tarafa cevir çünkü onun kokusu beni zehirledi, alevi beni yaktı' diyecek. (Yüce Allah ona); Bu istediğin sana verilecek olursa acaba daha başka bir şey istemeyecek misin? buyuracak. Adam, 'izzetin hakkı için hayır' diyecek, sonra da Allah'a dilediği yeminleri edecek, sözler verecek, Allah da yüzünü ateşten başka tarafa çevirecek. Yüzünü cennete dönüp bakınca cennetin göz alıcılığını görecek ve Allah'ın dilediği kadar bir süre susup kalacak, sonra 'Rabbim! Beni hiç olmazsa cennetin kapısına yakın bir yere koy' diyecek. Allah (cc) 'Sen daha önceki dileğinden başka bir dilekte bulunmayacağına dair yeminler etmemiş, sözler vermemiş miydin?' buyuracak. O, 'Rabbim! Bari yarattıklarının en bedbahtı ben olmayayım' diyecek. Yüce Allah, 'Peki, ben sana bu istediklerini verecek olursam, daha başka bir şey istemeyecek misin' buyuracak. Adam, 'izzetin hakkı için bundan başka bir dileğim olmayacak' diyecek, arkasından da Rabbine dilediği ahitleri verecek, yeminleri edecek, Yüce Allah, onu cennetin kapısına doğru yaklaştıracak. Kapısına varacağı zaman cennetteki güzellikleri, oradaki parlaklığı ve sevinci görecek. Allah'ın dilediği kadar bir süre susup kalacak. Sonra, 'Rabbim, bari beni cennete sok' diyecek. Allah, 'Ey Âdemoğlu! Sen ne kadar da verdiğin sözde durmayan birisin. Sen, sana bu verilenlerin dışında bir şey istemeyeceğine dair sözler vermemiş, yeminler etmemiş miydin?' buyuracak. Adam, 'Rabb'im, hiç olmazsa beni yarattıklarının en bedbahtı yapma' diyecek. Aziz ve celil Allah bundan dolayı gülecek sonra cennete girmesine izin verip 'haydi iste' buyuracak. O da isteklerde bulunacak, nihayet istekleri bitince Aziz ve Celil Allah 'sen şunları şunları da iste' buyuracak ve Rabbi ona istediği şeyleri hatırlatacak. Nihayet istekleri bitince Yüce Allah ona, 'Bu dilediklerinle birlikte bir misli daha sana verilecek' buyuracak."
Ebu Said el-Hudrî, Ebu Hureyre'ye (ra) dedi ki: Rasulullah (sav), "Allah, sana bu istediklerini ve onlarla birlikte on mislini daha verecek" buyurdu. Ebu Hüreyre, 'ben Rasulullah'tan (sav) onun ancak, "Sana bu istediklerin ve onlarla beraber bir misli daha verilecektir" sözünden başkasını ezberlemedim' deyince, Ebu Said, 'ben Hz. Peygamber'i (sav) "Bu sana on misli ile birlikte verilecektir" buyururken dinledim, dedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5123, B000806
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ قَالَ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ وَعَطَاءُ بْنُ يَزِيدَ اللَّيْثِىُّ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ أَخْبَرَهُمَا:
أَنَّ النَّاسَ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ، هَلْ نَرَى رَبَّنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالَ "هَلْ تُمَارُونَ فِى الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ لَيْسَ دُونَهُ سَحَابٌ." قَالُوا لاَ يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ "فَهَلْ تُمَارُونَ فِى الشَّمْسِ لَيْسَ دُونَهَا سَحَابٌ." قَالُوا لاَ. قَالَ "فَإِنَّكُمْ تَرَوْنَهُ كَذَلِكَ ، يُحْشَرُ النَّاسُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، فَيَقُولُ مَنْ كَانَ يَعْبُدُ شَيْئًا فَلْيَتَّبِعْ. فَمِنْهُمْ مَنْ يَتَّبِعُ الشَّمْسَ، وَمِنْهُمْ مَنْ يَتَّبِعُ الْقَمَرَ وَمِنْهُمْ مَنْ يَتَّبِعُ الطَّوَاغِيتَ، وَتَبْقَى هَذِهِ الأُمَّةُ فِيهَا مُنَافِقُوهَا، فَيَأْتِيهِمُ اللَّهُ فَيَقُولُ أَنَا رَبُّكُمْ فَيَقُولُونَ هَذَا مَكَانُنَا حَتَّى يَأْتِيَنَا رَبُّنَا، فَإِذَا جَاءَ رَبُّنَا عَرَفْنَاهُ. فَيَأْتِيهِمُ اللَّهُ فَيَقُولُ أَنَا رَبُّكُمْ. فَيَقُولُونَ أَنْتَ رَبُّنَا. فَيَدْعُوهُمْ فَيُضْرَبُ الصِّرَاطُ بَيْنَ ظَهْرَانَىْ جَهَنَّمَ، فَأَكُونُ أَوَّلَ مَنْ يَجُوزُ مِنَ الرُّسُلِ بِأُمَّتِهِ، وَلاَ يَتَكَلَّمُ يَوْمَئِذٍ أَحَدٌ إِلاَّ الرُّسُلُ ، وَكَلاَمُ الرُّسُلِ يَوْمَئِذٍ اللَّهُمَّ سَلِّمْ سَلِّمْ. وَفِى جَهَنَّمَ كَلاَلِيبُ مِثْلُ شَوْكِ السَّعْدَانِ، هَلْ رَأَيْتُمْ شَوْكَ السَّعْدَانِ." قَالُوا نَعَمْ. قَالَ: "فَإِنَّهَا مِثْلُ شَوْكِ السَّعْدَانِ، غَيْرَ أَنَّهُ لاَ يَعْلَمُ قَدْرَ عِظَمِهَا إِلاَّ اللَّهُ، تَخْطَفُ النَّاسَ بِأَعْمَالِهِمْ، فَمِنْهُمْ مَنْ يُوبَقُ بِعَمَلِهِ، وَمِنْهُمْ مَنْ يُخَرْدَلُ ثُمَّ يَنْجُو، حَتَّى إِذَا أَرَادَ اللَّهُ رَحْمَةَ مَنْ أَرَادَ مِنْ أَهْلِ النَّارِ، أَمَرَ اللَّهُ الْمَلاَئِكَةَ أَنْ يُخْرِجُوا مَنْ كَانَ يَعْبُدُ اللَّهَ، فَيُخْرِجُونَهُمْ وَيَعْرِفُونَهُمْ بِآثَارِ السُّجُودِ، وَحَرَّمَ اللَّهُ عَلَى النَّارِ أَنْ تَأْكُلَ أَثَرَ السُّجُودِ فَيَخْرُجُونَ مِنَ النَّارِ، فَكُلُّ ابْنِ آدَمَ تَأْكُلُهُ النَّارُ إِلاَّ أَثَرَ السُّجُودِ، فَيَخْرُجُونَ مِنَ النَّارِ قَدِ امْتَحَشُوا، فَيُصَبُّ عَلَيْهِمْ مَاءُ الْحَيَاةِ، فَيَنْبُتُونَ كَمَا تَنْبُتُ الْحِبَّةُ فِى حَمِيلِ السَّيْلِ، ثُمَّ يَفْرُغُ اللَّهُ مِنَ الْقَضَاءِ بَيْنَ الْعِبَادِ، وَيَبْقَى رَجُلٌ بَيْنَ الْجَنَّةِ وَالنَّارِ ، وَهْوَ آخِرُ أَهْلِ النَّارِ دُخُولاً الْجَنَّةَ ، مُقْبِلٌ بِوَجْهِهِ قِبَلَ النَّارِ فَيَقُولُ يَا رَبِّ اصْرِفْ وَجْهِى عَنِ النَّارِ، قَدْ قَشَبَنِى رِيحُهَا، وَأَحْرَقَنِى ذَكَاؤُهَا. فَيَقُولُ هَلْ عَسَيْتَ إِنْ فُعِلَ ذَلِكَ بِكَ أَنْ تَسْأَلَ غَيْرَ ذَلِكَ فَيَقُولُ لاَ وَعِزَّتِكَ. فَيُعْطِى اللَّهَ مَا يَشَاءُ مِنْ عَهْدٍ وَمِيثَاقٍ، فَيَصْرِفُ اللَّهُ وَجْهَهُ عَنِ النَّارِ، فَإِذَا أَقْبَلَ بِهِ عَلَى الْجَنَّةِ رَأَى بَهْجَتَهَا سَكَتَ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَسْكُتَ، ثُمَّ قَالَ يَا رَبِّ قَدِّمْنِى عِنْدَ بَابِ الْجَنَّةِ. فَيَقُولُ اللَّهُ لَهُ أَلَيْسَ قَدْ أَعْطَيْتَ الْعُهُودَ وَالْمَوَاثِيقَ أَنْ لاَ تَسْأَلَ غَيْرَ الَّذِى كُنْتَ سَأَلْتَ فَيَقُولُ يَا رَبِّ لاَ أَكُونُ أَشْقَى خَلْقِكَ. فَيَقُولُ فَمَا عَسَيْتَ إِنْ أُعْطِيتَ ذَلِكَ أَنْ لاَ تَسْأَلَ غَيْرَهُ فَيَقُولُ لاَ وَعِزَّتِكَ لاَ أَسْأَلُ غَيْرَ ذَلِكَ. فَيُعْطِى رَبَّهُ مَا شَاءَ مِنْ عَهْدٍ وَمِيثَاقٍ، فَيُقَدِّمُهُ إِلَى بَابِ الْجَنَّةِ، فَإِذَا بَلَغَ بَابَهَا، فَرَأَى زَهْرَتَهَا وَمَا فِيهَا مِنَ النَّضْرَةِ وَالسُّرُورِ، فَيَسْكُتُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَسْكُتَ، فَيَقُولُ يَا رَبِّ أَدْخِلْنِى الْجَنَّةَ. فَيَقُولُ اللَّهُ وَيْحَكَ يَا ابْنَ آدَمَ مَا أَغْدَرَكَ، أَلَيْسَ قَدْ أَعْطَيْتَ الْعَهْدَ وَالْمِيثَاقَ أَنْ لاَ تَسْأَلَ غَيْرَ الَّذِى أُعْطِيتَ فَيَقُولُ يَا رَبِّ لاَ تَجْعَلْنِى أَشْقَى خَلْقِكَ. فَيَضْحَكُ اللَّهُ - عَزَّ وَجَلَّ - مِنْهُ، ثُمَّ يَأْذَنُ لَهُ فِى دُخُولِ الْجَنَّةِ فَيَقُولُ تَمَنَّ. فَيَتَمَنَّى حَتَّى إِذَا انْقَطَعَتْ أُمْنِيَّتُهُ قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ تَمَنَّ كَذَا وَكَذَا. أَقْبَلَ يُذَكِّرُهُ رَبُّهُ، حَتَّى إِذَا انْتَهَتْ بِهِ الأَمَانِىُّ قَالَ اللَّهُ تَعَالَى لَكَ ذَلِكَ وَمِثْلُهُ مَعَهُ."
قَالَ أَبُو سَعِيدٍ الْخُدْرِىُّ لأَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنهما - إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ "قَالَ اللَّهُ لَكَ ذَلِكَ وَعَشَرَةُ أَمْثَالِهِ." قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ لَمْ أَحْفَظْ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلاَّ قَوْلَهُ "لَكَ ذَلِكَ وَمِثْلُهُ مَعَهُ"." قَالَ أَبُو سَعِيدٍ إِنِّى سَمِعْتُهُ يَقُولُ "ذَلِكَ لَكَ وَعَشَرَةُ أَمْثَالِهِ."
Tercemesi:
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb ve Atâ b. Yezid el-Leysî'nin naklettiğine göre Ebu Hüreyre onlara şunu söylemiştir:
(Bir gün) insanlar, Ey Allah'ın Rasulü! Kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz? diye sordular. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "On dördünde önünde bulut yokken ayı görmekte bir tereddüdünüz var mı?" buyurdu. Onlar 'Hayır, Ey Allah'ın Rasulü' dediler. O; "Önünde bulut yokken güneşi görmekte bir tereddüdünüz var mı?" buyurdu. Ashab, 'Hayır' deyince şöyle buyurdu: "Sizler Allah'ı (cc) da böyle göreceksiniz. Kıyamet gününde insanlar haşr edilecek ve herhangi bir şeye ibadet eden kim varsa (onu) izlesin, arkasından gitsin, denilecek. Kimileri güneşin arkasından gidecek, kimileri ayın arkasından, kimileri tâğûtların (Allahtan başka batıl ilahların) arkasından gidecek. Aralarında münafıkları da bulunduğu halde bu ümmet kalacak. Allah onlara tecelli ederek 'Ben Rabbinizim' diyecek. Onlar, 'Rabbimiz bize gelinceye kadar biz burada kalacağız. Rabbimiz gelince biz onu tanırız' diyecekler. Bu sefer Allah onlara tecelli ederek tekrar 'Ben Rabbinizim' buyuracak. Onlar da, 'Sen Rabbimizsin' diyecekler. Bunun üzerine onları çağıracak, sonra da cehennemin iki tarafı arasına Sırat (köprüsü) kurulacak. Ümmeti ile beraber rasuller arasından ilk geçecek kişi ben olacağım. O gün rasuller dışında hiç kimse konuşamayacaktır. Rasullerin de o gün söyleyecekleri söz; 'Allah'ım esenliğe kavuştur, Allah'ım esenliğe kavuştur' demek olacaktır. Cehennemde sa'dân dikeni gibi kancalar vardır. Siz sa'dân dikenini hiç gördünüz mü?" buyurdu. Ashab, 'Evet' dediler. Şöyle devam etti: "O kancalar sa'dân dikeni gibidir fakat bunların ne kadar büyük olduklarını Allah'tan başkası bilemez. Bu dikenler insanları amellerine göre yakalar. Kimisi ameli sebebi ile helak olur, kimisi parça parça edilir, sonra kurtulur. Nihayet Allah, cehennem halkından dilediği kimselere rahmet etmeyi murat edeceği zaman meleklere, (dünyada iken) Allah'a ibadet eden kimseleri çıkarmalarını emredecektir. Melekler o kimseleri çıkartacaklar, onları (vücutlarındaki) secde izleriyle tanıyacaklardır. -Allah, cehennem ateşine secde izi olan yerleri yakmayı haram kılmıştır.- Böylelikle onlar cehennemden çıkacaklar. Ateş Âdemoğlunu secde izleri dışında yakar. Bunlar cehennem ateşinden yanmaktan kararmış halleri ile çıkartılacaklar. Üzerlerine mâu'l-hayat: hayat suyu dökülecek, bir tohumun selin getirdikleri arasında bitip yeşermesi gibi yeşerecekler. Sonra Allah kullar arasında hükmünü verip bitirecek, geriye cennet ile cehennem arasında bir kişi kalacak. Bu kişi cehennemlikler arasından cennete en son girecek kişi olacak. Yüzü ateşe doğru dönük olduğu halde 'Rabbim, yüzümü ateşten başka tarafa cevir çünkü onun kokusu beni zehirledi, alevi beni yaktı' diyecek. (Yüce Allah ona); Bu istediğin sana verilecek olursa acaba daha başka bir şey istemeyecek misin? buyuracak. Adam, 'izzetin hakkı için hayır' diyecek, sonra da Allah'a dilediği yeminleri edecek, sözler verecek, Allah da yüzünü ateşten başka tarafa çevirecek. Yüzünü cennete dönüp bakınca cennetin göz alıcılığını görecek ve Allah'ın dilediği kadar bir süre susup kalacak, sonra 'Rabbim! Beni hiç olmazsa cennetin kapısına yakın bir yere koy' diyecek. Allah (cc) 'Sen daha önceki dileğinden başka bir dilekte bulunmayacağına dair yeminler etmemiş, sözler vermemiş miydin?' buyuracak. O, 'Rabbim! Bari yarattıklarının en bedbahtı ben olmayayım' diyecek. Yüce Allah, 'Peki, ben sana bu istediklerini verecek olursam, daha başka bir şey istemeyecek misin' buyuracak. Adam, 'izzetin hakkı için bundan başka bir dileğim olmayacak' diyecek, arkasından da Rabbine dilediği ahitleri verecek, yeminleri edecek, Yüce Allah, onu cennetin kapısına doğru yaklaştıracak. Kapısına varacağı zaman cennetteki güzellikleri, oradaki parlaklığı ve sevinci görecek. Allah'ın dilediği kadar bir süre susup kalacak. Sonra, 'Rabbim, bari beni cennete sok' diyecek. Allah, 'Ey Âdemoğlu! Sen ne kadar da verdiğin sözde durmayan birisin. Sen, sana bu verilenlerin dışında bir şey istemeyeceğine dair sözler vermemiş, yeminler etmemiş miydin?' buyuracak. Adam, 'Rabb'im, hiç olmazsa beni yarattıklarının en bedbahtı yapma' diyecek. Aziz ve celil Allah bundan dolayı gülecek sonra cennete girmesine izin verip 'haydi iste' buyuracak. O da isteklerde bulunacak, nihayet istekleri bitince Aziz ve Celil Allah 'sen şunları şunları da iste' buyuracak ve Rabbi ona istediği şeyleri hatırlatacak. Nihayet istekleri bitince Yüce Allah ona, 'Bu dilediklerinle birlikte bir misli daha sana verilecek' buyuracak."
Ebu Said el-Hudrî, Ebu Hureyre'ye (ra) dedi ki: Rasulullah (sav), "Allah, sana bu istediklerini ve onlarla birlikte on mislini daha verecek" buyurdu. Ebu Hüreyre, 'ben Rasulullah'tan (sav) onun ancak, "Sana bu istediklerin ve onlarla beraber bir misli daha verilecektir" sözünden başkasını ezberlemedim' deyince, Ebu Said, 'ben Hz. Peygamber'i (sav) "Bu sana on misli ile birlikte verilecektir" buyururken dinledim, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ezân 129, 1/348
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5133, M001357
Hadis:
وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ أَخْبَرَنَا قَتَادَةُ وَثَابِتٌ وَحُمَيْدٌ عَنْ أَنَسٍ أَنَّ رَجُلاً جَاءَ فَدَخَلَ الصَّفَّ وَقَدْ حَفَزَهُ النَّفَسُ فَقَالَ الْحَمْدُ لِلَّهِ حَمْدًا كَثِيرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا فِيهِ. فَلَمَّا قَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلاَتَهُ قَالَ "أَيُّكُمُ الْمُتَكَلِّمُ بِالْكَلِمَاتِ." فَأَرَمَّ الْقَوْمُ فَقَالَ "أَيُّكُمُ الْمُتَكَلِّمُ بِهَا فَإِنَّهُ لَمْ يَقُلْ بَأْسًا." فَقَالَ رَجُلٌ جِئْتُ وَقَدْ حَفَزَنِى النَّفَسُ فَقُلْتُهَا. فَقَالَ "لَقَدْ رَأَيْتُ اثْنَىْ عَشَرَ مَلَكًا يَبْتَدِرُونَهَا أَيُّهُمْ يَرْفَعُهَا."
Tercemesi:
Bize Zuheyr b. Harb, ona Affan, ona Hammad, ona Katade, Sabit ve Humeyd, onlara Enes'in rivayet ettiğine göre, nefes nefese kalmış bir adam gelip safın arasına girdi ve elhamdûlillahi hamden kesiren, tayyiben, mubâreken fîh: Pek çok, pek hoş ve mübarek kılınmış hamd yalnız Allah'a mahsustur dedi. Rasulullah (sav) namazını bitirince; "o kelimeleri hanginiz söyledi" buyurdu. Cemaatten sesini çıkaran olmadı. Bu sefer; "o sözleri hanginiz söyledi? O, sakıncalı bir söz söylemedi" buyurdu. Bu sefer bir adam; ben nefes nefese kalmış halde geldim ve o sözleri söyleyiverdim deyince, Rasulullah (sav); "ben de on iki meleğin hangisi, o sözleri kaldıracak diye birbirleriyle adeta yarıştıklarını gördüm" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Mesâcid ve Mevâdi'u's-salât 1357, /238
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
4. Ebu Osman Affân b. Müslim el-Bahilî (Affân b. Müslim b. Abdullah)
5. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
KTB, NAMAZ,
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ أَخْبَرَنِى الْحَجَّاجُ بْنُ أَبِى عُثْمَانَ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ عَوْنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ بَيْنَمَا نَحْنُ نُصَلِّى مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذْ قَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ اللَّهُ أَكْبَرُ كَبِيرًا وَالْحَمْدُ لِلَّهِ كَثِيرًا وَسُبْحَانَ اللَّهِ بُكْرَةً وَأَصِيلاً. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "مَنِ الْقَائِلُ كَلِمَةَ كَذَا وَكَذَا." قَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ أَنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ "عَجِبْتُ لَهَا فُتِحَتْ لَهَا أَبْوَابُ السَّمَاءِ." قَالَ ابْنُ عُمَرَ فَمَا تَرَكْتُهُنَّ مُنْذُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ ذَلِكَ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5136, M001358
Hadis:
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ أَخْبَرَنِى الْحَجَّاجُ بْنُ أَبِى عُثْمَانَ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ عَوْنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ بَيْنَمَا نَحْنُ نُصَلِّى مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذْ قَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ اللَّهُ أَكْبَرُ كَبِيرًا وَالْحَمْدُ لِلَّهِ كَثِيرًا وَسُبْحَانَ اللَّهِ بُكْرَةً وَأَصِيلاً. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "مَنِ الْقَائِلُ كَلِمَةَ كَذَا وَكَذَا." قَالَ رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ أَنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ "عَجِبْتُ لَهَا فُتِحَتْ لَهَا أَبْوَابُ السَّمَاءِ." قَالَ ابْنُ عُمَرَ فَمَا تَرَكْتُهُنَّ مُنْذُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ ذَلِكَ.
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona İsmail b. Uleyye, ona el-Haccac b. Ebu Osman, ona Ebu Zübeyr, ona Avn b. Abdullah b. Utbe, ona İbn Ömer'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Bizler Rasulullah (sav) ile namaz kılıyorken cemaat arasından bir adam; Allahu Ekber Kebirâ ve’l-hamdulillahi kesirâ ve subhânallahi bukraten ve asîlâ: Allah pek büyük ve azametlidir, ona pek çok hamd olsun, sabah akşam Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederim dedi. Bu sefer Rasulullah (sav); "şu şu sözleri söyleyen kim?" buyurdu. Cemaat arasından bir adam; bendim ey Allah'ın Rasulü dedi. Rasulullah (sav); "bu sözler beni hayrete düşürdü. Çünkü Sema'nın kapıları bu sözler için açıldı" buyurdu. İbn Ömer dedi ki: Rasulullah'ın (sav) bu sözleri buyurduğunu dinlediğimden itibaren onları söylemeyi asla terk etmedim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Mesâcid ve Mevâdi'u's-salât 1358, /238
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abdullah Avn b. Abdullah el-Hüzeli (Avn b. Abdullah b. Utbe b. Mesud)
3. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
4. Ebu Salt Haccac b. Ebû Osman es-Savvâf (Haccac b. Meysera)
5. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
6. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Dua, Allah’la iletişim aracı
KTB, NAMAZ,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
282205, M001357-2
Hadis:
وَحَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ أَخْبَرَنَا قَتَادَةُ وَثَابِتٌ وَحُمَيْدٌ عَنْ أَنَسٍ أَنَّ رَجُلاً جَاءَ فَدَخَلَ الصَّفَّ وَقَدْ حَفَزَهُ النَّفَسُ فَقَالَ الْحَمْدُ لِلَّهِ حَمْدًا كَثِيرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا فِيهِ . فَلَمَّا قَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلاَتَهُ قَالَ « أَيُّكُمُ الْمُتَكَلِّمُ بِالْكَلِمَاتِ » . فَأَرَمَّ الْقَوْمُ فَقَالَ « أَيُّكُمُ الْمُتَكَلِّمُ بِهَا فَإِنَّهُ لَمْ يَقُلْ بَأْسًا » . فَقَالَ رَجُلٌ جِئْتُ وَقَدْ حَفَزَنِى النَّفَسُ فَقُلْتُهَا . فَقَالَ « لَقَدْ رَأَيْتُ اثْنَىْ عَشَرَ مَلَكًا يَبْتَدِرُونَهَا أَيُّهُمْ يَرْفَعُهَا » .
Tercemesi:
Bana Zuheyr b. Harb, ona Affan, ona Hammad, ona Katade, Sabit ve Humeyd, onlara Enes’in rivayet ettiğine göre, nefes nefese kalmış bir adam gelip safın arasına girdi ve: “Elhamdûlillahi hamden kesiren, tayyiben, mubâreken fîh: Pek çok, pek hoş ve mübarek kılınmış hamd yalnız Allah’a mahsustur, dedi. Rasulullah (sav) namazını bitirince:
-O kelimeleri hanginiz söyledi, buyurdu. Cemaatten sesini çıkaran olmadı. Bu sefer:
-O sözleri hanginiz söyledi, o, sakıncalı bir söz söylemedi, buyurdu. Bu sefer bir adam: Ben nefes nefese kalmış halde geldim ve o sözleri söyleyiverdim deyince, Rasulullah (sav):
-Ben de on iki meleğin hangisi, o sözleri kaldıracak diye birbirleriyle adeta yarıştıklarını gördüm, buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Mesâcid ve Mevâdi'u's-salât 1357, /238
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
4. Ebu Osman Affân b. Müslim el-Bahilî (Affân b. Müslim b. Abdullah)
5. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
KTB, NAMAZ,
Bize Ali b. Haşrem, ona İbn Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Urve, ona Aişe şöyle rivayet etmiştir:
Namaz ilk olarak ikişer rekât olarak farz kılındı. Sefer namazı olduğu gibi bırakılırken ikamet namazı (dörde) tamamlandı.
ez-Zührî der ki: Ben Urve'ye “Peki Âişe neden seferde tam kılıyor?” dedim, bana “Aişe de Osman'ın tevili gibi tevilde bulunmuştur” dedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5775, M001572
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَلِىُّ بْنُ خَشْرَمٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ "أَنَّ الصَّلاَةَ أَوَّلَ مَا فُرِضَتْ رَكْعَتَيْنِ فَأُقِرَّتْ صَلاَةُ السَّفَرِ وَأُتِمَّتْ صَلاَةُ الْحَضَرِ."قَالَ الزُّهْرِىُّ فَقُلْتُ لِعُرْوَةَ مَا بَالُ عَائِشَةَ تُتِمُّ فِى السَّفَرِ قَالَ إِنَّهَا تَأَوَّلَتْ كَمَا تَأَوَّلَ عُثْمَانُ.
Tercemesi:
Bize Ali b. Haşrem, ona İbn Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Urve, ona Aişe şöyle rivayet etmiştir:
Namaz ilk olarak ikişer rekât olarak farz kılındı. Sefer namazı olduğu gibi bırakılırken ikamet namazı (dörde) tamamlandı.
ez-Zührî der ki: Ben Urve'ye “Peki Âişe neden seferde tam kılıyor?” dedim, bana “Aişe de Osman'ın tevili gibi tevilde bulunmuştur” dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1572, /271
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Hafız Ebu Hasan Ali b. Haşrem el-Mervezi (Ali b. Haşrem b. Abdurrahman b. Ata b. Hilal)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, hazar ve seferde
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5075, M001314
Hadis:
وَحَدَّثَنِى أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنِ الْحَكَمِ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ أَبِى مَعْمَرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ - قَالَ شُعْبَةُ - رَفَعَهُ مَرَّةً - "أَنَّ أَمِيرًا أَوْ رَجُلاً سَلَّمَ تَسْلِيمَتَيْنِ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ أَنَّى عَلِقَهَا."
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Yahya b. Said, ona Şube, ona el-Hakem, ona Mücahid, ona Ebu Mamer, ona da Abdullah rivayet etmiştir –Şube dedi ki:- Bir sefer hadisi merfu olarak (Abdullah b. Mesud'a isnad ile) rivayet etmiştir-; "buna göre bir emir yahut da bir adam (namazın sonunda) iki selam verince; Abdullah, o bunu nereden öğrendi demiş."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Mesâcid ve Mevâdi'u's-salât 1314, /232
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Mamer Abdullah b. Sahbera el-Ezdî (Abdullah b. Sahbera)
3. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
4. Ebu Abdullah Hakem b. Uteybe el-Kindî (Hakem b. Uteybe)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
7. Ebu Abdullah Ahmed b. Hanbel eş-Şeybanî (Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. Hilal b. Esed)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Namazda selam
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5294, M001428
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الْحَنْظَلِىُّ أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ حَدَّثَنَا الْفُضَيْلُ بْنُ مَرْزُوقٍ عَنْ شَقِيقِ بْنِ عُقْبَةَ عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ قَالَ نَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ حَافِظُوا عَلَى الصَّلَوَاتِ وَصَلاَةِ الْعَصْرِ. فَقَرَأْنَاهَا مَا شَاءَ اللَّهُ ثُمَّ نَسَخَهَا اللَّهُ فَنَزَلَتْ "(حَافِظُوا عَلَى الصَّلَوَاتِ وَالصَّلاَةِ الْوُسْطَى)" فَقَالَ رَجُلٌ كَانَ جَالِسًا عِنْدَ شَقِيقٍ لَهُ هِىَ إِذًا صَلاَةُ الْعَصْرِ. فَقَالَ الْبَرَاءُ قَدْ أَخْبَرْتُكَ كَيْفَ نَزَلَتْ وَكَيْفَ نَسَخَهَا اللَّهُ. وَاللَّهُ أَعْلَمُ.
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî, ona Yahya b. Adem, ona Fudayl b. Merzuk, ona Şakîk b. Ukbe, ona el-Bera b. Azib'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Şu; "namazları ve ikindi namazını koruyun (dikkat edin)" ayet-i kerimesi nazil oldu. Biz bu ayeti Allah'ın dilediği kadar (böylece) okuduktan sonra Allah bu ayeti nesh etti ve bunun üzerine; "namazları ve özellikle orta namazı koruyunuz" (Bakara 2/238) buyruğu nazil oldu. Bu sefer Şakik'in yanında oturmakta olan bir adam ona: O halde o (orta: vustâ) namaz ikindi namazıdır, deyince, el-Bera; ben sana ayetin nasıl nazil olduğunu ve Allah'ın onu nasıl nesh ettiğini haber verdim. Bununla birlikte Allah elbette en iyi bilendir dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Mesâcid ve Mevâdi'u's-salât 1428, /248
Senetler:
1. Ebu Umare Bera b. Azib el-Ensarî (Bera b. Azib b. Haris b.Adî b. Cüşem)
2. Şakîk b. Ukbe el-Abdî (Şakîk b. Ukbe)
3. Ebu Abdurrahman Fudayl b. Merzuk (Fudayl b. Merzuk)
4. Ebu Zekeriyya Yahya b. Adem el-Ümevî (Yahya b. Adem b. Süleyman)
5. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, ikindi namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5777, M001573
Hadis:
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَأَبُو كُرَيْبٍ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ وَإِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ إِسْحَاقُ أَخْبَرَنَا وَقَالَ الآخَرُونَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنِ ابْنِ أَبِى عَمَّارٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بَابَيْهِ عَنْ يَعْلَى بْنِ أُمَيَّةَ قَالَ قُلْتُ لِعُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ "(لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَقْصُرُوا مِنَ الصَّلاَةِ إِنْ خِفْتُمْ أَنْ يَفْتِنَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا)" فَقَدْ أَمِنَ النَّاسُ فَقَالَ عَجِبْتُ مِمَّا عَجِبْتَ مِنْهُ فَسَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَنْ ذَلِكَ. فَقَالَ "صَدَقَةٌ تَصَدَّقَ اللَّهُ بِهَا عَلَيْكُمْ فَاقْبَلُوا صَدَقَتَهُ."
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, Züheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim, ona İshak, ona Abdullah b. İdris, ona İbn Cüreyc, ona da İbn Ebu Ammar, ona Abdullah b. Babah, ona Ya'la b. Ümeyye 'den naklen rivayet etti; dediler. Ya'lâ şöyle demiş: Ömer İbn Hattab'a dedim ki: (Allah Tealâ); "eğer (sefer esnasında) kâfirlerin, size fenalık yapacağından endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur" (buyuruyor.) Şimdi insanlar emniyettedir. (O hâlde niçin seferde namazı kısa kılıyoruz?) Ömer; şu cevabı verdi: Bu senin şaştığın şeye ben de şaştım da onu Rasulallah'a (sav) sordum: "Bu, Allah'ın, size tasadduk eylediği bir sadakadır. Binaenaleyh siz, onun sadakasını kabul edin!" buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1573, /271
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ya'la b. Meniyye et-Temimî (Ya'la b. Ümeyye b. Ebu Ubeyde b. Hemmam)
3. Abdullah b. Babah el-Mahzumî (Abdullah b. Babah)
4. İbn Ebu Ammar Abdurrahman b. Abdullah el-Kus (Abdurrahman b. Abdullah b. Ebu Ammar)
5. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
6. Ebu Muhammed Abdullah b. İdris el-Evdî (Abdullah b. İdris b. Yezid b. Abdurrahman)
7. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5862, M001615
Hadis:
وَحَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى قَالَ قَرَأْتُ عَلَى مَالِكٍ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ يَسَارٍ أَنَّهُ قَالَ "كُنْتُ أَسِيرُ مَعَ ابْنِ عُمَرَ بِطَرِيقِ مَكَّةَ - قَالَ سَعِيدٌ - فَلَمَّا خَشِيتُ الصُّبْحَ نَزَلْتُ فَأَوْتَرْتُ ثُمَّ أَدْرَكْتُهُ فَقَالَ لِى ابْنُ عُمَرَ أَيْنَ كُنْتَ فَقُلْتُ لَهُ خَشِيتُ الْفَجْرَ فَنَزَلْتُ فَأَوْتَرْتُ. فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ أَلَيْسَ لَكَ فِى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أُسْوَةٌ فَقُلْتُ بَلَى وَاللَّهِ. قَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ يُوتِرُ عَلَى الْبَعِيرِ."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya, ona Malik, ona Ebu Bekir b. Ömer b. Abdurrahman b. Abdullah b. Ömer b. el-Hattab, ona Said b. Yesar'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Mekke'ye gitmek üzere yolda İbn Ömer ile yürüyordum, –Said dedi ki:- Sabah namazının vaktinin geçeceğinden korktuğum için, inip vitir namazını kıldım sonra ona yetiştim. Bunun üzerine İbn Ömer bana neredeydin? dedi. Ben ona yan yerinin ağarmasından korktuğum için inip vitir namazını kıldım dedim. Bu sefer Abdullah dedi ki: Rasulullah sana örnek değil mi? Ben; elbette vallahi örnektir dedim. O; şüphesiz Rasulullah (sav) vitir namazını devesi üzerinde de kılardı dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1615, /276
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Hubab Said b. Yesar (Said b. Yesar)
3. Ebu Bekir b. Ömer el-Kuraşi (Ebu Bekir b. Ömer b. Abdurrahman b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Zekeriyya Yahya b. Yahya en-Neysâbûrî (Yahya b. Yahya b. Bekir b. Abdurrahman)
Konular:
Hz. Peygamber, Kişiliği, Hayatı ve Örnekliği
KTB, NAMAZ,
Namaz, Binek üzerinde namaz
Sahâbe, sahabilerin sünnete uyma hassasiyetleri
Vitir Namazı, Vitir namazı
وَحَدَّثَنِى حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى يُونُسُ بْنُ يَزِيدَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ أَنَّ عَائِشَةَ أَخْبَرَتْهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَرَجَ مِنْ جَوْفِ اللَّيْلِ فَصَلَّى فِى الْمَسْجِدِ فَصَلَّى رِجَالٌ بِصَلاَتِهِ فَأَصْبَحَ النَّاسُ يَتَحَدَّثُونَ بِذَلِكَ فَاجْتَمَعَ أَكْثَرُ مِنْهُمْ فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى اللَّيْلَةِ الثَّانِيَةِ فَصَلَّوْا بِصَلاَتِهِ فَأَصْبَحَ النَّاسُ يَذْكُرُونَ ذَلِكَ فَكَثُرَ أَهْلُ الْمَسْجِدِ مِنَ اللَّيْلَةِ الثَّالِثَةِ فَخَرَجَ فَصَلَّوْا بِصَلاَتِهِ فَلَمَّا كَانَتِ اللَّيْلَةُ الرَّابِعَةُ عَجَزَ الْمَسْجِدُ عَنْ أَهْلِهِ فَلَمْ يَخْرُجْ إِلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَطَفِقَ رِجَالٌ مِنْهُمْ يَقُولُونَ الصَّلاَةَ. فَلَمْ يَخْرُجْ إِلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَتَّى خَرَجَ لِصَلاَةِ الْفَجْرِ فَلَمَّا قَضَى الْفَجْرَ أَقْبَلَ عَلَى النَّاسِ ثُمَّ تَشَهَّدَ فَقَالَ "أَمَّا بَعْدُ فَإِنَّهُ لَمْ يَخْفَ عَلَىَّ شَأْنُكُمُ اللَّيْلَةَ وَلَكِنِّى خَشِيتُ أَنْ تُفْرَضَ عَلَيْكُمْ صَلاَةُ اللَّيْلِ فَتَعْجِزُوا عَنْهَا."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
6502, M001784
Hadis:
وَحَدَّثَنِى حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى يُونُسُ بْنُ يَزِيدَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ أَنَّ عَائِشَةَ أَخْبَرَتْهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَرَجَ مِنْ جَوْفِ اللَّيْلِ فَصَلَّى فِى الْمَسْجِدِ فَصَلَّى رِجَالٌ بِصَلاَتِهِ فَأَصْبَحَ النَّاسُ يَتَحَدَّثُونَ بِذَلِكَ فَاجْتَمَعَ أَكْثَرُ مِنْهُمْ فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى اللَّيْلَةِ الثَّانِيَةِ فَصَلَّوْا بِصَلاَتِهِ فَأَصْبَحَ النَّاسُ يَذْكُرُونَ ذَلِكَ فَكَثُرَ أَهْلُ الْمَسْجِدِ مِنَ اللَّيْلَةِ الثَّالِثَةِ فَخَرَجَ فَصَلَّوْا بِصَلاَتِهِ فَلَمَّا كَانَتِ اللَّيْلَةُ الرَّابِعَةُ عَجَزَ الْمَسْجِدُ عَنْ أَهْلِهِ فَلَمْ يَخْرُجْ إِلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَطَفِقَ رِجَالٌ مِنْهُمْ يَقُولُونَ الصَّلاَةَ. فَلَمْ يَخْرُجْ إِلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَتَّى خَرَجَ لِصَلاَةِ الْفَجْرِ فَلَمَّا قَضَى الْفَجْرَ أَقْبَلَ عَلَى النَّاسِ ثُمَّ تَشَهَّدَ فَقَالَ "أَمَّا بَعْدُ فَإِنَّهُ لَمْ يَخْفَ عَلَىَّ شَأْنُكُمُ اللَّيْلَةَ وَلَكِنِّى خَشِيتُ أَنْ تُفْرَضَ عَلَيْكُمْ صَلاَةُ اللَّيْلِ فَتَعْجِزُوا عَنْهَا."
Tercemesi:
Bize Harmele b. Yahya, ona Abdullah b. Vehb, ona Yunus b. Yezid, ona İbn Şihab, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona da Aişe'nin haber verdiğine göre Rasulullah (sav) gece yarısı evden çıkıp Mescitte namaz kıldı. Bazı adamlar da ona uyarak namaz kıldılar. Sabah olunca insanlar bunu konuşmaya başladılar. Bu sefer onlardan daha fazlası toplandı. Rasulullah (sav) ikinci gece de çıktı, cemaat de onun namazına uyarak namaz kıldı, sabah olunca insanlar bunu konuşmaya başladılar. Üçüncü gece Mescide gelen cemaat daha da çoğaldı. O da Mescide çıktı ve ona uyarak namaz kıldılar. Dördüncü gece Mescit cemaate dar geldi, Rasulullah (sav) da yanlarına çıkmadı. Aralarından bazı kimseler namaza demeye başladıysa da Rasulullah (sav) sabah namazı için Mescide çıkıncaya kadar yanlarına çıkmadı. Sabah namazını bitirince cemaate döndü sonra şehadet getirdi ve "imdi, gece durumunuz bana saklı kalmadı fakat ben gece namazının size farz kılınıp sizin de bunu yerine getirmekten acze düşeceğinizden korktum" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Salâtu'l-müsâfirîn ve Kasruhâ 1784, /299
Senetler:
()
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, cemaatle
Namaz, Teravih namazı , Rekatları vs,