808 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Süfyan, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir:
Namaz ilk olarak iki rekât farz kılındı. Sefer namazı olduğu gibi bırakıldı. Fakat ikamet halindeki namaz (dört rekâta) tamamlandı.
Zührî der ki: Ben Urve’ye “Peki, neden Aişe namazı (seferde) tam olarak kılıyor” deyince, bana “Hz. Âişe de Osman’ın tevil ettiği gibi tevilde bulunmuştur” dedi.
Bize Kuteybe b. Said, ona Abdulaziz b. Ebu Hâzim, ona Ebu Hâzim, Sehl b. Sa'd'ın şöyle anlattığını rivayet etti: Medine'ye Mervan ailesinden bir kişi vali tâyin edildi. (Bu zat) Sehl b. Sa'd'ı çağırarak Hz. Ali'ye sövmesini emretti. Sehl bunu kabul etmedi. Bunun üzerine vali ona 'Madem ki ona sövmeyi kabul etmiyorsun Allah Ebü't-Türâb'a lanet etsin de!' dedi. Sehl (araya) şunu ekledi: Ali Ebü't-Türâb ismini çok severdi. Bu isimle çağrıldığı zaman sevinirdi. Bu sefer vali, 'O zaman bize ona Ebü't-Türâb isminin verilme hikayesini anlat' dedi. Sehl şöyle dedi:
"Resûlullah (sav) Fâtıma'nın evine geldi. Ali'yi evde göremedi. Bunun üzerine kızına amca oğlun nerede? diye sordu. Fâtıma, 'Aramızda bir anlaşmazlık çıktı. Bana kızdı, gitti. Yanımda kaylûle de yapmadı.' diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) birine (Sehl'e) 'Ali nerede bak?' dedi. Adam Ali'nin mescitte uyuduğunu söyledi. Rasulullah (sav) Ali'nin yanına geldi. Ali uzanmış, elbisesi (rida) bir tarafa düşmüş, vücudu toprağa bulanmış bir halde idi. Rasulullah (sav) Ali'nin üzerindeki toprağı silmeye başladı ve 'Kalk Ebü't-Türâb! Kalk Ebü't-Türâb' diye seslendi."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Ebu Nadr, ona Şu'be, ona Abdullah b. Ebu Sefer, ona da Şa'bî şöyle rivayet etmiştir:
"İbn Ömer ile bir sene vakit geçirdim de onun Rasulullah'tan (sav) bir şey rivayet ettiğini işitmedim."