Öneri Formu
Hadis Id, No:
3270, M002090
Hadis:
حَدَّثَنَاهُ يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ بِهَذَا الإِسْنَادِ وَزَادَ ثُمَّ قَالَ
"أَمَّا بَعْدُ فَإِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ."
وَزَادَ أَيْضًا ثُمَّ رَفَعَ يَدَيْهِ فَقَالَ "اللَّهُمَّ هَلْ بَلَّغْتُ."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya, ona Ebu Muaviye, ona Hişam b. Urve'den bu isnâdla haber verdi. Şunu da ekledi: "Bundan sonra (Malûmunuz olsun ki) güneş ile ay Allah'ın ayetlerindendirler."
Şunu da ekledi: "Sonra ellerini kaldırarak: Allah'ım tebliğ ettim mi? dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2090, /349
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3272, M002091
Hadis:
حَدَّثَنِى حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنِى ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى يُونُسُ ح
وَحَدَّثَنِى أَبُو الطَّاهِرِ وَمُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ الْمُرَادِىُّ قَالاَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ يُونُسَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَتْ خَسَفَتِ الشَّمْسُ فِى حَيَاةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى الْمَسْجِدِ فَقَامَ وَكَبَّرَ وَصَفَّ النَّاسُ وَرَاءَهُ فَاقْتَرَأَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قِرَاءَةً طَوِيلَةً ثُمَّ كَبَّرَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَقَالَ
"سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ." ثُمَّ قَامَ فَاقْتَرَأَ قِرَاءَةً طَوِيلَةً هِىَ أَدْنَى مِنَ الْقِرَاءَةِ الأُولَى ثُمَّ كَبَّرَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً هُوَ أَدْنَى مِنَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ قَالَ
"سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا وَلَكَ الْحَمْدُ." ثُمَّ سَجَدَ - وَلَمْ يَذْكُرْ أَبُو الطَّاهِرِ ثُمَّ سَجَدَ - ثُمَّ فَعَلَ فِى الرَّكْعَةِ الأُخْرَى مِثْلَ ذَلِكَ حَتَّى اسْتَكْمَلَ أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ وَأَرْبَعَ سَجَدَاتٍ وَانْجَلَتِ الشَّمْسُ قَبْلَ أَنْ يَنْصَرِفَ ثُمَّ قَامَ فَخَطَبَ النَّاسَ فَأَثْنَى عَلَى اللَّهِ بِمَا هُوَ أَهْلُهُ ثُمَّ قَالَ
"إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ لاَ يَخْسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ وَلاَ لِحَيَاتِهِ فَإِذَا رَأَيْتُمُوهَا فَافْزَعُوا لِلصَّلاَةِ." وَقَالَ أَيْضًا
"فَصَلُّوا حَتَّى يُفَرِّجَ اللَّهُ عَنْكُمْ." وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"رَأَيْتُ فِى مَقَامِى هَذَا كُلَّ شَىْءٍ وُعِدْتُمْ حَتَّى لَقَدْ رَأَيْتُنِى أُرِيدُ أَنْ آخُذَ قِطْفًا مِنَ الْجَنَّةِ حِينَ رَأَيْتُمُونِى جَعَلْتُ أُقَدِّمُ - وَقَالَ الْمُرَادِىُّ أَتَقَدَّمُ - وَلَقَدْ رَأَيْتُ جَهَنَّمَ يَحْطِمُ بَعْضُهَا بَعْضًا حِينَ رَأَيْتُمُونِى تَأَخَّرْتُ وَرَأَيْتُ فِيهَا ابْنَ لُحَىٍّ وَهُوَ الَّذِى سَيَّبَ السَّوَائِبَ."
[وَانْتَهَى حَدِيثُ أَبِى الطَّاهِرِ عِنْدَ قَوْلِهِ "فَافْزَعُوا لِلصَّلاَةِ." وَلَمْ يَذْكُرْ مَا بَعْدَهُ.]
Tercemesi:
Bize Harmele b. Yahya, ona İbn Vehb, ona Yunus; (T)
Bize Ebu Tahir ve Muhammed b. Seleme Muradî, ona İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Urve b. Zübeyr, ona da Peygamber'in (sav) zecvesi Aişe şöyle demiş: Rasulullah'ın (sav) hayatında güneş tutuldu da Rasulullah (sav) mescide çıktı ve namaza durarak tekbir aldı. Cemâat da onun arkasına saf oldular. Derken Rasulullah (sav) uzun bir kıraat tutturdu. Sonra tekbir alarak uzun bir rükû' yaptı. Sonra başını kaldırarak; "Allah, kendisine hamd edenin hamdini içilir. Ey Rabbimiz! Hamd de sana mahsustur" dedi. Sonra (ikinci rekâta) kalkarak uzun bir kıraat tutturdu. (Yalnız) bu kıraat birinciden daha kısaydı. Sonra tekbir alarak uzun bir rükû1 yaptı. (Fakat) bu rükû' birinciden daha kısaydı. Sonra (yine); "Allah, kendisine hamd edenin hamdini işidir. Ey Rabbimiz! Hamd de sana mahsustur" dedi; sonra secde etti. (Ebu Tahir: Sonra secde etti cümlesini zikretmedi.) Sonra (ikinci rekâtta da bu minval üzere hareket etti. Böylece dört rükû' ile dört secdeyi tamamladı. O, namazdan çıkmadan güneş de açıldı. Sonra kalkıp cemaate hutbe okudu. Allah'a lâyık olduğu vecihle senada bulunduktan sonra; "şüphesiz ki güneşle ay Allah'ın ayetlerinden iki ayettirler. Bunlar, hiçbir kimsenin hayatı veya mematı için tutulmazlar. Onları (tutulmuş) görürseniz hemen namaza iltica edin" buyurdular. Şunu da ilâve ettiler:
" Binâenaleyh, Allah bu hâli sizden giderinceye kadar namaz kılın." Bir de Rasulullah (sav); "şu makamımda ben size vadedilen her şeyi gördüm. Hatta ilerlediğimi gördüğünüz zaman ben cennetten bir salkım almak İstediğimi görüyordum. Vallahi benim gerilediğimi gördüğünüz zaman ben cehennemin bazı sözlerinin birbirini tarumar ettiğini görüyorum. Cehennemde İbn Lühayy'i de gördüm. Putlar için hayvanları serbest bırakan adam budur buyurdular."
[(Muradi; ukaddimu yerine etekaddemu fiilini kullandı.) Ebu Tahir'in hadisi; "hemen namaza iltica edin..." cümle sinde sona erer. O bundan sonrasını zikretmedi.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2091, /349
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
Namaz, Küsuf Namazı Rekatları, Kılınışı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3273, M002092
Hadis:
وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مِهْرَانَ الرَّازِىُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ قَالَ قَالَ الأَوْزَاعِىُّ أَبُو عَمْرٍو وَغَيْرُهُ سَمِعْتُ ابْنَ شِهَابٍ الزُّهْرِىَّ يُخْبِرُ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ
"أَنَّ الشَّمْسَ خَسَفَتْ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَبَعَثَ مُنَادِيًا الصَّلاَةَ جَامِعَةً. فَاجْتَمَعُوا وَتَقَدَّمَ فَكَبَّرَ. وَصَلَّى أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ فِى رَكْعَتَيْنِ وَأَرْبَعَ سَجَدَاتٍ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Mihran er- Râzî, ona Velid b. Müslim, ona Evzâi Ebu Amr ve bir başkası, ona İbni Şihab ez-Zührî, ona Urve, ona da Aişe şunları söylemiş:
"Rasulullah (sav) zamanında (bir defa güneş tutuldu da (haydin toplayıcı namaza!) diye nida etmek üzere bir münâdî gönderdi. Bunun üzerine halk toplandı, kendisi ileri geçip tekbir aldı ve iki rekâtlı bir namazı dört rükû' dört de secde ile kıldı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2092, /350
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
قَالَ الزُّهْرِىُّ وَأَخْبَرَنِى كَثِيرُ بْنُ عَبَّاسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنِ
"النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ صَلَّى أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ فِى رَكْعَتَيْنِ وَأَرْبَعَ سَجَدَاتٍ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3276, M002094
Hadis:
قَالَ الزُّهْرِىُّ وَأَخْبَرَنِى كَثِيرُ بْنُ عَبَّاسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنِ
"النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ صَلَّى أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ فِى رَكْعَتَيْنِ وَأَرْبَعَ سَجَدَاتٍ."
Tercemesi:
Bize, ez-Zühri, ona Kesir b. Abbas, ona da İbn Abbas, Peygamber'den (sav) şöyle verdi.
"Rasulullah (sav) iki rekâtlı namazı dört rükû, dört de secde ile kılmış."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2094, /350
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3277, M002095
Hadis:
وَحَدَّثَنَا حَاجِبُ بْنُ الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْوَلِيدِ الزُّبَيْدِىُّ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ
"كَانَ كَثِيرُ بْنُ عَبَّاسٍ يُحَدِّثُ أَنَّ ابْنَ عَبَّاسٍ كَانَ يُحَدِّثُ عَنْ صَلاَةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ كَسَفَتِ الشَّمْسُ بِمِثْلِ مَا حَدَّثَ عُرْوَةُ عَنْ عَائِشَةَ."
Tercemesi:
Bize Hacib b. Velid, ona Muhammed b. Harb, ona Muhammed b. Velid ez-Zübeydî, ona da ez-Zührî şöyle rivayet etti:
"Kesir b. Abbas, İbn Abbas'ın güneş tutulduğu gün Rasulullah'ın (sav) kıldığı namazı Urve'nin Âişe'den rivayet ettiği gibi rivayet ettiğini anlatırdı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2095, /350
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3280, M002097
Hadis:
وَحَدَّثَنِى أَبُو غَسَّانَ الْمِسْمَعِىُّ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى قَالاَ حَدَّثَنَا مُعَاذٌ - وَهُوَ ابْنُ هِشَامٍ - حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ قَتَادَةَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ أَبِى رَبَاحٍ عَنْ عُبَيْدِ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ عَائِشَةَ
"أَنَّ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلَّى سِتَّ رَكَعَاتٍ وَأَرْبَعَ سَجَدَاتٍ."
Tercemesi:
Bize Ebu Gassan el-Mismaî ve Mühammed b. Müsenna, ona Muaz -yani İbni Hişam rivayet etti.- ona babası, ona Katade, ona Ata b. Ebu Rabah, ona Ubeyd b. Umeyr, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etti ki; "Nebiyyullah'ı (sav) Küsûf namazını) altı rükû', dört sücûd ile kılmış."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2097, /350
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3278, M002096
Hadis:
وَحَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكْرٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ قَالَ سَمِعْتُ عَطَاءً يَقُولُ سَمِعْتُ عُبَيْدَ بْنَ عُمَيْرٍ يَقُولُ حَدَّثَنِى مَنْ أُصَدِّقُ - حَسِبْتُهُ يُرِيدُ عَائِشَةَ - أَنَّ الشَّمْسَ انْكَسَفَتْ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَامَ قِيَامًا شَدِيدًا يَقُومُ قَائِمًا ثُمَّ يَرْكَعُ ثُمَّ يَقُومُ ثُمَّ يَرْكَعُ ثُمَّ يَقُومُ ثُمَّ يَرْكَعُ رَكْعَتَيْنِ فِى ثَلاَثِ رَكَعَاتٍ وَأَرْبَعِ سَجَدَاتٍ فَانْصَرَفَ وَقَدْ تَجَلَّتِ الشَّمْسُ وَكَانَ إِذَا رَكَعَ قَالَ
"اللَّهُ أَكْبَرُ." ثُمَّ يَرْكَعُ وَإِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ قَالَ
"سَمِعَ اللَّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ." فَقَامَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ
"إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لاَ يَكْسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ وَلاَ لِحَيَاتِهِ وَلَكِنَّهُمَا مِنْ آيَاتِ اللَّهِ يُخَوِّفُ اللَّهُ بِهِمَا عِبَادَهُ فَإِذَا رَأَيْتُمْ كُسُوفًا فَاذْكُرُوا اللَّهَ حَتَّى يَنْجَلِيَا."
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Muhammed b. Bekir, ona İbn Cüreyc, ona Ata, ona da Ubeyd b. Umeyr'i şöyle derken dinledim: Bana inandığım bir kimse haber verdi (zannederim Aişe'yi kastediyordu) ki, Rasulullah (sav) zamanında güneş tutulmuş. Bunun üzerine Peygamber (sav) şiddetli bir kıyam yapmış, epey ayakta duruyor, sonra rükû'a varıyor, sonra tekrar doğruluyor, sonra rükû' ediyormuş. (Böylece) üç rükû' ve dört secdeli iki rekât namaz kılmış. Sonra güneş açılmış olduğu hâlde namazdan çıkmış. Rükû'a varacağı zaman "(Allah u Ekber)" der, sonra eğilirmiş. Rükûdan başım kaldırırken "(semiallahu limen hamideh)" diyerek doğrulur? Allah'a hamd-ü sena edermiş. Sonunda şunları söylemiş:
"Şüphesiz ki güneşle ay bir kimsenin hayatı veya memattı için tutulmazlar. Lâkin onlar Allah'ın ayetlerindendirler. Onlarla Allah kutlarını korkutur. Şu hâlde siz bir Küsûf gördünüz mü, açılıncaya kadar Allah'ı zikredin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2096, /350
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
Namaz, Küsuf Namazı Rekatları, Kılınışı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3283, M002099
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ ح
وَحَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ جَمِيعًا عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ فِى هَذَا الإِسْنَادِ بِمِثْلِ مَعْنَى حَدِيثِ سُلَيْمَانَ بْنِ بِلاَلٍ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b.Müsenna, ona Abdülvahhab; (T)
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, onlara da Yahya b. Said bu isnâdla, Süleyman b. Bilal hadisi manasında rivayette bulundu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2099, /351
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
وَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِىُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - يَعْنِى ابْنَ بِلاَلٍ - عَنْ يَحْيَى عَنْ عَمْرَةَ أَنَّ يَهُودِيَّةً أَتَتْ عَائِشَةَ تَسْأَلُهَا فَقَالَتْ أَعَاذَكِ اللَّهُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ. قَالَتْ عَائِشَةُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ يُعَذَّبُ النَّاسُ فِى الْقُبُورِ قَالَتْ عَمْرَةُ فَقَالَتْ عَائِشَةُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَائِذًا بِاللَّهِ ثُمَّ رَكِبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ غَدَاةٍ مَرْكَبًا فَخَسَفَتِ الشَّمْسُ. قَالَتْ عَائِشَةُ فَخَرَجْتُ فِى نِسْوَةٍ بَيْنَ ظَهْرَىِ الْحُجَرِ فِى الْمَسْجِدِ فَأَتَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ مَرْكَبِهِ حَتَّى انْتَهَى إِلَى مُصَلاَّهُ الَّذِى كَانَ يُصَلِّى فِيهِ فَقَامَ وَقَامَ النَّاسُ وَرَاءَهُ - قَالَتْ عَائِشَةُ - فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً ثُمَّ رَكَعَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ ذَلِكَ الرُّكُوعِ ثُمَّ رَفَعَ وَقَدْ تَجَلَّتِ الشَّمْسُ فَقَالَ
"إِنِّى قَدْ رَأَيْتُكُمْ تُفْتَنُونَ فِى الْقُبُورِ كَفِتْنَةِ الدَّجَّالِ."
[قَالَتْ عَمْرَةُ فَسَمِعْتُ عَائِشَةَ تَقُولُ فَكُنْتُ أَسْمَعُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعْدَ ذَلِكَ يَتَعَوَّذُ مِنْ عَذَابِ النَّارِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3281, M002098
Hadis:
وَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِىُّ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - يَعْنِى ابْنَ بِلاَلٍ - عَنْ يَحْيَى عَنْ عَمْرَةَ أَنَّ يَهُودِيَّةً أَتَتْ عَائِشَةَ تَسْأَلُهَا فَقَالَتْ أَعَاذَكِ اللَّهُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ. قَالَتْ عَائِشَةُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ يُعَذَّبُ النَّاسُ فِى الْقُبُورِ قَالَتْ عَمْرَةُ فَقَالَتْ عَائِشَةُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَائِذًا بِاللَّهِ ثُمَّ رَكِبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ غَدَاةٍ مَرْكَبًا فَخَسَفَتِ الشَّمْسُ. قَالَتْ عَائِشَةُ فَخَرَجْتُ فِى نِسْوَةٍ بَيْنَ ظَهْرَىِ الْحُجَرِ فِى الْمَسْجِدِ فَأَتَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ مَرْكَبِهِ حَتَّى انْتَهَى إِلَى مُصَلاَّهُ الَّذِى كَانَ يُصَلِّى فِيهِ فَقَامَ وَقَامَ النَّاسُ وَرَاءَهُ - قَالَتْ عَائِشَةُ - فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً ثُمَّ رَكَعَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ فَرَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ ذَلِكَ الرُّكُوعِ ثُمَّ رَفَعَ وَقَدْ تَجَلَّتِ الشَّمْسُ فَقَالَ
"إِنِّى قَدْ رَأَيْتُكُمْ تُفْتَنُونَ فِى الْقُبُورِ كَفِتْنَةِ الدَّجَّالِ."
[قَالَتْ عَمْرَةُ فَسَمِعْتُ عَائِشَةَ تَقُولُ فَكُنْتُ أَسْمَعُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعْدَ ذَلِكَ يَتَعَوَّذُ مِنْ عَذَابِ النَّارِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ.]
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Mesleme el-Ka'neb, ona Süleyman –yani İbn Bilal-, ona Yahya, ona Amre'nin rivayet ettiğine göre Yahudi bir kadın Aişe'ye gelip bir şeyler dilendi ve Allah seni kabir azabından korusun dedi. Aişe dedi ki: Ben; ey Allah'ın Rasulü! Kabirde insanlara azap edilir mi? dedim. Amre dedi ki: Aişe dedi ki: Rasulullah (sav) Allah'a sığınırım buyurdu. Daha sonra Rasulullah ertesi günü bir bineğe bindi ve güneş tutuldu. Aişe dedi ki: Bazı kadınlarla birlikte hücrelerin arasından Mescide çıktım. Rasulullah (sav) bineğinden inip geldi ve namaz kıldığı namaz yerine kadar gitti. Orada ayakta durdu. İnsanlar da arkasında ayakta durdular. Aişe dedi ki: Rasulullah (namazda) uzun bir kıyam yaptı, sonra rükûa vardı sonra uzunca rükû yaptı, sonra rükûdan kalkarak uzunca kıyamda durdu. Fakat bu ayakta duruşu birincisinden daha kısa sürdü, sonra bir daha rükûa vardı, uzunca rükû yaptı, bununla birlikte bu, öbür rükûdan daha kısa idi, sonra rükûdan başını kaldırdığında güneş de açılmış idi. Allah Rasulü; "Ben sizin kabirlerde tıpkı Deccal fitnesi gibi fitneye (maruz kaldığınızı) sınandığınızı gördüm" buyurdu.
[Amre dedi ki: Ben de Aişe’yi şöyle derken dinledim: Bundan sonra ben Rasulullah'ın (sav) ateş azabından ve kabir azabından Allah’a sığındığını işitip durdum.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2098, /350
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Amre bt. Abdurrahman el-Ensâriyye (Amre bt. Abdurrahman b. Sa'd b. Zürâre)
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
KTB, NAMAZ,
Namaz, Kusûf namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3284, M002100
Hadis:
وَحَدَّثَنِى يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدَّوْرَقِىُّ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ عَنْ هِشَامٍ الدَّسْتَوَائِىِّ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ كَسَفَتِ الشَّمْسُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى يَوْمٍ شَدِيدِ الْحَرِّ فَصَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِأَصْحَابِهِ فَأَطَالَ الْقِيَامَ حَتَّى جَعَلُوا يَخِرُّونَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ ثُمَّ رَفَعَ فَأَطَالَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ ثُمَّ رَفَعَ فَأَطَالَ ثُمَّ سَجَدَ سَجْدَتَيْنِ ثُمَّ قَامَ فَصَنَعَ نَحْوًا مِنْ ذَاكَ فَكَانَتْ أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ وَأَرْبَعَ سَجَدَاتٍ ثُمَّ قَالَ
"إِنَّهُ عُرِضَ عَلَىَّ كُلُّ شَىْءٍ تُولَجُونَهُ فَعُرِضَتْ عَلَىَّ الْجَنَّةُ حَتَّى لَوْ تَنَاوَلْتُ مِنْهَا قِطْفًا أَخَذْتُهُ - أَوْ قَالَ تَنَاوَلْتُ مِنْهَا قِطْفًا - فَقَصُرَتْ يَدِى عَنْهُ وَعُرِضَتْ عَلَىَّ النَّارُ فَرَأَيْتُ فِيهَا امْرَأَةً مِنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ تُعَذَّبُ فِى هِرَّةٍ لَهَا رَبَطَتْهَا فَلَمْ تُطْعِمْهَا وَلَمْ تَدَعْهَا تَأْكُلُ مِنْ خَشَاشِ الأَرْضِ وَرَأَيْتُ أَبَا ثُمَامَةَ عَمْرَو بْنَ مَالِكٍ يَجُرُّ قُصْبَهُ فِى النَّارِ. وَإِنَّهُمْ كَانُوا يَقُولُونَ إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لاَ يَخْسِفَانِ إِلاَّ لِمَوْتِ عَظِيمٍ وَإِنَّهُمَا آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ يُرِيكُمُوهُمَا فَإِذَا خَسَفَا فَصَلُّوا حَتَّى تَنْجَلِىَ."
Tercemesi:
Bize Yakub b. İbrahim Ed-Devrakî, ona İsmail b. Uleyye, ona Hişam Destevâî, ona Ebu Zübeyr, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiş: Rasulullah (sav) zamanında pek sıcak bir günde güneş tutuldu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ashabına namaz kıldırdı. Amma kıyamı uzattı. O derecedeki, ashâb (yorgunluktan) düşmeye başladılar. Sonra rükû'a gitti onu da uzattı. Sonra rükû'dan başını kaldırdı; kavmeyi de uzattı. Sonra (tekrar) rükû'a vardı, onu da uzattı. Sonra rükû'dan başını kaldırdı ve kavmeyi yine uzattı. Sonra iki secde yaptı. Sonra kalkarak yine bu şekilde hareket etti. Böylece namaz dört rükû' ile dört secdeli (olarak) kılındı. Sonra şöyle buyurdu:
"Şu muhakkak ki, sizin gireceğiniz her yer bana arz olundu. Ezcümle bana cennet arz olundu. O derece (yaklaştırıldı) ki, ondan bir salkım koparmak için elimi uzatsam onu alabilirdim (yahut ondan bir salkım üzüm koparmaya uzandım da koparmaya elim varmadı dedi.) Bana cehennem de arz olundu, orada Benî İsrail'den kendisi yüzünden azap olunan bir kadın gördüm. (Vaktiyle) hayvanı bağlamış da doyurmamış. Yerin haşeratından yemesine de müsaade etmemiş. Ebu Sümame Amr b. Malik'i de gördüm, cehennemde bağırsaklarını sürükleyip duruyordu. Bu gibiler: (Şüphesiz güneşle ay yalnız bir büyüğün vefatından dolayı tutulurlar) derlerdi. Güneş'le ay Allah'ın size gösterdiği ayetlerinden iki ayettirler. Bunlar tutuldukları vakit, açılıncaya kadar siz namaz kılın."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Kusûf 2100, /351
Senetler:
()
Konular:
Cehennem,
Cennet,
Cennet, Nimetleri
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
Haklar, Hayvan Hakları
Hayvanlar, öldürmek/ zarar vermek
Namaz, Küsuf Namazı Rekatları, Kılınışı