حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ الْبَرَاءَ بْنَ عَازِبٍ يَقُولُ كَتَبَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ الصُّلْحَ بَيْنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَبَيْنَ الْمُشْرِكِينَ يَوْمَ الْحُدَيْبِيَةِ فَكَتَبَ « هَذَا مَا كَاتَبَ عَلَيْهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ » . فَقَالُوا لاَ تَكْتُبْ رَسُولُ اللَّهِ فَلَوْ نَعْلَمُ أَنَّكَ رَسُولُ اللَّهِ لَمْ نُقَاتِلْكَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِعَلِىٍّ « امْحُهُ » . فَقَالَ مَا أَنَا بِالَّذِى أَمْحَاهُ . فَمَحَاهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِيَدِهِ قَالَ وَكَانَ فِيمَا اشْتَرَطُوا أَنْ يَدْخُلُوا مَكَّةَ فَيُقِيمُوا بِهَا ثَلاَثًا وَلاَ يَدْخُلُهَا بِسِلاَحٍ إِلاَّ جُلُبَّانَ السِّلاَحِ . قُلْتُ لأَبِى إِسْحَاقَ وَمَا جُلُبَّانُ السِّلاَحِ قَالَ الْقِرَابُ وَمَا فِيهِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2658, M004629
Hadis:
حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ الْبَرَاءَ بْنَ عَازِبٍ يَقُولُ كَتَبَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ الصُّلْحَ بَيْنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَبَيْنَ الْمُشْرِكِينَ يَوْمَ الْحُدَيْبِيَةِ فَكَتَبَ « هَذَا مَا كَاتَبَ عَلَيْهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ » . فَقَالُوا لاَ تَكْتُبْ رَسُولُ اللَّهِ فَلَوْ نَعْلَمُ أَنَّكَ رَسُولُ اللَّهِ لَمْ نُقَاتِلْكَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِعَلِىٍّ « امْحُهُ » . فَقَالَ مَا أَنَا بِالَّذِى أَمْحَاهُ . فَمَحَاهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِيَدِهِ قَالَ وَكَانَ فِيمَا اشْتَرَطُوا أَنْ يَدْخُلُوا مَكَّةَ فَيُقِيمُوا بِهَا ثَلاَثًا وَلاَ يَدْخُلُهَا بِسِلاَحٍ إِلاَّ جُلُبَّانَ السِّلاَحِ . قُلْتُ لأَبِى إِسْحَاقَ وَمَا جُلُبَّانُ السِّلاَحِ قَالَ الْقِرَابُ وَمَا فِيهِ .
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Muâz el-Anberî, ona babası (Muâz b. Muâz), ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona da Berâ b. Âzib şöyle rivayet etmiştir:
Ali b. Ebu Tâlib, Hudeybiye günü Rasulullah (sav) ile müşrikler arasında sulh (antlaşmasını) yazıp "Bu, Allah'ın rasulü Muhammed'in antlaşmasıdır" kaydını düştü. (Müşrikler), "Allah'ın rasulü (falan) yazma! Senin Allah'ın rasulü olduğunu bilseydik sana karşı savaşmazdık!" dediler. Nebî (sav) de "Onu sil!" buyurdu. (Ali), "Onu ben silemem!" dedi. (Bunun üzerine) onu eliyle Hz. Peygamber (sav) sildi. Mekke'ye girip orada üç (gün) kalmaları ve sadece silahın cüllübânı ile girmeleri, onların şart koştukları hususlardı.
Şu'be şöyle demiştir: Ebu İshâk'a "Silahın cüllübânı da nedir?" dedim. O, "Kını ve içindekilerdir" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4629, /761
Senetler:
()
Konular:
Siyer, Hudeybiye Anlaşması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2660, M004630
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ الْبَرَاءَ بْنَ عَازِبٍ يَقُولُ لَمَّا صَالَحَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَهْلَ الْحُدَيْبِيَةِ كَتَبَ عَلِىٌّ كِتَابًا بَيْنَهُمْ قَالَ فَكَتَبَ « مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ » ثُمَّ ذَكَرَ بِنَحْوِ حَدِيثِ مُعَاذٍ غَيْرَ أَنَّهُ لَمْ يَذْكُرْ فِى الْحَدِيثِ « هَذَا مَا كَاتَبَ عَلَيْهِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Ebu İshak, ona da Berâ b. Âzib şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) Hudeybiye ahalisi ile barış yaptığında Ali, aralarında (antlaşma metnini) yazıp "Allah'ın rasulü Muhammed" kaydını düştü. (Ardından râvi), Muâz hadisine benze şekilde nakilde bulundu. Ne var ki o, hadiste, "Bu, onun antlaşmasıdır" ifadesini zikretmedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4630, /761
Senetler:
()
Konular:
Siyer, Hudeybiye Anlaşması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2661, M004631
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الْحَنْظَلِىُّ وَأَحْمَدُ بْنُ جَنَابٍ الْمِصِّيصِىُّ جَمِيعًا عَنْ عِيسَى بْنِ يُونُسَ - وَاللَّفْظُ لإِسْحَاقَ - أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّاءُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الْبَرَاءِ قَالَ لَمَّا أُحْصِرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم عِنْدَ الْبَيْتِ صَالَحَهُ أَهْلُ مَكَّةَ عَلَى أَنْ يَدْخُلَهَا فَيُقِيمَ بِهَا ثَلاَثًا وَلاَ يَدْخُلَهَا إِلاَّ بِجُلُبَّانِ السِّلاَحِ السَّيْفِ وَقِرَابِهِ . وَلاَ يَخْرُجَ بِأَحَدٍ مَعَهُ مِنْ أَهْلِهَا وَلاَ يَمْنَعَ أَحَدًا يَمْكُثُ بِهَا مِمَّنْ كَانَ مَعَهُ . قَالَ لِعَلِىٍّ « اكْتُبِ الشَّرْطَ بَيْنَنَا بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ هَذَا مَا قَاضَى عَلَيْهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ » . فَقَالَ لَهُ الْمُشْرِكُونَ لَوْ نَعْلَمُ أَنَّكَ رَسُولُ اللَّهِ تَابَعْنَاكَ وَلَكِنِ اكْتُبْ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ . فَأَمَرَ عَلِيًّا أَنْ يَمْحَاهَا فَقَالَ عَلِىٌّ لاَ وَاللَّهِ لاَ أَمْحَاهَا . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَرِنِى مَكَانَهَا » . فَأَرَاهُ مَكَانَهَا فَمَحَاهَا وَكَتَبَ « ابْنُ عَبْدِ اللَّهِ » . فَأَقَامَ بِهَا ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ فَلَمَّا أَنْ كَانَ يَوْمُ الثَّالِثِ قَالُوا لِعَلِىٍّ هَذَا آخِرُ يَوْمٍ مِنْ شَرْطِ صَاحِبِكَ فَأْمُرْهُ فَلْيَخْرُجْ . فَأَخْبَرَهُ بِذَلِكَ فَقَالَ « نَعَمْ » . فَخَرَجَ . وَقَالَ ابْنُ جَنَابٍ فِى رِوَايَتِهِ مَكَانَ تَابَعْنَاكَ بَايَعْنَاكَ .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim el-Hanzalî ve Ahmed b. Cenâb el-Missîsî, onlara İsa b. Yunus, -lafız, İshak'a aittir- ona İsa b. Yunus, ona Zekeriyya, ona Ebu İshak, ona da Berâ b. Âzib şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) Kabe'de muhasara altında kalınca Mekkeliler, oraya girmesi, orada üç (gün) kalması, sadece silahının kını ve içindekiler ile bulunması, ora ahalisinden kimsenin beraberinde çıkıp gitmemesi, beraberindekilerden de orada kalmak isteyenleri engellememesi üzerine onunla antlaşma yaptılar. Hz. Peygamber (sav), Ali'ye, "Aramızdaki şartı yaz; 'Bismillahirrahmanirrahim! Bu, Allah'ın rasulü Muhammed'in hükmettiği şeydir!" buyurdu. Müşrikler de ona, "Senin Allah'ın rasulü olduğunu bilseydik sana tâbi olurduk! 'Muhammed b. Abdullah' yaz" dediler. Hz. Peygamber (sav), Ali'ye onu silmesini emretti de Ali, "Vallahi, hayır! Onu silemem!" dedi. Nebî (sav), "Onun yerini bana göster" buyurdu. (Ali) de ona yerini gösterdi. Hz. Peygamber (sav) de onu sildi ve 'Abdullah oğlu' yaz(dır)dı. Rasulullah (sav) orada üç gün kaldı. Üçüncü gün olduğunda (müşrikler), Ali'ye, "Bu, dostunun şartının son günüdür. Ona söyle de çıksın!" dediler. Bunu Hz. Peygamber'e (sav) haber verdiler, o da (Mekke'den) çıktı.
İbn Cenâb, rivayetinde, "Sana tâbi olurduk" ibaresi yerine "Sana biat ederdik" ifadesini zikretmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4631, /761
Senetler:
()
Konular:
Siyer, Hudeybiye Anlaşması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2665, M004633
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ ح وَحَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ - وَتَقَارَبَا فِى اللَّفْظِ - حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ سِيَاهٍ حَدَّثَنَا حَبِيبُ بْنُ أَبِى ثَابِتٍ عَنْ أَبِى وَائِلٍ قَالَ قَامَ سَهْلُ بْنُ حُنَيْفٍ يَوْمَ صِفِّينَ فَقَالَ أَيُّهَا النَّاسُ اتَّهِمُوا أَنْفُسَكُمْ لَقَدْ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ الْحُدَيْبِيَةِ وَلَوْ نَرَى قِتَالاً لَقَاتَلْنَا وَذَلِكَ فِى الصُّلْحِ الَّذِى كَانَ بَيْنَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَبَيْنَ الْمُشْرِكِينَ فَجَاءَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ فَأَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلَسْنَا عَلَى حَقٍّ وَهُمْ عَلَى بَاطِلٍ قَالَ « بَلَى » . قَالَ أَلَيْسَ قَتْلاَنَا فِى الْجَنَّةِ وَقَتْلاَهُمْ فِى النَّارِ قَالَ « بَلَى » . قَالَ فَفِيمَ نُعْطِى الدَّنِيَّةَ فِى دِينِنَا وَنَرْجِعُ وَلَمَّا يَحْكُمِ اللَّهُ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ فَقَالَ « يَا ابْنَ الْخَطَّابِ إِنِّى رَسُولُ اللَّهِ وَلَنْ يُضَيِّعَنِى اللَّهُ أَبَدًا » . قَالَ فَانْطَلَقَ عُمَرُ فَلَمْ يَصْبِرْ مُتَغَيِّظًا فَأَتَى أَبَا بَكْرٍ فَقَالَ يَا أَبَا بَكْرٍ أَلَسْنَا عَلَى حَقٍّ وَهُمْ عَلَى بَاطِلٍ قَالَ بَلَى . قَالَ أَلَيْسَ قَتْلاَنَا فِى الْجَنَّةِ وَقَتْلاَهُمْ فِى النَّارِ قَالَ بَلَى . قَالَ فَعَلاَمَ نُعْطِى الدَّنِيَّةَ فِى دِينِنَا وَنَرْجِعُ وَلَمَّا يَحْكُمِ اللَّهُ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ فَقَالَ يَا ابْنَ الْخَطَّابِ إِنَّهُ رَسُولُ اللَّهِ وَلَنْ يُضَيِّعَهُ اللَّهُ أَبَدًا . قَالَ فَنَزَلَ الْقُرْآنُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِالْفَتْحِ فَأَرْسَلَ إِلَى عُمَرَ فَأَقْرَأَهُ إِيَّاهُ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَوَفَتْحٌ هُوَ قَالَ « نَعَمْ » . فَطَابَتْ نَفْسُهُ وَرَجَعَ .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Abdullah b. Nümeyr; (T) Bize İbn Nümeyr, -lafızları aynı saylır- ona babası (Abdullah b. Nümeyr), ona Abdülaziz b. Siyâh, ona Habîb b. Ebu Sâbit, ona da Ebu Vâil şöyle rivayet etmiştir:
Sehl b. Huneyf Hudeybiye günü kalkıp "Ey insanlar! (Şu tahkîm meselesinde) kendinize gelin! Bizler Rasulullah (sav) ile beraber Hudeybiye'de idik de eğer savaşı uygun görseydik savaşırdık. (Üstelik) bu, Rasulullah ile müşrikler arasındaki bir sulhta söz konusu idi! Ömer b. Hattâb gelip Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna girmiş ve "Yâ Rasulullah! Onlar batıl üzere iken bizler hak üzere değil miyiz?" demiş, Nebî (sav) de "Elbette!" buyurmuştu. (Ömer), "Onların ölüleri cehennemde iken bizim ölülerimiz cennette değil mi?" demiş, Hz. Peygamber (sav), "Elbette!" buyurmuştu. (Ömer), "(O zaman), Allah aramızda henüz hüküm vermemişken niçin dinimizden taviz verip dönüyoruz?" demiş, Hz. Peygamber de (sav), "Ey Hattâb'ın oğlu! Ben, Allah'ın rasulüyüm! Allah beni asla zayi etmez" buyurmuştu. Ömer, dayanamayıp gitti ve Ebu Bekir'e geldi. (Ona), "Onlar batıl üzere iken bizler hak üzere değil miyiz?" dedi. O, "Elbette" dedi. (Ömer), "Onların ölüleri cehenneme iken bizim ölülerimiz cennette değil mi?" dedi. O, "Elbette" dedi. (Ömer), "(O zaman), Allah aramızda henüz hüküm vermemişken ne diye dinimizden taviz verip dönüyoruz?" dedi. (Ebu Bekir), "Ey Hattâb'ın oğlu! O, Allah'ın rasulüdür! Allah onu asla zayi etmez!" dedi. (Derken) Rasulullah'a (sav) fetih suresi indi. Ömer'e (haber) yollayıp ona ayeti okudu. (Ömer), "Yâ Rasulullah! O, fetih midir?" dedi. Hz. Peygamber, "Evet!" buyurdu. (Böylece Ömer'in) gönlü hoş oldu ve dönüp (gitti).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4633, /762
Senetler:
()
Konular:
Sahabe, Hz. Peygamber'e itiraz, verdiği bir karara
Siyer, Hudeybiye Anlaşması
Siyer, Hudeybiye Günü
Siyer, Sıffin savaşı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2672, M004637
Hadis:
وَحَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِى عَرُوبَةَ عَنْ قَتَادَةَ أَنَّ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ حَدَّثَهُمْ قَالَ لَمَّا نَزَلَتْ ( إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُبِينًا * لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ ) إِلَى قَوْلِهِ ( فَوْزًا عَظِيمًا ) مَرْجِعَهُ مِنَ الْحُدَيْبِيَةِ وَهُمْ يُخَالِطُهُمُ الْحُزْنُ وَالْكَآبَةُ وَقَدْ نَحَرَ الْهَدْىَ بِالْحُدَيْبِيَةِ فَقَالَ « لَقَدْ أُنْزِلَتْ عَلَىَّ آيَةٌ هِىَ أَحَبُّ إِلَىَّ مِنَ الدُّنْيَا جَمِيعًا » .
Tercemesi:
Bize Nasr b. Ali el-Cehdamî, ona Hâlid b. Hâris, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir:
"Sana apaçık bir fetih verdik. Allah seni bağışlasın" kısmından "Pek büyük bir kurtuluş" kısmına kadar olan ayet indiğinde Hz. Peygamber (sav), Hudeybiye'den dönmekteydi. (Ashâbı) da hüzün ve sıkıntı kaplamış, Nebî (sav) de kurbanını Hudeybiye'de kesmişti. Nebî (sav), "Bana dünyanın hepsinden daha hoş gelen bir ayet indirilmiştir!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4637, /763
Senetler:
()
Konular:
Şehirler, Mekke, Mekkenin fethi ve sonraki gelişmeler
Siyer, Mekke'nin fethi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2674, M004638
Hadis:
وَحَدَّثَنَا عَاصِمُ بْنُ النَّضْرِ التَّيْمِىُّ حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ قَالَ سَمِعْتُ أَبِى حَدَّثَنَا قَتَادَةُ قَالَ سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ ح وَحَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ ح وَحَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا شَيْبَانُ جَمِيعًا عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ نَحْوَ حَدِيثِ ابْنِ أَبِى عَرُوبَةَ .
Tercemesi:
Bize Âsım b. Nadr et-Teymî, ona Mu'temir, ona babası (Süleyman), ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik; (T) Bize İbn Müsennâ, ona Ebu Dâvûd, ona Hemmâm; (T) Bize Abd b. Humeyd, ona Yunus b. Muhammed, ona Şeybân, hepsine Katâde, ona da Enes, İbn Ebu Arûbe'nin hadisine benzer şekilde nakilde bulunmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4638, /763
Senetler:
()
Konular:
Şehirler, Mekke, Mekkenin fethi ve sonraki gelişmeler
Siyer, Mekke'nin fethi
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى التَّمِيمِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ سَمِعَ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ يُسْأَلُ عَنْ جُرْحِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ أُحُدٍ فَقَالَ جُرِحَ وَجْهُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَكُسِرَتْ رَبَاعِيَتُهُ وَهُشِمَتِ الْبَيْضَةُ عَلَى رَأْسِهِ فَكَانَتْ فَاطِمَةُ بِنْتُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم تَغْسِلُ الدَّمَ وَكَانَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ يَسْكُبُ عَلَيْهَا بِالْمِجَنِّ فَلَمَّا رَأَتْ فَاطِمَةُ أَنَّ الْمَاءَ لاَ يَزِيدُ الدَّمَ إِلاَّ كَثْرَةً أَخَذَتْ قِطْعَةَ حَصِيرٍ فَأَحْرَقَتْهُ حَتَّى صَارَ رَمَادًا ثُمَّ أَلْصَقَتْهُ بِالْجُرْحِ فَاسْتَمْسَكَ الدَّمُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2684, M004642
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى التَّمِيمِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ سَمِعَ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ يُسْأَلُ عَنْ جُرْحِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ أُحُدٍ فَقَالَ جُرِحَ وَجْهُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَكُسِرَتْ رَبَاعِيَتُهُ وَهُشِمَتِ الْبَيْضَةُ عَلَى رَأْسِهِ فَكَانَتْ فَاطِمَةُ بِنْتُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم تَغْسِلُ الدَّمَ وَكَانَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ يَسْكُبُ عَلَيْهَا بِالْمِجَنِّ فَلَمَّا رَأَتْ فَاطِمَةُ أَنَّ الْمَاءَ لاَ يَزِيدُ الدَّمَ إِلاَّ كَثْرَةً أَخَذَتْ قِطْعَةَ حَصِيرٍ فَأَحْرَقَتْهُ حَتَّى صَارَ رَمَادًا ثُمَّ أَلْصَقَتْهُ بِالْجُرْحِ فَاسْتَمْسَكَ الدَّمُ .
Tercemesi:
Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî, ona Abdülaziz b. Ebu Hâzim, ona babası (Seleme b. Dînâr), ona da Sehl b. Sa'd şöyle rivayet etmiştir:
Kendisine Uhud günü Rasulullah'ın (sav) yarası hakkında soruldu. (Sehl), "Rasulullah'ın (sav) yüzü yaralandı, azı dişi kırıldı ve başındaki miğferi parçalandı. Fatıma bt. Rasulullah (sav) kanı yıkıyor, Ali b. Ebu Tâlib de kalkan ile su döküyordu. Fatıma, suyun kanı dindirmediğini, (bilakis) art(tır)dığını görünce bir hasır parçası alıverdi, onu kül olana dek iyice yaktı. Ardından onu yaraya bastırdı. Kan da dindi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4642, /764
Senetler:
()
Konular:
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi
UHUD GAZVESİ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2683, M004641
Hadis:
وَحَدَّثَنَا هَدَّابُ بْنُ خَالِدٍ الأَزْدِىُّ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ زَيْدٍ وَثَابِتٍ الْبُنَانِىِّ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أُفْرِدَ يَوْمَ أُحُدٍ فِى سَبْعَةٍ مِنَ الأَنْصَارِ وَرَجُلَيْنِ مِنْ قُرَيْشٍ فَلَمَّا رَهِقُوهُ قَالَ « مَنْ يَرُدُّهُمْ عَنَّا وَلَهُ الْجَنَّةُ أَوْ هُوَ رَفِيقِى فِى الْجَنَّةِ » . فَتَقَدَّمَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَقَاتَلَ حَتَّى قُتِلَ ثُمَّ رَهِقُوهُ أَيْضًا فَقَالَ « مَنْ يَرُدُّهُمْ عَنَّا وَلَهُ الْجَنَّةُ أَوْ هُوَ رَفِيقِى فِى الْجَنَّةِ » . فَتَقَدَّمَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَقَاتَلَ حَتَّى قُتِلَ فَلَمْ يَزَلْ كَذَلِكَ حَتَّى قُتِلَ السَّبْعَةُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِصَاحِبَيْهِ « مَا أَنْصَفْنَا أَصْحَابَنَا » .
Tercemesi:
Bize Heddâb b. Hâlid el-Ezdî, ona Hammâd b. Seleme, ona Ali b. Zeyd ve Sâbit el-Bünânî, onlara da Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) Uhud günü Ensar'dan yedi, Kureyş'ten de iki kişi içinde tek kaldı. (Müşrikler) kendilerine hücum edince "Onları kim püskürtür? Ona cennet vardır!" buyurdu. -Râvilerden biri şüpheye düşüp "O, cennette benim arkadaşımdır!" dedi- Ensar'dan biri ilerledi, savaştı, nihayet öldürüldü. Ardından aynı şekilde onlara saldırdılar. Hz. Peygamber (sav), "Onları kim püskürtür? Ona cennet vardır!" buyurdu. -Râvilerden biri şüpheye düşüp "O, cennette benim arkadaşımdır!" dedi- Ensar'dan biri ilerledi, savaştı, nihayet öldürüldü. Böylece yedi kişi öldürülmüş oldu! (Bunun üzerine) Rasulullah (sav), "Arkadaşlarımıza insaf etmedik!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4641, /764
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ali b. Zeyd el-Kuraşî (Ali b. Zeyd b. Abdullah b. Züheyr b. Abdullah b. Cüd'ân)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
4. Ebu Halid Hüdbe b. Halid el-Kaysî (Hüdbe b. Halid b. Esved b. Hüdbe)
Konular:
KTB, CİHAD
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ - يَعْنِى ابْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْقَارِىَّ - عَنْ أَبِى حَازِمٍ أَنَّهُ سَمِعَ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ وَهُوَ يُسْأَلُ عَنْ جُرْحِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ أَمَ وَاللَّهِ إِنِّى لأَعْرِفُ مَنْ كَانَ يَغْسِلُ جُرْحَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَنْ كَانَ يَسْكُبُ الْمَاءَ . وَبِمَاذَا دُووِىَ جُرْحُهُ . ثُمَّ ذَكَرَ نَحْوَ حَدِيثِ عَبْدِ الْعَزِيزِ غَيْرَ أَنَّهُ زَادَ وَجُرِحَ وَجْهُهُ وَقَالَ مَكَانَ هُشِمَتْ كُسِرَتْ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2685, M004643
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ - يَعْنِى ابْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْقَارِىَّ - عَنْ أَبِى حَازِمٍ أَنَّهُ سَمِعَ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ وَهُوَ يُسْأَلُ عَنْ جُرْحِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ أَمَ وَاللَّهِ إِنِّى لأَعْرِفُ مَنْ كَانَ يَغْسِلُ جُرْحَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَمَنْ كَانَ يَسْكُبُ الْمَاءَ . وَبِمَاذَا دُووِىَ جُرْحُهُ . ثُمَّ ذَكَرَ نَحْوَ حَدِيثِ عَبْدِ الْعَزِيزِ غَيْرَ أَنَّهُ زَادَ وَجُرِحَ وَجْهُهُ وَقَالَ مَكَانَ هُشِمَتْ كُسِرَتْ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said, ona Yakub b. Abdurrahman el-Kârî, ona Ebu Hâzim, ona da Sehl b. Sa'd şöyle rivayet etmiştir:
Kendisine Rasulullah'ın (sav) yarası hakkında soruldu. (Sehl), "Vallahi! Gerçek şu ki ben, Rasulullah'ın (sav) yarasını yıkayanı, su dökeni ve yarasının nasıl dindiğini biliyorum" demiş, ardından da Abdülaziz'in rivayetine benzer bir nakilde bulunmuştur. Ne var ki o, "Hz. Peygamber'in (sav) yüzü yaralandı" deyip "(Miğferi) parçalandı" yerine "(Miğferi) kırıldı" ilavesinde bulunmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4643, /764
Senetler:
()
Konular:
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi
Tedavi, Hz. Peygamber döneminde Tedavi şekilleri,
Tedavi, tedavi olmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2686, M004644
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ وَإِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ وَابْنُ أَبِى عُمَرَ جَمِيعًا عَنِ ابْنِ عُيَيْنَةَ ح وَحَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ سَوَّادٍ الْعَامِرِىُّ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِلاَلٍ ح وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ سَهْلٍ التَّمِيمِىُّ حَدَّثَنِى ابْنُ أَبِى مَرْيَمَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ - يَعْنِى ابْنَ مُطَرِّفٍ - كُلُّهُمْ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ . بِهَذَا الْحَدِيثِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . فِى حَدِيثِ ابْنِ أَبِى هِلاَلٍ أُصِيبَ وَجْهُهُ . وَفِى حَدِيثِ ابْنِ مُطَرِّفٍ جُرِحَ وَجْهُهُ .
Tercemesi:
O hadisi bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, Züheyr b. Harb, İshak b. İbrahim ve İbn Ebu Ömer, onlara da İbn Uyeyne; (T) Bize Amr b. Sevvâd el-Âmirî, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr b. Hâris, ona da Said b. Ebu Hilâl; (T) Bize Muhammed b. Sehl et-Temîmî, ona İbn Ebu Meryem, ona Muhammed b. Mutarrif, hepsine Ebu Hâzim, ona da Sehl b. Sa'd, Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisi rivayet etmiştir. İbn Ebu Hilâl rivayetinde "Yüzünden isabet aldı (أُصِيبَ)" ifadesi yer almakta, İbn Mutarrif rivayetinde ise "Yüzü yaralandı (جُرِحَ)" bilgisi bulunmaktadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cihâd ve's-Siyer 4644, /764
Senetler:
()
Konular:
Siyer, Uhud savaşı / gazvesi
Tedavi, tedavi olmak