Öneri Formu
Hadis Id, No:
16965, B005424
Hadis:
حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرٍو عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ قَالَ كُنَّا نَتَزَوَّدُ لُحُومَ الْهَدْىِ عَلَى عَهْدِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم إِلَى الْمَدِينَةِ . تَابَعَهُ مُحَمَّدٌ عَنِ ابْنِ عُيَيْنَةَ . وَقَالَ ابْنُ جُرَيْجٍ قُلْتُ لِعَطَاءٍ أَقَالَ حَتَّى جِئْنَا الْمَدِينَةَ قَالَ لاَ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed (el-Cu'fî), ona Süfyan (b. Uyeyne el-Hilâlî), ona Amr (b. Dinar el-Cümahî), ona Ata (b. Ebu Rabah el-Kuraşî), ona da Cabir (b. Abdullah) (ra) rivayet etmiş ve şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber (sav) döneminde Medine'ye dönerken hedy kurbanlarının etlerini azık yapardık."
Muhammed (b. Selâm el-Bikendî), (mutabaât yoluyla) (Süfyan) b. Uyeyne'den bu rivayet ile aynı içerikte başka bir rivayette bulunmuştur.
İbn Cüreyc (el-Mekkî) şöyle demiştir: "Ata'ya (b. Ebu Rabah el-Kuraşî), Cabir (b. Abdullah); 'Tâ ki (bu azıkla] Medine'ye geldik.' ifadesini kullandı mı? diye sordum, 'Hayır.' diye cevap verdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 27, 2/396
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Kurban, hedy kurbanı ve etlerinin yenmesi
Bize Ebu Nuaym, ona Seyf b. Ebu Süleyman, ona Mücahid, ona da Abdurrahman b. Ebu Leyla şöyle rivayet etmiştir:
Abdurrahman b. Ebu Leylâ, Medâin'de Huzeyfe'nin yanındayken Huzeyfe su istemiş. Bir Mecusi (gümüş bir bardakla) su getirip Huzeyfe'nin eline verdiğinde, Huzeyfe bardağı fırlatmış ve “ben seni, bu bardakla bana su getirmemen konusunda bir kaç defa uyarmamış olsaydım neyse” dedi. O bu sözü ile sanki “uyarmamış olsaydım, bardağı fırlatmazdım” demek istemiştir. Sonra Huzeyfe “Ancak ben Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu işittim” dedi:
"İpek ve atlas kumaşlardan elbise giymeyin, altın ve gümüş kaplardan da su içmeyin, altın ve gümüş tabaklarda yemek de yemeyin. Çünkü bunlar, bu dünyada onların (kafirlerin), ahirette de bizim için olacaktır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16967, B005426
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سَيْفُ بْنُ أَبِى سُلَيْمَانَ قَالَ سَمِعْتُ مُجَاهِدًا يَقُولُ حَدَّثَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِى لَيْلَى أَنَّهُمْ كَانُوا عِنْدَ حُذَيْفَةَ فَاسْتَسْقَى فَسَقَاهُ مَجُوسِىٌّ . فَلَمَّا وَضَعَ الْقَدَحَ فِى يَدِهِ رَمَاهُ بِهِ وَقَالَ لَوْلاَ أَنِّى نَهَيْتُهُ غَيْرَ مَرَّةٍ وَلاَ مَرَّتَيْنِ . كَأَنَّهُ يَقُولُ لَمْ أَفْعَلْ هَذَا ، وَلَكِنِّى سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « لاَ تَلْبَسُوا الْحَرِيرَ وَلاَ الدِّيبَاجَ وَلاَ تَشْرَبُوا فِى آنِيَةِ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ ، وَلاَ تَأْكُلُوا فِى صِحَافِهَا ، فَإِنَّهَا لَهُمْ فِى الدُّنْيَا وَلَنَا فِى الآخِرَةِ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym, ona Seyf b. Ebu Süleyman, ona Mücahid, ona da Abdurrahman b. Ebu Leyla şöyle rivayet etmiştir:
Abdurrahman b. Ebu Leylâ, Medâin'de Huzeyfe'nin yanındayken Huzeyfe su istemiş. Bir Mecusi (gümüş bir bardakla) su getirip Huzeyfe'nin eline verdiğinde, Huzeyfe bardağı fırlatmış ve “ben seni, bu bardakla bana su getirmemen konusunda bir kaç defa uyarmamış olsaydım neyse” dedi. O bu sözü ile sanki “uyarmamış olsaydım, bardağı fırlatmazdım” demek istemiştir. Sonra Huzeyfe “Ancak ben Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu işittim” dedi:
"İpek ve atlas kumaşlardan elbise giymeyin, altın ve gümüş kaplardan da su içmeyin, altın ve gümüş tabaklarda yemek de yemeyin. Çünkü bunlar, bu dünyada onların (kafirlerin), ahirette de bizim için olacaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 29, 2/397
Senetler:
()
Konular:
Dünya, dünyevileşme
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
KTB, TIBB-I NEBEVİ
Kültürel hayat, Gayr-i müslimlerin kullandıkları eşyalar
Kültürel Hayat, gümüş kap vs. kullanmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16966, B005425
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ أَبِى عَمْرٍو مَوْلَى الْمُطَّلِبِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حَنْطَبٍ أَنَّهُ سَمِعَ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لأَبِى طَلْحَةَ « الْتَمِسْ غُلاَمًا مِنْ غِلْمَانِكُمْ يَخْدُمُنِى » . فَخَرَجَ بِى أَبُو طَلْحَةَ ، يُرْدِفُنِى وَرَاءَهُ ، فَكُنْتُ أَخْدُمُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كُلَّمَا نَزَلَ ، فَكُنْتُ أَسْمَعُهُ يُكْثِرُ أَنْ يَقُولَ « اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ ، وَالْعَجْزِ وَالْكَسَلِ ، وَالْبُخْلِ وَالْجُبْنِ وَضَلَعِ الدَّيْنِ ، وَغَلَبَةِ الرِّجَالِ » . فَلَمْ أَزَلْ أَخْدُمُهُ حَتَّى أَقْبَلْنَا مِنْ خَيْبَرَ ، وَأَقْبَلَ بِصَفِيَّةَ بِنْتِ حُيَىٍّ قَدْ حَازَهَا ، فَكُنْتُ أَرَاهُ يُحَوِّى وَرَاءَهُ بِعَبَاءَةٍ أَوْ بِكِسَاءٍ ، ثُمَّ يُرْدِفُهَا وَرَاءَهُ ، حَتَّى إِذَا كُنَّا بِالصَّهْبَاءِ صَنَعَ حَيْسًا فِى نِطَعٍ ، ثُمَّ أَرْسَلَنِى فَدَعَوْتُ رِجَالاً فَأَكَلُوا ، وَكَانَ ذَلِكَ بِنَاءَهُ بِهَا ، ثُمَّ أَقْبَلَ حَتَّى إِذَا بَدَا لَهُ أُحُدٌ قَالَ « هَذَا جَبَلٌ يُحِبُّنَا وَنُحِبُّهُ » . فَلَمَّا أَشْرَفَ عَلَى الْمَدِينَةِ قَالَ « اللَّهُمَّ إِنِّى أُحَرِّمُ مَا بَيْنَ جَبَلَيْهَا مِثْلَ مَا حَرَّمَ بِهِ إِبْرَاهِيمُ مَكَّةَ ، اللَّهُمَّ بَارِكْ لَهُمْ فِى مُدِّهِمْ وَصَاعِهِمْ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe (b. Said), ona İsmail b. Cafer, ona Abdulmuttalib b. Abdullah b. Hantab'ın azatlı kölesi Amr b. Ebu Amr, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir: Rasulullah (sav) Ebu Talha'ya: "Benim için gençlerinizden birisini tayin et de (Hayber'e yolculuğumda) bana hizmet etsin." Bunun üzerine Ebu Talha beni bineğin arkasına bindirerek çıkardı. Artık ben (yolculukta) Rasulullah (sav) her konakladığında ona hizmet ediyordum. Çoğu zaman şöyle dua ettiğini duyuyordum: "Allah'ım! Kaygı duymaktan, üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borcun yükünden, adamlarımın yenilgiye uğramasından sana sığınırım." (Enes şöyle devam etti) Ben, her konakladığında kendisine hizmet ediyordum. Nihayet Hayber'den dönüyorduk. Rasulullah da kendisiyle (evlenmesi) için aldığı Safiyye bt. Huyey ile dönüyordu.
Ben, Rasulullah'ı (sav) bineğinin arkasında Safiyye'ye bir aba veya örtü ile yer hazırladığını sonra da onu arkasına bindirdiğini görüyordum. Nihayet Sahbâ bölgesine gelmiştik. Rasulullah (sav) burada deriden sofralar üzerinde hays yemeği yaptırdı. Sonra da beni insanları yemeğe çağırdım. Onlar da gelip yediler. İşte Rasulullah'ın (sav) Safiyye ile evlenmesi böyle olmuştu. Sonra da yola koyuldu. Uhud dağını görünce de: "Bu öyle bir dağdır ki o bizi sever biz de onu severiz" buyurdu. Medine'yi gürünce de: "Allah'ım! Ben, şu iki dağ arasındaki yeri (Medine'yi), İbrahim'in Mekke'yi haram kıldığı gibi haram kılıyorum. Allah'ım! Medineliler'in müd (eski bir hacim ölçüsü) ve sâ' (eski bir ölçek) ölçeklerini bereketli kıl" diye dua etti.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 28, 2/396
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Osman Amr b. Ebu Amr el-Kuraşi (Amr b. Meysere)
3. Ebu İshak İsmail b. Cafer el-Ensarî (İsmail b. Cafer b. Ebu Kesir)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, hanımları, Safiyye bt. Huyeyy
KTB, İSTİAZE
Şehirler, Medine, Harem oluşu
Siyer, Uhud dağı
Tembellik, tembellikten, miskinlikten kaçınmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16971, B005430
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ رَبِيعَةَ أَنَّهُ سَمِعَ الْقَاسِمَ بْنَ مُحَمَّدٍ يَقُولُ كَانَ فِى بَرِيرَةَ ثَلاَثُ سُنَنٍ ، أَرَادَتْ عَائِشَةُ أَنْ تَشْتَرِيَهَا فَتُعْتِقَهَا ، فَقَالَ أَهْلُهَا ، وَلَنَا الْوَلاَءُ ، فَذَكَرَتْ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « لَوْ شِئْتِ شَرَطْتِيهِ لَهُمْ ، فَإِنَّمَا الْوَلاَءُ لِمَنْ أَعْتَقَ » . قَالَ وَأُعْتِقَتْ فَخُيِّرَتْ فِى أَنْ تَقِرَّ تَحْتَ زَوْجِهَا أَوْ تُفَارِقَهُ ، وَدَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمًا بَيْتَ عَائِشَةَ وَعَلَى النَّارِ بُرْمَةٌ تَفُورُ ، فَدَعَا بِالْغَدَاءِ فَأُتِىَ بِخُبْزٍ وَأُدْمٍ مِنْ أُدْمِ الْبَيْتِ فَقَالَ « أَلَمْ أَرَ لَحْمًا » . قَالُوا بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ ، وَلَكِنَّهُ لَحْمٌ تُصُدِّقَ بِهِ عَلَى بَرِيرَةَ ، فَأَهْدَتْهُ لَنَا . فَقَالَ هُوَ صَدَقَةٌ عَلَيْهَا ، وَهَدِيَّةٌ لَنَا » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saîd, ona İsmâil b. Ca‘fer, ona de Rabîa, Kâsım b. Muhammed’den rivayet etti. Kâsım şöyle dedi:
Berîre hakkında üç hüküm gerçekleşmiştir:
(Birincisi) Âişe onu satın alıp âzat etmek istemişti. Fakat sahipleri onun velayet hakkı bizimdir, deyince Âişe durumu Rasûlullah’a (sav) söyledi. Bunun üzerine Allah Rasûlü: “İstersen onlara bunu şart koş (ama bir şey değişmez). Zira velâ hakkı sadece köleyi âzat edene aittir” buyurdu.
(İkincisi) O âzat edildiğinde kocasının yanında kalmakla ondan ayrılmak konusunda serbest bırakmıştı.
(Üçüncüsü) Bir gün Nebî (sav) Âişe’nin evine girdiğinde ateşin üzerinde kaynayan bir çömlek vardı. Yemek getirilmesini istediğinde kendisine ekmek ve ev katıklarından biri getirildi. Bunun üzerine o:
– “Benim gördüğüm et (yemeği) değil miydi?” diye sordu. Onlar:
– Evet, yâ Rasûlallah, fakat o Berîre’ye sadaka olarak verilmiş bir ettir, o da bize hediye etti. Bunun üzerine Peygamber (sav):
– “O Berîre için sadaka, bizim için hediyedir” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 31, 2/397
Senetler:
()
Konular:
Haklar, Vela hakkı
Hediye, Hz. Peygamber'in hediye alması
Hz. Peygamber, sadaka kabul etmemesi
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
KTB, NİKAH
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Nikah, kölenin
Siyer, Berire (olayı)
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا خَالِدٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « فَضْلُ عَائِشَةَ عَلَى النِّسَاءِ كَفَضْلِ الثَّرِيدِ عَلَى سَائِرِ الطَّعَامِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16969, B005428
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا خَالِدٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « فَضْلُ عَائِشَةَ عَلَى النِّسَاءِ كَفَضْلِ الثَّرِيدِ عَلَى سَائِرِ الطَّعَامِ » .
Tercemesi:
-.......Bize Abdullah ibnu Abdirrahmân, Enes(R)'ten tahdîs etti ki, Peygamber (S): "Âişe'nin diğer kadınlar üzerindeki fadlı, sendin, yâm tindin diğer yemekler üzerindeki fadlı gibidir" buyurmuştur
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 30, 2/397
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Kültürel Hayat, yemek kültürü
حَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الْحَنْظَلِىُّ عَنْ أَبِى أُسَامَةَ عَنْ هِشَامٍ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبِى عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُحِبُّ الْحَلْوَاءَ وَالْعَسَلَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16973, B005431
Hadis:
حَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الْحَنْظَلِىُّ عَنْ أَبِى أُسَامَةَ عَنْ هِشَامٍ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبِى عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُحِبُّ الْحَلْوَاءَ وَالْعَسَلَ .
Tercemesi:
-.......Hişâm şöyle demiştir: Bana babam Urve ibnu'z-Zubeyr haber verdi ki, Âişe (R): Rasûlullah (S) helvayı ve balı severdi, demiştir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 32, 2/397
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, zevkleri ve mizacı, keler eti
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16974, B005432
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ شَيْبَةَ قَالَ أَخْبَرَنِى ابْنُ أَبِى الْفُدَيْكِ عَنِ ابْنِ أَبِى ذِئْبٍ عَنِ الْمَقْبُرِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ كُنْتُ أَلْزَمُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم لِشِبَعِ بَطْنِى حِينَ لاَ آكُلُ الْخَمِيرَ ، وَلاَ أَلْبَسُ الْحَرِيرَ ، وَلاَ يَخْدُمُنِى فُلاَنٌ وَلاَ فُلاَنَةُ ، وَأُلْصِقُ بَطْنِى بِالْحَصْبَاءِ ، وَأَسْتَقْرِئُ الرَّجُلَ الآيَةَ وَهْىَ مَعِى كَىْ يَنْقَلِبَ بِى فَيُطْعِمَنِى ، وَخَيْرُ النَّاسِ لِلْمَسَاكِينِ جَعْفَرُ بْنُ أَبِى طَالِبٍ ، يَنْقَلِبُ بِنَا فَيُطْعِمُنَا مَا كَانَ فِى بَيْتِهِ ، حَتَّى إِنْ كَانَ لَيُخْرِجُ إِلَيْنَا الْعُكَّةَ لَيْسَ فِيهَا شَىْءٌ ، فَنَشْتَقُّهَا فَنَلْعَقُ مَا فِيهَا .
Tercemesi:
-.......Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Ben Peygamber(S)'den karnımın tokluğuna ayrılmazdım. Ben o zaman mayalı ekmek yemiyor ve ipek giymiyordum. Bana Fulân erkek ve Fulâne kadın da hizmet etmiyordu. Ben açlıktan karnıma çakıl taşı bağlıyordum. Ben âyeti ezbere bildiğim hâlde bazen bir kimseden bana o âyeti okutmasını isterdim, bunu o kişi beni evine götürsün de doyursun diye yapardım. O zaman fakirler için insanların en hayırlısı Ca'fer ibnu Ebî Tâ-lib idi. O bizleri (yânı Suffe talebelerini) evine götürürdü de evinde bulunan yiyecekleri bize yedirirdi. Hattâ bize, içinde hiçbirşey bulunmayan kırbadan küçük bir tulumu çıkarırdı da biz onun içini dışına çevirir ve onda kalmış olan bakıyyeleri yalardık
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 32, 2/397
Senetler:
()
Konular:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا أَزْهَرُ بْنُ سَعْدٍ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ عَنْ ثُمَامَةَ بْنِ أَنَسٍ عَنْ أَنَسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَتَى مَوْلًى لَهُ خَيَّاطًا ، فَأُتِىَ بِدُبَّاءٍ ، فَجَعَلَ يَأْكُلُهُ ، فَلَمْ أَزَلْ أُحِبُّهُ مُنْذُ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَأْكُلُهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16975, B005433
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا أَزْهَرُ بْنُ سَعْدٍ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ عَنْ ثُمَامَةَ بْنِ أَنَسٍ عَنْ أَنَسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَتَى مَوْلًى لَهُ خَيَّاطًا ، فَأُتِىَ بِدُبَّاءٍ ، فَجَعَلَ يَأْكُلُهُ ، فَلَمْ أَزَلْ أُحِبُّهُ مُنْذُ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَأْكُلُهُ .
Tercemesi:
-.......Bize Ezher ibnu Sa'd, İbnu Avn'dan; o da Sumâme ibn Enes'ten; o da dedesi Enes(R)'ten şöyle tahdîs etti: Rasûlullah'a terzi olan âzâdlı kölesi geldi. Akabinde Rasûlullah'a kabak yemeği getirildi. Rasûlullah (S) onu yemeğe başladı. Ben Rasûlullah'ı onu yerken gördüğüm zamandan beri kabağı sevmekten vazgeçmedim, demiştir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 33, 2/398
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, zevkleri ve mizacı, keler eti
Köle, sosyal hayatta
Kültürel Hayat, yemek kültürü
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ أَبِى مَسْعُودٍ الأَنْصَارِىِّ قَالَ كَانَ مِنَ الأَنْصَارِ رَجُلٌ يُقَالُ لَهُ أَبُو شُعَيْبٍ ، وَكَانَ لَهُ غُلاَمٌ لَحَّامٌ فَقَالَ اصْنَعْ لِى طَعَامًا أَدْعُو رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَامِسَ خَمْسَةٍ ، فَدَعَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَامِسَ خَمْسَةٍ ، فَتَبِعَهُمْ رَجُلٌ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّكَ دَعَوْتَنَا خَامِسَ خَمْسَةٍ وَهَذَا رَجُلٌ قَدْ تَبِعَنَا ، فَإِنْ شِئْتَ أَذِنْتَ لَهُ ، وَإِنْ شِئْتَ تَرَكْتَهُ » . قَالَ بَلْ أَذِنْتُ لَهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16977, B005434
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ أَبِى مَسْعُودٍ الأَنْصَارِىِّ قَالَ كَانَ مِنَ الأَنْصَارِ رَجُلٌ يُقَالُ لَهُ أَبُو شُعَيْبٍ ، وَكَانَ لَهُ غُلاَمٌ لَحَّامٌ فَقَالَ اصْنَعْ لِى طَعَامًا أَدْعُو رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَامِسَ خَمْسَةٍ ، فَدَعَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَامِسَ خَمْسَةٍ ، فَتَبِعَهُمْ رَجُلٌ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّكَ دَعَوْتَنَا خَامِسَ خَمْسَةٍ وَهَذَا رَجُلٌ قَدْ تَبِعَنَا ، فَإِنْ شِئْتَ أَذِنْتَ لَهُ ، وَإِنْ شِئْتَ تَرَكْتَهُ » . قَالَ بَلْ أَذِنْتُ لَهُ .
Tercemesi:
Bize Muhammed ibn Yûsuf tahdîs etti. Bize Sufyân ibn Uyey-ne, el-A'meş'ten; o da Ebû Vâü'den tahdîs etti ki, Ebû Mes'ûd el-Ensârî (R) şöyle demiştir: Ensâr'dan Ebû Şuayb denilen bir adam ve onun da kasap bir kölesi vardı. Bir gün Ebû Şuayb, kölesine:
� Bana (beş kişilik) yemek yap, ben Rasûlullah'ı beş kişinin beşincisi olarak da'vet edeceğim, dedi.
Ve bu suretle Rasûlullah'ı beş kişinin beşincisi olarak yemeğe da'vet etti. Bu beş kişi giderken yanlarına altıncı bir kimse takıldı. Ebû Şuayb'm evine varınca Peygamber (S):
� "Sen bizi beş kişi olarak da'vet etmiştin. Şu (altıncı) adam bize takılıp gelmiştir. Bak istersen izin verirsin içeri girer, istersen onu terkedersin (o da dönüp gider)" buyurdu.
Ebû Şuayb:
� Evet, ona da izin verdim, dedi.
Muhammed ibnu Yûsuf şöyle dedi: Ben Muhammed ibn ismail'den işittim, şöyle diyordu: Bir topluluk da'vet edildikleri bir sofra üzerinde bulundukları zaman bir sofradan diğer bir sofradaki insanlara birşey uzatıp verme hakları yoktur, lâkin aynı sofradakiler birbirlerine birşey uzatıp verir yâhud olduğu gibi bırakırlar
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Et'ime 34, 2/398
Senetler:
()
Konular:
Davet, yemeğe, davete vs. çağrılmayan kimsenin durumu
Köle, sosyal hayatta
Misafir, davetli başkasını davet edebilmesi için için ev sahibinden izin almalı