151 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Kazaa, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Sizden önce geçen ümmetlerin içerisinde kendilerine ilham olunan bazı kimseler bulunurdu. Eğer ümmetimin içinde de böyle biri varsa, hiç şüphesiz o da Ömer'dir." Zekeriyya b. Ebu Zâide'ye, Sa'd, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'in (sav) şunu da söylediği ilave edilmiştir: "Sizden önce geçen ümmetler içerisinde İsrâil oğullarından öyle kimseler vardı ki, onlar peygamber olmadıkları halde kendilerine (ilham yoluyla) konuşulurdu. Eğer ümmetim içinde de öyle biri varsa, hiç şüphesiz o Ömer'dir."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Zekeriyya b. Ebu Zâide arasında inkıta vardır.
Açıklama: Hadisin sonunda yer alan Hz. Ebû Bekir'e ait " مَا عَلَى هَذَا الَّذِى يُدْعَى مِنْ تِلْكَ الأَبْوَابِ مِنْ ضَرُورَةٍ" ifadesini farklı şekilde tercüme etme ihtimali olmakla birlikte, cümle başındaki ليس ما gibi düşünülerek, sonundaki من ifadesi de beyaniyye alınarak tercüme edilmiştir. ما istifhamiyye alınarak "Bu kapılardan çağrılan kimselerin yapması gereken nedir?" şeklinde de tercüme edilebilir. Veya farklı şekilde de düşünülebilir. İfade hadisin bağlamından da nispeten kopuk gibi görünmektedir. (Görebildiğimiz kadarıyla)
Bize Müsedded, ona Yezîd b. Zurey', ona Sa'd, ona Halîfe, ona Muhammed b. Sevâ' ile Kehmes b. Minhâl, onlara Katâde, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Resûlullah (sav) bir gün Uhud dağına çıkmıştı, yanında da Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman vardı. O sırada dağ sarsıldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) ayağı ile dağa vurdu ve, "Sakin ol Uhud! Çünkü senin üzerinde ancak bir Peygamber, bir sıddîk ve iki de şehîd vardır" buyurdu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Halife b. Hayyat arasında inkıta vardır.
Bize Müsedded, ona Yezîd b. Zurey', ona Sa'd, ona Halîfe, ona Muhammed b. Sevâ' ile Kehmes b. Minhâl, onlara Katâde, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Resûlullah (sav) bir gün Uhud dağına çıkmıştı, yanında da Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman vardı. O sırada dağ sarsıldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) ayağı ile dağa vurdu ve, "Sakin ol Uhud! Çünkü senin üzerinde ancak bir Peygamber, bir sıddîk ve iki de şehîd vardır" buyurdu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Halife b. Hayyat arasında inkıta vardır.
Bana İbrahim b. Musa, ona Hişâm b. Yusuf, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da Enes; (T) Yine bize Abdurrazzâk, ona Ma'mer, ona Zührî, ona da Enes şöyle demiştir: Hasan b. Ali'den daha fazla Hz. Peygamber'e (sav) benzeyen hiçbir kimse yoktu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdürrezzak b. Hemmam arasında inkıta vardır.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle demiştir: "Bir çoban, sürüsünün içinde bulunduğu sırada sürüye kurt saldırdı ve ondan bir koyun aldı. Çoban koyunun ardına düşerek kurtardı. Kurt da ona dönerek 'peki yırtıcı hayvanların gününde, koyunun benden başka çobanı bulunmadığı o günde koyunu benden kim kurtaracak?' dedi. Yine bir adam bir sığırın üzerine yük yüklemiş olarak onu sürüp giderken, sığır ona dönerek 'biz bunun için yaratılmadık, bizler ancak tarla sürmek için yaratıldık' dedi." İnsanlar “Subhânallah!” diyerek (şaşkınlıklarını dile getirdiler). Hz. Peygamber (sav) ise "Ben buna (hayvanların konuştuğuna) inanıyorum, Ebu Bekir ve Ömer b. Hattâb da inanıyor" buyurdu.
Bize Yahya b. Kazea, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona da Urve'nin rivayet ettiğine göre Hz. Aişe’nin (r.anhâ) şöyle demiştir: Rasul-i Ekrem (sav) ölüm döşeğindeyken kızı Fatıma'yı yanına çağırdı ve ona gizli bir şey söyledi. Fatıma ağladı. Sonra (bir kez daha) çağırıp ona yine gizli bir şey söyledi. Fatıma bu kez güldü. Aişe dedi ki: Sonra ben Fatıma'ya bu (ağlamasının ve gülmesinin) sebebini sordum.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Leys, ona Ukayl, ona ez-Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb ile Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Bir çoban, koyun sürüsünü güderken sürüye kurt saldırdı ve bir koyunu kaptı. Çoban kurdun arkasına düştü ve sonunda koyunu o kurttan kurtardı. Bunun üzerine kurt çobana dönüp dedi ki: "Sürünün benden başka çobanının bulunmayacağı o yırtıcılar gününde koyunu kim kurtaracak?" İnsanlar (kurdun konuşmasına şaşarak): "Sübhânellah" dediler. Bunun üzerinde Hz. Peygamber (sav): "Ben kurdun konuştuğuna inanıyorum. Ebu Bekr ile Ömer de inanıyorlar" buyurdu. Râvî der ki: Hz. Peygamber (sav) bu sözü söylediği sırada Ebu Bekr ile Ömer orada değillerdi."
Bize Müsedded, ona Abdülvâris, ona Halid, ona İkrime, ona da İbn Abbâs şöyle rivayet etmiştir: Hz.Peygamber (sav) beni bağrına bastı ve "Allah'ım, ona hikmeti öğret" diye bana dua etti. Bize Ebu Ma'mer, ona da Abdülvâris bu hadisi "Allah'ım, ona Kitabı öğret" şeklinde rivayet etmiştir. Bize Musa, ona Vuheyb, ona da Hâlid el-Hazzâ bu hadisin benzerini rivayet etmiştir.
Bize Süleyman b. Harb, ona Hammâd, ona Eyyûb, ona Ebu Osman, ona da Ebu Mûsâ (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) bir bostana girdi de bana bostanın kapısında bekçilik yapmamı emretti. Derken bir adam geldi ve içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Kapıyı açınca Ebu Bekir'le karşılaştım. Sonra bir başkası geldi, içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) yine "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Gördüm ki gelen Ömer'miş. Sonra başkası biri geldi, o da içeri girmek için izin istedi. Hz. Peygamber (sav) biraz sustu, sonra "ona izin ver ve kendisine isabet edecek belâ ve imtihan üzerine cennetle müjdele" buyurdu. Kapıyı açınca Osmân b. Affân ile karşılaştım. Hammâd der ki: Bize Asım el-Ahvel ve Ali b. el-Hakem, onlara Ebu Osman, ona da Ebu Musa bu hadisin benzerini rivayet etmiş ve şu eklemeyi yapmıştır: Peygamber (sav) içinde su olan bir yerde oturmuş idi, iki diz kapağı yahut bir diz kapağı açılmıştı. Osman oraya girince Peygamber hemen açık olan yerini örttü.