Öneri Formu
Hadis Id, No:
30394, İM003957
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ عُمَارَةَ بْنِ حَزْمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « كَيْفَ بِكُمْ وَبِزَمَانٍ يُوشِكُ أَنْ يَأْتِىَ يُغَرْبَلُ النَّاسُ فِيهِ غَرْبَلَةً وَتَبْقَى حُثَالَةٌ مِنَ النَّاسِ قَدْ مَرِجَتْ عُهُودُهُمْ وَأَمَانَاتُهُمْ فَاخْتَلَفُوا وَكَانُوا هَكَذَا » . وَشَبَّكَ بَيْنَ أَصَابِعِهِ قَالُوا كَيْفَ بِنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذَا كَانَ ذَلِكَ قَالَ « تَأْخُذُونَ بِمَا تَعْرِفُونَ وَتَدَعُونَ مَا تُنْكِرُونَ وَتُقْبِلُونَ عَلَى خَاصَّتِكُمْ وَتَذَرُونَ أَمْرَ عَوَامِّكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar ve Muhammed b. Sabbah, onlara Abdülaziz b. Ebu Hâzım, ona babası (Seleme b. Dînar), ona Umare b. Hazm, ona da Abdullah b. Amr (r.anhüma), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"İnsanların eleneceği (iyilerin gidip) kötülerin kalacağı, ahid ve emanetlerinin bozulacağı ve ihtilafa düşüp şöylece- parmaklarını biri biri arasına soktu olacakları zamanın gelmesi yakındır.- veya geldiği zaman haliniz ne olur?"
Oradakiler:
(O zaman) Biz ne yapalım, Allah'ın Rasulü (sav)? dediler, Rasulullah:
'İyi bildiğinizi alır, kötü gördüğünüzü bırakırsınız. Kendinize ait işlere yönelir, umuma ait işleri terkedersiniz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 10, /637
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Umare b. Hazm (Umare b. Hazm b. Zeyd b. Levzan b. Amr)
3. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
4. Ebu Temmam Abdülaziz b. Ebu Hâzım el-Mahzûmî (Abdülaziz b. Seleme b. Dinar)
5. Muhammed b. Sabbah el-Cürcerâî (Muhammed b. Sabbah b. Süfyan b. Ebu Süfyan)
Konular:
Ahde vefa, Ahdi bozmak
Bilgi, gaybdan haber verme
Müslüman, Eman vermek/Emanete riayet
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275471, İM003956-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ الْمُحَارِبِىُّ وَوَكِيعٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ رَبِّ الْكَعْبَةِ قَالَ انْتَهَيْتُ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ وَهُوَ جَالِسٌ فِى ظِلِّ الْكَعْبَةِ وَالنَّاسُ مُجْتَمِعُونَ عَلَيْهِ فَسَمِعْتُهُ يَقُولُ بَيْنَا نَحْنُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى سَفَرٍ إِذْ نَزَلَ مَنْزِلاً فَمِنَّا مَنْ يَضْرِبُ خِبَاءَهُ وَمِنَّا مَنْ يَنْتَضِلُ وَمِنَّا مَنْ هُوَ فِى جَشَرِهِ إِذْ نَادَى مُنَادِيهِ الصَّلاَةُ جَامِعَةٌ فَاجْتَمَعْنَا فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَطَبَنَا فَقَالَ « إِنَّهُ لَمْ يَكُنْ نَبِىٌّ قَبْلِى إِلاَّ كَانَ حَقًّا عَلَيْهِ أَنْ يَدُلَّ أُمَّتَهُ عَلَى مَا يَعْلَمُهُ خَيْرًا لَهُمْ وَيُنْذِرَهُمْ مَا يَعْلَمُهُ شَرًّا لَهُمْ وَإِنَّ أُمَّتَكُمْ هَذِهِ جُعِلَتْ عَافِيَتُهَا فِى أَوَّلِهَا وَإِنَّ آخِرَهُمْ يُصِيبُهُمْ بَلاَءٌ وَأُمُورٌ تُنْكِرُونَهَا ثُمَّ تَجِىءُ فِتَنٌ يُرَقِّقُ بَعْضُهَا بَعْضًا فَيَقُولُ الْمُؤْمِنُ هَذِهِ مُهْلِكَتِى ثُمَّ تَنْكَشِفُ ثُمَّ تَجِىءُ فِتْنَةٌ فَيَقُولُ الْمُؤْمِنُ هَذِهِ مُهْلِكَتِى . ثُمَّ تَنْكَشِفُ فَمَنْ سَرَّهُ أَنْ يُزَحْزَحَ عَنِ النَّارِ وَيُدْخَلَ الْجَنَّةَ فَلْتُدْرِكْهُ مَوْتَتُهُ وَهُوَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَلْيَأْتِ إِلَى النَّاسِ الَّذِى يُحِبُّ أَنْ يَأْتُوا إِلَيْهِ وَمَنْ بَايَعَ إِمَامًا فَأَعْطَاهُ صَفْقَةَ يَمِينِهِ وَثَمَرَةَ قَلْبِهِ فَلْيُطِعْهُ مَا اسْتَطَاعَ فَإِنْ جَاءَ آخَرُ يُنَازِعُهُ فَاضْرِبُوا عُنُقَ الآخَرِ » . قَالَ فَأَدْخَلْتُ رَأْسِى مِنْ بَيْنِ النَّاسِ فَقُلْتُ أَنْشُدُكَ اللَّهَ أَنْتَ سَمِعْتَ هَذَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فَأَشَارَ بِيَدِهِ إِلَى أُذُنَيْهِ فَقَالَ سَمِعَتْهُ أُذُنَاىَ وَوَعَاهُ قَلْبِى .
Tercemesi:
Bize Ebu Küreyb, ona Ebu Muaviye ve Abdurrahman el-Muharibî ve Veki', ona el-A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdurrahman b. Abd-i Rabbi'l-Ka'be (ra) şöyle demiştir: Bir gün Abdullah b. Amr b. el-As (ra) Kâbe'nin gölgesinde oturmuş, başında da halk toplanmış iken ben onun yanına vardım. Abdullah'tan (bu esnada) şunu işittim: Biz bir yolculukta Resulullah'ın (sav) beraberinde idik. O, bir ara bir konakta konakladı. Bunun üzerine kimimiz kendi çadırını kuruyor, kimimiz ok atışı yapıyor ve kimimiz otlanan hayvan ile meşgul oluyordu. Bu sırada Resul-i Ekrem'in (sav) çağrıcısı 'haydin namaza' diye nidada bulundu. Biz de hemen toplandık. Rasulullah (sav) ayağa kalkarak bize şu hitabede bulundu:
"Benden önceki her peygamber üzerine kendi ümmeti için hayır bildiği şeyleri onlara göstermesi ve şer bildiği şeylere karşı uyanıp korkutması şüphesiz bir hak, görev oldu. Sizin bu ümmetinizin afiyeti (yani dine zarar veren şeylerden selamette bulunması) evvelinde kılındı. Bu ümmetinizin son kısmının başına bela ve hoşlanmayacağınız birtakım işler muhakkak gelecektir. Sonra öyle fitneler gelecek ki bazısı diğer bazısını hafifletecek (yani sonra gelen fitne bir önceki fitneden daha şiddetli olacağından öncekini hafif bırakacaktır). Artık mü'min kul, (bir fitne geldiğinde): işte beni helak eden fitne budur, der. Bir süre sonra o fitne geçer. Bunun arkasında başka bir fitne gelir ve mü'min kul: iste beni helak edici fitne budur, der. Sonra o fitne de açılıp gider. Artık kim cehennem ateşinden uzaklaştırılması ve cennete girdirilmesi kendisini sevindiriyorsa Allah'a ve ahiret gününe iman eder halde iken oraya gelsin ve insanlara, kendisine yapmalarını arzuladığı şeyleri yapsın. Kim bir devlet başkanına beyat edip ona elini vermiş (yani seçmiş) ve samimiyetle bağlanmış ise artık olanca gücüyle ona itaat etsin. Şayet bundan sonra başka bir devlet başkanı çıkıp gelir de birincisi ile nizaa kalkışırsa (yani isyan çıkarmak isterse) sonradan gelenin boynunu vurunuz."
Abdurrahman b. Abd-i Rabbi'l-Ka'be demiştir ki: Bunun üzerine ben başımı topluluğun arasından ileri sokarak (yani Abdullah'ın (ra) yakınına sokularak): Allah aşkına sana soruyorum, bu hadisi Rasulullah'tan (sav) sen kendin isittin (mi)? dedim. Abdurrahman demiştir ki: Bunun üzerine Abdullah (ra), eliyle kulaklarına işaret ederek: Bunu kulaklarım işitti, kalbim de belledi, iyice ezberledi, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 9, /637
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Abdurrahman b. Abdurabbi Ka'be el-Âizî (Abdurrahman b. Abdurabbi Ka'be)
3. Ebu Süleyman Zeyd b. Vehb el-Cühenî (Zeyd b. Vehb)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
6. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Biat, biat etmemenin uhrevi cezası
Bilgi, gaybdan haber verme
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275472, İM003956-3
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ الْمُحَارِبِىُّ وَوَكِيعٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ زَيْدِ بْنِ وَهْبٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ رَبِّ الْكَعْبَةِ قَالَ انْتَهَيْتُ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ وَهُوَ جَالِسٌ فِى ظِلِّ الْكَعْبَةِ وَالنَّاسُ مُجْتَمِعُونَ عَلَيْهِ فَسَمِعْتُهُ يَقُولُ بَيْنَا نَحْنُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى سَفَرٍ إِذْ نَزَلَ مَنْزِلاً فَمِنَّا مَنْ يَضْرِبُ خِبَاءَهُ وَمِنَّا مَنْ يَنْتَضِلُ وَمِنَّا مَنْ هُوَ فِى جَشَرِهِ إِذْ نَادَى مُنَادِيهِ الصَّلاَةُ جَامِعَةٌ فَاجْتَمَعْنَا فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَخَطَبَنَا فَقَالَ « إِنَّهُ لَمْ يَكُنْ نَبِىٌّ قَبْلِى إِلاَّ كَانَ حَقًّا عَلَيْهِ أَنْ يَدُلَّ أُمَّتَهُ عَلَى مَا يَعْلَمُهُ خَيْرًا لَهُمْ وَيُنْذِرَهُمْ مَا يَعْلَمُهُ شَرًّا لَهُمْ وَإِنَّ أُمَّتَكُمْ هَذِهِ جُعِلَتْ عَافِيَتُهَا فِى أَوَّلِهَا وَإِنَّ آخِرَهُمْ يُصِيبُهُمْ بَلاَءٌ وَأُمُورٌ تُنْكِرُونَهَا ثُمَّ تَجِىءُ فِتَنٌ يُرَقِّقُ بَعْضُهَا بَعْضًا فَيَقُولُ الْمُؤْمِنُ هَذِهِ مُهْلِكَتِى ثُمَّ تَنْكَشِفُ ثُمَّ تَجِىءُ فِتْنَةٌ فَيَقُولُ الْمُؤْمِنُ هَذِهِ مُهْلِكَتِى . ثُمَّ تَنْكَشِفُ فَمَنْ سَرَّهُ أَنْ يُزَحْزَحَ عَنِ النَّارِ وَيُدْخَلَ الْجَنَّةَ فَلْتُدْرِكْهُ مَوْتَتُهُ وَهُوَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَلْيَأْتِ إِلَى النَّاسِ الَّذِى يُحِبُّ أَنْ يَأْتُوا إِلَيْهِ وَمَنْ بَايَعَ إِمَامًا فَأَعْطَاهُ صَفْقَةَ يَمِينِهِ وَثَمَرَةَ قَلْبِهِ فَلْيُطِعْهُ مَا اسْتَطَاعَ فَإِنْ جَاءَ آخَرُ يُنَازِعُهُ فَاضْرِبُوا عُنُقَ الآخَرِ » . قَالَ فَأَدْخَلْتُ رَأْسِى مِنْ بَيْنِ النَّاسِ فَقُلْتُ أَنْشُدُكَ اللَّهَ أَنْتَ سَمِعْتَ هَذَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فَأَشَارَ بِيَدِهِ إِلَى أُذُنَيْهِ فَقَالَ سَمِعَتْهُ أُذُنَاىَ وَوَعَاهُ قَلْبِى .
Tercemesi:
Bize Ebu Küreyb, ona Ebu Muaviye ve Abdurrahman el-Muharibî ve Veki', ona el-A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Abdurrahman b. Abd-i Rabbi'l-Ka'be (ra) şöyle demiştir: Bir gün Abdullah b. Amr b. el-As (ra) Kâbe'nin gölgesinde oturmuş, başında da halk toplanmış iken ben onun yanına vardım. Abdullah'tan (bu esnada) şunu işittim: Biz bir yolculukta Resulullah'ın (sav) beraberinde idik. O, bir ara bir konakta konakladı. Bunun üzerine kimimiz kendi çadırını kuruyor, kimimiz ok atışı yapıyor ve kimimiz otlanan hayvan ile meşgul oluyordu. Bu sırada Resul-i Ekrem'in (sav) çağrıcısı 'haydin namaza' diye nidada bulundu. Biz de hemen toplandık. Rasulullah (sav) ayağa kalkarak bize şu hitabede bulundu:
"Benden önceki her peygamber üzerine kendi ümmeti için hayır bildiği şeyleri onlara göstermesi ve şer bildiği şeylere karşı uyanıp korkutması şüphesiz bir hak, görev oldu. Sizin bu ümmetinizin afiyeti (yani dine zarar veren şeylerden selamette bulunması) evvelinde kılındı. Bu ümmetinizin son kısmının başına bela ve hoşlanmayacağınız birtakım işler muhakkak gelecektir. Sonra öyle fitneler gelecek ki bazısı diğer bazısını hafifletecek (yani sonra gelen fitne bir önceki fitneden daha şiddetli olacağından öncekini hafif bırakacaktır). Artık mü'min kul, (bir fitne geldiğinde): işte beni helak eden fitne budur, der. Bir süre sonra o fitne geçer. Bunun arkasında başka bir fitne gelir ve mü'min kul: iste beni helak edici fitne budur, der. Sonra o fitne de açılıp gider. Artık kim cehennem ateşinden uzaklaştırılması ve cennete girdirilmesi kendisini sevindiriyorsa Allah'a ve ahiret gününe iman eder halde iken oraya gelsin ve insanlara, kendisine yapmalarını arzuladığı şeyleri yapsın. Kim bir devlet başkanına beyat edip ona elini vermiş (yani seçmiş) ve samimiyetle bağlanmış ise artık olanca gücüyle ona itaat etsin. Şayet bundan sonra başka bir devlet başkanı çıkıp gelir de birincisi ile nizaa kalkışırsa (yani isyan çıkarmak isterse) sonradan gelenin boynunu vurunuz."
Abdurrahman b. Abd-i Rabbi'l-Ka'be demiştir ki: Bunun üzerine ben başımı topluluğun arasından ileri sokarak (yani Abdullah'ın (ra) yakınına sokularak): Allah aşkına sana soruyorum, bu hadisi Rasulullah'tan (sav) sen kendin isittin (mi)? dedim. Abdurrahman demiştir ki: Bunun üzerine Abdullah (ra), eliyle kulaklarına işaret ederek: Bunu kulaklarım işitti, kalbim de belledi, iyice ezberledi, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 9, /637
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Abdurrahman b. Abdurabbi Ka'be el-Âizî (Abdurrahman b. Abdurabbi Ka'be)
3. Ebu Süleyman Zeyd b. Vehb el-Cühenî (Zeyd b. Vehb)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Biat, biat etmemenin uhrevi cezası
Bilgi, gaybdan haber verme
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275497, İM003962-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ عَنْ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ عَنْ ثَابِتٍ - أَوْ عَلِىِّ بْنِ زَيْدِ بْنِ جُدْعَانَ شَكَّ أَبُو بَكْرٍ - عَنْ أَبِى بُرْدَةَ قَالَ دَخَلْتُ عَلَى مُحَمَّدِ بْنِ مَسْلَمَةَ فَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّهَا سَتَكُونُ فِتْنَةٌ وَفُرْقَةٌ وَاخْتِلاَفٌ فَإِذَا كَانَ كَذَلِكَ فَأْتِ بِسَيْفِكَ أُحُدًا فَاضْرِبْهُ حَتَّى يَنْقَطِعَ ثُمَّ اجْلِسْ فِى بَيْتِكَ حَتَّى تَأْتِيَكَ يَدٌ خَاطِئَةٌ أَوْ مَنِيَّةٌ قَاضِيَةٌ » . فَقَدْ وَقَعَتْ وَفَعَلْتُ مَا قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Yezid b. Harun, ona Hammad b. Seleme, ona Sabit, -veya Ali b. Zeyd b. Cud'an Ebu Bekir'den şüphe etti- ona Ebu Bürde, ona Ali b. Muhammed b. Mesleme'den (ra) rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav):
"Muhakkak fitne, gruplaşma ve ihtilaf olacaktır. Böyle olduğu zaman sen kılıcını Uhud dağına götür ve parçalanıncaya kadar (taşlara) vur. Sonra haksız yere öldürtülünceye veya normal ölünceye kadar evinde otur," buyurmuştur.
(Muhammed b. Mesleme demiştir ki:) Sonra bu vaziyet oldu ve ben Rasulullah'ın (sav) buyurduğu şeyi yaptım.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 10, /638
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Mesleme el-Ensarî (Muhammed b. Mesleme b. Seleme b. Halid b. Adi)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
6. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Bilgi, gaybdan haber verme
Fitne, fitneden uzak durmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30415, İM003961
Hadis:
حَدَّثَنَا عِمْرَانُ بْنُ مُوسَى اللَّيْثِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جُحَادَةَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ ثَرْوَانَ عَنْ هُزَيْلِ بْنِ شُرَحْبِيلَ عَنْ أَبِى مُوسَى الأَشْعَرِىِّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ بَيْنَ يَدَىِ السَّاعَةِ فِتَنًا كَقِطَعِ اللَّيْلِ الْمُظْلِمِ يُصْبِحُ الرَّجُلُ فِيهَا مُؤْمِنًا وَيُمْسِى كَافِرًا وَيُمْسِى مُؤْمِنًا وَيُصْبِحُ كَافِرًا الْقَاعِدُ فِيهَا خَيْرٌ مِنَ الْقَائِمِ وَالْقَائِمُ فِيهَا خَيْرٌ مِنَ الْمَاشِى وَالْمَاشِى فِيهَا خَيْرٌ مِنَ السَّاعِى فَكَسِّرُوا قِسِيَّكُمْ وَقَطِّعُوا أَوْتَارَكُمْ وَاضْرِبُوا بِسُيُوفِكُمُ الْحِجَارَةَ فَإِنْ دُخِلَ عَلَى أَحَدِكُمْ فَلْيَكُنْ كَخَيْرِ ابْنَىْ آدَمَ » .
Tercemesi:
Bize İmran b. Musa el-Leysî, ona Abdülvaris b. Said, ona Muhammed b. Cuhâde, ona Abdurrahman b. Servân, ona Hüzeyl b. Şurahbil, ona da Ebu Musa el-Eş'arî (Abdullah b. Kays) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kıyamet öncesi gece karanlıkları gibi büyük fitneler olur. O fitnelerde, kişi, mümin olarak sabahlayıp kafir olarak akşamlar; mümin olarak akşamlayıp, kafir olarak sabahlar. O zamanda oturan, ayakta durandan; ayakta duran da yürüyenden; fitnelere yürüyen kişi de hızlı gidenden daha hayırlıdır. (O zaman) siz yaylarınızı kırın, kirişlerinizi (yay iplerinizi) parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Eğer birinizin evine girilirse, o Adem'in iki oğlundan hayırlısı gibi olsun."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 10, /638
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Hüzeyl b. Şurahbil el-Evdi (Hüzeyl b. Şurahbil)
3. Ebu Kays Abdurrahman b. Servan el-Evdi (Abdurrahman b. Servan)
4. Muhammed b. Cuhâde el-Evdî (Muhammed b. Cuhâde)
5. Ebu Ubeyde Abdulvâris b. Saîd el-Anberî (Abdulvâris b. Saîd b. Zekvân)
6. İmran b. Musa el-Leysî (İmran b. Musa b. Hayyan)
Konular:
Bilgi, gaybdan haber verme
Fitne, fitneden uzak durmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275466, İM003951-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ وَعَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ رَجَاءٍ الأَنْصَارِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ شَدَّادِ بْنِ الْهَادِ عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمًا صَلاَةً فَأَطَالَ فِيهَا فَلَمَّا انْصَرَفَ قُلْنَا - أَوْ قَالُوا - يَا رَسُولَ اللَّهِ أَطَلْتَ الْيَوْمَ الصَّلاَةَ قَالَ « إِنِّى صَلَّيْتُ صَلاَةَ رَغْبَةٍ وَرَهْبَةٍ سَأَلْتُ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ لأُمَّتِى ثَلاَثًا فَأَعْطَانِى اثْنَتَيْنِ وَرَدَّ عَلَىَّ وَاحِدَةً سَأَلْتُهُ أَنْ لاَ يُسَلِّطَ عَلَيْهِمْ عَدُوًّا مِنْ غَيْرِهِمْ فَأَعْطَانِيهَا وَسَأَلْتُهُ أَنْ لاَ يُهْلِكَهُمْ غَرَقًا فَأَعْطَانِيهَا وَسَأَلْتُهُ أَنْ لاَ يَجْعَلَ بَأْسَهُمْ بَيْنَهُمْ فَرَدَّهَا عَلَىَّ » .
Tercemesi:
Muaz bin Cebel (Ra) şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün bir namaz kıldı da namazı uzattı. Sonra namazı bitirince: Ya Resulallah! Bugün namazı uzattın, dedik (veya dediler). Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
-Ben bir ümit ve bir korku namazı kıldım. Ben (namazda) Allah (Azze ve Celle) 'den ümmetim için üç şey istedim. Allah iki şeyi verdi ve bir tanesini bana reddetti (onu vermedi). Ben ummetime başkalarından (yani kafirlerden) bir düşman musallat etmemesini (yani ummetin mahvedilmemesini) istedim. Allah bunu bana verdi. Ummetimi suda boğmak suretiyle helak etmemesini istedim. Bunu da bana verdi. Ummetimin savaşının kendi aralannda kılmamasını da istedim. Fakat Allah bu isteğimi reddetti."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 9, /635
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Ebu Velid Abdullah b. Şeddad el-Leysî (Abdullah b. Şeddad b. Usame b. Amr)
3. Raca el-Ensari (Raca)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
6. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Numeyr el-Hemdânî el-Hârifî (Muhammed b. Abdullah b. Numeyr el-Hemedânî)
Konular:
Dua, Hz. Peygamber'in ümmeti için duası
Kulluk, ümitle korku arasındaki denge
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275473, İM003957-2
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى حَازِمٍ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ عُمَارَةَ بْنِ حَزْمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « كَيْفَ بِكُمْ وَبِزَمَانٍ يُوشِكُ أَنْ يَأْتِىَ يُغَرْبَلُ النَّاسُ فِيهِ غَرْبَلَةً وَتَبْقَى حُثَالَةٌ مِنَ النَّاسِ قَدْ مَرِجَتْ عُهُودُهُمْ وَأَمَانَاتُهُمْ فَاخْتَلَفُوا وَكَانُوا هَكَذَا » . وَشَبَّكَ بَيْنَ أَصَابِعِهِ قَالُوا كَيْفَ بِنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِذَا كَانَ ذَلِكَ قَالَ « تَأْخُذُونَ بِمَا تَعْرِفُونَ وَتَدَعُونَ مَا تُنْكِرُونَ وَتُقْبِلُونَ عَلَى خَاصَّتِكُمْ وَتَذَرُونَ أَمْرَ عَوَامِّكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar ve Muhammed b. es-Sabbah, o ikisine Abdülaziz b. Ebu Hazim, ona babası, ona Umare b. Hazm, ona da Abdullah b. Amr'dan (b. el-As) (ra) rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav):
"İnsanların elekten geçirilerek iyilerin gittiği, kötülerin kaldığı, ahitlere sadakat ve emanetlere riayetlerinin bozulduğu, ihtilafa düştükleri (Resul-i Ekrem (sav) ellerinin parmakların birbirine geçirerek) ve şöyle oldukları bir yakın gelecekte haliniz nasıl olacak?" buyurdu. Sahabeler: Ya Rasulallah! Anlattığım durum olunca biz nasıl edelim? diye sordular. Resul-i Ekrem (sav):
"(Hak olduğunu) bildiğinizi tutarsınız. (Hak olduğunu) kabul etmediğinizi bırakırsınız. Kendinize ait şeylere (yani şahsınızı ve aile fertlerinizi ilgilendiren şeylere) yönelirsiniz ve başkalarının işini terk edersiniz," buyurdu
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 10, /637
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Umare b. Hazm (Umare b. Hazm b. Zeyd b. Levzan b. Amr)
3. Ebû Hazim Seleme b. Dînar (Seleme b. Dînar)
4. Ebu Temmam Abdülaziz b. Ebu Hâzım el-Mahzûmî (Abdülaziz b. Seleme b. Dinar)
5. Hişam b. Ammar es-Sülemî (Hişam b. Ammar es-Sülemî)
Konular:
Ahde vefa, Ahdi bozmak
Bilgi, gaybdan haber verme
Müslüman, Eman vermek/Emanete riayet
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30391, İM003954
Hadis:
حَدَّثَنَا رَاشِدُ بْنُ سَعِيدٍ الرَّمْلِىُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ سُلَيْمَانَ بْنِ أَبِى السَّائِبِ عَنْ عَلِىِّ بْنِ يَزِيدَ عَنِ الْقَاسِمِ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى أُمَامَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « سَتَكُونُ فِتَنٌ يُصْبِحُ الرَّجُلُ فِيهَا مُؤْمِنًا وَيُمْسِى كَافِرًا إِلاَّ مَنْ أَحْيَاهُ اللَّهُ بِالْعِلْمِ » .
Tercemesi:
Bize Râşid b. Said er-Remli, ona el-Velid b. Müslim, ona el-Velid b. Süleyman b. Ebu's-Saib, ona Ali b. Yezid, ona el-Kasım Ebu Abdurrahman, ona da Ebu Ümame'den (ra) rivayet edildiğine gore; Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Birtakım fitneler olacaktır. Adam o fitnelerde mü'min olarak sabahlayacak ve kafir olarak akşamlayacaktır. Ancak Allah'ın ilim ile (kalbini) ihya ettiği kimseler (bu tehlikeden) müstesnadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 9, /636
Senetler:
1. Ebu Ümame Sudey b. Aclân el-Bahilî (Sudey b. Aclân b. Vehb)
2. Ebu Abdurrahman Kasım b. Abdurrahman eş-Şamî (Kasım b. Abdurrahman)
3. Ebu Abdulmelik Ali b. Yezid el-Elhânî (Ali b. Yezid b. Ebî Hilal)
4. Velid b. Süleyman el-Kuraşi (Velid b. Süleyman b. Ebu Saib)
5. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
6. Ebu Bekir Râşid b. Said el-Kuraşî (Râşid b. Said b. Râşid)
Konular:
Bilgi, uğrunda çabalamak
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30408, İM003960
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا صَفْوَانُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُبَيْدٍ مُؤَذِّنُ مَسْجِدِ حُرْدَانَ قَالَ حَدَّثَتْنِى عُدَيْسَةُ بِنْتُ أُهْبَانَ قَالَتْ لَمَّا جَاءَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ هَاهُنَا الْبَصْرَةَ دَخَلَ عَلَى أَبِى فَقَالَ يَا أَبَا مُسْلِمٍ أَلاَ تُعِينُنِى عَلَى هَؤُلاَءِ الْقَوْمِ قَالَ بَلَى . قَالَ فَدَعَا جَارِيَةً لَهُ فَقَالَ يَا جَارِيَةُ أَخْرِجِى سَيْفِى . قَالَ فَأَخْرَجَتْهُ فَسَلَّ مِنْهُ قَدْرَ شِبْرٍ فَإِذَا هُوَ خَشَبٌ فَقَالَ إِنَّ خَلِيلِى وَابْنَ عَمِّكَ صلى الله عليه وسلم عَهِدَ إِلَىَّ إِذَا كَانَتِ الْفِتْنَةُ بَيْنَ الْمُسْلِمِينَ فَأَتَّخِذُ سَيْفًا مِنْ خَشَبٍ فَإِنْ شِئْتَ خَرَجْتُ مَعَكَ . قَالَ لاَ حَاجَةَ لِى فِيكَ وَلاَ فِى سَيْفِكَ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Safvan b. İsa, ona Hardan Cami müezzini Abdullah b. Ubeyd, ona da Udeyse bt. Uhban (b. Sayfi el-Gifari) (ra) şöyle demiştir: Ali b. Ebu Talib (ra) buraya, Basra'ya gelince babamın yanına girdi ve (babama): Ya Ebu Müslim! Şu kavim aleyhinde bana yardım etmez misin (yani bana taraftar olarak savaşa katılmaz mısın)? diye sordu. Babam: Yardımcı olurum, dedi. Ravi demiştir ki: Sonra Udeyse'nin babası bir cariyesini çağırarak: Ya cariye kılıcını çıkart, dedi. Ravi demiştir ki: Cariye de gidip kılıcını çıkarıp getirdi. Udeyse'nin babası kılıçtan bir kans miktarını kınından çekti. Bir de bakıldı ki kılıç ağaçtandır. Sonra Udeyse'nin babası (Ali b. Ebu Talib'e): Benim dostum ve senin amcan oğlu (Muhammed) (sav) müslümanlar arasında fitne olacağı zamana dair bana tavsiyede bulundu. Onun için ben ağaçtan bir kılıç edinmekteyim. Eger dilersen ben seninle beraber (savaşa bu kılıçla) çıkarım, dedi. Ali b. Ebu Talib (ra): Sana ve senin kılıcına ihtiyacım yoktur, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 10, /638
Senetler:
1. Ebu Müslim Ühban b. Sayfî el-Gifarî (Ühban b. Sayfî)
2. Udeyse bt. Ühbân el-Gıfârî (Udeyse bt. Ühbân b. Sayfî)
3. Abdullah b. Ubeyd el-Himyerî (Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Muhammed Safvân b. İsa el-Kuraşî (Safvân b. İsa)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Ehl-i Beyt, Hz. Ali
Fitne, fitneden uzak durmak
MÜSLÜMANLARIN BİRBİRLERİNE KARŞI ÖDEVLERİ
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا عَوْفٌ عَنِ الْحَسَنِ حَدَّثَنَا أَسِيدُ بْنُ الْمُتَشَمِّسِ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو مُوسَى حَدَّثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ بَيْنَ يَدَىِ السَّاعَةِ لَهَرْجًا » . قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا الْهَرْجُ قَالَ « الْقَتْلُ » . فَقَالَ بَعْضُ الْمُسْلِمِينَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا نَقْتُلُ الآنَ فِى الْعَامِ الْوَاحِدِ مِنَ الْمُشْرِكِينَ كَذَا وَكَذَا . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لَيْسَ بِقَتْلِ الْمُشْرِكِينَ وَلَكِنْ يَقْتُلُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا حَتَّى يَقْتُلَ الرَّجُلُ جَارَهُ وَابْنَ عَمِّهِ وَذَا قَرَابَتِهِ » . فَقَالَ بَعْضُ الْقَوْمِ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَعَنَا عُقُولُنَا ذَلِكَ الْيَوْمَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تُنْزَعُ عُقُولُ أَكْثَرِ ذَلِكَ الزَّمَانِ وَيَخْلُفُ لَهُ هَبَاءٌ مِنَ النَّاسِ لاَ عُقُولَ لَهُمْ » . ثُمَّ قَالَ الأَشْعَرِىُّ وَايْمُ اللَّهِ إِنِّى لأَظُنُّهَا مُدْرِكَتِى وَإِيَّاكُمْ وَايْمُ اللَّهِ مَا لِى وَلَكُمْ مِنْهَا مَخْرَجٌ إِنْ أَدْرَكَتْنَا فِيمَا عَهِدَ إِلَيْنَا نَبِيُّنَا صلى الله عليه وسلم إِلاَّ أَنْ نَخْرُجَ كَمَا دَخَلْنَا فِيهَا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
205118, İM003959
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا عَوْفٌ عَنِ الْحَسَنِ حَدَّثَنَا أَسِيدُ بْنُ الْمُتَشَمِّسِ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو مُوسَى حَدَّثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ بَيْنَ يَدَىِ السَّاعَةِ لَهَرْجًا » . قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا الْهَرْجُ قَالَ « الْقَتْلُ » . فَقَالَ بَعْضُ الْمُسْلِمِينَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا نَقْتُلُ الآنَ فِى الْعَامِ الْوَاحِدِ مِنَ الْمُشْرِكِينَ كَذَا وَكَذَا . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لَيْسَ بِقَتْلِ الْمُشْرِكِينَ وَلَكِنْ يَقْتُلُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا حَتَّى يَقْتُلَ الرَّجُلُ جَارَهُ وَابْنَ عَمِّهِ وَذَا قَرَابَتِهِ » . فَقَالَ بَعْضُ الْقَوْمِ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَعَنَا عُقُولُنَا ذَلِكَ الْيَوْمَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تُنْزَعُ عُقُولُ أَكْثَرِ ذَلِكَ الزَّمَانِ وَيَخْلُفُ لَهُ هَبَاءٌ مِنَ النَّاسِ لاَ عُقُولَ لَهُمْ » . ثُمَّ قَالَ الأَشْعَرِىُّ وَايْمُ اللَّهِ إِنِّى لأَظُنُّهَا مُدْرِكَتِى وَإِيَّاكُمْ وَايْمُ اللَّهِ مَا لِى وَلَكُمْ مِنْهَا مَخْرَجٌ إِنْ أَدْرَكَتْنَا فِيمَا عَهِدَ إِلَيْنَا نَبِيُّنَا صلى الله عليه وسلم إِلاَّ أَنْ نَخْرُجَ كَمَا دَخَلْنَا فِيهَا .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşar, ona Muhammed b. Ca'fer, ona Avf, ona el-Hasan, ona Esid b. el-Müteşemmiş, ona da Ebu Musa (el-Eş'ari) (ra) Rasulullah (sav) bize şöyle demiştir;
"Kıyamete yakın dönemde şüphesiz bir herc olur," buyurdu. Ebu Musa demiştir ki: Ben Ya Rasulallah! Herc nedir? diye sordum. O;
"Katildir," buyurdu. Bunun üzerine bazı müslümanlar: Ya Rasulallah! Biz şu anda tek bir yılda müşriklerden şu kadarını öldürüyoruz, dediler. Rasulullah (sav) bu söze cevaben;
"Herc, müşrikleri (yani Allah'a ortak koşanları) öldürmek değildir. Lakin bazınız bazınızı öldürecek, hatta adam komşusunu, amcasının oğlunu ve akrabasını öldürecektir," buyurdu. Sonra orada bulunanların bazısı: O gün akıllarımız beraberimizde (yani başımızda) olduğu halde mi (birbirimizi öldüreceğiz)? diye sordu. Rasulullah (sav):
"Hayır. O zaman (daki halk) ın çoğunun akılları alınacak ve akılsız bir takım adi insanlar o dönemin adamları olacaktır," buyurdu. Sonra el-Eş'ari (ra) dedi ki: Allah'a yemin ederim ben o vaziyetin bana ve sizlere yetişeceğini (yani o günleri göreceğinizi) cidden kuvvetle sanırım. Allah'a and olsun ki o vaziyet bize ulaşırsa Peygamberimiz'in (sav) bize tavsiyesine göre ona girdiğimiz gibi (suç işlemeden) çıkmamızdan başka hiçbir çıkar yol ne benim için ne de sizler için vardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 10, /638
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Esîd b. Müteşemmis et-Temimî (Esîd b. Müteşemmis b. Muaviye)
3. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
4. Ebu Sehl Avf b. Ebu Cemîle el-A'râbî (Avf b. Ebu Cemîle)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Fitne, fitneden uzak durmak
Fitne, Hz. Peygamber'in gelecekteki fitneleri haber vermesi
Sahabe, Hz. Peygamber'den sonraki durumları