Öneri Formu
Hadis Id, No:
32811, İM004054
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُصَفَّى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ سِنَانٍ عَنْ أَبِى الزَّاهِرِيَّةِ عَنْ أَبِى شَجَرَةَ كَثِيرِ بْنِ مُرَّةَ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ إِذَا أَرَادَ أَنْ يُهْلِكَ عَبْدًا نَزَعَ مِنْهُ الْحَيَاءَ فَإِذَا نَزَعَ مِنْهُ الْحَيَاءَ لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ مَقِيتًا مُمَقَّتًا فَإِذَا لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ مَقِيتًا مُمَقَّتًا نُزِعَتْ مِنْهُ الأَمَانَةُ فَإِذَا نُزِعَتْ مِنْهُ الأَمَانَةُ لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ خَائِنًا مُخَوَّنًا فَإِذَا لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ خَائِنًا مُخَوَّنًا نُزِعَتْ مِنْهُ الرَّحْمَةُ فَإِذَا نُزِعَتْ مِنْهُ الرَّحْمَةُ لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ رَجِيمًا مُلَعَّنًا فَإِذَا لَمْ تَلْقَهُ إِلاَّ رَجِيمًا مُلَعَّنًا نُزِعَتْ مِنْهُ رِبْقَةُ الإِسْلاَمِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. el-Mustafa, ona Muhammed b. Harb, ona Said b. Sinan, ona Ebu'z-Zahiriyye, ona Ebu Şecere Kesir b. Mürra, ona da İbn Ömer (ra) anlatıyor: Rasulullah (sav) buyurdular ki:
"Aziz ve celil olan Allah, bir insan helak etmek istedi mi, ondan önce hayayı çeker alır. Hayası bir kere gitti mi sen ona artık herkesin nefretini kazanmış bir kimse olarak rastlarsın. Herkesin nefretini kazanmış olarak rastladığın kimseden emanet çekilip alınır (artık o, güvenilmeyen, kuşkulu kişidir). Kişiden emanet (güven) çekilip alınınca ona artık hep hain ve herkesçe hain bilinen biri olarak rastlarsın. Ona hep hain ve hıyanetle bilinen biri olarak rastladın mı, sıra ondan merhametin çekip çıkarılmasına gelmiştir. Ondan rahmetin çıkarıldığı vakit artık ona (Allah'ın rahmetinden) kovulmuş, lânetlenmiş olarak rastlarsın. Ona sen kovulmuş, lânetlenmiş olarak rastlayınca ondan İslâmiyet bağı çözülüp atılır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 27, /654
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Şecere Kesir b. Mürra el-Hadramî (Kesir b. Mürre)
3. Ebu Zahiriyye Hudeyr b. Küreyb el-Hadrami (Hudeyr b. Küreyb)
4. Ebu Mehdi Said b. Sinan el-Hanefi ()
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Harb el-Havlani (Muhammed b. Harb b. Ebreş)
6. Muhammed b. Musaffa el-Kuraşi el-Hımsî (Muhammed b. Musaffa b. Behlül)
Konular:
Büyük Günah, Mü'minin yapması düşünülemeyen fiiller
Haya, utanma duygusu imandandır
Merhamet, insanlara
Müslüman, Eman vermek/Emanete riayet
Müslüman, Merhamet, mü'minin mü'mine
Müslüman, mü'minin kişiliği
Müslüman, Sadakat, Güvenilirlik, Hiyanet
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33152, İM004076
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ حَدَّثَنَا ابْنُ جَابِرٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ جَابِرٍ الطَّائِىِّ حَدَّثَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ جُبَيْرِ بْنِ نُفَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ سَمِعَ النَّوَّاسَ بْنَ سَمْعَانَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « سَيُوقِدُ الْمُسْلِمُونَ مِنْ قِسِىِّ يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ وَنُشَّابِهِمْ وَأَتْرِسَتِهِمْ سَبْعَ سِنِينَ » .
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar, ona Yahya b. Hamza, ona İbn Cabir et-Tâni, ona Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr, ona babası, ona da Nevvas b. Sem'an'dan (ra) rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) söyle buyurdu, demiştir:
"Müslümanlar Ye'cuc ve Me'cuc'un (silah olarak kullandıkları) yaylarından, oklarından ve kalkanlarından yedi yıl ateş yakacaklardır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 33, /660
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet, alametleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33155, İM004079
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى عَاصِمُ بْنُ عُمَرَ بْنِ قَتَادَةَ عَنْ مَحْمُودِ بْنِ لَبِيدٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « تُفْتَحُ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ فَيَخْرُجُونَ كَمَا قَالَ اللَّهُ تَعَالَى ( وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ ) فَيَعُمُّونَ الأَرْضَ وَيَنْحَازُ مِنْهُمُ الْمُسْلِمُونَ حَتَّى تَصِيرَ بَقِيَّةُ الْمُسْلِمِينَ فِى مَدَائِنِهِمْ وَحُصُونِهِمْ وَيَضُمُّونَ إِلَيْهِمْ مَوَاشِيَهُمْ حَتَّى أَنَّهُمْ لَيَمُرُّونَ بِالنَّهَرِ فَيَشْرَبُونَهُ حَتَّى مَا يَذَرُونَ فِيهِ شَيْئًا فَيَمُرُّ آخِرُهُمْ عَلَى أَثَرِهِمْ فَيَقُولُ قَائِلُهُمْ لَقَدْ كَانَ بِهَذَا الْمَكَانِ مَرَّةً مَاءٌ وَيَظْهَرُونَ عَلَى الأَرْضِ فَيَقُولُ قَائِلُهُمْ هَؤُلاَءِ أَهْلُ الأَرْضِ قَدْ فَرَغْنَا مِنْهُمْ وَلَنُنَازِلَنَّ أَهْلَ السَّمَاءِ حَتَّى إِنَّ أَحَدَهُمْ لَيَهُزُّ حَرْبَتَهُ إِلَى السَّمَاءِ فَتَرْجِعُ مُخَضَّبَةً بِالدَّمِ فَيَقُولُونَ قَدْ قَتَلْنَا أَهْلَ السَّمَاءِ . فَبَيْنَمَا هُمْ كَذَلِكَ إِذْ بَعَثَ اللَّهُ دَوَابَّ كَنَغَفِ الْجَرَادِ فَتَأْخُذُ بِأَعْنَاقِهِمْ فَيَمُوتُونَ مَوْتَ الْجَرَادِ يَرْكَبُ بَعْضُهُمْ بَعْضًا فَيُصْبِحُ الْمُسْلِمُونَ لاَ يَسْمَعُونَ لَهُمْ حِسًّا فَيَقُولُونَ مَنْ رَجُلٌ يَشْرِى نَفْسَهُ وَيَنْظُرُ مَا فَعَلُوا فَيَنْزِلُ مِنْهُمْ رَجُلٌ قَدْ وَطَّنَ نَفْسَهُ عَلَى أَنْ يَقْتُلُوهُ فَيَجِدُهُمْ مَوْتَى فَيُنَادِيهِمْ أَلاَ أَبْشِرُوا فَقَدْ هَلَكَ عَدُوُّكُمْ . فَيَخْرُجُ النَّاسُ وَيَخْلُونَ سَبِيلَ مَوَاشِيهِمْ فَمَا يَكُونُ لَهُمْ رَعْىٌ إِلاَّ لُحُومُهُمْ فَتَشْكَرُ عَلَيْهَا كَأَحْسَنِ مَا شَكِرَتْ مِنْ نَبَاتٍ أَصَابَتْهُ قَطُّ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Küreyb, ona Yunus b. Bükeyr, ona Muhammed b. İshak, ona Asım b. Ömer b. Katade, ona Mahmud b. Lebid, ona da Ebu Said el-Hudri'den (ra) rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ye'cuc ve Me'cuc seddi) açılacak ve Allah Teâlâ'nın; onlar her tepeden hızla inecekler" ayetinde buyurduğu gibi onlar çıkıp yeryüzünü istila edecekler. Müslümanlar da onlar (in saldırısın)dan dolayı yerlerini bırakıp geri çekilecekler. Hatta kalan müslümanlar şehirlerine ve karalarına (sığınmış) olacak ve mevaşi (deve, sığır, koyun ve keçi) sürülerini yanlarında barındıracaklar (yani meraya gönderemeyecekler). Ye'cüc ve Me'cuc (öncüleri) nehire uğrayıp yatağında hiçbir şey kalmayacak şekilde suyunu içip tüketecekler. Olanların arkasında gelen geridekiler oraya uğrayacaklar ve sözcüleri: Şüphesiz bu yerde bir kere su vardı, diyecek. Onlar yeryüzüne hâkim olacaklar. Sonra sözcüleri: Su insanlar yeryüzü halkıdır, işlerini bitirdik. And olsun ki şimdi gök halkı savaşacağız, diyecek. Hatta onlardan bin harbesini (kısa mızrakları) göğe doğru fırlatacak ve harbesi kana bulanmış olarak dönecektir. Bunun üzerine onlar: Biz gök halkını da şüphesiz öldürdük, diyecekler. Onların böyle olduğu sırada Allah aniden deve kurdu sürüsüne benzer hayvanlar gönderecek ve bu hayvanlar onların boyunlarından yakalayacak ve onlar çekirge sürüsünün ölümü gibi ölüp birbirinin üstüne yığılıp kalacaklar. Sabahleyin müslümanlar onların ses sedasını işitmeyecekler. Bunun üzerine müslümanlar: Kim canını feda edip onların ne yaptığına bakacak? diyecekler. Bunun üzerine müslümanlardan nefsini Ye'cuc ve Me'cuc'a öldürtmeye hazırlanmış durumda olan bir adam (sığındığı yerden) inecek ve Ye'cuc ile Me'cuc güruhunu ölmüş olarak bulacak. Bunun üzerine müslümanlara şöyle seslenecek: Dikkat ediniz! Sizleri müjdeliyorum. Düşmanlarınız ölmüşlerdir. Bunun üzerine müslümanlar (sığındıkları yerlerden) dışarı çıkacaklar ve küçükbaş, büyükbaş hayvanlarını salıverecekler. Ye'cuc ve Me'cuc, (seddi) her gün kazarak nihayet güneşin ışığını (açmaya çalıştıkları gedikten) görmeye yaklaşınca, başlarında bulunan âmir (kazı işini bırakıp) geri dönünüz de Allah Teala dilerse yarın kazacaksınız, diyecek ve onlar da inşallah diyecekler (veya baslarındaki adam onlara: inşallah, deyiniz, diyecek). Sonra (ertesi gun) onlar seddin yanına varacaklar. Sedd onların (bir gün önce) bıraktıkları vaziyette olacak (yani açtıkları gedik olduğu gibi durmuş olacak) ve onlar seddi kazarak (açacakları gediklerden) insanların üzerine çıkacaklar ve (vardıkları) suyu içip tüketecekler. Halk da onlardan (korunmak için) kalanları- sığınaklarına kapanacak. Bu kere onlar oklarını göğe atacaklar. Oklan da üstü kanla dolu olarak geri gelecek. Bunun üzerine onlar; Biz yer yüzündeki halkı kahrettik (onlara işitişin geldik) ve gök ehlini de yendik, diyecekler. Sonra Allah onların boyunlarına musallat olacak deve kurtları gönderecek ve onları bu kurtlarla öldürecektir."
Rasulullah (sav) buyurdu ki;
"Canım (kudret) elinde olan (Allah) a yemin ederim ki yerdeki hayvanlar onların etleri (ni yemek sureti) ile muhakkak iyice semizleyecek ve memeleri süt ile dolacaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 33, /662
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet, alametleri, Ye'cuc-Me'cuc
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33154, İM004078
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَنْزِلَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ حَكَمًا مُقْسِطًا وَإِمَامًا عَدْلاً فَيَكْسِرُ الصَّلِيبَ وَيَقْتُلُ الْخِنْزِيرَ وَيَضَعُ الْجِزْيَةَ وَيَفِيضُ الْمَالُ حَتَّى لاَ يَقْبَلَهُ أَحَدٌ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Süfyan b. Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Said b. el-Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'den (ra) rivayet edildiğine göre; Peygamber (sav) şöyle buyurdu, demiştir:
"İsa b. Meryem adil bir hâkim ve adaletli bir imam (devlet başkanı) olarak (gökten yere) inmedikçe kıyamet kopmayacaktır. O, (indiğinde) haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracaktır. Mal da o kadar çoğalacaktır ki hiçbir kimse mal kabul etmeyecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 33, /662
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet alametleri, Hz. İsa'nın gelişi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33156, İM004080
Hadis:
حَدَّثَنَا أَزْهَرُ بْنُ مَرْوَانَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى حَدَّثَنَا سَعِيدٌ عَنْ قَتَادَةَ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو رَافِعٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ يَحْفِرُونَ كُلَّ يَوْمٍ حَتَّى إِذَا كَادُوا يَرَوْنَ شُعَاعَ الشَّمْسِ قَالَ الَّذِى عَلَيْهِمُ ارْجِعُوا فَسَنَحْفِرُهُ غَدًا . فَيُعِيدُهُ اللَّهُ أَشَدَّ مَا كَانَ حَتَّى إِذَا بَلَغَتْ مُدَّتُهُمْ وَأَرَادَ اللَّهُ أَنْ يَبْعَثَهُمْ عَلَى النَّاسِ حَفَرُوا حَتَّى إِذَا كَادُوا يَرَوْنَ شُعَاعَ الشَّمْسِ قَالَ الَّذِى عَلَيْهِمُ ارْجِعُوا فَسَتَحْفِرُونَهُ غَدًا إِنْ شَاءَ اللَّهُ تَعَالَى وَاسْتَثْنَوْا فَيَعُودُونَ إِلَيْهِ وَهُوَ كَهَيْئَتِهِ حِينَ تَرَكُوهُ فَيَحْفِرُونَهُ وَيَخْرُجُونَ عَلَى النَّاسِ فَيَنْشِفُونَ الْمَاءَ وَيَتَحَصَّنُ النَّاسُ مِنْهُمْ فِى حُصُونِهِمْ فَيَرْمُونَ بِسِهَامِهِمْ إِلَى السَّمَاءِ فَتَرْجِعُ عَلَيْهَا الدَّمُ الَّذِى اجْفَظَّ فَيَقُولُونَ قَهَرْنَا أَهْلَ الأَرْضِ وَعَلَوْنَا أَهْلَ السَّمَاءِ فَيَبْعَثُ اللَّهُ نَغَفًا فِى أَقْفَائِهِمْ فَيَقْتُلُهُمْ بِهَا » . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ إِنَّ دَوَابَّ الأَرْضِ لَتَسْمَنُ وَتَشْكَرُ شَكَرًا مِنْ لُحُومِهِمْ » .
Tercemesi:
Bize Ezher b. Mervan, ona Abdüla'la, ona Said, ona Katade, ona Ebu Rafi', ona da Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Rasulullah (sav) buyurdular ki:
"Ye'cüc ve Me'cüc (seddi) her gün kazarak nihayet güneşin ışığını görmeye yakın, başlarındaki kişi onlara: 'Haydi dönün, kazımıza yarın devam ederiz!" der. Allah Teâlâ hazretleri, sabah oluncaya kadar seddi eski güçlü haline iade eder. Bu hal onların müddetleri doluncaya kadar devam edecek. Vakit dolup da Allah onları insanların üzerine göndermek istediği zaman, aynı şekilde yine kazacaklar, güneşin ışığını görecekleri gedik açılacağı zaman, başlarındaki 'haydi dönün inşallah yarın kazmaya devam ederiz' diyecek. Onlar da 'inşallah!' diyecekler; ertesi günü gelecekler. Bu sefer seddi bıraktıkları gibi bulacaklar. Yine kazacaklar, bu sefer insanların üzerine çıkacaklar ve (uğradıkları) suyu içip tüketecekler. İnsanlar, onlara karşı kalelerine çekilecekler. Bu sefer onlar da oklarını göğe atacaklar. Okları, üzeri kanlı olarak geri dönecek. Bunun üzerine Ye'cüc ve Me'cüc: 'Biz yeryüzündeki insanları kahrettik ve göktekilere de galebe çaldık,' diyecekler. Sonra Allah, onların enselerine musallat olacak deve kurtlarını gönderecek, bunlarla onları öldürecek." Rasulullah (sav) devamla dedi ki:
"Nefsim elinde olan Zât-ı zülcelâl'e yemin olsun ki, yerdeki hayvanlar onların etlerini yemek suretiyle muhakkak ki iyice semirecek ve memeleri sütle dolacaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 33, /662
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet, alametleri, Ye'cuc-Me'cuc
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33157, İM004081
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا الْعَوَّامُ بْنُ حَوْشَبٍ حَدَّثَنِى جَبَلَةُ بْنُ سُحَيْمٍ عَنْ مُؤْثِرِ بْنِ عَفَازَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ لَمَّا كَانَ لَيْلَةَ أُسْرِىَ بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَقِىَ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى فَتَذَاكَرُوا السَّاعَةَ فَبَدَءُوا بِإِبْرَاهِيمَ فَسَأَلُوهُ عَنْهَا فَلَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ مِنْهَا عِلْمٌ ثُمَّ سَأَلُوا مُوسَى فَلَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ مِنْهَا عِلْمٌ فَرُدَّ الْحَدِيثُ إِلَى عِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ فَقَالَ قَدْ عُهِدَ إِلَىَّ فِيمَا دُونَ وَجْبَتِهَا فَأَمَّا وَجْبَتُهَا فَلاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ اللَّهُ . فَذَكَرَ خُرُوجَ الدَّجَّالِ قَالَ فَأَنْزِلُ فَأَقْتُلُهُ فَيَرْجِعُ النَّاسُ إِلَى بِلاَدِهِمْ فَيَسْتَقْبِلُهُمْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ فَلاَ يَمُرُّونَ بِمَاءٍ إِلاَّ شَرِبُوهُ وَلاَ بِشَىْءٍ إِلاَّ أَفْسَدُوهُ فَيَجْأَرُونَ إِلَى اللَّهِ فَأَدْعُو اللَّهَ أَنْ يُمِيتَهُمْ فَتَنْتُنُ الأَرْضُ مِنْ رِيحِهِمْ فَيَجْأَرُونَ إِلَى اللَّهِ فَأَدْعُو اللَّهَ فَيُرْسِلُ السَّمَاءَ بِالْمَاءِ فَيَحْمِلُهُمْ فَيُلْقِيهِمْ فِى الْبَحْرِ ثُمَّ تُنْسَفُ الْجِبَالُ وَتُمَدُّ الأَرْضُ مَدَّ الأَدِيمِ فَعُهِدَ إِلَىَّ مَتَى كَانَ ذَلِكَ كَانَتِ السَّاعَةُ مِنَ النَّاسِ كَالْحَامِلِ الَّتِى لاَ يَدْرِى أَهْلُهَا مَتَى تَفْجَؤُهُمْ بِوِلاَدَتِهَا . قَالَ الْعَوَّامُ وَوُجِدَ تَصْدِيقُ ذَلِكَ فِى كِتَابِ اللَّهِ تَعَالَى ( حَتَّى إِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ ) .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yezîd b. Harun, ona el-Avvâm b. Havşeb, ona Cebele b. Suhaym, ona Mü’sir b. Afâze, ona da Abdullah b. Mes'ûd (ra.) şöyle anlattı:
"Miraç gecesinde, Rasûlullah (sav.) Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa ile karşılaştı. Aralarında kıyameti müzakere ettiler. Önce Hz. İbrahim’den başladılar ve ona kıyâmeti sordular. Fakat onda kıyâmet hakkında bir bilgi yoktu. Sonra Hz. Musa’ya sordular, onda da bilgi yoktu. Söz Meryem oğlu İsa’ya geldi. O dedi ki: "Kıyametin kopmasına yakın dönem hakkında bana bilgi verildi. Ancak kıyâmetin kopmasını Allah'tan başka hiç kimse bilemez." Sonra Hz. İsa, (kıyametin alâmetlerinden biri olarak) Deccâl'in ortaya çıkmasını zikretti ve şöyle dedi:
"Sonra ben inip onu öldüreceğim ve ondan sonra insanlar kendi memleketlerine dönecekler. Bu defa onların karşısına Ye'cüc ve Me'cüc çıkacak ve onlar her tepeden hızla hücum edecekler. Onlar giderken rastladıkları her suyu içip tüketecekler ve uğrayacakları her şeyi bozup alt-üst edecekler. Bunun üzerine insanlar feryat ederek Allah'a sığınacaklar. Ben de Ye'cüc ve Me'cüc'ü öldürmesi için Allah'a dua edeceğim. (Duam kabul görecek) ve yer onların (leşlerinin) kokusu ile çok pis kokacak. İnsanlar bu kokudan yine Allah’a sığınacaklar. Ben yine Allah'a dua edeceğim, Allah da gökten bir su gönderecek ve o su onları taşıyıp denize atacaktır. Daha sonra dağlar ufaltılıp dağıtılacak, yeryüzü de tıpkı bir derinin soyulup genişletildiği gibi yayılıp genişletilecek. İşte bu hal vukua gelince, kıyâmet o zaman kopacaktır. Kıyâmetin kopma zamanı hakkındaki bilgi, tıpkı hâmile kadının ne zaman doğum yapacağını bilemedikleri ev halkının bilgisi gibidir. İşte kıyâmetle ilgili bendeki bilgi budur.”
Râvî el-Avvâm dedi ki: Bu bilginin tasdiki Allah’ın kitabında yer almaktadır: "Nihayet, Ye'cüc ile Me'cüc'ün sedleri açıldığı ve onlar her tepeden akın ettiği zaman…” (el-Enbiyâ, 21/96).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 33, /663
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Müsenna Müessir b. Afâze eş-Şeybanî (Müessir b. Afâze)
3. Ebu Süreyra Cebele b. Sühaym eş-Şeybani (Cebele b. Sühaym)
4. Ebu İsa Avvam b. Havşeb eş-Şeybanî (Avvam b. Havşeb b. Yezid b. Rüveym)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Ahiret gününde meydana gelecek olaylar
Kıyamet, alametleri, Deccal
Mirac,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33158, İM004082
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ هِشَامٍ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ صَالِحٍ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى زِيَادٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ بَيْنَمَا نَحْنُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذْ أَقْبَلَ فِتْيَةٌ مِنْ بَنِى هَاشِمٍ فَلَمَّا رَآهُمُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم اغْرَوْرَقَتْ عَيْنَاهُ وَتَغَيَّرَ لَوْنُهُ قَالَ فَقُلْتُ مَا نَزَالُ نَرَى فِى وَجْهِكَ شَيْئًا نَكْرَهُهُ . فَقَالَ « إِنَّا أَهْلُ بَيْتٍ اخْتَارَ اللَّهُ لَنَا الآخِرَةَ عَلَى الدُّنْيَا وَإِنَّ أَهْلَ بَيْتِى سَيَلْقَوْنَ بَعْدِى بَلاَءً وَتَشْرِيدًا وَتَطْرِيدًا حَتَّى يَأْتِىَ قَوْمٌ مِنْ قِبَلِ الْمَشْرِقِ مَعَهُمْ رَايَاتٌ سُودٌ فَيَسْأَلُونَ الْخَيْرَ فَلاَ يُعْطَوْنَهُ فَيُقَاتِلُونَ فَيُنْصَرُونَ فَيُعْطَوْنَ مَا سَأَلُوا فَلاَ يَقْبَلُونَهُ حَتَّى يَدْفَعُوهَا إِلَى رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ بَيْتِى فَيَمْلَؤُهَا قِسْطًا كَمَا مَلَؤُوهَا جَوْرًا فَمَنْ أَدْرَكَ ذَلِكَ مِنْكُمْ فَلْيَأْتِهِمْ وَلَوْ حَبْوًا عَلَى الثَّلْجِ » .
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebî Şeybe, ona Muâviye b. Hişâm, ona Ali b. Salih, ona Yezîd b. Ebî Ziyâ, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah (ra.) şunu rivâyet etti:
"Bizler Rasûlullah’ın (sav.) yanında bulunduğumuz sırada Benû Hâşim'den bir gurup genç geldi. Hz. Peygamber (sav) onları görünce, gözleri yaşla doldu ve yüzünün rengi değişti. Ben;
“- Şimdiye kadar yüzünüzde hoşumuza gitmeyen bir manzara hiç görmemiştik” dedim. Şu cevabı verdiler:
"- Biz öyle bir âileyiz ki, Allah bizim için dünyaya mukabil âhireti tercih etmiştir. Benim ehl-i beytim benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne maruz kalacak. Nihayet, doğu tarafından beraberlerinde siyah bayraklar olan bir kavim gelecek, bunlar hayır (saltanat) isteyecekler, fakat istediklerini onlara vermeyecekler. Bunun üzerine savaşacaklar ve Allah onlara yardım edecek. Bundan sonra istedikleri (hükümdarlık) kendilerine verilecek. Ne var ki, onlar bunu kabul etmeyip emirliği ehl-i beytim'den bir adama tevdi edecekler. Bu adam da, insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi, yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın)."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 34, /663
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Şibl Alkame b. Kays en-Nehaî (Alkame b. Kays b. Abdullah b. Malik b. Alkame)
3. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
4. Ebu Abdullah Yezid b. Ebu Ziyad el-Haşimî (Yezid b. Ebu Ziyad)
5. Ebu Muhammed Ali b. Salih el-Hemedanî (Ali b. Salih b. Salih b. Hayy)
6. Ebu Hasan Muaviye b. Hişam el-Esedî el-Kassar (Muaviye b. Hişam)
7. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
Ahiret gününde meydana gelecek olaylar
Ehl-i beyt
Kıyamet, alametleri, mehdinin gelişi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33159, İM004083
Hadis:
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىٍّ الْجَهْضَمِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَرْوَانَ الْعُقَيْلِىُّ حَدَّثَنَا عُمَارَةُ بْنُ أَبِى حَفْصَةَ عَنْ زَيْدٍ الْعَمِّىِّ عَنْ أَبِى صِدِّيقٍ النَّاجِىِّ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « يَكُونُ فِى أُمَّتِى الْمَهْدِىُّ إِنْ قُصِرَ فَسَبْعٌ وَإِلاَّ فَتِسْعٌ فَتَنْعَمُ فِيهِ أُمَّتِى نَعْمَةً لَمْ يَنْعَمُوا مِثْلَهَا قَطُّ تُؤْتَى أُكُلَهَا وَلاَ تَدَّخِرُ مِنْهُمْ شَيْئًا وَالْمَالُ يَوْمَئِذٍ كُدُوسٌ فَيَقُومُ الرَّجُلُ فَيَقُولُ يَا مَهْدِىُّ أَعْطِنِى فَيَقُولُ خُذْ » .
Tercemesi:
Bize Nasr b. Ali el-Cehdamî, ona Muhammed b. Mervan el-Ukaylî, ona Ümare b. Ebu Hafsa, ona Zeyd el-Ammî, ona Ebu Sıddık et-Tâcî, ona da Ebu Said el-Hudri'den (ra) rivayet edildiğine göre; Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ümmetim içinde el-Mehdi olacaktır. (Aranızda kalması) kısa tutulursa (kalacağı sure) yedi (yıl)dir. Kısa tutulmazsa (kalacağı sure) dokuz yıldır. Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak o güne dek onun mislini kesinlikle bulmamıştır. Yer, yemişli (gıda ürünlerini) verecek ve insanlardan hiçbir şey saklamayacak (vermemezlik etmeyecektir. Mal da o gün çok birikmiş olacaktır. Adam kalkıp, ya Mehdi! 'Bana (mal) ver,' diyecek. Mehdi de 'Al', diyecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 34, /663
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet, alametleri, mehdinin gelişi
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ الْحَفَرِىُّ حَدَّثَنَا يَاسِينُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدِ ابْنِ الْحَنَفِيَّةِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْمَهْدِىُّ مِنَّا أَهْلَ الْبَيْتِ يُصْلِحُهُ اللَّهُ فِى لَيْلَةٍ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33411, İM004085
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ الْحَفَرِىُّ حَدَّثَنَا يَاسِينُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ مُحَمَّدِ ابْنِ الْحَنَفِيَّةِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْمَهْدِىُّ مِنَّا أَهْلَ الْبَيْتِ يُصْلِحُهُ اللَّهُ فِى لَيْلَةٍ » .
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Ebu Davud el-Haferi, ona Yasin, ona İbrahim b. Muhammed İbn el-Hanefiyye, ona babası, ona da Hz. Ali anlatıyor: Rasulullah (sav) buyurdular ki:
"Mehdi bizden, Ehl-i Beyt'imizdendir. Allah onu bir gecede ıslah eder (yani tövbesini kabul eder, hizmetini yapacak hale getirir. Doğruyu ilham eder ve muvaffak kılar)".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 34, /664
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, alametleri, mehdinin gelişi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33412, İM004086
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ حَدَّثَنَا أَبُو الْمَلِيحِ الرَّقِّىُّ عَنْ زِيَادِ بْنِ بَيَانٍ عَنْ عَلِىِّ بْنِ نُفَيْلٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ قَالَ كُنَّا عِنْدَ أُمِّ سَلَمَةَ فَتَذَاكَرْنَا الْمَهْدِىَّ فَقَالَتْ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الْمَهْدِىُّ مِنْ وَلَدِ فَاطِمَةَ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona Ahmed b. Abdülmelik, ona Ebu'l-Melih er-Rakî, ona Ziyad b. Beyan, ona Ali b. Nüfeyl, ona da Said b. el-Müseyyeb (ra) şöyle demiştir: Biz (mü'milerin anası) Ümmü Seleme'nin (r.anha) yanındaydık. Bir ara Mehdi baklanda müzâkere yaptık. Bunun üzerine Ümmü Seleme (r.anha): Ben, Rasulullah'tan (sav) işittim, buyurdu ki:
Mehdi, (kızım) Fatıma'nın veled (nesl)indendir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 34, /664
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, alametleri, mehdinin gelişi