Bana Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr ile Muhammed b. el-Alâ' Ebû Küreyb, onlara Ebû Muâviye, ona el-A'meş, ona Şekîk, ona da Huzeyfe (ra) şöyle anlatmış:
"Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Hz. Ömer,
"- Rasûlullah'ın (sav) fitne hakkındaki sözünü, aynen O'nun söylediği gibi hanginiz hatırlıyor?" diye sordu. Hemen,
"- Ben hatırlıyorum" dedim. Hz. Ömer;
"- Sen de pek cesursun! Hz. Peygamber nasıl söylemişti?" dedi. Ben, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedim:
"Namaz kılmak, oruç tutmak, sadaka vermek, iyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmak; insanın âilesi, malı, çocukları ve komşusu üzerinden karşılaştığı fitne ve sıkıntılara kefârettir."
Hz. Ömer;
"- Ben bunu kastetmiyorum; ben asıl deniz dalgaları gibi üst üste gelecek olan fitneleri kastediyorum" dedi. Bunun üzerine ben,
"- Onlardan sana ne, ey mü'minlerin emîri? Çünkü seninle onlar arasında kilitli bir kapı vardır" dedim. Hz. Ömer,
"- Kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordu.
"- Açılmayacak, aksine kırılacak" deyince Hz. Ömer,
"- Öyleyse bir daha asla kapanmayacak" diye hayıflandı.
Bilâhare biz Huzeyfe'ye dedik ki:
"- Ömer, kapıdan maksadın kim olduğunu biliyor muydu?"
"- Evet, tıpkı yarından önce bu gecenin olacağını bildiği gibi. Ben ona içinde mugalata bulunmayan bir hadîs rivâyet ettim" diye karşılık verdi.
Râvî diyor ki: Biz cesaret edip Huzeyfe'ye, kapıdan maksadın kim olduğunu soramadık. Mesrûk'tan rica ettik de, Huzeyfe'ye o sordu. Huzeyfe de, "Kapıdan maksat Ömer'dir" dedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15419, M007268
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ أَبُو كُرَيْبٍ جَمِيعًا عَنْ أَبِى مُعَاوِيَةَ قَالَ ابْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ حُذَيْفَةَ قَالَ كُنَّا عِنْدَ عُمَرَ فَقَالَ أَيُّكُمْ يَحْفَظُ حَدِيثَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى الْفِتْنَةِ كَمَا قَالَ قَالَ فَقُلْتُ أَنَا . قَالَ إِنَّكَ لَجَرِىءٌ وَكَيْفَ قَالَ قَالَ قُلْتُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « فِتْنَةُ الرَّجُلِ فِى أَهْلِهِ وَمَالِهِ وَنَفْسِهِ وَوَلَدِهِ وَجَارِهِ يُكَفِّرُهَا الصِّيَامُ وَالصَّلاَةُ وَالصَّدَقَةُ وَالأَمْرُ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّهْىُ عَنِ الْمُنْكَرِ » . فَقَالَ عُمَرُ لَيْسَ هَذَا أُرِيدُ إِنَّمَا أُرِيدُ الَّتِى تَمُوجُ كَمَوْجِ الْبَحْرِ - قَالَ - فَقُلْتُ مَا لَكَ وَلَهَا يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِنَّ بَيْنَكَ وَبَيْنَهَا بَابًا مُغْلَقًا قَالَ أَفَيُكْسَرُ الْبَابُ أَمْ يُفْتَحُ قَالَ قُلْتُ لاَ بَلْ يُكْسَرُ . قَالَ ذَلِكَ أَحْرَى أَنْ لاَ يُغْلَقَ أَبَدًا . قَالَ فَقُلْنَا لِحُذَيْفَةَ هَلْ كَانَ عُمَرُ يَعْلَمُ مَنِ الْبَابُ قَالَ نَعَمْ كَمَا يَعْلَمُ أَنَّ دُونَ غَدٍ اللَّيْلَةَ إِنِّى حَدَّثْتُهُ حَدِيثًا لَيْسَ بِالأَغَالِيطِ . قَالَ فَهِبْنَا أَنْ نَسْأَلَ حُذَيْفَةَ مَنِ الْبَابُ فَقُلْنَا لِمَسْرُوقٍ سَلْهُ فَسَأَلَهُ فَقَالَ عُمَرُ .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr ile Muhammed b. el-Alâ' Ebû Küreyb, onlara Ebû Muâviye, ona el-A'meş, ona Şekîk, ona da Huzeyfe (ra) şöyle anlatmış:
"Hz. Ömer'in yanında oturuyorduk. Hz. Ömer,
"- Rasûlullah'ın (sav) fitne hakkındaki sözünü, aynen O'nun söylediği gibi hanginiz hatırlıyor?" diye sordu. Hemen,
"- Ben hatırlıyorum" dedim. Hz. Ömer;
"- Sen de pek cesursun! Hz. Peygamber nasıl söylemişti?" dedi. Ben, Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedim:
"Namaz kılmak, oruç tutmak, sadaka vermek, iyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmak; insanın âilesi, malı, çocukları ve komşusu üzerinden karşılaştığı fitne ve sıkıntılara kefârettir."
Hz. Ömer;
"- Ben bunu kastetmiyorum; ben asıl deniz dalgaları gibi üst üste gelecek olan fitneleri kastediyorum" dedi. Bunun üzerine ben,
"- Onlardan sana ne, ey mü'minlerin emîri? Çünkü seninle onlar arasında kilitli bir kapı vardır" dedim. Hz. Ömer,
"- Kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordu.
"- Açılmayacak, aksine kırılacak" deyince Hz. Ömer,
"- Öyleyse bir daha asla kapanmayacak" diye hayıflandı.
Bilâhare biz Huzeyfe'ye dedik ki:
"- Ömer, kapıdan maksadın kim olduğunu biliyor muydu?"
"- Evet, tıpkı yarından önce bu gecenin olacağını bildiği gibi. Ben ona içinde mugalata bulunmayan bir hadîs rivâyet ettim" diye karşılık verdi.
Râvî diyor ki: Biz cesaret edip Huzeyfe'ye, kapıdan maksadın kim olduğunu soramadık. Mesrûk'tan rica ettik de, Huzeyfe'ye o sordu. Huzeyfe de, "Kapıdan maksat Ömer'dir" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7268, /1184
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Numeyr el-Hemdânî el-Hârifî (Muhammed b. Abdullah b. Numeyr el-Hemedânî)
Konular:
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279146, M007268-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ أَبُو كُرَيْبٍ جَمِيعًا عَنْ أَبِى مُعَاوِيَةَ قَالَ ابْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ حُذَيْفَةَ قَالَ كُنَّا عِنْدَ عُمَرَ فَقَالَ أَيُّكُمْ يَحْفَظُ حَدِيثَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى الْفِتْنَةِ كَمَا قَالَ قَالَ فَقُلْتُ أَنَا . قَالَ إِنَّكَ لَجَرِىءٌ وَكَيْفَ قَالَ قَالَ قُلْتُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « فِتْنَةُ الرَّجُلِ فِى أَهْلِهِ وَمَالِهِ وَنَفْسِهِ وَوَلَدِهِ وَجَارِهِ يُكَفِّرُهَا الصِّيَامُ وَالصَّلاَةُ وَالصَّدَقَةُ وَالأَمْرُ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّهْىُ عَنِ الْمُنْكَرِ » . فَقَالَ عُمَرُ لَيْسَ هَذَا أُرِيدُ إِنَّمَا أُرِيدُ الَّتِى تَمُوجُ كَمَوْجِ الْبَحْرِ - قَالَ - فَقُلْتُ مَا لَكَ وَلَهَا يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِنَّ بَيْنَكَ وَبَيْنَهَا بَابًا مُغْلَقًا قَالَ أَفَيُكْسَرُ الْبَابُ أَمْ يُفْتَحُ قَالَ قُلْتُ لاَ بَلْ يُكْسَرُ . قَالَ ذَلِكَ أَحْرَى أَنْ لاَ يُغْلَقَ أَبَدًا . قَالَ فَقُلْنَا لِحُذَيْفَةَ هَلْ كَانَ عُمَرُ يَعْلَمُ مَنِ الْبَابُ قَالَ نَعَمْ كَمَا يَعْلَمُ أَنَّ دُونَ غَدٍ اللَّيْلَةَ إِنِّى حَدَّثْتُهُ حَدِيثًا لَيْسَ بِالأَغَالِيطِ . قَالَ فَهِبْنَا أَنْ نَسْأَلَ حُذَيْفَةَ مَنِ الْبَابُ فَقُلْنَا لِمَسْرُوقٍ سَلْهُ فَسَأَلَهُ فَقَالَ عُمَرُ .
Tercemesi:
Müslim'in, Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr-Muhammed b. el-Alâ'Ebû Kureyb-Ebû Muâviye isnadıyla aktardığına göre, (bu arada İbnü'l-Alâ bize bu hadisi Ebû Muâviye aktardı diyerek, el-A'meş- Şakîk-Huzeyfe) isnadını veriyor. Huzeyfe anlatıyor:
"Biz Ömer'in yanında oturuyorduk. Ömer: 'Allah'ın Resulünün, ‘fitne’ hakkındaki sözünü hanginiz hatırlıyor?' diye sordu. 'Benim aklımda' diye atıldım. 'Hem de (kelimesi kelimesine) Allah'ın Resulünün söylediği gibi' diye de ekledim. Ömer:'Peygamberin sözü -ya da söyledikleri- konusunda pek de iddialısın' diye (takıldı, bana). Ben (Peygamberimizin söz konusu sözü,) "Namaz kılmak, oruç tutmak, sadaka vermek, iyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak; insanın ailesi, malı, çocukları ve komşusu üzerinden karşılaştığı fitne ve sıkıntılara kefârettir" sözüdür' dedim. Ömer: 'Sormak istediğim (orada bahsi geçen) fitneler değildi, fakat deniz dalgaları gibi üst üste gelecek fitnelerdir' dedi. Bunun üzerine ben: ‘Ey Müminlerin Emir’i, böylesi bir fitneyle ilgili senin bir derdin yoktur. Çünkü seninle onun arasında kilitli bir kapı vardır' dedim. Ömer: 'Kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?' diye sordu. Ben: 'Kırılacak' diye (mırıldandım). Ömer: 'Ondan sonra asla da kapanmayacak' diye (iç çekti), Diğerleri: 'Ömer, kapının ne olduğunu biliyor mu, diye sordular. 'Evet' dedim, (biliyor, hem de) yarından önce bu gecenin olacağını bildiği gibi.' Ömer’le yanlışı olmayan bir konuşma yapmıştık. (Konuşmaya şahit olanlar anlatıyor):'Cesaret edip de, Huzeyfe'ye 'şu kapı da neyin nesi' diye soramadık. Mesrûk'tan rica ettik de, o sordu, Huzeyfe'ye. Huzeyfe söylemiş, (meğer) kapı Ömer'miş.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7268, /1184
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Ebu Vâil Şakik b. Seleme el-Esedî (Şakik b. Seleme)
3. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ عَنْ هَمَّامِ بْنِ مُنَبِّهٍ قَالَ هَذَا مَا حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ أَحَادِيثَ مِنْهَا وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ فِى الإِنْسَانِ عَظْمًا لاَ تَأْكُلُهُ الأَرْضُ أَبَدًا فِيهِ يُرَكَّبُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ » . قَالُوا أَىُّ عَظْمٍ هُوَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ « عَجْبُ الذَّنَبِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18419, M007416
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ عَنْ هَمَّامِ بْنِ مُنَبِّهٍ قَالَ هَذَا مَا حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ أَحَادِيثَ مِنْهَا وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ فِى الإِنْسَانِ عَظْمًا لاَ تَأْكُلُهُ الأَرْضُ أَبَدًا فِيهِ يُرَكَّبُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ » . قَالُوا أَىُّ عَظْمٍ هُوَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ « عَجْبُ الذَّنَبِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Râfi', ona Abdurrezzâk, ona Ma'mer, ona Hemmâm b. Münebbih, “Bu, Ebû Hureyre'nin (ra.) Rasûlullah’dan (sav.) bize rivâyet ettiği hadîstir, diyerek bazı hadîsler rivâyet etti. Onlardan biri de şudur: Rasûlullah (sav.) şöyle buyurmuştur:
«İnsanda öyle bir kemik vardır ki, toprak onu asla yemez. Kıyâmet gününde insan o kemikten derlenip toplanacaktır.»
Ashâb-ı kirâm;
“- O hangi kemiktir, ey Allah’ın rasûlü?” diye sordular.
«- Acbu’z-zeneb denilen kuyruk sokumu kemiğidir» buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7416, /1209
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ukbe Hemmâm b. Münebbih el-Yemânî (Hemmâm b. Münebbih b. Kamil b. Sîc)
3. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
4. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
5. Muhammed b. Râfi' el-Kuşeyrî (Muhammed b. Râfi' b. Sabur)
Konular:
İman, Esasları, Ahirete, dirilme, öldüğü hal üzere
İman, Esasları: Ahirete iman, diriliş, ba's
Kıyamet, ahvali
KTB, İMAN
وَحَدَّثَنَا أَبُو غَسَّانَ الْمِسْمَعِىُّ حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ عَنْ أَبِيهِ عَنْ مَعْبَدٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « بُعِثْتُ أَنَا وَالسَّاعَةُ كَهَاتَيْنِ » . قَالَ وَضَمَّ السَّبَّابَةَ وَالْوُسْطَى .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18372, M007408
Hadis:
وَحَدَّثَنَا أَبُو غَسَّانَ الْمِسْمَعِىُّ حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ عَنْ أَبِيهِ عَنْ مَعْبَدٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « بُعِثْتُ أَنَا وَالسَّاعَةُ كَهَاتَيْنِ » . قَالَ وَضَمَّ السَّبَّابَةَ وَالْوُسْطَى .
Tercemesi:
Bize Ebû Gassan EI-Mismaî dahî rivayet etti. (Dedi ki): Bize Mu'temir babasından, o da Ma'bed'den, o da Enes'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Ben, benimle kıyamet şu İki parmak gibi olduğu halde gönderildim.» buyurdu ve şehâdet parmağı ile orta parmağını bir yere getirdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7408, /1208
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, yakın olması
Kıyamet, zamanı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18377, M007409
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَأَبُو كُرَيْبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ كَانَ الأَعْرَابُ إِذَا قَدِمُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سَأَلُوهُ عَنِ السَّاعَةِ مَتَى السَّاعَةُ فَنَظَرَ إِلَى أَحْدَثِ إِنْسَانٍ مِنْهُمْ فَقَالَ « إِنْ يَعِشْ هَذَا لَمْ يُدْرِكْهُ الْهَرَمُ قَامَتْ عَلَيْكُمْ سَاعَتُكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Kûreyb rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme, Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Bedeviler Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanına geldikleri vakit ona kıyameti sorarlar. Kıyamet ne zaman kopacak? derlerdi. O da onlardan en yaşlı bir insana bakarak: «Şu zât yaşarsa ona ihtiyarlık erişmez. Sizin üzerinize kıyametiniz kopar.» buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7409, /1208
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, yakın olması
Kıyamet, zamanı
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَتَى تَقُومُ السَّاعَةُ وَعِنْدَهُ غُلاَمٌ مِنَ الأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُ مُحَمَّدٌ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنْ يَعِشْ هَذَا الْغُلاَمُ فَعَسَى أَنْ لاَ يُدْرِكَهُ الْهَرَمُ حَتَّى تَقُومَ السَّاعَةُ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18385, M007410
Hadis:
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَتَى تَقُومُ السَّاعَةُ وَعِنْدَهُ غُلاَمٌ مِنَ الأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُ مُحَمَّدٌ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنْ يَعِشْ هَذَا الْغُلاَمُ فَعَسَى أَنْ لاَ يُدْرِكَهُ الْهَرَمُ حَتَّى تَقُومَ السَّاعَةُ » .
Tercemesi:
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeyhe rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yûnus b. Muhammed, Hamnıad b. Seleme'den, o da Sâbit'ten, o da Enes'den naklen rivayet etti ki: Bir adara Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)e: — Kıyamet ne zaman kopacak? diye sormuş. Yanında da ensardan Muhammed denilen bir çocuk varmış. Resûlüllah {Sallallahü Aleyhi ve Sellem): «Eğer şu çocuk yaşarsa, umulur ki, kıyamet kopmadan ona ihtiyarlık yetişmez.» buyurmuşlar.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7410, /1208
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, yakın olması
Kıyamet, zamanı
وَحَدَّثَنِى حَجَّاجُ بْنُ الشَّاعِرِ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ - يَعْنِى ابْنَ زَيْدٍ - حَدَّثَنَا مَعْبَدُ بْنُ هِلاَلٍ الْعَنَزِىُّ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ مَتَى تَقُومُ السَّاعَةُ قَالَ فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هُنَيْهَةً ثُمَّ نَظَرَ إِلَى غُلاَمٍ بَيْنَ يَدَيْهِ مِنْ أَزْدِ شَنُوءَةَ فَقَالَ « إِنْ عُمِّرَ هَذَا لَمْ يُدْرِكْهُ الْهَرَمُ حَتَّى تَقُومَ السَّاعَةُ » . قَالَ قَالَ أَنَسٌ ذَاكَ الْغُلاَمُ مِنْ أَتْرَابِى يَوْمَئِذٍ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18395, M007411
Hadis:
وَحَدَّثَنِى حَجَّاجُ بْنُ الشَّاعِرِ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ - يَعْنِى ابْنَ زَيْدٍ - حَدَّثَنَا مَعْبَدُ بْنُ هِلاَلٍ الْعَنَزِىُّ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ مَتَى تَقُومُ السَّاعَةُ قَالَ فَسَكَتَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هُنَيْهَةً ثُمَّ نَظَرَ إِلَى غُلاَمٍ بَيْنَ يَدَيْهِ مِنْ أَزْدِ شَنُوءَةَ فَقَالَ « إِنْ عُمِّرَ هَذَا لَمْ يُدْرِكْهُ الْهَرَمُ حَتَّى تَقُومَ السَّاعَةُ » . قَالَ قَالَ أَنَسٌ ذَاكَ الْغُلاَمُ مِنْ أَتْرَابِى يَوْمَئِذٍ .
Tercemesi:
Bana Hacâc b. Şâir de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Süleyman b, Harb rivayet etti. (Dedi ki): Bize Hammad (yâni; İbni Zeyd) rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ma'bed b. Hilâl El-Anezî, Enes b. Mâlik'den rivayet etti ki : Bir adam Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e kıyamet ne zaman kopacak? diye sormuş. Enes demiş ki: Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir an sustu. Sonra Ezdi Şenûe kabilesinden olup, huzurunda bulunan bir çocuğa bakarak :
«Şu çocuk yaşarsa kıyamet kopmadan ihtiyarlık ona yetişmez.» buyurdular. Râvi demiş ki: Enes: «Bu çocuk o gün benim akranlarımdan idi.» dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7411, /1209
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, yakın olması
Kıyamet, zamanı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18402, M007412
Hadis:
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا عَفَّانُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَنَسٍ قَالَ مَرَّ غُلاَمٌ لِلْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ وَكَانَ مِنْ أَقْرَانِى فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنْ يُؤَخَّرْ هَذَا فَلَنْ يُدْرِكَهُ الْهَرَمُ حَتَّى تَقُومَ السَّاعَةُ » .
Tercemesi:
Bize Harun b. Abdillah rivayet etti. (Dedi ki): Bize Affan b. Müslim rivayet etti. (Dedi ki): Bize Hemmâm rivayet etti. (Dedi ki): Bize Katâde, Enes'den rivayet etti. Enes şöyle demiş : Muğîra b. Şu'be'nin bir çocuğu geldi ki, benim akranımdandı. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Bu çocuk geriye bırakılırsa, kiyamet kopmadan ona ihtiyarlık yetişmez.» buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7412, /1209
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, yakın olması
Kıyamet, zamanı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18407, M007413
Hadis:
حَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ يَبْلُغُ بِهِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « تَقُومُ السَّاعَةُ وَالرَّجُلُ يَحْلُبُ اللِّقْحَةَ فَمَا يَصِلُ الإِنَاءُ إِلَى فِيهِ حَتَّى تَقُومَ وَالرَّجُلاَنِ يَتَبَايَعَانِ الثَّوْبَ فَمَا يَتَبَايَعَانِهِ حَتَّى تَقُومَ وَالرَّجُلُ يَلِطُ فِى حَوْضِهِ فَمَا يَصْدُرُ حَتَّى تَقُومَ » .
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyan b. Uyeyne, Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e ulaştırmak suretiyle naklen rivayet etti. (Şöyle buyurmuşlar): «Bir adam yeni doğurmuş devesini sağarken kıyamet kopacak. Kıyamet kopuncaya kadar kab ağzına ulaşmıyacaktır. İki adam da elbise alışverişi yapacaklar, kıyamet kopmadan o aliş-verişi bitiremeyeceklerdir. Bir dam havınıı sıvayacak, kıyamet kopmadan ondan çıkmayacaktır.»
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7413, /1209
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, kimler üzerine kopacağı
Kıyamet, zamanı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18415, M007414
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَا بَيْنَ النَّفْخَتَيْنِ أَرْبَعُونَ » . قَالُوا يَا أَبَا هُرَيْرَةَ أَرْبَعُونَ يَوْمًا قَالَ أَبَيْتُ . قَالُوا أَرْبَعُونَ شَهْرًا قَالَ أَبَيْتُ . قَالُوا أَرْبَعُونَ سَنَةً قَالَ أَبَيْتُ « ثُمَّ يُنْزِلُ اللَّهُ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَيَنْبُتُونَ كَمَا يَنْبُتُ الْبَقْلُ » . قَالَ « وَلَيْسَ مِنَ الإِنْسَانِ شَىْءٌ إِلاَّ يَبْلَى إِلاَّ عَظْمًا وَاحِدًا وَهُوَ عَجْبُ الذَّنَبِ وَمِنْهُ يُرَكَّبُ الْخَلْقُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ » .
Tercemesi:
Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Ala rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Ebû Salih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem): «iki sûr üfürülmesi arasında kırk vardır.» buyurdu. Oradakiler; — Yâ Ebâ Hüreyre, kırk gün mü? diye sordular. — Bir şey diyemem! cevâbını verdi.— Kırk ay mı? dediler. — Bir şey diyemem! cevâbım verdi. — Kırk yıl mı? dediler. — Bir şey diyemem! cevâbını verdi. «Sonra Allah semâdan su indirecek ve insanlar sebze biter gibi bitecekler.» buyurdu. «insanın çürümeyecek hiç bir yeri yoktur. Yalnız bir kemik müstesna ki, o da kuyruk sokumu kemiğidir. Kıyamet gününde halk ondan derlenip toplanacaktır.» buyurdular.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7414, /1209
Senetler:
()
Konular:
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, sıkıntıları
Kıyamet, Sur'un tanımı ve Sur'a üflenmesi