Bize Ahmed b. Harb, ona Ebu Muaviye, ona Haccâc, ona Ebu Zübeyir, ona Tâvus, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Umrâ, kendisine verilen için geçerlidir. Rukbâ da kendisine verilen için geçerlidir. Bağışından dönen kusmuğuna dönen gibidir."
Açıklama: UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehin ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir.
RUKBÂ: Câhiliye devrinde bilinen bir muamele olup Araplar bunu, “Şu evimi ben senden önce ölürsem senin ve vârislerinin olması, sen benden önce ölürsen tekrar bana dönmesi şartıyla bağışladım” veya kısaca, “Şu evimi sana rukbâ (habîse) kıldım” gibi ifadeler kullanarak yapıyorlardı. Kaynaklarda âdeta taraflardan her biri diğerinin ölümünü beklediği için bu işleme rukbâ denildiği belirtilir.
(H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29562, N003740
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَرْبٍ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ حَجَّاجٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْعُمْرَى جَائِزَةٌ لِمَنْ أُعْمِرَهَا وَالرُّقْبَى جَائِزَةٌ لِمَنْ أُرْقِبَهَا وَالْعَائِدُ فِى هِبَتِهِ كَالْعَائِدِ فِى قَيْئِهِ » .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Harb, ona Ebu Muaviye, ona Haccâc, ona Ebu Zübeyir, ona Tâvus, ona da İbn Abbas'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Umrâ, kendisine verilen için geçerlidir. Rukbâ da kendisine verilen için geçerlidir. Bağışından dönen kusmuğuna dönen gibidir."
Açıklama:
UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehin ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir.
RUKBÂ: Câhiliye devrinde bilinen bir muamele olup Araplar bunu, “Şu evimi ben senden önce ölürsem senin ve vârislerinin olması, sen benden önce ölürsen tekrar bana dönmesi şartıyla bağışladım” veya kısaca, “Şu evimi sana rukbâ (habîse) kıldım” gibi ifadeler kullanarak yapıyorlardı. Kaynaklarda âdeta taraflardan her biri diğerinin ölümünü beklediği için bu işleme rukbâ denildiği belirtilir.
(H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Rukbâ 2, /2333
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
4. Ebu Ertat Haccac b. Ertat en-Nehai (Haccac b. Ertat b. Sevr b. Hübeyre b. Şerahil)
5. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
6. Ahmed b. Harb et-Tai (Ahmed b. Harb b. Muhammed b. Ali b. Hayyan b. Mazin)
Konular:
Vakıf, malı vb. her şeyi vakfetmek
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ الْكُوفيُّ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ ابْنِ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ حُجْرٍ الْمَدَرِىِّ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْعُمْرَى جَائِزَةٌ » .
Bize Muhammed b. Ubeyd el-Kûfî, ona Abdullah b. Mübârek, ona Ma'mer, ona İbn Tâvus, ona babası (Tâvus b. Keysân), Hucr el-Mederî, ona da Zeyd b. Sabit'in rivâyet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Umrâ yoluyla hibe caizdir."
Açıklama: UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehin ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir. (H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29576, N003747
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ الْكُوفيُّ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ ابْنِ طَاوُسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ حُجْرٍ الْمَدَرِىِّ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْعُمْرَى جَائِزَةٌ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ubeyd el-Kûfî, ona Abdullah b. Mübârek, ona Ma'mer, ona İbn Tâvus, ona babası (Tâvus b. Keysân), Hucr el-Mederî, ona da Zeyd b. Sabit'in rivâyet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Umrâ yoluyla hibe caizdir."
Açıklama:
UMRA: “bağışlayanın ya da lehine bağışta bulunulan kişinin hayatta olması kaydıyla yapılan bağış” manasına gelir. Araplar, “Şu evimi ömrüm/ömrün boyunca sana verdim; evim yaşadığım/yaşadığın sürece senin olsun” gibi sözlerle veya kısaca, “Şu evimi sana umrâ kıldım” diyerek şartlı bağışta bulunurlardı. Bu tür hibede bağışlayan hibeyi kendisinin veya bağışta bulunanın hayatta bulunacağı süre ile sınırlandırmayı amaçlamakta ve mevhûb lehin ölmesi durumunda o malın kendisine veya vârislerine dönmesini istemektedir. (H. Mehmet Günay, "Rukba" DİA: Diyanet İslam Ansiklopedisi İstanbul, 2008, 35:218-219.)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Rukbâ 2, /2333
Senetler:
1. Ebu Saîd Zeyd b. Sabit el-Ensarî (Zeyd b. Sabit b. Dahhak b. Zeyd)
2. Hucr b. Kays el-Hemdanî (Hucr b. Kays)
3. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
4. Ebu Muhammed Abdullah b. Tavus el-Yemanî (Abdullah b. Tâvus b. Keysan)
5. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
6. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
7. Muhammed b. Ubeyd el-Muharibi (Muhammed b. Ubeyd b. Vakıd)
Konular:
Vakıf, malı vb. her şeyi vakfetmek
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ عَنِ ابْنِ الْمُبَارَكِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ طَاوُسٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْعُمْرَى لِلْوَارِثِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29579, N003748
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ عَنِ ابْنِ الْمُبَارَكِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ طَاوُسٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْعُمْرَى لِلْوَارِثِ » .
Tercemesi:
Zeyd (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Umra sûretiyle verilen mal verilen kimsenin varisine aittir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Rukbâ 2, /2333
Senetler:
1. Ebu Saîd Zeyd b. Sabit el-Ensarî (Zeyd b. Sabit b. Dahhak b. Zeyd)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Muhammed b. Ubeyd el-Muharibi (Muhammed b. Ubeyd b. Vakıd)
Konular:
Vakıf, malı vb. her şeyi vakfetmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29580, N003749
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَاتِمٍ قَالَ أَخْبَرَنَا حِبَّانُ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ عَنْ مَعْمَرٍ قَالَ سَمِعْتُ عَمْرَو بْنَ دِينَارٍ يُحَدِّثُ عَنْ طَاوُسٍ عَنْ حُجْرٍ الْمَدَرِىِّ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْعُمْرَى لِلْوَارِثِ » . وَاللَّهُ أَعْلَمُ .
Tercemesi:
Zeyd (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Umra sûretiyle verilen mal verilen kimsenin varisine aittir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Rukbâ 2, /2333
Senetler:
1. Ebu Saîd Zeyd b. Sabit el-Ensarî (Zeyd b. Sabit b. Dahhak b. Zeyd)
2. Hucr b. Kays el-Hemdanî (Hucr b. Kays)
3. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
4. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
5. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
6. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
7. Hibbân b. Musa el-Mervezî (Hibbân b. Musa b. Sevvâr)
8. Muhammed b. Hatim el-Mervezi (Muhammed b. Hatim b. Nuaym b. Abdülhamid)
Konular:
Vakıf, malı vb. her şeyi vakfetmek