حَدَّثَنِى أَبُو كُرَيْبٍ مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا حَفْصٌ - يَعْنِى ابْنَ غِيَاثٍ - عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدِمَ مِنْ سَفَرٍ فَلَمَّا كَانَ قُرْبَ الْمَدِينَةِ هَاجَتْ رِيحٌ شَدِيدَةٌ تَكَادُ أَنْ تَدْفِنَ الرَّاكِبَ فَزَعَمَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « بُعِثَتْ هَذِهِ الرِّيحُ لِمَوْتِ مُنَافِقٍ » . فَلَمَّا قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَإِذَا مُنَافِقٌ عَظِيمٌ مِنَ الْمُنَافِقِينَ قَدْ مَاتَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13441, M007041
Hadis:
حَدَّثَنِى أَبُو كُرَيْبٍ مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا حَفْصٌ - يَعْنِى ابْنَ غِيَاثٍ - عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدِمَ مِنْ سَفَرٍ فَلَمَّا كَانَ قُرْبَ الْمَدِينَةِ هَاجَتْ رِيحٌ شَدِيدَةٌ تَكَادُ أَنْ تَدْفِنَ الرَّاكِبَ فَزَعَمَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « بُعِثَتْ هَذِهِ الرِّيحُ لِمَوْتِ مُنَافِقٍ » . فَلَمَّا قَدِمَ الْمَدِينَةَ فَإِذَا مُنَافِقٌ عَظِيمٌ مِنَ الْمُنَافِقِينَ قَدْ مَاتَ .
Tercemesi:
Bana Ebu Kureyb Muhammed b. el-Alâ, ona Hafs – yani İbn Ğıyas- ona el-A‘meş, ona Ebu Süfyan, ona da Câbir’in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) bir seferden dönmüştü. Medine‘ye yaklaştığı sırada neredeyse atlıyı dahi gömecek kadar şiddetli bir rüzgâr çıktı. Rasulullah’ın (sav) bunun üzerine şöyle buyurduğunu zikretti: “Bu rüzgâr bir münafığın ölümü sebebiyle gönderilmiştir.”
Allah Rasulü Medine’ye geldiğinde, münafıklardan büyük bir münafık kişinin ölmüş olduğunu gördük.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7041, /1147
Senetler:
()
Konular:
Münafık, Nifak / Münafık
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا قُرَّةُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ يَصْعَدُ الثَّنِيَّةَ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ فَإِنَّهُ يُحَطُّ عَنْهُ مَا حُطَّ عَنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ » . قَالَ فَكَانَ أَوَّلَ مَنْ صَعِدَهَا خَيْلُنَا خَيْلُ بَنِى الْخَزْرَجِ ثُمَّ تَتَامَّ النَّاسُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَكُلُّكُمْ مَغْفُورٌ لَهُ إِلاَّ صَاحِبَ الْجَمَلِ الأَحْمَرِ » . فَأَتَيْنَاهُ فَقُلْنَا لَهُ تَعَالَ يَسْتَغْفِرْ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ وَاللَّهِ لأَنْ أَجِدَ ضَالَّتِى أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ أَنْ يَسْتَغْفِرَ لِى صَاحِبُكُمْ . قَالَ وَكَانَ رَجُلٌ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13436, M007038
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا قُرَّةُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ يَصْعَدُ الثَّنِيَّةَ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ فَإِنَّهُ يُحَطُّ عَنْهُ مَا حُطَّ عَنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ » . قَالَ فَكَانَ أَوَّلَ مَنْ صَعِدَهَا خَيْلُنَا خَيْلُ بَنِى الْخَزْرَجِ ثُمَّ تَتَامَّ النَّاسُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَكُلُّكُمْ مَغْفُورٌ لَهُ إِلاَّ صَاحِبَ الْجَمَلِ الأَحْمَرِ » . فَأَتَيْنَاهُ فَقُلْنَا لَهُ تَعَالَ يَسْتَغْفِرْ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ وَاللَّهِ لأَنْ أَجِدَ ضَالَّتِى أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ أَنْ يَسْتَغْفِرَ لِى صَاحِبُكُمْ . قَالَ وَكَانَ رَجُلٌ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ .
Tercemesi:
Bize Ubeyydullah b. Muâz el-Anberî, ona babası, ona Kurra b. Hâlid, ona Ebu’z-Zübeyr, ona da Câbir b. Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “O tepeye yani Murar tepesine kim çıkarsa, İsrail oğulları üzerinden kaldırılan(günah)ların bir benzeri onun da üzerinden kaldırılacaktır.” (Câbir) dedi ki: Derken oraya ilk çıkanlar bizim atlarımız, (yani) Hazrec oğullarının atları oldu. Daha sonra insanlar ardı arkasına tamamen geldi. Bu sefer Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kırmızı tüylü devenin sahibi müstesnâ, hepinizin günahları bağışlanmış oldu” buyurdu. O adamın yanına gittik ve ona: Gel de Rasulullah ( sav) senin için mağfiret dilesin, dedik. O: Vallahi, kaybettiğimi bulabilmeyi sizin arkadaşınızın bana mağfiret dilemesinden daha çok severim, dedi. (Câbir) dedi ki: O, kaybolan hayvanını arayan bir adamdı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7038, /1146
Senetler:
()
Konular:
Münafık, Münafığın Alametleri
Münafık, Nifak / Münafık
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13447, M007043
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا أَبِى ح وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ ح وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى - وَاللَّفْظُ لَهُ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ - يَعْنِى الثَّقَفِىَّ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَثَلُ الْمُنَافِقِ كَمَثَلِ الشَّاةِ الْعَائِرَةِ بَيْنَ الْغَنَمَيْنِ تَعِيرُ إِلَى هَذِهِ مَرَّةً وَإِلَى هَذِهِ مَرَّةً » .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Abdullah b. Numeyr, ona babası rivayet etti; (T) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de, ona Ebu Üsâme rivayet etti, Muhammed’in babası Abdullah ile birlikte ikisi… bize Ubeyydullah rivayet etti, dediler; (T) Yine Bize Muhammed b. el-Müsennâ –lafız ona ait olmak üzere-, ona Abdülvehhab – yani es-Sakafî-, ona Ubeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer’in rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: “Münafığın misali iki sürü koyun arasında şaşırıp kalmış, bir seferinde buna, diğer seferinde ötekine katılmaya çalışan bir koyun gibidir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7043, /1147
Senetler:
()
Konular:
Münafık, Münafığın Alametleri
Münafık, Nifak / Münafık
وَحَدَّثَنَاهُ يَحْيَى بْنُ حَبِيبٍ الْحَارِثِىُّ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ حَدَّثَنَا قُرَّةُ حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ يَصْعَدُ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ أَوِ الْمَرَارِ » . بِمِثْلِ حَدِيثِ مُعَاذٍ [قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ يَصْعَدُ الثَّنِيَّةَ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ فَإِنَّهُ يُحَطُّ عَنْهُ مَا حُطَّ عَنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ » . قَالَ فَكَانَ أَوَّلَ مَنْ صَعِدَهَا خَيْلُنَا خَيْلُ بَنِى الْخَزْرَجِ ثُمَّ تَتَامَّ النَّاسُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَكُلُّكُمْ مَغْفُورٌ لَهُ إِلاَّ صَاحِبَ الْجَمَلِ الأَحْمَرِ » . فَأَتَيْنَاهُ فَقُلْنَا لَهُ تَعَالَ يَسْتَغْفِرْ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ وَاللَّهِ لأَنْ أَجِدَ ضَالَّتِى أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ أَنْ يَسْتَغْفِرَ لِى صَاحِبُكُمْ . قَالَ وَكَانَ رَجُلٌ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ] غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ وَإِذَا هُوَ أَعْرَابِىٌّ جَاءَ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13438, M007039
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ يَحْيَى بْنُ حَبِيبٍ الْحَارِثِىُّ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ حَدَّثَنَا قُرَّةُ حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ يَصْعَدُ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ أَوِ الْمَرَارِ » . بِمِثْلِ حَدِيثِ مُعَاذٍ [قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ يَصْعَدُ الثَّنِيَّةَ ثَنِيَّةَ الْمُرَارِ فَإِنَّهُ يُحَطُّ عَنْهُ مَا حُطَّ عَنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ » . قَالَ فَكَانَ أَوَّلَ مَنْ صَعِدَهَا خَيْلُنَا خَيْلُ بَنِى الْخَزْرَجِ ثُمَّ تَتَامَّ النَّاسُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَكُلُّكُمْ مَغْفُورٌ لَهُ إِلاَّ صَاحِبَ الْجَمَلِ الأَحْمَرِ » . فَأَتَيْنَاهُ فَقُلْنَا لَهُ تَعَالَ يَسْتَغْفِرْ لَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ وَاللَّهِ لأَنْ أَجِدَ ضَالَّتِى أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ أَنْ يَسْتَغْفِرَ لِى صَاحِبُكُمْ . قَالَ وَكَانَ رَجُلٌ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ] غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ وَإِذَا هُوَ أَعْرَابِىٌّ جَاءَ يَنْشُدُ ضَالَّةً لَهُ .
Tercemesi:
Bu hadisi bize Yahya b. Habib el-Hârisî de, ona Hâlid b. el-Hâris, ona Kurra, ona Ebu’z-Zübeyr, ona da Câbir b. Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav): “Kim el-Murar yahut el-Mirar tepesine çıkarsa…” diye Muaz’ın hadisinin aynısını rivayet etti. [Rasulullah (sav): “Kim o tepeye, el-Murar tepesine çıkarsa, İsrail oğullarından kaldırılan yük gibi onun da üzerinden kaldırılır” buyurdu. (Muaz) dedi ki: O tepeye ilk çıkanlar bizim Hazrec oğullarının atlıları oldu. Daha sonra diğer insanların tamamı geldi. Rasulullah (sav): “O kırmızı tüylü devenin sahibi dışında hepinizin günahları bağışlandı” buyurdu. Biz o adamın yanına giderek ona: Gel, Rasulullah (sav) senin için mağfiret dilesin, dedik. O: Vallahi, kaybettiğimi bulmayı arkadaşınızın benim için mağfiret dilemesinden daha çok severim, dedi. (Muaz) dedi ki: “O, kaybetmiş olduğu bir hayvanını arayan bir adam idi.”] Şu kadar var ki o (Câbir) rivayetinde: Bir de ne görelim! Meğer o kişi kayıp bir hayvanını aramaya gelen bir bedevi imiş, dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7039, /1146
Senetler:
()
Konular:
Dünya, dünyaya düşkünlük
Münafık, Nifak / Münafık
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13452, M007044
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ - يَعْنِى ابْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْقَارِىَّ - عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِمِثْلِهِ [« مَثَلُ الْمُنَافِقِ كَمَثَلِ الشَّاةِ الْعَائِرَةِ بَيْنَ الْغَنَمَيْنِ تَعِيرُ إِلَى هَذِهِ مَرَّةً وَإِلَى هَذِهِ مَرَّةً »] غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ « تَكِرُّ فِى هَذِهِ مَرَّةً وَفِى هَذِهِ مَرَّةً » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Yakub – yani İbn Abdurrahman el-Kârî- ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi, ona İbn Ömer, Nebi’den (sav) aynısını rivayet etmiştir. [“Münafığın misali iki sürü koyun arasında şaşırıp kalmış, bir seferinde buna, diğer seferinde ötekine katılmaya çalışan bir koyun gibidir.] Şu kadar var ki o, rivayetinde: “Bir seferinde bu sürüye, diğerinde öbür sürüye hücum eder” dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7044, /1147
Senetler:
()
Konular:
Münafık, Münafığın Alametleri
Münafık, Nifak / Münafık
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13456, M007045
Hadis:
حَدَّثَنِى أَبُو بَكْرِ بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنِى الْمُغِيرَةُ - يَعْنِى الْحِزَامِىَّ - عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّهُ لَيَأْتِى الرَّجُلُ الْعَظِيمُ السَّمِينُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ لاَ يَزِنُ عِنْدَ اللَّهِ جَنَاحَ بَعُوضَةٍ اقْرَءُوا ( فَلاَ نُقِيمُ لَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَزْنًا ) » .
Tercemesi:
Bana Ebu Bekir b. İshak, ona Yahya b. Bükeyr, ona el-Muğire – yani el-Hizâmî-, ona Ebu’z-Zinâd, ona el-A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin rivayetine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Şüphesiz kıyamet gününde iri ve oldukça semiz bir adam gelecek de, Allah nezdinde bir sivrisineğin kanadı kadar ağırlığı olmayacaktır. (Buna delil olmak üzere): “Biz kıyamet gününde onlar için bir tartı (ağırlık) tutmayacağız” (Kehf, 18/105) buyruğunu okuyun.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7045, /1148
Senetler:
()
Konular:
Münafık, Nifak / Münafık
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13433, M007037
Hadis:
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ جُمَيْعٍ حَدَّثَنَا أَبُو الطُّفَيْلِ قَالَ كَانَ بَيْنَ رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ الْعَقَبَةِ وَبَيْنَ حُذَيْفَةَ بَعْضُ مَا يَكُونُ بَيْنَ النَّاسِ فَقَالَ أَنْشُدُكَ بِاللَّهِ كَمْ كَانَ أَصْحَابُ الْعَقَبَةِ قَالَ فَقَالَ لَهُ الْقَوْمُ أَخْبِرْهُ إِذْ سَأَلَكَ قَالَ كُنَّا نُخْبَرُ أَنَّهُمْ أَرْبَعَةَ عَشَرَ فَإِنْ كُنْتَ مِنْهُمْ فَقَدْ كَانَ الْقَوْمُ خَمْسَةَ عَشَرَ وَأَشْهَدُ بِاللَّهِ أَنَّ اثْنَىْ عَشَرَ مِنْهُمْ حَرْبٌ لِلَّهِ وَلِرَسُولِهِ فِى الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الأَشْهَادُ وَعَذَرَ ثَلاَثَةً قَالُوا مَا سَمِعْنَا مُنَادِىَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَلاَ عَلِمْنَا بِمَا أَرَادَ الْقَوْمُ . وَقَدْ كَانَ فِى حَرَّةٍ فَمَشَى فَقَالَ « إِنَّ الْمَاءَ قَلِيلٌ فَلاَ يَسْبِقُنِى إِلَيْهِ أَحَدٌ » . فَوَجَدَ قَوْمًا قَدْ سَبَقُوهُ فَلَعَنَهُمْ يَوْمَئِذٍ .
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Ahmed El-Kûfî rivayet etti, (Dedi ki) : Bize Vclid b. Cümey' rivayet eUi. (Dedi ki) : Bize Ebû't-Tufeyl rivayet etti. (Dedi ki) : Akabelilerden tir adamla Huzeyfe arasında, insanlar arasında olağan bazı şeyler vardı. O adam dedi ki :
Allah aşkına söyle, Akabeliler kaç kişiydiler? Bunun üzerine cemâat Huzeyfe'ye :
— Madem sordu, ona haber ver, dediler. Huzeyfe şunu söyledi:
— Bize ondört oldukları haber verilirdi. Şayet sen de onlardansan, bu cemâat onbeş kişi olur. Allah'a şehadet ederim ki, onlardan onikisi hem dünya hayâtında, hem de şâhidler dikildiği gün Allah'a ve Resulüne düşmandırlar. Üçünü ma'zur görmüştür. Cemâat:
— Biz ResûlüMah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'m dellâhm işitmedik. Bu kavmin ne yapmak istediğini de bilmedik. Taşlık bir yerde idi. Yürüdü ve:«Gerçekten su azdır. Benden önce onun yanma kimse varamaz.» buyurdu. Ama kendinden önce oraya vaiuş bir kavm buldu da, o gün kendilerine lanet etti, dediler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7037, /1146
Senetler:
()
Konular:
Biat, Akabe biatı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13440, M007040
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا أَبُو النَّضْرِ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - وَهُوَ ابْنُ الْمُغِيرَةِ - عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ كَانَ مِنَّا رَجُلٌ مِنْ بَنِى النَّجَّارِ قَدْ قَرَأَ الْبَقَرَةَ وَآلَ عِمْرَانَ وَكَانَ يَكْتُبُ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَانْطَلَقَ هَارِبًا حَتَّى لَحِقَ بِأَهْلِ الْكِتَابِ - قَالَ - فَرَفَعُوهُ قَالُوا هَذَا قَدْ كَانَ يَكْتُبُ لِمُحَمَّدٍ فَأُعْجِبُوا بِهِ فَمَا لَبِثَ أَنْ قَصَمَ اللَّهُ عُنُقَهُ فِيهِمْ فَحَفَرُوا لَهُ فَوَارَوْهُ فَأَصْبَحَتِ الأَرْضُ قَدْ نَبَذَتْهُ عَلَى وَجْهِهَا ثُمَّ عَادُوا فَحَفَرُوا لَهُ فَوَارَوْهُ فَأَصْبَحَتِ الأَرْضُ قَدْ نَبَذَتْهُ عَلَى وَجْهِهَا ثُمَّ عَادُوا فَحَفَرُوا لَهُ فَوَارَوْهُ فَأَصْبَحَتِ الأَرْضُ قَدْ نَبَذَتْهُ عَلَى وَجْهِهَا فَتَرَكُوهُ مَنْبُوذًا .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ehu'n-Nadr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süleyman (bu zat İbnû Muğî-ra'dır.) Sâbit'dcn, o da Enes b. MâHk'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Bizden (yâni) Benî Neccâr'dan bir adam vardı ki, Bakara ile Âl-i İmrân Sûrelerini okumuştu. Peygamber (Saliallahü Aleyhi ve Sellem) 'e katilik yapıyordu. Derken kaçarak savuştu gitti. Ve ehl-i kitaba katıldı. Onlar kendisini kaldırdılar : Bu adam Muhammed'e kâtiplik yapıyordu, dediler. Ve onu beğendiler. Fakat çok geçemeden aralarında Allah onbn boynunu helak etti. Kendisine bir hendek kazarak, onu içine gömdüler. Ama yer onu yüzüne atmış olarak sabahladı. Sonra döndüler, ona tekrar bir çukur kazarak gömdüler. Yer yine onu yüzüne atmış olarak sabahladı. Sonra döndüler ona tekrar bir çukur kazarak gömdüler. Fakat yer yine onu yüzüne atmış olarak sabahladı. Nihayet onu atılmış olarak bıraktılar,
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7040, /1147
Senetler:
()
Konular:
İrtidad
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
13457, M007046
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يُونُسَ حَدَّثَنَا فُضَيْلٌ - يَعْنِى ابْنَ عِيَاضٍ - عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبِيدَةَ السَّلْمَانِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ جَاءَ حَبْرٌ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا مُحَمَّدُ أَوْ يَا أَبَا الْقَاسِمِ إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى يُمْسِكُ السَّمَوَاتِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَلَى إِصْبَعٍ وَالأَرَضِينَ عَلَى إِصْبَعٍ وَالْجِبَالَ وَالشَّجَرَ عَلَى إِصْبَعٍ وَالْمَاءَ وَالثَّرَى عَلَى إِصْبَعٍ وَسَائِرَ الْخَلْقِ عَلَى إِصْبَعٍ ثُمَّ يَهُزُّهُنَّ فَيَقُولُ أَنَا الْمَلِكُ أَنَا الْمَلِكُ . فَضَحِكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم تَعَجُّبًا مِمَّا قَالَ الْحَبْرُ تَصْدِيقًا لَهُ ثُمَّ قَرَأَ ( وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّمَوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ )
Tercemesi:
Bİze Ahmcd b. Abdillah b. Yûnus rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Fudayl (yâni; îbni Iyâz) Mansur'dan, o da İbrahim'den, o da AMde's-Sclmânî'dcn, o da Abdullah b. Mesud'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Bir âlim Peygamber (sav) 'e gelerek.
— Yâ Muhammedi Yahut Yâ Eha'l-Kâsım! Şüphesiz ki, Allah Teâlâ kıyamet gününde gökleri bîr parmak üstünde, yerleri bir parmak üstünde, dağlarla ağaçları bir parmak üstünde, su ile toprağı bir parmak üstünde, şâir mahlûkatı da bir parmak üstünde tutacak, sonra onları sallayarak:
— Melik benîm; Melik benim; buyuracaktır, dedi. Bunun üzerine Kesûlüllah (Sallallahü. Aleyhi ve Sellem) bu âlimin söylediğine şaşarak 'onu tasdik için güldü. Sonra şu âyeti okudu : «Onlar Allah'ı hakktyle takdir etmemişlerdir. Halbuki Kıyamet gününde bütün yer ve gökler onun sağ elinde dürülüp toplanacaklardır. Onu tenzih ederim. O müşriklerin koştukları şirkten münezzehdİr.»
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Sıfâtu'l-münâfikîn ve ahkâmuhüm 7046, /1148
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Kıyamet, ahvali