Öneri Formu
Hadis Id, No:
35306, MU000448
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهَا قَالَتْ خَسَفَتِ الشَّمْسُ فِى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَصَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِالنَّاسِ فَقَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ قَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ فَسَجَدَ ثُمَّ فَعَلَ فِى الرَّكْعَةِ الآخِرَةِ مِثْلَ ذَلِكَ ثُمَّ انْصَرَفَ وَقَدْ تَجَلَّتِ الشَّمْسُ فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ لاَ يَخْسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ وَلاَ لِحَيَاتِهِ فَإِذَا رَأَيْتُمْ ذَلِكَ فَادْعُوا اللَّهَ وَكَبِّرُوا وَتَصَدَّقُوا ثُمَّ قَالَ يَا أُمَّةَ مُحَمَّدٍ وَاللَّهِ مَا مِنْ أَحَدٍ أَغْيَرَ مِنَ اللَّهِ أَنْ يَزْنِىَ عَبْدُهُ أَوْ تَزْنِىَ أَمَتُهُ يَا أُمَّةَ مُحَمَّدٍ وَاللَّهِ لَوْ تَعْلَمُونَ مَا أَعْلَمُ لَضَحِكْتُمْ قَلِيلاً وَلَبَكَيْتُمْ كَثِيرًا.
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Malik, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Nebi’nin (sav) zevcesi Âişe’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) döneminde güneş tutuldu. Rasulullah (sav) insanlara namaz kıldırdı. Namaza durunca, uzunca kıyam yaptıktan sonra rükûa vardı. Rükûu da oldukça uzattı sonra kalktı. Bu kalkışından sonraki kıyamı da uzun sürdü ama birinci kıyamdan daha kısa idi, sonra rükûa vardı ve uzunca rükûda kalmakla birlikte birinci rükûdan daha kısa sürdü, sonra rükûdan kalkıp secdeye vardı, sonra da son rekâtta da aynısını yaptıktan sonra namazı bitirdi. Güneşin tutulması da açılmış idi. İnsanlara bir hutbe vererek Allah’a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu: “Şüphesiz güneş ve ay Allah’ın âyetlerinden iki ayettir. Herhangi bir kimsenin ölümü için de, hayatı için de tutulmazlar. Bu hali gördüğünüz takdirde Allah’a dua edin, tekbir getirin, çokça sadaka verin.” Sonra: “Ey Muhammed ümmeti, vallahi bir kimsenin kölesinin ya da cariyesinin zina etmesinden dolayı Allah’tan daha çok kıskanamaz. Ey Muhammed ümmeti, vallahi bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salâtu'l-kusûf 448, 1/62
Senetler:
()
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
KTB, NAMAZ,
Namaz, Kusûf namazı
Namaz, Küsuf Namazı Rekatları, Kılınışı
Yardımseverlik, yardımlaşma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35307, MU000449
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ أَنَّهُ قَالَ خَسَفَتِ الشَّمْسُ فَصَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَالنَّاسُ مَعَهُ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً نَحْوًا مِنْ سُورَةِ الْبَقَرَةِ قَالَ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ سَجَدَ ثُمَّ قَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُو دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ سَجَدَ ثُمَّ انْصَرَفَ وَقَدْ تَجَلَّتِ الشَّمْسُ فَقَالَ إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ لاَ يَخْسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ وَلاَ لِحَيَاتِهِ فَإِذَا رَأَيْتُمْ ذَلِكَ فَاذْكُرُوا اللَّهَ. قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ رَأَيْنَاكَ تَنَاوَلْتَ شَيْئًا فِى مَقَامِكَ هَذَا ثُمَّ رَأَيْنَاكَ تَكَعْكَعْتَ . فَقَالَ إِنِّى رَأَيْتُ الْجَنَّةَ فَتَنَاوَلْتُ مِنْهَا عُنْقُودًا وَلَوْ أَخَذْتُهُ لأَكَلْتُمْ مِنْهُ مَا بَقِيَتِ الدُّنْيَا وَرَأَيْتُ النَّارَ فَلَمْ أَرَ كَالْيَوْمِ مَنْظَرًا قَطُّ أَفْظَعَ وَرَأَيْتُ أَكْثَرَ أَهْلِهَا النِّسَاءَ. قَالُوا لِمَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ لِكُفْرِهِنَّ. قِيلَ أَيَكْفُرْنَ بِاللَّهِ . قَالَ وَيَكْفُرْنَ الْعَشِيرَ وَيَكْفُرْنَ الإِحْسَانَ لَوْ أَحْسَنْتَ إِلَى إِحْدَاهُنَّ الدَّهْرَ كُلَّهُ ثُمَّ رَأَتْ مِنْكَ شَيْئًا قَالَتْ مَا رَأَيْتُ مِنْكَ خَيْرًا قَطُّ.
Tercemesi:
O bana, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesar, o da Abdullah b. Abbas’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Güneş tutuldu. Rasulullah (sav) da beraberinde insanlarla birlikte namaz kıldı. Bakara suresinin okunabileceği süreye yakın bir süre, uzunca kıyamda durduktan sonra uzunca bir rükû yaptı, sonra başını kaldırdı ve uzunca ayakta durdu. Ama bu önceki kıyamından daha kısa idi. Sonra uzunca bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü, sonra secdeye vardı, sonra ayağa kalkarak uzun bir kıyam yaptı. Bu kıyamı ilk kıyamından daha kısa sürdü, sonra uzun bir sure rükûda kaldı, bu da birinci rükûdan daha kısa sürdü. Sonra rükûdan kalktı uzunca ayakta durdu, bu da ilk kıyamından daha kısa sürdü. Sonra uzun bir rükû yaptı, bu da ilk rükûdan daha kısa sürdü. Sonra secde yaptı sonra da namazını bitirdiğinde güneş de açılmış idi. Sonra şöyle buyurdu: “Şüphesiz güneş ve ay Allah’ın âyetlerinden iki âyettir. Bir kimsenin ölümü ve hayatı sebebiyle tutulmazlar. Bu hali görecek olursanız hemen Allah’ı zikrediniz.” Ashab: Ey Allah’ın Rasulü, durduğun bu yerinde bir şey almak ister gibi elini uzattığını, sonra da gerisin geri çekildiğini gördük, dediler. O şöyle buyurdu: “Gerçekten ben cenneti gördüm, cennetten bir salkıma elimi uzattım, eğer onu almış olsaydım dünya devam ettikçe ondan yiyecektiniz. Cehennemi de gördüm, ben asla bugün kadar korkunç bir şey görmedim. Cehennem ehlinin çoğunluğunun kadınlar olduğunu da gördüm. Ashab: Neden, ey Allah’ın Rasulü, dediler. O: “Kâfirlikleri (nankörlükleri) sebebiyle” buyurdu. Allah’ı mı inkâr ederek kâfir oluyorlar, denilince, o: “Onlar kocalarına karşı nankörlük ediyorlar, kendilerine karşı yapılan iyiliklere nankörlük ediyorlar. Onlardan birisine ömür boyu iyilikte bulunsan, sonra da senden bir kötülük görse, bu sefer: Senden hayır namına bir şey görmedim ki, der” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salâtu'l-kusûf 449, 1/62
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
Konular:
Doğa Tasavvuru, Güneş ve Ay Tutulması
Doğa Tasavvuru, Tabiat hadiseleri karşısında gösterilen tavır
Kadın, cehennemliklerin çoğunun kadınlardan olması
KTB, NAMAZ,
Namaz, Kusûf namazı
Namaz, Küsuf Namazı Rekatları, Kılınışı
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّ يَهُودِيَّةً جَاءَتْ تَسْأَلُهَا فَقَالَتْ أَعَاذَكِ اللَّهُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ . فَسَأَلَتْ عَائِشَةُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَيُعَذَّبُ النَّاسُ فِى قُبُورِهِمْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَائِذًا بِاللَّهِ مِنْ ذَلِكَ ثُمَّ رَكِبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ غَدَاةٍ مَرْكَبًا فَخَسَفَتِ الشَّمْسُ فَرَجَعَ ضُحًى فَمَرَّ بَيْنَ ظَهْرَانَىِ الْحُجَرِ ثُمَّ قَامَ يُصَلِّى وَقَامَ النَّاسُ وَرَاءَهُ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ فَسَجَدَ ثُمَّ قَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ ثُمَّ سَجَدَ ثُمَّ انْصَرَفَ فَقَالَ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَقُولَ ثُمَّ أَمَرَهُمْ أَنْ يَتَعَوَّذُوا مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35308, MU000450
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّ يَهُودِيَّةً جَاءَتْ تَسْأَلُهَا فَقَالَتْ أَعَاذَكِ اللَّهُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ . فَسَأَلَتْ عَائِشَةُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَيُعَذَّبُ النَّاسُ فِى قُبُورِهِمْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَائِذًا بِاللَّهِ مِنْ ذَلِكَ ثُمَّ رَكِبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ذَاتَ غَدَاةٍ مَرْكَبًا فَخَسَفَتِ الشَّمْسُ فَرَجَعَ ضُحًى فَمَرَّ بَيْنَ ظَهْرَانَىِ الْحُجَرِ ثُمَّ قَامَ يُصَلِّى وَقَامَ النَّاسُ وَرَاءَهُ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ فَسَجَدَ ثُمَّ قَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ فَقَامَ قِيَامًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الْقِيَامِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ رُكُوعًا طَوِيلاً وَهُوَ دُونَ الرُّكُوعِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ ثُمَّ سَجَدَ ثُمَّ انْصَرَفَ فَقَالَ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَقُولَ ثُمَّ أَمَرَهُمْ أَنْ يَتَعَوَّذُوا مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ .
Tercemesi:
O bana, ona Malik, ona Yahya b. Said, ona Abdurrahman kızı Amre, ona Nebi’nin (sav) zevcesi Âişe’nin rivayet ettiğine göre Yahudi bir kadın ondan bir şeyler istemek üzere geldi ve: Allah seni kabir azabından korusun, dedi. Âişe, Rasulullah’a (sav): İnsanlara kabirlerinde azap edilir mi, diye sorunca Rasulullah (sav): Bundan Allah’a sığınrım” dedi. Daha sonra Rasulullah (sav) bir sabah bir bineğe bindi. Güneş tutuldu, kuşluk vakti hanımlarının hücreleri arasından geçti, sonra (Mescide) varıp namaza durdu. İnsanlar da onun arkasında namaza durdular. Uzunca kıyamda kaldıktan sonra uzunca bir rükû yaptı, sonra rükûdan kalkıp uzun bir süre ayakta durdu. Ancak bu birinci ayakta duruşundan daha kısa sürdü, daha sonra birinci rükûdan daha kısa olmakla birlikte uzunca bir rükû daha yaptı, sonra başını kaldırdı ve secdeye vardı. Sonra birinci kıyamdan daha kısa olmakla birlikte uzun bir kıyam yaptı sonra birinci rükûdan daha kısa olmakla birlikte uzunca bir rükû yaptı. Sonra birinci kıyamından daha kısa olmak üzere uzunca ayakta durdu sonra da ilk rükûdan daha kısa olmak üzere uzunca bir rükû yaptı, sonra rükûdan kalktı arkasından secdeye vardı ve namazı bitirdi. Allah’ın dilediği şeyleri söyledikten sonra onlara kabir azabından Allah’a sığınmalarını emretti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salâtu'l-kusûf 450, 1/63
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Amre bt. Abdurrahman el-Ensâriyye (Amre bt. Abdurrahman b. Sa'd b. Zürâre)
3. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Kusûf namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35309, MU000451
Hadis:
حَدَّثَنِى يَحْيَى عَنْ مَالِكٍ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ الْمُنْذِرِ عَنْ أَسْمَاءَ بِنْتِ أَبِى بَكْرٍ الصِّدِّيقِ أَنَّهَا قَالَتْ أَتَيْتُ عَائِشَةَ زَوْجَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حِينَ خَسَفَتِ الشَّمْسُ فَإِذَا النَّاسُ قِيَامٌ يُصَلُّونَ وَإِذَا هِىَ قَائِمَةٌ تُصَلِّى فَقُلْتُ مَا لِلنَّاسِ فَأَشَارَتْ بِيَدِهَا نَحْوَ السَّمَاءِ وَقَالَتْ سُبْحَانَ اللَّهِ . فَقُلْتُ آيَةٌ فَأَشَارَتْ بِرَأْسِهَا أَنْ نَعَمْ . قَالَتْ فَقُمْتُ حَتَّى تَجَلاَّنِى الْغَشْىُ وَجَعَلْتُ أَصُبُّ فَوْقَ رَأْسِى الْمَاءَ فَحَمِدَ اللَّهَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ مَا مِنْ شَىْءٍ كُنْتُ لَمْ أَرَهُ إِلاَّ قَدْ رَأَيْتُهُ فِى مَقَامِى هَذَا حَتَّى الْجَنَّةُ وَالنَّارُ وَلَقَدْ أُوحِىَ إِلَىَّ أَنَّكُمْ تُفْتَنُونَ فِى الْقُبُورِ مِثْلَ أَوْ قَرِيبًا مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ لاَ أَدْرِى أَيَّتَهُمَا قَالَتْ أَسْمَاءُ يُؤْتَى أَحَدُكُمْ فَيُقَالُ لَهُ مَا عِلْمُكَ بِهَذَا الرَّجُلِ فَأَمَّا الْمُؤْمِنُ أَوِ الْمُوقِنُ لاَ أَدْرِى أَىَّ ذَلِكَ قَالَتْ أَسْمَاءُ فَيَقُولُ هُوَ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ جَاءَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَالْهُدَى فَأَجَبْنَا وَآمَنَّا وَاتَّبَعْنَا فَيُقَالُ لَهُ نَمْ صَالِحًا قَدْ عَلِمْنَا إِنْ كُنْتَ لَمُؤْمِنًا وَأَمَّا الْمُنَافِقُ أَوِ الْمُرْتَابُ لاَ أَدْرِى أَيَّتَهُمَا قَالَتْ أَسْمَاءُ فَيَقُولُ لاَ أَدْرِى سَمِعْتُ النَّاسَ يَقُولُونَ شَيْئًا فَقُلْتُهُ.
Tercemesi:
Bana Yahya, ona Malik, ona Hişam b. Urve, ona el-Munzir kızı Fâtıma, ona da Ebu Bekr es-Sıddık’ın kızı Esma’nın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Nebi’nin (sav) zevcesi Âişe’nin yanına güneş tutulduğu bir zamanda gitmiştim. İnsanların ayakta namaz kılmakta olduklarını gördüm, o da ayakta namaza durmuştu. Ben: İnsanlara ne oluyor, dedim. O, eliyle göğe doğru işaret etti ve: Subhanallah, dedi. Ben: Bu bir âyet (Allah’ın kudretini gösteren bir alamet) midir, dedim. Başıyla “evet” diye işaret etti. Ben de yorgunluktan bayılırcasına düşecek kadar ayakta (namazda) durdum ve (sonra) başıma su dökmeye başladım. Rasulullah (sav) Allah’a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu: “Görmediğim ne kadar şey varsa bulunduğum bu konumda gördüm. Cennet ve cehennem dâhil. Ayrıca bana sizin kabirlerde Deccâl fitnesi ya da ona yakın –Esmâ’nın bu ikisinden hangisini söylediğini bilemiyorum- fitneye (azaba) uğrayacağınız, diye vahyedildi. Sizden birisine gelinecek ve: Senin bu adam hakkında bildiğin nedir, denilecek. Mümin ya da kesin inançlı (yakîn sahibi) kişi – Esma’nın bu iki lafızdan hangisini kullandığını bilmiyorum-: O, Allah’ın Rasulü Muhammed’dir. O bize apaçık delilleri ve hidayeti getirdi, biz de onun davetini kabul edip iman ettik ve (ona) tabi olduk, diyecek. Bunun üzerine o kimseye: Rahatça uyu, biz zaten senin şüphesiz bir mümin olduğunu biliyorduk, denilir. Münafık yahut şüphe ve tereddüt içerisinde olana –Esma’nın bu ikisinden hangisini söylediğini bilmiyorum- gelince o da: Bilemiyorum, ben insanların bir şeyler söylediklerini işittim, ben de onu deyiverdim, diyecektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Salâtu'l-kusûf 451, 1/63
Senetler:
1. Esma bt. Ebu Bekir el-Kuraşiyye (Esma bt. Ebu Bekir b. Ebu Kuhafe)
2. Fatıma bt. Münzir el-Esediyye (Fatıma bt. Münzir b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Kusûf namazı