حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى الأَزْدِىُّ الْبَصْرِىُّ وَأَبُو عَمَّارٍ وَغَيْرُ وَاحِدٍ قَالُوا حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « خَيْرُ الصَّحَابَةِ أَرْبَعَةٌ وَخَيْرُ السَّرَايَا أَرْبَعُمِائَةٍ وَخَيْرُ الْجُيُوشِ أَرْبَعَةُ آلاَفٍ وَلاَ يُغْلَبُ اثْنَا عَشَرَ أَلْفًا مِنْ قِلَّةٍ » . هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ لاَ يُسْنِدُهُ كَبِيرُ أَحَدٍ غَيْرُ جَرِيرِ بْنِ حَازِمٍ وَإِنَّمَا رُوِىَ هَذَا الْحَدِيثُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مُرْسَلاً . وَقَدْ رَوَاهُ حِبَّانُ بْنُ عَلِىٍّ الْعَنَزِىُّ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَرَوَاهُ اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مُرْسَلاً .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20083, T001555
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى الأَزْدِىُّ الْبَصْرِىُّ وَأَبُو عَمَّارٍ وَغَيْرُ وَاحِدٍ قَالُوا حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ يُونُسَ بْنِ يَزِيدَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « خَيْرُ الصَّحَابَةِ أَرْبَعَةٌ وَخَيْرُ السَّرَايَا أَرْبَعُمِائَةٍ وَخَيْرُ الْجُيُوشِ أَرْبَعَةُ آلاَفٍ وَلاَ يُغْلَبُ اثْنَا عَشَرَ أَلْفًا مِنْ قِلَّةٍ » . هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ لاَ يُسْنِدُهُ كَبِيرُ أَحَدٍ غَيْرُ جَرِيرِ بْنِ حَازِمٍ وَإِنَّمَا رُوِىَ هَذَا الْحَدِيثُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مُرْسَلاً . وَقَدْ رَوَاهُ حِبَّانُ بْنُ عَلِىٍّ الْعَنَزِىُّ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَرَوَاهُ اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مُرْسَلاً .
Tercemesi:
Bize Ebu Ammar Muhammed b. Yahya el-Ezdî el-Basrî ve daha pek çok kimse, onlara Vehb b. Cerîr, ona babası (Cerîr), ona Yunus b. Yezid, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Arkadaşların en hayırlısı dört [kişilik arkadaş grubudur]. Müfrezelerin en hayırlısı dört yüz kişilik [kuvvettir]. Orduların en hayırlısı da dört bin kişilik [kuvvettir]. On iki bin kişilik ordu azlıktan dolayı mağlub edilmez.
Bu, hasen-garîb bir hadis olup onu Cerîr b. Hâzim dışındaki pek çok kimse muttasıl olarak rivayet etmemiştir. Bu hadis Zührî vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) mürsel olarak nakledilmiştir. Bu hadisi Hibbân b. Ali el-Anezî, ona Ukayl, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'den aktarmıştır. [Diğer taraftan] Leys b. Sa'd, ona Ukayl'den, o da ez-Zührî kanalıyla Nebî'den (sav) mürsel olarak rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Siyer 7, 4/125
Senetler:
()
Konular:
Arkadaş, Arkadaşlık, arkadaşlık ilişkileri
Yaşam, Hz. Peygamber dönemi hayat standartı
Yolculuk, Yolcu ve yolculuk hali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20099, T001557
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ زَيْدٍ عَنْ عُمَيْرٍ مَوْلَى آبِى اللَّحْمِ قَالَ: شَهِدْتُ خَيْبَرَ مَعَ سَادَتِى فَكَلَّمُوا فِىَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَكَلَّمُوهُ أَنِّى مَمْلُوكٌ . قَالَ فَأَمَرَنى فَقُلِّدْتُ السَّيْفَ فَإِذَا أَنَا أَجُرُّهُ فَأَمَرَ لِى بِشَىْءٍ مِنْ خُرْثِىِّ الْمَتَاعِ وَعَرَضْتُ عَلَيْهِ رُقْيَةً كُنْتُ أَرْقِى بِهَا الْمَجَانِينَ فَأَمَرَنِى بِطَرْحِ بَعْضِهَا وَحَبْسِ بَعْضِهَا . وَفِى الْبَابِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ . وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ أَنْ لاَ يُسْهَمَ لِلْمَمْلُوكِ وَلَكِنْ يُرْضَخُ لَهُ بِشَىْءٍ . وَهُوَ قَوْلُ الثَّوْرِىِّ وَالشَّافِعِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Bişr b. Mufaddal, ona Muhammed b. Zeyd, ona da Umeyr mevlâ Âbî Lahm şöyle rivayet etmiştir:
Efendimle beraber Hayber'de hazır bulundum. [İnsanlar] Rasulullah'la (sav) benim hakkımda konuşup benim köle olduğumu söylediler. Bana emretti de kılıç kuşandım; baktım ki onu [ancak] sürükleyebiliyorum! Bana bir takım eşyaları taşımamı emretti. Kendisine akıl hastalarını tedavi ettiğim bir korunma duası (rukye) gösterdim. Bana bazılarını çıkarmamı, bazılarını da bırakmamı emretti.
[Tirmizî şöyle demiştir]: Bu konuda İbn Abbâs'tan da hadis nakledilmiştir.
Bu, hasen-sahih bir hadistir.
Bir kısım ilim ehli nezdinde amel buna göre olup köleye [ganimet] payı verilmez ve fakat onlara hediye türü şeyler verilir. Bu, [Süfyân] es-Sevrî, Şâfiî, Ahmed [b. Hanbel] ve İshâk [b. Râhûye'nin] görüşüdür.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Siyer 9, 4/127
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Siyer, Hayber günü
Tedavi, Rukye, tedavi şekilleri
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
لا هجرة بعد الفتح
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20235, T001590
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ الضَّبِّىُّ حَدَّثَنَا زِيَادُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا مَنْصُورُ بْنُ الْمُعْتَمِرِ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ فَتْحِ مَكَّةَ « لاَ هِجْرَةَ بَعْدَ الْفَتْحِ وَلَكِنْ جِهَادٌ وَنِيَّةٌ وَإِذَا اسْتُنْفِرْتُمْ فَانْفِرُوا » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ حُبْشِىٍّ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَدْ رَوَاهُ سُفْيَانُ الثَّوْرِىُّ عَنْ مَنْصُورِ بْنِ الْمُعْتَمِرِ نَحْوَ هَذَا .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Abde ed-Dabbî, ona Ziyâd b. Abdullah, ona Mansûr b. Mu'temir, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona da İbn Abbâs, Hz. Peygamber'in (sav) Mekke'nin fethi günü şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Fetihten sonra hicret yoktur. Ancak cihad ve niyet vardır. Savaşa çağrıldığınızda orduya katılın!
(Tirmizî şöyle) demiştir: Bu konuda Ebu Said'den, Abdullah b. Amr'dan ve Abdullah b. Hubşî'den de hadis nakledilmiştir.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Bu hadisi Süfyân es-Sevrî, Mansûr b. Mu'temir'den benzer şekilde aktarmıştır.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
لا هجرة بعد الفتح
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Siyer 33, 4/148
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ebu Muhammed Ziyad b. Abdullah el-Bekkaî (Ziyad b. Abdullah b. Tufeyl)
6. Ahmed b. Abde ed-Dabbî (Ahmed b. Abde b. Musa)
Konular:
Cihad, fazileti
Niyet, Zihin inşası
Siyer, Hicret
Siyer, Mekke'nin fethi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20318, T001610
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ الْخَلاَّلُ أَخْبَرَنَا بِشْرُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ مَالِكِ بْنِ أَوْسِ بْنِ الْحَدَثَانِ قَالَ: دَخَلْتُ عَلَى عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ وَدَخَلَ عَلَيْهِ عُثْمَانُ بْنُ عَفَّانَ وَالزُّبَيْرُ بْنُ الْعَوَّامِ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَوْفٍ وَسَعْدُ بْنُ أَبِى وَقَّاصٍ ثُمَّ جَاءَ عَلِىٌّ وَالْعَبَّاسُ يَخْتَصِمَانِ فَقَالَ عُمَرُ : لَهُمْ أَنْشُدُكُمْ بِاللَّهِ الَّذِى بِإِذْنِهِ تَقُومُ السَّمَاءُ وَالأَرْضُ تَعْلَمُونَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَاهُ صَدَقَةٌ » . قَالُوا نَعَمْ . قَالَ عُمَرُ فَلَمَّا تُوُفِّىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ أَبُو بَكْرٍ : أَنَا وَلِىُّ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . فَجِئْتَ أَنْتَ وَهَذَا إِلَى أَبِى بَكْرٍ تَطْلُبُ أَنْتَ مِيرَاثَكَ مِنَ ابْنِ أَخِيكَ وَيَطْلُبُ هَذَا مِيرَاثَ امْرَأَتِهِ مِنْ أَبِيهَا ؟ فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ: إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ نُورَثُ مَا تَرَكْنَاهُ صَدَقَةٌ » . وَاللَّهُ يَعْلَمُ إِنَّهُ صَادِقٌ بَارٌّ رَاشِدٌ تَابِعٌ لِلْحَقِّ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَفِى الْحَدِيثِ قِصَّةٌ طَوِيلَةٌ . وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ مِنْ حَدِيثِ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ .
Tercemesi:
Bize Hasen b. Ali el-Hallal (Hasan b. Ali Hüzelî), ona Bişr b. Ömer (ez-Zehraî), ona Malik b. Enes (el-Esbahî), ona da (Muhammed) b. Şihab (ez-Zührî), Malik b. Evs b. el-Hadesan’ın şöyle anlattığını nakletti: Ömer b. Hattab’ın huzuruna girmiştim. (Aynı anda) Osman b. Affan, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf ve Sa’d b. Ebu Vakkas da onun yanına gelmişlerdi. Sonra Ali ve Abbas da davacı ve davalı olarak oraya geldiler. Ömer dedi ki: “Göğün ve yerin izni ve iradesiyle varlığını koruduğu Allah hakkı için size sorarım: Rasulullah’ın (sav) ‘Biz miras bırakmayız, bizim bıraktığımız her şey sadakadır’ buyurduğunu biliyor musunuz?” Onlar da “Evet” dediler. Bunun üzerine Ömer dedi ki: “Rasulullah (sav) vefat edince Ebu Bekir ‘Ben Allah’ın Rasulü’nün (sav) halifesiyim’ dedi. Sen (Abbas) ve bu (Ali) Ebu Bekir’e geldiniz. Sen kardeşinin oğlundan mirasını istiyordun, o da babasından karısının mirasını istiyordu. Bunun üzerine Ebu Bekir şöyle dedi: Şüphesiz Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: ‘Biz (Peygamberler) miras bırakmayız. Bizim bıraktıklarımız sadakadır.’ Allah biliyor ki o, (Ebu Bekir) doğru, dindar, akıl ve zeka sahibi idi, hakka uymuştu.”
Tirmizî: Bu hadis bu şeklinden daha uzuncadır. Bu hadis Malik b. Enes rivayeti olarak hasen-sahih-garibtir.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
نُورَثُ مَا تَرَكْنَاهُ صَدَقَةٌ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Siyer 44, 4/158
Senetler:
1. Ebu Bekir es-Sıddîk (Abdullah b. Osman b. Amir b. Amr b. Ka'b)
2. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
3. Ebu Said Malik b. Evs en-Nasrî (Malik b. Evs b. Hadesân b. Nasr b. Muaviye)
4. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
5. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
6. Ebu Muhammed Bişr b. Ömer ez-Zehraî (Bişr b. Ömer b. Hakem b. Ukbe)
7. Hasan b. Ali el-Hüzeli (Hasan b. Ali b. Muhammed)
Konular:
Peygamberler, miras bırakmamaları, bıraktıklarının sadaka olduğu
Sahabe, anlayış farklılıkları
Sahâbe, sahabiler ve hadîs
Sahabe, sünneti sorarak öğrenmeleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20045, T001549
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى الْعَدَنِىُّ الْمَكِّىُّ - وَيُكْنَى بِأَبِى عَبْدِ اللَّهِ الرَّجُلُ الصَّالِحُ هُوَ ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ نَوْفَلِ بْنِ مُسَاحِقٍ عَنِ ابْنِ عِصَامٍ الْمُزَنِىِّ عَنْ أَبِيهِ وَكَانَتْ لَهُ صُحْبَةٌ قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذَا بَعَثَ جَيْشًا أَوْ سَرِيَّةً يَقُولُ لَهُمْ « إِذَا رَأَيْتُمْ مَسْجِدًا أَوْ سَمِعْتُمْ مُؤَذِّنًا فَلاَ تَقْتُلُوا أَحَدًا » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ وَهُوَ حَدِيثُ ابْنِ عُيَيْنَةَ .
Tercemesi:
Bize salih bir râvi olan ve İbn Ebu Ömer olarak da bilinen Ebu Abdullah Muhammed b. Yahya el-Adenî el-Mekkî, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Abdülmelik b. Nevfel b. Müsâhik, ona İbn İsâm el-Müzenî, ona da sahabîliği bulunan babası [İsâm el-Müzenî] şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) bir ordu ya da müfreze sevk ettiğinde onlara "[Hedefinizde] bir mescid gördüğünüzde yahut müezzin işittiğinizde kimseyi öldürmeyin!" buyururdu.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-garib bir hadis olup İbn Uyeyne'nin rivayetidir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Siyer 2, 4/120
Senetler:
()
Konular:
Savaş, ilan etme ve savaş hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20060, T001551
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ وَمُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ قَالاَ حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ مُعَاذٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى عَرُوبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ عَنْ أَبِى طَلْحَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ إِذَا ظَهَرَ عَلَى قَوْمٍ أَقَامَ بِعَرْصَتِهِمْ ثَلاَثًا . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ وَحَدِيثُ حُمَيْدٍ عَنْ أَنَسٍ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَدْ رَخَّصَ قَوْمٌ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ فِى الْغَارَةِ بِاللَّيْلِ وَأَنْ يَبِيتُوا وَكَرِهَهُ بَعْضُهُمْ . وَقَالَ أَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ: لاَ بَأْسَ أَنْ يُبَيَّتَ الْعَدُوُّ لَيْلاً . وَمَعْنَى قَوْلِهِ وَافَقَ مُحَمَّدٌ الْخَمِيسَ يَعْنِى بِهِ الْجَيْشَ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe ve Muhammed b. Beşşâr, onlara Muaz b. Muaz, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Katâde, ona Enes, ona da Ebu Talha şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) bir düşmanı yendiğinde onların toprağında üç [gün] kalırdı.
Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Humeyd'in, Enes'ten naklettiği hadis de hasen-sahihtir. İlim ehlinden bir grup geceleyin baskın vermek konusunda ve [o memlekette] kalmak hususunda ruhsat tanımışlardır. Bir kısmı da kerih görmüştür (kerihû). Ahmed [b. Hanbel] ve İshak [b. Râhûye], "Düşman [toprağında] gecelemek konusunda sakınca yoktur" demişlerdir.
Hadisteki "وَافَقَ مُحَمَّدٌ الْخَمِيسَ" ifadesi, Hz. Peygamber'in ordusu anlamına gelmektedir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Siyer 3, 4/121
Senetler:
()
Konular:
Siyer, Hz. Peygamber'in gazveleri
Siyer, Hz. Peygamberin savaşa başlama vakti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20104, T001559
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو سَعِيدٍ الأَشَجُّ حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا بُرَيْدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ جَدِّهِ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى قَالَ: قَدِمْتُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى نَفَرٍ مِنَ الأَشْعَرِيِّينَ خَيْبَرَ فَأَسْهَمَ لَنَا مَعَ الَّذِينَ افْتَتَحُوهَا . هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَهْلِ الْعِلْمِ. قَالَ الأَوْزَاعِىُّ مَنْ لَحِقَ بِالْمُسْلِمِينَ قَبْلَ أَنْ يُسْهَمَ لِلْخَيْلِ أُسْهِمَ لَهُ . وَبُرَيْدٌ يُكْنَى أَبَا بُرَيْدَةَ وَهُوَ ثِقَةٌ وَرَوَى عَنْهُ سُفْيَانُ الثَّوْرِىُّ وَابْنُ عُيَيْنَةَ وَغَيْرُهُمَا .
Tercemesi:
Bize Ebu Said el-Eşec, ona Hafs b. Ğiyâs, ona Büreyd b. Abdullah b. Ebu Bürde, ona dedesi Ebu Bürde, ona da Ebu Musa şöyle rivayet etmiştir:
Eş'arîler'den bir topluluk içinde Rasulullah'ın (sav) yanına, Hayber'e geldim. Fethe iştirak edenlerle beraber bize de ganimetten pay verdi.
Bu, hasen-garîb bir hadistir. Amel, bir kısım ilim ehli nezdinde bu [hadise] göredir. el-Evzâî, "Atlar için hisse verilmeden önce müslümanlara katılana hisse verilir" demiştir.
[Senetteki] Büreyd'in künyesi Ebu Büreyde [olup] o, sikadır. Kendisinden Süfyan es-Sevrî, İbn Uyeyene ve başkaları hadis nakletmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Siyer 10, 4/128
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20040, T001548
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ عَنْ أَبِى الْبَخْتَرِىِّ أَنَّ جَيْشًا مِنْ جُيُوشِ الْمُسْلِمِينَ كَانَ أَمِيرَهُمْ سَلْمَانُ الْفَارِسِىُّ حَاصَرُوا قَصْرًا مِنْ قُصُورِ فَارِسَ فَقَالُوا: يَا أَبَا عَبْدِ اللَّهِ أَلاَ نَنْهَدُ إِلَيْهِمْ؟ قَالَ دَعُونِى أَدْعُهُمْ كَمَا سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَدْعُوهُمْ . فَأَتَاهُمْ سَلْمَانُ فَقَالَ لَهُمْ: إِنَّمَا أَنَا رَجُلٌ مِنْكُمْ فَارِسِىٌّ تَرَوْنَ الْعَرَبَ يُطِيعُونَنِى فَإِنْ أَسْلَمْتُمْ فَلَكُمْ مِثْلُ الَّذِى لَنَا وَعَلَيْكُمْ مِثْلُ الَّذِى عَلَيْنَا وَإِنْ أَبَيْتُمْ إِلاَّ دِينَكُمْ تَرَكْنَاكُمْ عَلَيْهِ وَأَعْطُونَا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَأَنْتُمْ صَاغِرُونَ . قَالَ وَرَطَنَ إِلَيْهِمْ بِالْفَارِسِيَّةِ وَأَنْتُمْ غَيْرُ مَحْمُودِينَ . وَإِنْ أَبَيْتُمْ نَابَذْنَاكُمْ عَلَى سَوَاءٍ . قَالُوا مَا نَحْنُ بِالَّذِى نُعْطِى الْجِزْيَةَ وَلَكِنَّا نُقَاتِلُكُمْ . فَقَالُوا يَا أَبَا عَبْدِ اللَّهِ أَلاَ نَنْهَدُ إِلَيْهِمْ قَالَ لاَ . فَدَعَاهُمْ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلَى مِثْلِ هَذَا ثُمَّ قَالَ: انْهَدُوا إِلَيْهِمْ . قَالَ فَنَهَدْنَا إِلَيْهِمْ فَفَتَحْنَا ذَلِكَ الْقَصْرَ . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ بُرَيْدَةَ وَالنُّعْمَانِ بْنِ مُقَرِّنٍ وَابْنِ عُمَرَ وَابْنِ عَبَّاسٍ . وَحَدِيثُ سَلْمَانَ حَدِيثٌ حَسَنٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ . وَسَمِعْتُ مُحَمَّدًا يَقُولُ أَبُو الْبَخْتَرِىِّ لَمْ يُدْرِكْ سَلْمَانَ لأَنَّهُ لَمْ يُدْرِكْ عَلِيًّا وَسَلْمَانُ مَاتَ قَبْلَ عَلِىٍّ . وَقَدْ ذَهَبَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم إِلَى هَذَا وَرَأَوْا أَنْ يُدْعَوْا قَبْلَ الْقِتَالِ وَهُوَ قَوْلُ إِسْحَاقَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : إِنْ تُقُدِّمَ إِلَيْهِمْ فِى الدَّعْوَةِ فَحَسَنٌ يَكُونُ ذَلِكَ أَهْيَبَ . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ لاَ دَعْوَةَ الْيَوْمَ . وَقَالَ أَحْمَدُ لاَ أَعْرِفُ الْيَوْمَ أَحَدًا يُدْعَى . وَقَالَ الشَّافِعِىُّ لاَ يُقَاتَلُ الْعَدُوُّ حَتَّى يُدْعَوْا إِلاَّ أَنْ يَعْجَلُوا عَنْ ذَلِكَ فَإِنْ لَمْ يَفْعَلْ فَقَدْ بَلَغَتْهُمُ الدَّعْوَةُ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Ebu Avâne, ona Atâ b. Sâib, ona da Ebu Bahterî şöyle rivayet etmiştir:
Müslümanların ordularından biri komutanları Selman el-Fârisî olduğu halde Fars kalelerinden birini kuşatma altına aldı da [müslüman askerler], "Ey Selman! Onlara saldırmayacak mıyız?" dediler. [Selman], "Beni bırakın da Rasulullah'ın (sav) [müşrikleri] davet ettiğini işittiğim gibi onları [İslâm'a] davet edeyim" dedi. Selman onlara gelip "Ben sizden olan Farslı biriyim! Arapların bana itaat ettiğini de görüyorsunuz. Eğer teslim olup [İslâm'a da girerseniz] lehimize ve aleyhimize olanlar sizin de lehinize ve aleyhinize olur! Kabul etmeyip dininiz üzere kalır ve bize küçük düşürülmüş kimseler olarak elinizle cizye verirseniz sizi olduğunuz hal üzere bırakırız" dedi ve onlarla Farsça [bir şeyler] konuştu. [Sözlerine devam ederek] "Sizler [her hâlükarda] övülmüş kimseler olmayacaksınız! Eğer [bunu da] kabul etmezseniz sizinle göğüs göğüse çarpışırız!" dedi. [Düşman], "Size cizye [falan] verecek değiliz. Ama biz, size karşı savaşacağız!" dedi. [Müslümanlar], "Ey Ebu Abdullah! Onlarla savaşmayacak mıyız?" dediler. O, "Hayır!" deyip bunun gibi üç gün [boyunca] onlara davette bulundu. Ardından, "Onlarla savaşın!" dedi. Biz de onlarla savaştık ve kaleyi fethettik.
[Tirmizî şöyle] demiştir: Bu konuda Büreyde, Numan b. Mukarrin, İbn Ömer ve İbn Abbâs'tan da hadis nakledilmiştir. Selman hadisi hasen olup onu sadece Atâ b. Sâib'in rivayeti ile bilmekteyiz.
Muhammed [b. İsmail el-Buhârî'yi] şöyle derken işittim: Ebu Bahterî, Selman'a yetişmemiştir. Çünkü o Ali'ye de yetişmemiştir ki Selman, Ali'den önce vefat etmiştir.
Nebî'nin (sav) ashabından ilim ehli bazı kimseler bu [hadisin gereğince] görüşte bulunmuşlar ve savaştan önce davet etmeyi benimsemişlerdir ki bu, İshâk b. İbrahim'in de görüşüdür. O, "Onlara karşı önce davette bulunulursa bu güzeldir ve korku salmak bakımından daha uygundur" demiştir. Bir kısım ilim ehli de bugün davete gerek olmadığını benimsemiştir. Ahmed [b. Hanbel], "Bugün davete muhatap olmayan birini bilmiyorum!" demiştir. Şâfiî, "Davet edilmelerine dek düşmanla savaşılmaz. Ancak düşman hızlı davranır da davet yapılamazsa onlara davet ulaşmış kabul edilir" demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Siyer 1, 4/119
Senetler:
()
Konular:
İnsan, İnsanlık
Sahabe, Aralalarındaki ihtilaflar
Savaş, barış, eman/güvence vermek
Savaş, ilan etme ve savaş hukuku
Yönetim, cizye vergisi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
20090, T001556
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ يَزِيدَ بْنِ هُرْمُزَ أَنَّ نَجْدَةَ الْحَرُورِىَّ كَتَبَ إِلَى ابْنِ عَبَّاسٍ يَسْأَلُهُ هَلْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَغْزُو بِالنِّسَاءِ؟ وَهَلْ كَانَ يَضْرِبُ لَهُنَّ بِسَهْمٍ ؟ فَكَتَبَ إِلَيْهِ ابْنُ عَبَّاسٍ: كَتَبْتَ إِلَىَّ تَسْأَلُنِى هَلْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَغْزُو بِالنِّسَاءِ وَكَانَ يَغْزُو بِهِنَّ فَيُدَاوِينَ الْمَرْضَى وَيُحْذَيْنَ مِنَ الْغَنِيمَةِ وَأَمَّا يُسْهِمُ فَلَمْ يَضْرِبْ لَهُنَّ بِسَهْمٍ . وَفِى الْبَابِ عَنْ أَنَسٍ وَأُمِّ عَطِيَّةَ . وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَكْثَرِ أَهْلِ الْعِلْمِ . وَهُوَ قَوْلُ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ وَالشَّافِعِىِّ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ يُسْهَمُ لِلْمَرْأَةِ وَالصَّبِىِّ . وَهُوَ قَوْلُ الأَوْزَاعِىِّ . قَالَ الأَوْزَاعِىُّ وَأَسْهَمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِلصِّبْيَانِ بِخَيْبَرَ وَأَسْهَمَتْ أَئِمَّةُ الْمُسْلِمِينَ لِكُلِّ مَوْلُودٍ وُلِدَ فِى أَرْضِ الْحَرْبِ . قَالَ الأَوْزَاعِىُّ: وَأَسْهَمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لِلنِّسَاءِ بِخَيْبَرَ وَأَخَذَ بِذَلِكَ الْمُسْلِمُونَ بَعْدَهُ . حَدَّثَنَا بِذَلِكَ عَلِىُّ بْنُ خَشْرَمٍ حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ بِهَذَا . وَمَعْنَى قَوْلِهِ وَيُحْذَيْنَ مِنَ الْغَنِيمَةِ يَقُولُ يُرْضَخُ لَهُنَّ بِشَىْءٍ مِنَ الْغَنِيمَةِ يُعْطَيْنَ شَيْئًا .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Hâtim b. İsmail, ona Cafer b. Muhammed, ona babası [Muhammed el-Bâkır], ona da Yezid b. Hürmüz şöyle rivayet etmiştir:
Necde el-Harûrî, İbn Abbâs'a [mektup] yazarak "Rasulullah (sav) kadınlarla birlikte savaşa çıkar mıydı? Onlar için [ganimet] payı verir miydi?" diye sordu. İbn Abbâs da ona [mektup] yazıp "'Rasulullah (sav) kadınlarla birlikte savaşa çıkar mıydı?' diye bana yazmışsın. Onlarla birlikte savaşa çıkar, onlar hastaları tedavi ederler ve ganimetten kendilerine bir şeyler verilirdi. Ama [savaşçı gibi kendilerine] pay verilmesine gelince, onlar için pay vermedi" dedi.
[Tirmizî şöyle demiştir]: Bu konuda Enes'ten ve Ümmü Atiyye'den de hadis nakledilmiştir.
Bu, hasen-sahih bir hadistir.
İlim ehlinin büyük çoğunluğuna göre amel buna göredir ki bu, Süfyân es-Sevrî ve Şâfiî'nin görüşüdür. Bazıları, "Kadına ve çocuğa [ganimet] payı verilir" demiştir ki bu, el-Evzâî'nin görüşüdür. el-Evzâî, "Nebî (sav) çocuklara Hayber'de pay vermiş, müslümanların idareceleri (eimme) de savaş toprağında doğan her çocuk için [ganimet] payı vermiştir" demiştir. [Aynı şekilde] el-Evzâî, "Nebî (sav) kadınlara Hayber'de [ganimet] payı vermiş, ondan sonra da müslümanlar [bu uygulamayı esas] almışlardır" demiştir. Bize Ali b. Haşrem, ona İsa b. Yunus, ona da el-Evzâî böylece nakletmiştir. "Ganimetten kendilerine bir şeyler verilirdi" ifadesinin anlamı, onlar için ganimet mallarından hediye türü bir şeyler vermek demektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Siyer 8, 4/125
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Kadın, Savaşa katılmaları, savaştaki Hizmetleri