Giriş

Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona da Osman b. Ömer önceki hadisi ahberenâ lafzını kullanmadan aynı sened ve mana ile rivayet etmiştir. Bu rivayete göre İbn Abbas şöyle demiştir: "Senin için bir talak hakkı daha vardır. Rasulullah (sav) da böyle hüküm vermişti." [Ebû Davud dedi ki: Ben Ahmed b. Hanbel'in, Abdurrezzak şöyle dedi diye naklettiğini bizzat işittim: Îbnu'l-Mübârek, Ma'mer'e; Bu Ebu'l-Hasan kimdir? Vallahi o (bu hadisi İbn Abbas'tan rivayet etmekle) büyük bir sorumluluk yüklenmiştir dedi.] [Yine Ebû Davud dedi ki: Ebu'l-Hasen, kendisinden ez-Zührî'nin rivayet ettiği kişidir. Zührî onun fukahadan biri olduğunu söylerdi. Zührî, Ebu'l-Hasan'dan birçok hadis rivayet etmiştir.] [Yine Ebû Davud şöyle dedi: Ebû'l-Hasan maruf bir kimsedir, fakat uygulama bu hadise göre değildir.]


Açıklama: Burada ikisi de köle olan bir karı-kocanın durumu ele alınmaktadır. Kölenin iki talak hakkı bulunduğuna göre, onlar da iki talakla birbirinden ayrılmışlardır. Ama bilahare ikisi de özgürlüğüne kavuşacak olurlarsa, İbn Abbas’a göre kalan bir talakla tekrar evlenmeleri câizdir. İbn Abbas’ın bu kanaatine rağmen fukahanın cumhuruna göre, onların tekrar evlenmeleri câiz değildir. Onlara göre İbn Abbas’ın söylediği, İslâm’ın ilk dönemlerine ait bir uygulamadır. Bu uygulama bilâhare neshedilmiştir. Dolayısıyla bir köle, cariye olan karısını iki talakla boşadıktan sonra tekrar onunla evlenemez; ancak câriye başka bir erkekle evlenip boşandıktan sonra tekrar evlenebilirler.

    Öneri Formu
13110 D002188 Ebu Davud, Talak, 6

Bize Ubeydullah b. Sa'd ez-Zührî, ona Yakub b. İbrahim, ona babası, ona İbn İshak, ona Sevr b. Yezid el-Hımsî, ona İlya'da oturan Muhammed b. Ubeydullah b. Ebu Salih rivayet etmiştir: Bir gün) Adiy b. Adiy el-Kindî ile yola çıkmıştım. Mekke'ye vardığımızda Adiy beni Safiyye bt. Şeybe'ye gönderdi. Safiyye, Hz. Aişe'den (r.anha) pek çok hadis duyup ezberlemişti. Yanına vardığımda dedi ki: Ben Hz. Aişe'nin, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu bizzat işittim, dediğini duydum: "Öfke halinde verilen talakın ve köle âzâdının hükmü yoktur. " [Ebû Davud dedi ki: Öyle zannediyorum ki el-gılâk kelimesi öfke demektir.]


Açıklama: İğlâk kelimesi öfke anlamına geldiği gibi baskı, zorlama, tehdit gibi manalara da gelmektedir. Talakın zaten genelde öfke ile verildiğine dikkat çeken bazı âlimler, buradaki iğlâk kelimesine de öfke anlamını vermenin yanlış olacağını, baskı anlamının daha uygun düşeceğini söylemişlerdir. Ancak ne dediğini bilmeyecek derecede öfkelenen birinin verdiği talakın geçersiz olduğu fikri de fukaha arasında benimsenmiştir. Dolayısıyla iğlâk kelimesine öfke manası verilecek olursa, bununla sözlerinin ne anlama geldiğini bilmeyecek derecede, hırsın akla hükmettiği şekildeki bir öfkeyi anlamak gerekir. Bu hadisin ravilerinden Muhammed b. Ubeyd b. Ebî Salih, muhaddisler nazarında zayıf biridir. Ancak diğer bazı kaynaklarda farklı tarîklerle gelen ve bunu destekleyen rivayetler yer almaktadır.

    Öneri Formu
13116 D002193 Ebu Davud, Talak, 8

Bize Müslim b. İbrahim, ona da Hişam; (T) Bize İbn Sabbah, ona Abdülaziz b. Abdussamed, onlara Matar el-Varrak, ona da Amr b. Şuayb'ın babası vasıtasıyla dedesinin haber verdiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Evlenmediğin bir kadını boşaman caiz değildir. Malik olmadığın bir köleyi âzâd etmen de sahip olmadığın bir malı satman da caiz değildir." İbnu's-Sabbah buna şu ilaveyi yaptı: "Sahip olmadığın bir şey adadığında, adağını yerine getirmen gerekmez."


    Öneri Formu
13112 D002190 Ebu Davud, Talak, 7

Bize Ahmed b. Salih, ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Hz. Peygamber'in azadlısı Ebu Rafi' soyundan biri, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) rivayet etmiştir: Rükâne ve kardeşlerinin babası olan Abdiyezîd, Rükâne ve kardeşlerinin annesi olan karısını boşamış ve Müzeyne kabilesinden bir kadınla evlenmişti. Sonra bu kadın Hz. Peygamber'e geldi ve (kocasının erkekliğinin olmadığını göstermek amacıyla) başından kopardığı bir saç telini göstererek kocam bana ancak şu kıl kadar dokunabiliyor, bundan dolayı bizi ayır! dedi. Hz. Peygamber'in canı sıkıldı ve Rükâne ile kardeşlerini çağırdı. Sonra bu çocukları göstererek yanındakilere ne dersiniz; bu çocuk, şu şu cihetle Abdiyezîd'e benzemiyor mu? Şu diğeri de şu şu açıdan ona benzemiyor mu? diye sordu. Yanındakiler de evet dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Abdiyezîd'e "boşa bu kadını!" dedi, o da boşadı. Sonra, "Rükâne ve kardeşlerinin annesi olan eski karına dön!" buyurdu. O zaman Abdiyezîd ben onu üç talakla boşamıştım ey Allah’ın Rasulü dedi. Hz. Peygamber "biliyorum, dön ona!" buyurdu ve "Ey Peygamber! Kadınları boşamaya niyetlendiğinizde, onlar için belirlenen iddetlerine dikkat ederek boşayın!" (Talak, 1) mealindeki ayeti okudu. [Ebû Davud dedi ki: Nafi' b. Uceyr ve Abdullah b. Ali b. Yezid b. Rükâne'nin babası vasıtasıyla dedesinden rivayet ettiği hadise göre; Rükâne karısını kesin bir şekilde boşadıktan sonra Hz. Peygamber (sav) o kadını Rükâne'ye geri göndermiş. Bu rivayet, bu konuda daha önce geçen rivayetten daha sahihtir. Çünkü olayı yaşayan adamın çocuğu ve ailesi, başkalarından daha iyi bilirler. Buna göre Rükâne karısını sadece bir defa kesin bir şekilde boşamış, Rasulullah (sav) da bu boşamayı bir talak saymıştır.]


    Öneri Formu
13122 D002196 Ebu Davud, Talak, 9, 10

Bize Humeyd b. Mes'ade, ona İsmail, ona Eyyüb, ona Abdullah b. Kesir, ona da Mücahid rivayet etmiştir: İbn Abbas’ın (ra) yanında bulunuyordum. Bir adam gelip, karısını üç talakla boşadığını söyledi. İbn Abbas bir müddet sustu, hatta ben kadını adama geri verecek diye düşündüm. Ama sonra dedi ki: Sizden biri ahmaklık kayığına biner de sonra gelip; Ya İbn Abbas!.. Ya İbn Abbas!.. diye çare aramaya mı çıkar? Aziz ve Celil olan Allah; "Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona mutlaka bir çıkış yolu gösterir" (Talak, 2) buyurmuştur. Ama sen Allah'tan korkmadın (üç talakı da verdi), ben sana bir çıkış yolu bulamıyorum. Sen Rabbine isyan ettin ve karın da senden boş oldu. Allah Teâlâ; "Ey Peygamber! Kadınları boşadığınızda, onları iddetlerinin önünde boşayın!" (Talak, 1) buyurmuştur. [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi Humeyd el-A'rac ve başkaları Mücahid vasıtasıyla İbn Abbas'dan rivayet ettiler. Şu'be de Amr b. Mürre'den, o da Saîd b. Cübeyr vasıtasıyla İbn Abbas'tan rivayet etti. Bu hadisi Eyyüb ile İbn Cüreyc de İkrime b. Halid, o da Said b. Cübeyr vasıtasıyla İbn Abbas'tan rivayet ettiler.] [İbn Cüreyc de Abdülhamid b. Râfi', o da Ata vasıtasıyla İbn Abbas'tan rivayet etti. el-A'meş ise bunu Malik b. el-Haris vasıtasıyla İbn Abbas'tan, İbn Cüreyc de Amr b. Dinar vasıtasıyla İbn Abbas'tan rivayet etti. Bunların hepsi, İbn Abbas'ın bir defa da verilen üç talakı geçerli saydığını söylediler. İsmail'in Eyyüb'den, onun da Abdullah b. Kesir'den naklettiği rivayette olduğu gibi, sözü edilen kişiye İbn Abbas'ın karın senden boş oldu dediğini rivayet ettiler.] [Yine Ebû Davud dedi ki: Hammad b. Zeyd Eyyüb'den, onun da İkrime'den rivayet ettiğine göre, İbn Abbas, bir defada karına sen üç talakla boşsun derse, bu bir talak sayılır dedi. Bunu İsmail b. İbrahim de İkrime'den rivayet etti, ancak İbn Abbas'ı zikretmeyip İkrime'nin sözü olarak nakletti.]


    Öneri Formu
13125 D002197 Ebu Davud, Talak, 9, 10

Bize el-Hasan b. Ali ona Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd'den; demiştir ki: "Ben Eyyüb'e: Sen el-Hasan'ın işin elindedir (sözü) hakkındaki görüşüyle fetva veren bir kimse gördün mü? diye sordum. Hayır (görmedim), fakat Katade bize İbn Semure'nin azatlı kölesi Kesir Ebu Seleme ve Ebu Hureyre senediyle Peygamber'den (sav) (el-Hasen'in) görüşüne benzeyen bir söz rivayet etti. (Daha sonra) Eyyüb şöyle dedi; (Fakat ben bu rivayeti işittikten sonra) Kesir bizim yanımıza geldi (ben de) kendisine (Katade'nin bu rivayetini duyup duymadığını) sordum: Ben kesinlikle bunu rivayet etmedim diye cevap verdi. Bunun üzerine durumu Katade'ye anlattım, o da evet (o bunu bana rivayet etmişti) fakat unutmuş dedi."


    Öneri Formu
13147 D002204 Ebu Davud, Talak, 12, 13


    Öneri Formu
13113 D002191 Ebu Davud, Talak, 7

Bize el-Ka'neb, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Abdurrahman b. Habib, ona Atâ b. Ebu Rabah, ona İbn Mâhek, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Üç şeyin ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir: Nikâh, talak, rec'at (talaktan dönmek)."


Açıklama: Bakara suresinde nikâh ve talaktan bahsedilen ayetlerin içinde; “Allah’ın ayetlerini eğlence yapmayın!” (Bakara, 231) buyurulmaktadır. Bu ifade, nikâh ve talak konusunun ne kadar ciddiye alınması gerektiği anlamına gelmektedir. Bu meselenin şakaya gelir tarafı yoktur. Şaka ile kıyılan nikâh ve verilen talakın hükmü konusunda ulema arasında farklı görüşler vardır. Bu konuda kanaatimizce niyet şart olmalıdır. "Boşamaya azmederse…" (Bakara, 227) mealindeki ayette geçen "azmederse" ifadesi, niyet ve kastın şart olduğunu göstermektedir. Ancak bu meselenin şakası yoktur; dolayısıyla sözlerin dikkatle seçilmesi gerekir.

    Öneri Formu
13118 D002194 Ebu Davud, Talak, 9

Bize Ahmed b. Salih, ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona İbn Tâvus, ona da babası, Ebu's-Sahbâ'nın İbn Abbas'a (ra) şöyle dediğini nakletmiştir: "Sen, Hz. Peygamber (sav) ile Ebu Bekir (ra) devrinde ve Hz. Ömer (ra) döneminin ilk üç yılında bir defada verilen üç talâkın bir talâk sayıldığını biliyor musun? İbn Abbas (ra) da cevaben, evet dedi."


    Öneri Formu
13128 D002200 Ebu Davud, Talak, 9, 10

Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyan (es-Sevrî), ona Yahya b. Said, ona Muhammed b. İbrahim et-Teymî, ona Alkame b. Vakkas el-Leysî, ona da Ömer b. Hattab, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ameller niyetlere göredir. Herkes niyetinin karşılığını alır. Her kim Allah'a ve Rasulü'ne hicret ederse, onun hicreti Allah'a ve Rasulü'nedir. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadın için hicret ederse, onun hicreti hicret etmiş olduğu şeyedir."


    Öneri Formu
13137 D002201 Ebu Davud, Talak, 10, 11