Öneri Formu
Hadis Id, No:
33575, B004974
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ حَدَّثَنَا شُعَيْبٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « قَالَ اللَّهُ كَذَّبَنِى ابْنُ آدَمَ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ ذَلِكَ ، وَشَتَمَنِى وَلَمْ يَكُنْ لَهُ ذَلِكَ ، فَأَمَّا تَكْذِيبُهُ إِيَّاىَ فَقَوْلُهُ لَنْ يُعِيدَنِى كَمَا بَدَأَنِى ، وَلَيْسَ أَوَّلُ الْخَلْقِ بِأَهْوَنَ عَلَىَّ مِنْ إِعَادَتِهِ ، وَأَمَّا شَتْمُهُ إِيَّاىَ فَقَوْلُهُ اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا ، وَأَنَا الأَحَدُ الصَّمَدُ لَمْ أَلِدْ وَلَمْ أُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لِى كُفْأً أَحَدٌ » .
Tercemesi:
Bize Ebu’l-Yemân, ona Şuayb, ona Ebu’z-Zinâd, ona el-A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Allah buyurdu ki: Âdemoğlu beni yalanladı ama onun bunu yapmaması gerekirdi, Âdemoğlu bana sövdü hâlbuki onun bunu yapmaması gerekirdi. Onun beni yalanlaması, benim kendisini ilkin yarattığım gibi bir daha asla iade edemeyeceğimi söylemesidir. Onun bana sövmesi ise Allah bir evlat edindi, demesidir. Hâlbuki ben doğurmamış ve doğurulmamış Samed’im ve hiç kimse benim dengim değildir.”
“Doğurmamıştır, doğurulmamıştır, kimse de onun dengi değildir” (İhlas, 112/3-4) Kufuen, kefîen ve kifâen kelimeleri (denk, benzer anlamında) aynı anlama gelir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/309
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, varlığı ve birliği
KTB, YARATILIŞ
حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ يَزِيدَ الْكَاهِلِىُّ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ أَبِى عُبَيْدَةَ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَ سَأَلْتُهَا عَنْ قَوْلِهِ تَعَالَى ( إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ ) قَالَتْ نَهَرٌ أُعْطِيَهُ نَبِيُّكُمْ صلى الله عليه وسلم شَاطِئَاهُ عَلَيْهِ دُرٌّ مُجَوَّفٌ آنِيَتُهُ كَعَدَدِ النُّجُومِ . رَوَاهُ زَكَرِيَّاءُ وَأَبُو الأَحْوَصِ وَمُطَرِّفٌ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ .
Bize Halid b. Yezîd el-Kâhilî, ona İsrâil, ona Ebu İshak, ona da Ubeyde, şöyle demiştir:
Ben Âişe'ye (r.anha) Yüce Allah'ın "Biz hakikatte sana Kevser'i verdik" ayetini sordum, bana “Kevser Peygamberiniz'e (sav) bahşedilmiş muazzam bir ırmaktır. Onun sahilinin iki tarafı üzerinde içi boşaltılmış hâlis inci bulunmakta olup, bardakları da yıldızların sayısı kadardır” dedi.
Zekeriya b. Ebu Zaide, Ebu Ahvas ve Mutarrıf da bu hadisi Ebu İshak'tan rivayet etmişlerdir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33557, B004965
Hadis:
حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ يَزِيدَ الْكَاهِلِىُّ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ أَبِى عُبَيْدَةَ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَ سَأَلْتُهَا عَنْ قَوْلِهِ تَعَالَى ( إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ ) قَالَتْ نَهَرٌ أُعْطِيَهُ نَبِيُّكُمْ صلى الله عليه وسلم شَاطِئَاهُ عَلَيْهِ دُرٌّ مُجَوَّفٌ آنِيَتُهُ كَعَدَدِ النُّجُومِ . رَوَاهُ زَكَرِيَّاءُ وَأَبُو الأَحْوَصِ وَمُطَرِّفٌ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ .
Tercemesi:
Bize Halid b. Yezîd el-Kâhilî, ona İsrâil, ona Ebu İshak, ona da Ubeyde, şöyle demiştir:
Ben Âişe'ye (r.anha) Yüce Allah'ın "Biz hakikatte sana Kevser'i verdik" ayetini sordum, bana “Kevser Peygamberiniz'e (sav) bahşedilmiş muazzam bir ırmaktır. Onun sahilinin iki tarafı üzerinde içi boşaltılmış hâlis inci bulunmakta olup, bardakları da yıldızların sayısı kadardır” dedi.
Zekeriya b. Ebu Zaide, Ebu Ahvas ve Mutarrıf da bu hadisi Ebu İshak'tan rivayet etmişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/307
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Ubeyde b. Abdullah el-Hüzeli (Amir b. Abdullah b. Mes'ud)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
5. Ebu Heysem Hâlid b. Yezid el-Esedî (Hâlid b. Yezid b. Ziyâd)
Konular:
Kevser, Kevser / havz
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى الضُّحَى عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ مَا صَلَّى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم صَلاَةً بَعْدَ أَنْ نَزَلَتْ عَلَيْهِ ( إِذَا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ ) إِلاَّ يَقُولُ فِيهَا « سُبْحَانَكَ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ ، اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِى » .
Bize Hasan b. Rabî, ona Ebu Ahvas, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona Mesrûk, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir:
Peygamber (sav) "İzâ câe nasrullâhi ve'l-feth" Suresi indikten sonra kıldığı her namazda muhakkak "Subhâneke Rabbena ve bi-hamdike, Allâhummeğfir (Rabbimiz seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Bağışla Allah'ım)" derdi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33561, B004967
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى الضُّحَى عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ مَا صَلَّى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم صَلاَةً بَعْدَ أَنْ نَزَلَتْ عَلَيْهِ ( إِذَا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ ) إِلاَّ يَقُولُ فِيهَا « سُبْحَانَكَ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ ، اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِى » .
Tercemesi:
Bize Hasan b. Rabî, ona Ebu Ahvas, ona A'meş, ona Ebu Duhâ, ona Mesrûk, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir:
Peygamber (sav) "İzâ câe nasrullâhi ve'l-feth" Suresi indikten sonra kıldığı her namazda muhakkak "Subhâneke Rabbena ve bi-hamdike, Allâhummeğfir (Rabbimiz seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Bağışla Allah'ım)" derdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/307
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Duhâ Müslim b. Subeyh el-Hemdanî (Müslim b. Subeyh)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Ahvas Sellâm b. Süleym el-Hanefî (Sellâm b. Süleym)
6. Hasan b. Rabi' el-Burani (Hasan b. Rabi b. Süleyman)
Konular:
Dua, secdede, ruküda ve doğrulunca
KTB, DUA
Kur'an, Surelerin, Ayetlerin Faziletleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33565, B004970
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ أَبِى بِشْرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ كَانَ عُمَرُ يُدْخِلُنِى مَعَ أَشْيَاخِ بَدْرٍ ، فَكَأَنَّ بَعْضَهُمْ وَجَدَ فِى نَفْسِهِ فَقَالَ لِمَ تُدْخِلُ هَذَا مَعَنَا وَلَنَا أَبْنَاءٌ مِثْلُهُ فَقَالَ عُمَرُ إِنَّهُ مِنْ حَيْثُ عَلِمْتُمْ . فَدَعَا ذَاتَ يَوْمٍ - فَأَدْخَلَهُ مَعَهُمْ - فَمَا رُئِيتُ أَنَّهُ دَعَانِى يَوْمَئِذٍ إِلاَّ لِيُرِيَهُمْ . قَالَ مَا تَقُولُونَ فِى قَوْلِ اللَّهِ تَعَالَى ( إِذَا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ ) فَقَالَ بَعْضُهُمْ أُمِرْنَا نَحْمَدُ اللَّهَ وَنَسْتَغْفِرُهُ ، إِذَا نُصِرْنَا وَفُتِحَ عَلَيْنَا . وَسَكَتَ بَعْضُهُمْ فَلَمْ يَقُلْ شَيْئًا فَقَالَ لِى أَكَذَاكَ تَقُولُ يَا ابْنَ عَبَّاسٍ فَقُلْتُ لاَ . قَالَ فَمَا تَقُولُ قُلْتُ هُوَ أَجَلُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَعْلَمَهُ لَهُ ، قَالَ ( إِذَا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ ) وَذَلِكَ عَلاَمَةُ أَجَلِكَ ( فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا ) . فَقَالَ عُمَرُ مَا أَعْلَمُ مِنْهَا إِلاَّ مَا تَقُولُ .
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Ebu Avane, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: "Ömer, Bedir savaşına katılmış yaşlı sahabilerle beraber beni de (istişare) meclisine dahil etti. Onlardan birisi bundan rahatsız olup; 'Bu çocuk neden bizimle beraber giriyor? Oysa bizim onun yaşında oğullarımız vardır' dedi. Ömer de: 'Bildiğiniz bir sebepten dolayı' dedi. Yine bir gün Ömer beni tekrar çağırdı. Onlarla birlikte meclise aldı. Bana öyle geliyor ki, o gün beni onlarla birlikte toplantılarda olmam gerektiğini onlara ispat etmek istiyordu. Sonra onlara: 'Allah'ın yardımı ve fethi gerçekleşince' (Nasr, 110/1) ayeti hakkında ne diyorsunuz?' diye sordu. Bir kısmı: 'Yardım görüp fetih gerçekleşince Allah'a hamd ve istiğfar etmekle emrolunduk' dedi. Bazısı da hiç bir şey demedi. Ömer de bana hitaben: 'Ey Abdullah b. Abbas! Sen de mi öyle düşünüyorsun' diye sordu. Ben de: 'Hayır' dedim. Ömer ise: 'Öyleyse ne diyorsun?' deyince, ben de: "Bu sure, Rasulullah'ın (sav) ecelinin kendisine bildirildiğini ifade etmektedir. 'Allah'ın yardımı ve fethi gerçekleşince' ki bu senin ecelinin geldiğinin alametidir, 'Rabbini hamd ile tesbih et ve bağışlanma dile. Çünkü, O tevbeleri çokça kabul edendir (Nasr, 110/3)' buyruluyor, dedim."
Bunun üzerine Ömer; 'Ben de bu sureden senin dediklerinden başkasını anlamıyorum' dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 4, 2/308
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ebu Bişr Cafer b. Ebu Vahşiyye el-Yeşkuri (Cafer b. İyas)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33555, B004963
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سُلَيْمَانَ قَالَ حَدَّثَنِى ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مَالِكٌ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ أَبِى صَالِحٍ السَّمَّانِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ رضى الله عنه سُئِلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم عَنِ الْحُمُرِ فَقَالَ « لَمْ يُنْزَلْ عَلَىَّ فِيهَا شَىْءٌ إِلاَّ هَذِهِ الآيَةُ الْجَامِعَةُ الْفَاذَّةُ ( فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ * وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ ) » .
Tercemesi:
-.......İbnu Vehb şöyle dedi: Bana Mâlik, Zeyd ibn Eslem'den; o da Ebû Salih es-Semmân'dan; o da Ebû Hureyre(R)'den haber verdi ki, Peygamber'e eşeklerden sorulduğunda şöyle buyurmuştur: "Eşekler hakkında bana her hükmü toplayıcı bir vecize olan şu âyetten başka birşey indirilmedi: Her kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyor idiyse onu görecek, kim de zerre ağırlığınca bir şerr yapıyor idiyse onu görecek"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 2, 2/305
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Yahya b. Süleyman el-Cûfî (Yahya b. Süleyman b. Said)
Konular:
Kur'an, Surelerin, Ayetlerin Faziletleri
حَدَّثَنَا آدَمُ حَدَّثَنَا شَيْبَانُ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ لَمَّا عُرِجَ بِالنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم إِلَى السَّمَاءِ قَالَ « أَتَيْتُ عَلَى نَهَرٍ حَافَتَاهُ قِبَابُ اللُّؤْلُؤِ مُجَوَّفًا فَقُلْتُ مَا هَذَا يَا جِبْرِيلُ قَالَ هَذَا الْكَوْثَرُ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33556, B004964
Hadis:
حَدَّثَنَا آدَمُ حَدَّثَنَا شَيْبَانُ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ لَمَّا عُرِجَ بِالنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم إِلَى السَّمَاءِ قَالَ « أَتَيْتُ عَلَى نَهَرٍ حَافَتَاهُ قِبَابُ اللُّؤْلُؤِ مُجَوَّفًا فَقُلْتُ مَا هَذَا يَا جِبْرِيلُ قَالَ هَذَا الْكَوْثَرُ » .
Tercemesi:
-.......Katâde tahdîs etti ki, Enes (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) semâya yükseltildiği zaman (gördüklerini) anlatırken şöyle buyurmuştur: "Ben bir ırmak üzerine götürüldüm. Onun iki taraf sahili, içleri boşaltılmış olarak hâlis inci kubbelerdi.
— Yâ Cibril, bu nedir? diye sordum. O da:
— İşte bu Kevser'dir! diye cevâb verdi"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/307
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
3. Ebu Muaviye Şeyban b. Abdurrahman et-Temimi (Şeyban b. Abdurrahman)
4. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Kevser, Kevser / havz
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33558, B004966
Hadis:
حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ حَدَّثَنَا أَبُو بِشْرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ قَالَ فِى الْكَوْثَرِ هُوَ الْخَيْرُ الَّذِى أَعْطَاهُ اللَّهُ إِيَّاهُ . قَالَ أَبُو بِشْرٍ قُلْتُ لِسَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ فَإِنَّ النَّاسَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُ نَهَرٌ فِى الْجَنَّةِ . فَقَالَ سَعِيدٌ النَّهَرُ الَّذِى فِى الْجَنَّةِ مِنَ الْخَيْرِ الَّذِى أَعْطَاهُ اللَّهُ إِيَّاهُ .
Tercemesi:
-.......Bize Ebû Bişr, Saîd ibn Cubeyr'den tahdîs etti ki, İbn Abbâs (R) Kevser hakkında: O da Allah'ın Peygamber'ine vermiş olduğu hayırdır, demiştir.
Ebû Bişr dedi ki: Ben, Saîd ibn Cubeyr'e:
— İnsanlar Kevser'in cennette bir ırmak olduğunu söylüyorlar, dedim.
Bunun üzerine Saîd ibnu Cubeyr:
— Cennette bulunan o nehir de Allah'ın kendi Peygamber'ine vermiş olduğu hayırdandır, dedi
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/307
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ebu Bişr Cafer b. Ebu Vahşiyye el-Yeşkuri (Cafer b. İyas)
4. Ebu Muaviye Hüşeym b. Beşir es-Sülemî (Hüşeym b. Beşir b. el-Kasım b. Dinar)
5. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Abdî (Yakub b. İbrahim b. Kesir b. Zeyd b. Eflah)
Konular:
Kevser, Kevser / havz
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ أَبِى الضُّحَى عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُكْثِرُ أَنْ يَقُولَ فِى رُكُوعِهِ وَسُجُودِهِ « سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ ، اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِى » . يَتَأَوَّلُ الْقُرْآنَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33562, B004968
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ أَبِى الضُّحَى عَنْ مَسْرُوقٍ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُكْثِرُ أَنْ يَقُولَ فِى رُكُوعِهِ وَسُجُودِهِ « سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ ، اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِى » . يَتَأَوَّلُ الْقُرْآنَ .
Tercemesi:
-.......Âişe (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) rukû'unda ve sucûdunda "Subhâneke'llâhumme Rabbena ve bi-hamdike, Allâhummeğfir sözlerini söylemeyi çok yapar olmuştu. Rasûlullah bunu çok söylemekle (Rabb'ini hamd ile teşbih et ve O yndan mağfiret iste"
âyetindeki Kur'ân emrini yerine getiriyor, onunla amel ediyordu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 2, 2/307
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Ebu Aişe Mesruk b. Ecda' (Mesruk b. Ecda' b. Malik b. Ümeyye b. Abdullah)
3. Ebu Duhâ Müslim b. Subeyh el-Hemdanî (Müslim b. Subeyh)
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
6. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
Dua, secdede, ruküda ve doğrulunca
KTB, DUA
Kur'an, Surelerin, Ayetlerin Faziletleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33569, B004972
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلاَمٍ أَخْبَرَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم خَرَجَ إِلَى الْبَطْحَاءِ فَصَعِدَ إِلَى الْجَبَلِ فَنَادَى « يَا صَبَاحَاهْ » . فَاجْتَمَعَتْ إِلَيْهِ قُرَيْشٌ فَقَالَ « أَرَأَيْتُمْ إِنْ حَدَّثْتُكُمْ أَنَّ الْعَدُوَّ مُصَبِّحُكُمْ أَوْ مُمَسِّيكُمْ ، أَكُنْتُمْ تُصَدِّقُونِى » . قَالُوا نَعَمْ . قَالَ « فَإِنِّى نَذِيرٌ لَكُمْ بَيْنَ يَدَىْ عَذَابٍ شَدِيدٍ » . فَقَالَ أَبُو لَهَبٍ أَلِهَذَا جَمَعْتَنَا تَبًّا لَكَ . فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( تَبَّتْ يَدَا أَبِى لَهَبٍ ) إِلَى آخِرِهَا .
Tercemesi:
-.......el-A'meş, Artır ibnu Murre'den; o da Saîd ibnu Cubeyr'den; o da İbn Abbâs(S)'tan şöyle tahdîs etti: Peygamber (S) Mekke içindeki Bathâ'ya, seyl yerine doğru çıktı ve oradaki tepeye (yânî Safa Tepesi'ne) yükseldi. Akabinde:
— "Yâ sabâhâh! -Ey Kureyş! Buraya geliniz! Büyük bir iş karşısında bulunuyorsunuz!-" diye seslendi.
Bunun üzerine Kureyş, Peygamber'in yanına toplandılar. Peygamber:
— "Re'y edip düşündünüz mü? Eğer ben size, düşman sizi ya sabah baskınına yâhud akşam baskınına uğratacaktır diye söylesem, beni doğrular, tasdik eder misiniz?" diye sordu.
Kureyş:
— Evet (doğrular, tasdîk ederiz), dediler. Peygamber:
— "Öyle ise ben sizi şiddetli bir azabın önünde bir korkutucu, bir uyarıcıyım" dedi.
Bu söz üzerine Ebû Leheb:
— Bizi bunun için mi topladın? Yazık sana! dedi. Akabinde Azîz ve Celîl Allah: "Ebû Leheb *in iki eli kurusun.,." sûresini sonuna kadar indirdi
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 2, 2/308
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
6. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Hz. Peygamber, akrabalarını uyarması
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Leheb ve Karısı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33572, B004973
Hadis:
حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ حَدَّثَنِى عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ أَبُو لَهَبٍ تَبًّا لَكَ أَلِهَذَا جَمَعْتَنَا فَنَزَلَتْ ( تَبَّتْ يَدَا أَبِى لَهَبٍ ) .
Tercemesi:
-.......el-A'meş tahdîs edip şöyle demiştir: Bana Amr ibnu Murre, Saîd ibn Cubeyr'den; o da İbn Abbâs(R)'tan tahdîs etti ki, Ebû Leheb:
— Yûh sana! Bizleri bunun için mi topladın? demiş, bunun üzerine "Ebû Leheb yin iki eli kurudu... " sûresi inmiştir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 3, 2/308
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
6. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
Konular:
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Leheb ve Karısı