616 Kayıt Bulundu.
Bize Abdussamed, ona babası (Abdulvâris ibn Saîd), ona Eyyûb, ona Nâfi, ona da İbn Ömer "Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın" (Bakara, 223) ayeti hakkında "eşine (dilediği) yönden yaklaşır" demiştir. Bize Muhammed b. Yahya b. Saîd, ona babası (Yahya b. Saîd), ona Ubeydullah, ona Nâfi bu hadisi İbn Ömer'den rivayet etmiştir.
Bize Hibbân, ona Abdullah, ona Abdullah b. Avn, ona da Muhammed b. Sîrîn şöyle demiştir: Ben, aralarında Ensâr'dan büyük adamların bulunduğu bir mecliste oturuyordum. İçlerinde Abdurrahman b. Ebu Leylâ da vardı. Ben, Abdullah b. Utbe'nin, Haris kızı Subey'a'nın durumu hakkındaki hadisini zikrettim. Abdurrahman b. Ebu Leylâ “(Abdullah b. Utbe'nin) amcası olan (Abdullah b. Mesud) bunu söyleyen biri değildir” dedi. Bunun üzerine “eğer ben hala Kûfe'de bir yerde bulunan bir adam adına yalan söylediysem demek ki gerçekten çok cesur biriyim” dedim. (Ravi der ki:) Bu arada İbn Sîrîn ses tonunu yükselterek şöyle dedi: Sonra ben çıkıp Mâlik b. Âmir'e ya da Mâlik b. Avf'ın yanına vardım ve ona “hâmile iken kocası ölmüş olan kadının iddeti hakkında İbn Mesud'un görüşü nasıldı?” diye sordum. O da bana şöyle cevap verdi: İbn Mesud bize “siz kadın hakkında ruhsatı, değilde ağır hükmü mü uyguluyorsunuz? Yemin olsun ki kısa olan Nisâ Sûresi (yânî Talâk Sûresi) uzun olan Sureden (Bakara'dan) sonra inmiştir” dedi. Eyüb, Muhammed'den rivayetle “Ebu Atıyye Mâlik b. Âmir'e vardım” şeklinde söylemiştir.
Bize İshak, ona Ravh, ona Şibl, ona da İbn Ebu Necîh, şöyle demiştir: "İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün (iddet) beklerler" (Bakara, 234). ayeti hakkında Mücâhid şöyle der: Burada zikredilen dört ay on günlük iddet, kadının, kocasının akrabaları yanında bekleyeceği iddettir ve bu vacip bir iddettir. Yine Yüce Allah: "sizden arkalarında dul eş bırakıp ölen kimseler, eşlerinin, evlerinden çıkarılmadan, bir yıla kadar bıraktıkları maldan faydalanmaları hususunda sağken vasiyet etsinler. Eğer kendileri çıkıp giderlerse, yaptıkları meşru şeylerden dolayı size bir günah yoktur" ayetini (bakara, 240) indirdi. Yüce Allah dört ay on gün iddet bekleyen kadına, bu ayette, bir vasiyetle yedi ay yirmi gün daha ekleyip, senenin tamamını tahsis etti. O kadın isterse kendisi için yapılmış vasiyete uyarak orada kalır, isterse çıkar gider. Bu (hüküm) Yüce Allah'ın "evlerinden çıkarılmadan. Eğer kendileri çıkıp giderlerse, size bir günah yoktur" sözü (gereğidir). İddet ifade edildiği gibi kadın üzerine vaciptir. İbn Ebu Necîh, bunu Mucâhid'in görüşü olarak söyledi. Atâ'nın rivayetine göre İbn Abbas der ki: Bu ayet, kadının kendi ailesi yanında iddet beklemesini nesh etmiştir. Artık kadın istediği yerde iddetini bekler. Bu, Yüce Allah'ın "Çıkarılmayarak..." sözünün gereğidir. Atâ der ki: Kadın isterse kocasının ailesi yanında iddet bekler ve kendine yapılan vasiyet çerçevesinde ikamet eder, isterse Yüce Allah'ın: "Onların yaptıkları işlerden size günah yoktur" sözü gereği başka yere çıkar gider. Yine Atâ der ki: Sonra miras ayeti (Nisâ: 11-12) geldi ve süknâ (mecburi ikamet) hakkını nesh etti. Artık mecburi ikamet olmaksızın dilediği yerde iddetini bekler. Bu hadisi bize aynı şekilde Muhammed b. Yusuf ona Verkâ, ona İbn Ebu Necîh, ona da Mücâhid rivayet etmiştir. Ve yine Abdullah İbn Ebu Necîh, ona Atâ, ona da İbn Abbâs benzer şekilde şöyle demiştir: Bu ayet, kadının, ailesi yanında iddet beklemesini nesh etmiştir. Artık kadın istediği yerde iddetini bekler. Çünkü Yüce Allah: "Çıkarılmayarak..." buyurmuştur.