Öneri Formu
Hadis Id, No:
31698, B004581
Hadis:
- حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ حَدَّثَنَا أَبُو عُمَرَ حَفْصُ بْنُ مَيْسَرَةَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ - رضى الله عنه - أَنَّ أُنَاسًا فِى زَمَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، هَلْ نَرَى رَبَّنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « نَعَمْ ، هَلْ تُضَارُّونَ فِى رُؤْيَةِ الشَّمْسِ بِالظَّهِيرَةِ ، ضَوْءٌ لَيْسَ فِيهَا سَحَابٌ » . قَالُوا لاَ . قَالَ « وَهَلْ تُضَارُّونَ فِى رُؤْيَةِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ ، ضَوْءٌ لَيْسَ فِيهَا سَحَابٌ » . قَالُوا لاَ . قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَا تُضَارُّونَ فِى رُؤْيَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ، إِلاَّ كَمَا تُضَارُّونَ فِى رُؤْيَةِ أَحَدِهِمَا ، إِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ أَذَّنَ مُؤَذِّنٌ تَتْبَعُ كُلُّ أُمَّةٍ مَا كَانَتْ تَعْبُدُ . فَلاَ يَبْقَى مَنْ كَانَ يَعْبُدُ غَيْرَ اللَّهِ مِنَ الأَصْنَامِ وَالأَنْصَابِ إِلاَّ يَتَسَاقَطُونَ فِى النَّارِ ، حَتَّى إِذَا لَمْ يَبْقَ إِلاَّ مَنْ كَانَ يَعْبُدُ اللَّهَ ، بَرٌّ أَوْ فَاجِرٌ وَغُبَّرَاتُ أَهْلِ الْكِتَابِ ، فَيُدْعَى الْيَهُودُ فَيُقَالُ لَهُمْ مَنْ كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ قَالُوا كُنَّا نَعْبُدُ عُزَيْرَ ابْنَ اللَّهِ . فَيُقَالُ لَهُمْ كَذَبْتُمْ ، مَا اتَّخَذَ اللَّهُ مِنْ صَاحِبَةٍ وَلاَ وَلَدٍ ، فَمَاذَا تَبْغُونَ فَقَالُوا عَطِشْنَا رَبَّنَا فَاسْقِنَا . فَيُشَارُ أَلاَ تَرِدُونَ ، فَيُحْشَرُونَ إِلَى النَّارِ كَأَنَّهَا سَرَابٌ ، يَحْطِمُ بَعْضُهَا بَعْضًا فَيَتَسَاقَطُونَ فِى النَّارِ ، ثُمَّ يُدْعَى النَّصَارَى ، فَيُقَالُ لَهُمْ مَنْ كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ قَالُوا كُنَّا نَعْبُدُ الْمَسِيحَ ابْنَ اللَّهِ . فَيُقَالُ لَهُمْ كَذَبْتُمْ ، مَا اتَّخَذَ اللَّهُ مِنْ صَاحِبَةٍ وَلاَ وَلَدٍ . فَيُقَالُ لَهُمْ مَاذَا تَبْغُونَ فَكَذَلِكَ مِثْلَ الأَوَّلِ ، حَتَّى إِذَا لَمْ يَبْقَ إِلاَّ مَنْ كَانَ يَعْبُدُ اللَّهَ مِنْ بَرٍّ أَوْ فَاجِرٍ ، أَتَاهُمْ رَبُّ الْعَالَمِينَ فِى أَدْنَى صُورَةٍ مِنَ الَّتِى رَأَوْهُ فِيهَا ، فَيُقَالُ مَاذَا تَنْتَظِرُونَ تَتْبَعُ كُلُّ أُمَّةٍ مَا كَانَتْ تَعْبُدُ . قَالُوا فَارَقْنَا النَّاسَ فِى الدُّنْيَا عَلَى أَفْقَرِ مَا كُنَّا إِلَيْهِمْ ، وَلَمْ نُصَاحِبْهُمْ ، وَنَحْنُ نَنْتَظِرُ رَبَّنَا الَّذِى كُنَّا نَعْبُدُ . فَيَقُولُ أَنَا رَبُّكُمْ ، فَيَقُولُونَ لاَ نُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا . مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلاَثًا » .
Tercemesi:
Bana Muhammed b. Abdülaziz, ona Ebu Ömer Hafs b. Meysere, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Saîd el-Hudrî’nin (ra) rivayet ettiğine göre Nebi’nin (sav) zamanında bazı kimseler: Ey Allah’ın Rasulü, Kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz? dediler. Nebi (sav): “Evet, sizler bulutsuz bir günde aydınlık bir öğle vaktinde güneşi görmek için birbirinize zorluk çıkartır, sıkıntı verir misiniz?” buyurdu. Ashab: Hayır deyince, Allah Rasulü: “Peki, hiçbir bulutun bulunmadığı aydınlık bir gecede on dördündeki ayı görmek için birbirinize zorluk çıkarır, sıkıntı verir misiniz?” buyurdu. Ashab: Hayır deyince, Nebi (sav) şöyle buyurdu: “İşte Kıyamet gününde aziz ve celil Allah’ı görmek için, ancak bu güneş ve aydan birisini görmek isterken birbirinize verdiğiniz sıkıntı kadar bir sıkıntı verirsiniz. Kıyamet gününde bir münadi: Her bir ümmet (dünyada iken) neye ibadet ediyorsa onun arkasından gidecek, diye seslenir. Allah’tan başka putlara, heykellere ibadet edip de cehenneme düşmedik hiçbir kimse kalmayacak. Nihayet geriye iyisi ya da günahkârı ile Allah’a ibadet edenler ve Kitap Ehli’nden bazı kalıntılardan başka kimse kalmayacak. Bu sefer Yahudiler çağırılacak, onlara: Siz kime ibadet ediyordunuz? Denilecek. Onlar: Biz Allah’ın oğlu Uzeyr’e ibadet ediyorduk, diyecekler. Onlara: Yalan söylediniz, Allah ne bir eş, ne bir evlat edinmiştir buyurulacak, şimdi ne arıyorsunuz? diye sorulacak. Onlar: Rabbimiz susadık, bize su ver, diyecekler. Onlara: Peki oraya su içmek için gitmez misiniz? diye bir yere işaret edilecek ve biri birini yiyen ve bir serabı andıran cehennem ateşine doğru gitmek üzere toplanacaklar, ateşe arka arkaya dökülecekler. Sonra Hristiyanlar çağırılacaklar, onlara: Kime ibadet ediyordunuz? denilecek. Onlar: Biz Allah’ın oğlu Mesih’e ibadet ediyorduk, diyecekler. Onlara: Yalan söylediniz, Allah ne bir eş ne bir evlat edinmiştir, denilecek. Yine onlara: Peki, şimdi ne arıyorsunuz, denilecek ve aynı şekilde önceki gibi olacak. Nihayet geriye iyisiyle günahkârıyla yalnızca Allah’a ibadet edenler kalacak. Âlemlerin Rabbi onlara görmüş oldukları suretten farklı bir surette gelecek. Ne bekliyorsunuz, her bir ümmet dünyada iken neye ibadet ediyor idiyse onun arkasından gidecek denilecek. Onlar: Biz dünyada iken onlara en muhtaç olduğumuz halde bile, diğer insanlardan ayrıldık ve onlarla beraber olmadık, şimdi de bizler dünyada iken kendisine ibadet ettiğimiz Rabbimizi bekliyoruz, diyecekler. Yüce Allah kendilerine: Ben sizin Rabbinizim buyuracak. Onlar: –İki yahut üç defa- Biz Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayız, diyecekler.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 8, 2/170
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Amr Hafs b. Meysere el-Ukaylî (Hafs b. Meysere)
5. Muhammed b. Abdülaziz er-Remeli (Muhammed b. Abdülaziz b. Muhammed)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Din, Dinler arasında karşılaştırma
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, sıkıntıları
Şirk, şirk koşmayanlar cennete girecektir
Bize Hüseyin b. Mansur, esbât b. Muhammed, ona Süleyman b. Feyrûz eş-Şeybânî, ona İkrime ona da İbn Abbâs; (T) Şeybânî der ki: Kanaatim odur ki Ebu Hasan Atâ es-Suvâî bu hadisi mutlaka İbn Abbas'tan rivayet etmiştir:
İbn Abbâs "Ey iman edenler! Kadınları zorla miras olarak almak size helâl olmaz. Kendilerine vermiş olduğunuz mehirden bir şeyler koparabilmek için onları sıkıştırmayın" (Nisa, 19) ayeti hakkında şöyle der: Cahiliye döneminde bir adam vefat ettiği zaman, onun velileri, geride kalan eşi konusunda da hak sahibi olur, isterlerse, içlerinden biri onunla evlenir, isterlerse onu başka birisiyle evlendirip mehrini alırlar, isterlerse o kadını kimseyle evlendirmeyip (ölene kadar bekletir, sonra da mirasını alırlardı). İşte bu ayet, bunlar hakkında indi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31696, B004579
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مُقَاتِلٍ حَدَّثَنَا أَسْبَاطُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا الشَّيْبَانِىُّ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ . قَالَ الشَّيْبَانِىُّ وَذَكَرَهُ أَبُو الْحَسَنِ السُّوَائِىُّ وَلاَ أَظُنُّهُ ذَكَرَهُ إِلاَّ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَرِثُوا النِّسَاءَ كَرْهًا وَلاَ تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَا آتَيْتُمُوهُنَّ ) قَالَ كَانُوا إِذَا مَاتَ الرَّجُلُ كَانَ أَوْلِيَاؤُهُ أَحَقَّ بِامْرَأَتِهِ ، إِنْ شَاءَ بَعْضُهُمْ تَزَوَّجَهَا ، وَإِنْ شَاءُوا زَوَّجُوهَا ، وَإِنْ شَاءُوا لَمْ يُزَوِّجُوهَا ، فَهُمْ أَحَقُّ بِهَا مِنْ أَهْلِهَا ، فَنَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ فِى ذَلِكَ .
Tercemesi:
Bize Hüseyin b. Mansur, esbât b. Muhammed, ona Süleyman b. Feyrûz eş-Şeybânî, ona İkrime ona da İbn Abbâs; (T) Şeybânî der ki: Kanaatim odur ki Ebu Hasan Atâ es-Suvâî bu hadisi mutlaka İbn Abbas'tan rivayet etmiştir:
İbn Abbâs "Ey iman edenler! Kadınları zorla miras olarak almak size helâl olmaz. Kendilerine vermiş olduğunuz mehirden bir şeyler koparabilmek için onları sıkıştırmayın" (Nisa, 19) ayeti hakkında şöyle der: Cahiliye döneminde bir adam vefat ettiği zaman, onun velileri, geride kalan eşi konusunda da hak sahibi olur, isterlerse, içlerinden biri onunla evlenir, isterlerse onu başka birisiyle evlendirip mehrini alırlar, isterlerse o kadını kimseyle evlendirmeyip (ölene kadar bekletir, sonra da mirasını alırlardı). İşte bu ayet, bunlar hakkında indi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 6, 2/169
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. İkrime Mevla İbn Abbas (İkrime)
3. Süleyman b. Feyrûz eş-Şeybanî (Süleyman b. Feyrûz)
4. Ebu Muhammed Esbat b. Muhammed el-Kuraşî (Esbat b. Muhammed b. Abdurrahman)
5. Muhammed b. Mukatil el-Mervezî (Muhammed b. Mukatil)
Konular:
Boşanma, boşama konusundaki haksızlığın önlenmesi
cahiliye, âdetleri
Cahiliye, inançları, düzeltilmesi
Kur'an, Nüzul sebebleri
Yargı, miras Hukuku
Bize Salt b. Muhammed, ona Ebu Usame, ona İdris, ona Talha b. Musarrif, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhuma) "her biri için mevâlî -vârisler- belirledik" (Nisa, 4/33) ve "antlaşma yoluyla yakınlık bağı kurduğunuz kimseler" (Nisa, 4/33) ayetleri hakkında şöyle demiştir:
Muhacirler Medine'ye geldiklerinde, Peygamberin (sav) aralarında yapmış olduğu kardeşlik anlaşmasına dayalı olarak, herhangi akrabalık bağı olmaksızın Ensar'a mirasçı olurlardı. "her biri için mirasçı belirledik." (Nisa, 4/33) ayeti inince, "antlaşma yoluyla yakınlık bağı kurduğunuz kimseler" (Nisa, 4/33) kısmının hükmünü kaldırdı. Sonra İbn Abbas der ki: "Antlaşma yoluyla yakınlık bağı kurduğunuz kimseler" (Nisa, 4/33) ayetinde, yardım etmek, ikramda bulunmak ve nasihat etmek hükümleri kaldı, miras bırakmak geçersiz oldu. Ancak kişi kardeşlik antlaşması yaptığı kimseye vasiyette bulunabilir.
Bu hadisi Ebu Usame, İdris'ten, o da Talha'dan işitmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31697, B004580
Hadis:
حَدَّثَنِى الصَّلْتُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ إِدْرِيسَ عَنْ طَلْحَةَ بْنِ مُصَرِّفٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - ( وَلِكُلٍّ جَعَلْنَا مَوَالِىَ ) قَالَ وَرَثَةً . ( وَالَّذِينَ عَاقَدَتْ أَيْمَانُكُمْ ) كَانَ الْمُهَاجِرُونَ لَمَّا قَدِمُوا الْمَدِينَةَ يَرِثُ الْمُهَاجِرُ الأَنْصَارِىَّ دُونَ ذَوِى رَحِمِهِ لِلأُخُوَّةِ الَّتِى آخَى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بَيْنَهُمْ فَلَمَّا نَزَلَتْ ( وَلِكُلٍّ جَعَلْنَا مَوَالِىَ ) نُسِخَتْ ، ثُمَّ قَالَ ( وَالَّذِينَ عَاقَدَتْ أَيْمَانُكُمْ ) مِنَ النَّصْرِ ، وَالرِّفَادَةِ وَالنَّصِيحَةِ ، وَقَدْ ذَهَبَ الْمِيرَاثُ وَيُوصِى لَهُ . سَمِعَ أَبُو أُسَامَةَ إِدْرِيسَ ، وَسَمِعَ إِدْرِيسُ طَلْحَةَ .
Tercemesi:
Bize Salt b. Muhammed, ona Ebu Usame, ona İdris, ona Talha b. Musarrif, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhuma) "her biri için mevâlî -vârisler- belirledik" (Nisa, 4/33) ve "antlaşma yoluyla yakınlık bağı kurduğunuz kimseler" (Nisa, 4/33) ayetleri hakkında şöyle demiştir:
Muhacirler Medine'ye geldiklerinde, Peygamberin (sav) aralarında yapmış olduğu kardeşlik anlaşmasına dayalı olarak, herhangi akrabalık bağı olmaksızın Ensar'a mirasçı olurlardı. "her biri için mirasçı belirledik." (Nisa, 4/33) ayeti inince, "antlaşma yoluyla yakınlık bağı kurduğunuz kimseler" (Nisa, 4/33) kısmının hükmünü kaldırdı. Sonra İbn Abbas der ki: "Antlaşma yoluyla yakınlık bağı kurduğunuz kimseler" (Nisa, 4/33) ayetinde, yardım etmek, ikramda bulunmak ve nasihat etmek hükümleri kaldı, miras bırakmak geçersiz oldu. Ancak kişi kardeşlik antlaşması yaptığı kimseye vasiyette bulunabilir.
Bu hadisi Ebu Usame, İdris'ten, o da Talha'dan işitmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 7, 2/170
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ceddü Talha b. Musarrif el-İyâmî (Ceddü Talha b. Musarrif)
4. Ebu Abdullah İdris b. Yezid el-Evdî (İdris b. Yezid b. Abdurrahman)
5. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
6. Salt b. Muhammed el-Harikî (Salt b. Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Muğira)
Konular:
Miras, kimlere ve ne kadar düştüğü
Nesh
Yargı, miras Hukuku
حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا هِشَامٌ أَنَّ ابْنَ جُرَيْجٍ أَخْبَرَهُمْ قَالَ أَخْبَرَنِى ابْنُ مُنْكَدِرٍ عَنْ جَابِرٍ - رضى الله عنه - قَالَ عَادَنِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو بَكْرٍ فِى بَنِى سَلِمَةَ مَاشِيَيْنِ فَوَجَدَنِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لاَ أَعْقِلُ ، فَدَعَا بِمَاءٍ فَتَوَضَّأَ مِنْهُ ، ثُمَّ رَشَّ عَلَىَّ ، فَأَفَقْتُ فَقُلْتُ مَا تَأْمُرُنِى أَنْ أَصْنَعَ فِى مَالِى يَا رَسُولَ اللَّهِ فَنَزَلَتْ ( يُوصِيكُمُ اللَّهُ فِى أَوْلاَدِكُمْ ) .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31694, B004577
Hadis:
حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا هِشَامٌ أَنَّ ابْنَ جُرَيْجٍ أَخْبَرَهُمْ قَالَ أَخْبَرَنِى ابْنُ مُنْكَدِرٍ عَنْ جَابِرٍ - رضى الله عنه - قَالَ عَادَنِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو بَكْرٍ فِى بَنِى سَلِمَةَ مَاشِيَيْنِ فَوَجَدَنِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لاَ أَعْقِلُ ، فَدَعَا بِمَاءٍ فَتَوَضَّأَ مِنْهُ ، ثُمَّ رَشَّ عَلَىَّ ، فَأَفَقْتُ فَقُلْتُ مَا تَأْمُرُنِى أَنْ أَصْنَعَ فِى مَالِى يَا رَسُولَ اللَّهِ فَنَزَلَتْ ( يُوصِيكُمُ اللَّهُ فِى أَوْلاَدِكُمْ ) .
Tercemesi:
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişam, ona İbn Cüreyc, ona İbn Münkedir, Cabir’in şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber ve Ebu Bekir (hastalığım sırasında) beraberce yürüyerek Seleme oğulları yurdundaki (evimde) beni ziyaretine gelmişlerdi. Rasul-i Ekrem (geldiğinde) beni bilincim gitmiş olarak bulmuş. Bunun üzerine su isteyip abdest almış ve sonra (bu sudan) üzerime serpmiş. (Derken) ayılıp kendime geldim ve “Ey Allah’ın elçisi! Malım hususunda ne yapmamı emredersiniz?” diye sordum. (Bu sorum üzerine) Nisa suresinin “Allah size, çocuklarınız hakkında erkeğe, iki kadın payı kadar (vermenizi) emreder” (en-Nisa 4/11) diye başlayan ayeti indi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 4, 2/169
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Abdullah Muhammed b. Münkedir el-Kuraşî (Muhammed b. Münkedir b. Abdullah b. Hüdeyr)
3. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
4. Ebu Abdurrahman Hişam b. Yusuf el-Ebnâvî (Hişam b. Yusuf)
5. İbrahim b. Musa et-Temîmî (İbrahim b. Musa b. Yezid b. Zâzân)
Konular:
KTB, ADAB
KTB, HASTA, HASTALIK
Kur'an, Nüzul sebebleri
Miras, kimlere ve ne kadar düştüğü
Teberrük, Hz. Peygamberin abdest suyuyla
Yargı, miras Hukuku
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31701, B004584
Hadis:
حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ الْفَضْلِ أَخْبَرَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ يَعْلَى بْنِ مُسْلِمٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - ( أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَأُولِى الأَمْرِ مِنْكُمْ ) . قَالَ نَزَلَتْ فِى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حُذَافَةَ بْنِ قَيْسِ بْنِ عَدِىٍّ ، إِذْ بَعَثَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى سَرِيَّةٍ .
Tercemesi:
Bize Sadaka b. Fadl, ona Haccac b. Muhammed, ona (Abdülmelik b. Abdülaziz) b. Cüreyc, ona Ya'la b. Müslim, ona Said b. Cübeyr ona da (Abdullah) b. Abbas (r.anhüma) şöyle demiştir:
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin..." (Nisâ, 4/59) ayeti, Hz. Peygamber'in (sav) bir askerî birliğin komutanı olarak gönderdiği Abdullah b. Huzafe b. Kays b. Adiyy hakkında nazil oldu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 11, 2/171
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ya'la b. Müslim el-Mekki (Ya'la b. Müslim b. Hürmüz)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
6. Ebu Fadl Sadaka b. Fadl el-Mervezî (Sadaka b. Fadl)
Konular:
İtaat, Allah ve Rasûlüne itaat
Kur'an, Nüzul sebebleri
Yönetim, İtaatin sınırları
Yönetim, ulü'l-emre itaat
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31690, B004573
Hadis:
حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى أَخْبَرَنَا هِشَامٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - أَنَّ رَجُلاً كَانَتْ لَهُ يَتِيمَةٌ فَنَكَحَهَا ، وَكَانَ لَهَا عَذْقٌ ، وَكَانَ يُمْسِكُهَا عَلَيْهِ ، وَلَمْ يَكُنْ لَهَا مِنْ نَفْسِهِ شَىْءٌ فَنَزَلَتْ فِيهِ ( وَإِنْ خِفْتُمْ أَنْ لاَ تُقْسِطُوا فِى الْيَتَامَى ) أَحْسِبُهُ قَالَ كَانَتْ شَرِيكَتَهُ فِى ذَلِكَ الْعَذْقِ وَفِى مَالِهِ .
Tercemesi:
Bize, İbrâhîm ibn Mûsâ tahdîs etti. Bize Hişâm ibn Yûsuf haber verdi ki, İbn Cureyc şöyle demiştir: Bana Hişâm ibn Urve, babası Urve ibnu'z-Zubeyr'den; o da Âişe(R)'den haber verdi (o şöyle demiştir): Bir adamın yanında babası ölmüş yetîm bir kız vardı. Bu adam o yetîm kızla evlendi. Yetîm kızın bir hurmalığı vardı. O adam kız için gönlünde bir arzusu olmadığı hâlde, bu yetîm kızı sırf o hurmalık sebebiyle tutuyordu. "Eğer yetîm kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sizin için halâl olan diğer kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâh edin. Şayet (bu suretle de) adalet yapamayacağınızdan endîşe ederseniz, o zaman bir (tane ile) yâhud mâlik olduğunuz câriye (ile yetinin). Bu (tek zevce veya câriye) sizin (haktan) eğritip sapmamanıza daha yakındır" âyeti, işte bu zât hakkında indi.
Râvî Hişâm ibn Yûsuf: Ben Urve'nin:
— O yetîm kız bu hurmalıkta ve adamın malında ortağı idi, dediğini sanıyorum, demiştir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/168
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Abdurrahman Hişam b. Yusuf el-Ebnâvî (Hişam b. Yusuf)
6. İbrahim b. Musa et-Temîmî (İbrahim b. Musa b. Yezid b. Zâzân)
Konular:
KTB, NİKAH
Kur'an, Nüzul sebebleri
Nikah, yetim kızlarla
Yetim,
Yetim, Yetim malı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31692, B004575
Hadis:
حَدَّثَنِى إِسْحَاقُ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - فِى قَوْلِهِ تَعَالَى ( وَمَنْ كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْ وَمَنْ كَانَ فَقِيرًا فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوفِ ) أَنَّهَا نَزَلَتْ فِى مَالِ الْيَتِيمِ إِذَا كَانَ فَقِيرًا ، أَنَّهُ يَأْكُلُ مِنْهُ مَكَانَ قِيَامِهِ عَلَيْهِ ، بِمَعْرُوفٍ .
Tercemesi:
-.......Âişe (R);"(Velîlerden) kim zengin ise yetimin malından yemekten kaçınsın. Kim de fakir ise, o hâlde örfe göre yesin.."
kavli hakkında: Bu âyet yetîm malı hususunda indi. Yetîmin velîsi fakîr olduğu zaman, o malın işlerini iyilikle bakıp yerine getirmesi karşılığında (hizmet ücreti ve zarurî olan ihtiyâcı kadar) o maldan yer, demiştir
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 2, 2/169
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Hişam Abdullah b. Nümeyr el-Hemdânî (Abdullah b. Nümeyr b. Abdullah b. Ebu Hayye)
5. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Kur'an, Nüzul sebebleri
Örf
Yetim,
Yetim, Yetim malı
Yetim, yetimlere haksızlık etmemek
Yetim, yetimlik / yetimler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31691, B004574
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ أَنَّهُ سَأَلَ عَائِشَةَ عَنْ قَوْلِ اللَّهِ تَعَالَى ( وَإِنْ خِفْتُمْ أَنْ لاَ تُقْسِطُوا فِى الْيَتَامَى ) . فَقَالَتْ يَا ابْنَ أُخْتِى ، هَذِهِ الْيَتِيمَةُ تَكُونُ فِى حَجْرِ وَلِيِّهَا ، تَشْرَكُهُ فِى مَالِهِ وَيُعْجِبُهُ مَالُهَا وَجَمَالُهَا ، فَيُرِيدُ وَلِيُّهَا أَنْ يَتَزَوَّجَهَا ، بِغَيْرِ أَنْ يُقْسِطَ فِى صَدَاقِهَا ، فَيُعْطِيَهَا مِثْلَ مَا يُعْطِيهَا غَيْرُهُ ، فَنُهُوا عَنْ أَنْ يَنْكِحُوهُنَّ ، إِلاَّ أَنْ يُقْسِطُوا لَهُنَّ ، وَيَبْلُغُوا لَهُنَّ أَعْلَى سُنَّتِهِنَّ فِى الصَّدَاقِ ، فَأُمِرُوا أَنْ يَنْكِحُوا مَا طَابَ لَهُمْ مِنَ النِّسَاءِ سِوَاهُنَّ . قَالَ عُرْوَةُ قَالَتْ عَائِشَةُ وَإِنَّ النَّاسَ اسْتَفْتَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعْدَ هَذِهِ الآيَةِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( وَيَسْتَفْتُونَكَ فِى النِّسَاءِ ) قَالَتْ عَائِشَةُ وَقَوْلُ اللَّهِ تَعَالَى فِى آيَةٍ أُخْرَى ( وَتَرْغَبُونَ أَنْ تَنْكِحُوهُنَّ ) رَغْبَةُ أَحَدِكُمْ عَنْ يَتِيمَتِهِ حِينَ تَكُونُ قَلِيلَةَ الْمَالِ وَالْجَمَالِ قَالَتْ فَنُهُوا أَنْ يَنْكِحُوا عَنْ مَنْ رَغِبُوا فِى مَالِهِ وَجَمَالِهِ فِى يَتَامَى النِّسَاءِ ، إِلاَّ بِالْقِسْطِ ، مِنْ أَجْلِ رَغْبَتِهِمْ عَنْهُنَّ إِذَا كُنَّ قَلِيلاَتِ الْمَالِ وَالْجَمَالِ .
Tercemesi:
-.......Ibn Şihâb şöyle demiştir: Bana Urve ibnu'z-Zubeyr haber verdi ki, kendisi Âişe'den Yüce Allah'ın "Eğer yetîm kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız... " kavlinin tefsîrini sormuş. Âişe (R) de şöyle demiştir:
— Ey kizkardeşimin oğlu, bu âyetteki yetîm kız, velîsinin velayet ve vesayeti altında bulunup malında erkeğe ortak yapar. Kızın malı ve güzelliği, velîsi olan erkeğin hoşuna gider. Bu sebeble velîsi onunla evlenmek ister. Fakat kızın mehrinde adalet etmek ve başkasının vereceği kadar mehr vermek istemez. İşte (bu âyette) o çeşit velîlerin velayeti altındaki yetîm kızları -haklarında adalet ve onların mehirlerini en yüksek mikdârına yükseltmedikçe- nikâh etmeleri neh-yolunup, bunlardan başka kendilerine halâl olan kadınlardan nikâh etmeleri emrolunmuştur.
Âişe devamla dedi ki:
— Bu âyet indikten sonra insanlar Rasülullah'a sorup fetva istediler. Bunun üzerine Allah şu âyeti indirdi: "Senden kadınlar hakkında fetva isterler. De ki: Onlara dâir fetvayı size Allah veriyor; Kendileri için yazılmış olanı (mîrâsı) onlara vermediğiniz ve nikâhlarını da beğenip istemediğiniz yetîm kızlar ve (henüz ergin olmayan) küçük çocuklar hakkında, bir de yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız (onlara iyi bakmanız) hususunda işte Kitâb'da okunup duran âyetler (2., 3., 6., 9., 10. ve 11. âyetleri kasdediyor). Hayırdan daha ne yaparsanız şübhesiz Allah onu da hakkıyle bilicidir" (Âyet:i27).
Âişe dedi ki:
— Yüce Allah'ın bu diğer âyetteki "Ve tergabûne en-tenkıhû-hunne" kavli de herhangi birinizin himayesinde bulunan yetîm kıza, mal ve güzelliği az olduğu zaman onunla evlenmeye rağbet göster-memesidir.
Âişe dedi ki:
— Bu mal ve güzelliği az olan yetîm kızlara rağbet etmediklerinden dolayı malına ve güzelliğine rağbet ettikleri yetîm kızları -adalete riâyet etmedikçe- nikâh etmekten yetîm velîleri nehyolundular
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/168
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysi (Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys)
Konular:
Evlilik, çok eşlilik
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin
Nikah, yetim kızlarla
Yetim,
Yetim, Yetim malı
Yetim, yetimlere haksızlık etmemek
حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ أَخْبَرَنَا عَبْدَةُ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ هَلَكَتْ قِلاَدَةٌ لأَسْمَاءَ فَبَعَثَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى طَلَبِهَا ، رِجَالاً فَحَضَرَتِ الصَّلاَةُ وَلَيْسُوا عَلَى وُضُوءٍ . وَلَمْ يَجِدُوا مَاءً ، فَصَلَّوْا وَهُمْ عَلَى غَيْرِ وُضُوءٍ ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ . يَعْنِى آيَةَ التَّيَمُّمِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31700, B004583
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ أَخْبَرَنَا عَبْدَةُ عَنْ هِشَامٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ هَلَكَتْ قِلاَدَةٌ لأَسْمَاءَ فَبَعَثَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى طَلَبِهَا ، رِجَالاً فَحَضَرَتِ الصَّلاَةُ وَلَيْسُوا عَلَى وُضُوءٍ . وَلَمْ يَجِدُوا مَاءً ، فَصَلَّوْا وَهُمْ عَلَى غَيْرِ وُضُوءٍ ، فَأَنْزَلَ اللَّهُ . يَعْنِى آيَةَ التَّيَمُّمِ .
Tercemesi:
Âişe (R) şöyle demiştir: Esmâ'yaâid olan bir gerdanlık kayboldu. Peygamber (S) onun aranması için birtakım adamlar yolladı. (Kendisi ve ordu bekledi.) Bu sırada namaz vakti geldi. Hâlbuki bir su başında değillerdi, bir su da bulamadılar. Akabinde abdestsiz oldukları hâlde namaz kıldılar. Bunun üzerine Yüce Allah şunu, yâ-nî Teyemmüm âyeti'ni indirdi
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 10, 2/171
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
4. Ebu Muhammed Abde b. Süleyman el-Kufî (Abdurrahman b. Süleyman b. Hacib b. Zürare)
5. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Kur'an, teyemmüm ayetinin inişiyle ilgili olay
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31699, B004582
Hadis:
حَدَّثَنَا صَدَقَةُ أَخْبَرَنَا يَحْيَى عَنْ سُفْيَانَ عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبِيدَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ يَحْيَى بَعْضُ الْحَدِيثِ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ قَالَ قَالَ لِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اقْرَأْ عَلَىَّ » . قُلْتُ آقْرَأُ عَلَيْكَ وَعَلَيْكَ أُنْزِلَ قَالَ « فَإِنِّى أُحِبُّ أَنْ أَسْمَعَهُ مِنْ غَيْرِى » . فَقَرَأْتُ عَلَيْهِ سُورَةَ النِّسَاءِ حَتَّى بَلَغْتُ ( فَكَيْفَ إِذَا جِئْنَا مِنْ كُلِّ أُمَّةٍ بِشَهِيدٍ وَجِئْنَا بِكَ عَلَى هَؤُلاَءِ شَهِيدًا ) قَالَ « أَمْسِكْ » . فَإِذَا عَيْنَاهُ تَذْرِفَانِ .
Tercemesi:
-.......(Buradaki iki senedde) Abdullah ibnMes'ûd (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) bana hitaben:
— "Bana karşı Kur'ân oku!" diye emretti. Ben de O'na:
— Kur'ân Senin üzerine indirildiği hâlde, ben onu Sana karşı mı okuyacağım? dedim.
Peygamber:
— "Şübhesiz ben Kur'ân'ı kendimden başkasından işitmeyi severim" buyurdu.
Ben de kendisine en-Nisâ Sûresi'ni okumağa başladım. "Her ümmetten birer şâhid, onlar üzerine de seni bir şâhid olarak getirdiğimiz zaman nice olur!" âyetine ulaştığımda Peygamber bana:
— "Okumayı tut (yânı durdur)" buyurdu.
O sırada gördüm ki, Peygamber'in iki gözü yaş döküyordu
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 9, 2/171
Senetler:
1. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
2. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
4. Abide b. Amr el-A'ver (Abide b. Amr)
5. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
6. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
7. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
8. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
9. Ebu Fadl Sadaka b. Fadl el-Mervezî (Sadaka b. Fadl)
Konular:
Huşû, Huşû
Kur'an, Kur'an'ı başkasından dinlemek
Kur'an, okuyup anlamak