24 Kayıt Bulundu.
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona Yusuf b. Mâcişûn, ona Salih b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf, ona babası (İbrahim b. Abdurrahman), ona da dedesi (Abdurrahman b. Avf) (ra) şöyle rivayet etmiştir: Ben Ümeyye b. Halef'e, Mekke'deki varlığımı koruması karşılığında ben de onun Medine'deki varlığını koruyacağımı bildiren bir mektup yazdım. Mektuba (ismimi Abdurrahman yazıp) Rahman kelimesini zikredince, bana "Rahman'ı ben tanımam, sen bana Cahiliye dönemindeki isminle yaz" dedi. Bu sefer ben ona "Abdu Amr" diye yazdım. Bedir savaşı günü, insanlar uyuduğu bir sırada, Umeyye b. Halefi korumak için, alıp bir dağa çıktım. Fakat Bilâl onu gördü. Hemen koşup, bir Ensâr meclisinde dikildi ve "işte Umeyye b. Halef, yakalayın onu. Eğer Umeyye kurtulursa ben kurtulmam" diye haykırdı. Bunun üzerine Ensardan bir grup mücahit ile birlikte izlerimizin üzerinden yürüyerek bizi takibe koyuldular. Mücahitlerin bize yetişeceklerinden endişe edince, Ümeyye'nin oğlu Ali'yi geride bırakarak Ensar'ı onunla meşgul edip (Ümeyye'yi kurtarmayı) düşündüm. Ancak onu öldürüp takibe devam ettiler. Ümeyye şişman bir adamdı. Kovalayanlar bize yetişince, ben Umeyye'ye "çök" dedim, o da çöktü. Onu korumak için kendimi siper ettim. Fakat kılıçlarını altımdan Umeyye'ye sapladılar ve onu öldürdüler. Bu sırada mücahitlerden biri kılıcıyla benim ayağımı yaraladı. (Râvi İbrahim b. Abdurrahman der ki:) Abdurrahmân b. Avf, ayağının üstündeki bu kılıç izini bize gösterirdi.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ لِصَاحِبِ الْحَقِّ مَقَال
Bize Abdullah b.Yusuf, ona Malik, ona Abdülhamid b. Süheyl b. Abdurrahman b. Avf, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Saîd el-Hudrî ve Ebu Hureyre (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), sahabeden bir kişiyi Hayber üzerine haraç memuru tayin etti. Sonra bu kişi Hayber'den cenîb (denilen en iyi cins) hurma ile geldi. Hz. peygamber (sav) ona "Hayber'in bütün hurmaları böyle mi?" diye sordu. O sahâbî "Hayır ey Allah'ın Rasulü, vallahi hepsi böyle değildir. Biz bir sa' iyi hurma karşılığında iki sa' (adi hurma), iki sa' karşılığında ise ile de üç sa' (adi hurma) alırız" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Böyle yapma, topladığın hurmayı para ile sat, sonra bu para ile cenîb (iyi) hurma al" buyurdu. Hz. peygamber tartı ile satılan şeyler için de benzer şeyi söyledi.
Bize Saîd b. Ufeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zubeyr, ona da Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir: Hevâzin heyeti Müslüman olarak Hz. Peygamber'e (sav) gelip mallarını ve kendilerinden esir düşenleri geri istedikleri zaman, Hz. Peygamber (sav) ayağa kalktı da onlara "beraberimdekileri görüyorsunuz. Sözün bana en sevimlisi en doğru olanıdır. Şimdi siz iki şeyden birini seçiniz: Ya esirleri, ya da malları. Ben sizin (ganimet dağıtılmadan önce) gelmenizi beklemiştim" buyurdu. Gerçekten de Allah Rasulü (sav) Tâif dönüşü, on küsur gece onların gelmesini beklemişti. Hz. Peygamber'in (sav) iki şeyden sadece birisini vereceği apaçık belli olunca Hevâzin heyeti "biz esirlerimizin geri verilmesini tercih ediyoruz" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) Müslümanlar arasında ayağa kalktı, Allah'ı lâyık olduğu kemâl sıfatlarıyla övdükten sonra "amma ba'du" deyip şöyle buyurdu: "Bu kardeşleriniz tevbe etmiş olarak bize geldiler. Ben de esirlerini kendilerine geri vermenin doğru olacağını düşündüm. İçinizden kim gönül hoşluğu ile esirini geri vermeyi arzu ediyorsa bunu yapsın. Kim de hissesini bedelsiz vermeyi arzu etmiyorsa, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından ona payını vermek üzere esirini iade etsin" buyurdu. İnsanlar "gönül hoşluğu ile veriyoruz, ey Allah'ın Rasulü" dediler. Hz. Peygamber (sav) de "şimdi kimin gönül hoşluğu ile verdiğini, kimin de razı olmadığını bilmiyoruz. Siz gidin, konuya vakıf temsilcileriniz muvafakat işinizi bize arz etsin" buyurdu. İnsanlar yerlerine döndüler. Kabilelerin temsilcileri, konuyu kendi adamlarıyla konuştuktan sonra Hz. Peygamber'e (sav) gelip her biri kendi kavminin, esirleri geri vermekten hoşnut olduklarını ve Hz. Peygamber'e esirleri iade hususunda izin verdiklerini haber verdiler.
Bize Saîd b. Ufeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zubeyr, ona da Mervân ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir: Hevâzin heyeti Müslüman olarak Hz. Peygamber'e (sav) gelip mallarını ve kendilerinden esir düşenleri geri istedikleri zaman, Hz. Peygamber (sav) ayağa kalktı da onlara "beraberimdekileri görüyorsunuz. Sözün bana en sevimlisi en doğru olanıdır. Şimdi siz iki şeyden birini seçiniz: Ya esirleri, ya da malları. Ben sizin (ganimet dağıtılmadan önce) gelmenizi beklemiştim" buyurdu. Gerçekten de Allah Rasulü (sav) Tâif dönüşü, on küsur gece onların gelmesini beklemişti. Hz. Peygamber'in (sav) iki şeyden sadece birisini vereceği apaçık belli olunca Hevâzin heyeti "biz esirlerimizin geri verilmesini tercih ediyoruz" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) Müslümanlar arasında ayağa kalktı, Allah'ı lâyık olduğu kemâl sıfatlarıyla övdükten sonra "amma ba'du" deyip şöyle buyurdu: "Kardeşleriniz tevbe etmiş olarak bize geldiler. Ben de esirlerini kendilerine geri vermenin doğru olacağını düşündüm. İçinizden kim gönül hoşluğu ile esirini geri vermeyi arzu ediyorsa bunu yapsın. Kim de hissesini bedelsiz vermeyi arzu etmiyorsa, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından ona payını vermek üzere esirini iade etsin" buyurdu. İnsanlar "gönül hoşluğu ile veriyoruz, ey Allah'ın Rasulü" dediler. Hz. Peygamber (sav) de "şimdi kimin gönül hoşluğu ile verdiğini, kimin de razı olmadığını bilmiyoruz. Siz gidin, konuya vakıf temsilcileriniz muvafakat işinizi bize arz etsin" buyurdu. İnsanlar yerlerine döndüler. Kabilelerin temsilcileri, konuyu kendi adamlarıyla konuştuktan sonra Hz. Peygamber'e (sav) gelip her biri kendi kavminin, esirleri geri vermekten hoşnut olduklarını ve Hz. Peygamber'e esirleri iade hususunda izin verdiklerini haber verdiler.
Açıklama: قَدْ زَوَّجْنَاكَهَا بِمَا مَعَكَ مِنَ الْقُرْآنِ "Ezberindeki Kuran karşılığında" ifadesi başka tarikleri de dikkate alındığında Kur'an öğretme karşılığında kaydı görülmektedir. bk. Ḳasṭalânî,Ebû'l-Abbâs Ahmed b. Muhammed el-. İrşâdu's-Sârî li Şerḥi Ṣaḥîḥi'l-Buḫârî. Mısır: el-Maṭbaʿatu'l-Kubrâ'l-Emîrîyye, 4/163.