Giriş

Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Atab. Yesar, ona da Benî Esed kabilesinnden bir adam şöyle anlattı: Ben ve ailem Bakîu’l-ğarkad’a yerleşmiştik. Ailem bana ihtiyaçlarını sayarak; Rasulullah'a (sav) gitsen ve bizim için bir şeyler istesen de karnımızı doyursak! demişler ve ihtiyaçlarını saymışlardı. Ben de Hz. Peygamber'e (sav) gittim. Yanında kendisinden bir şey isteyen bir adam gördüm. Hz. Peygamber; "sana verecek bir şey bulamıyorum," dedi. Bunun üzerine adam kızdı ve hayatıma yemin ederim ki, sen istediğine veriyorsun! diye mırıldanarak oradan ayrıldı. O zaman Rasulullah (sav) şöyle söyledi: "Ona verecek bir şey bulamıyorum diye bana kızıyor. Sizden kimin bir ukıyye veya o değerde malı olduğu halde dilenirse, haddi aşmış olarak dilenmiş olur." Benî Esed kabilesine mensup adam şöyle devam eder: Bunun üzerine bizim süt devemiz bir ukıyyeden daha değerlidir dedim. -Bir ukıyye, kırk dirhem gümüş idi-. Sonra hiçbir şey istemeden geri döndüm. Ondan sonra Rasulullah'a (sav) arpa veya kuru üzüm getirilmişti. Hz. Peygamber ondan bize de verdi, o kadar ki Allah bizi müstağni kıldı. [Ebû Davud dedi ki: Sevrî de Mâlik'in dediği gibi bu şekilde rivayet etti.]


Açıklama: Bakîu’l-ğarkad; Medîne’deki Bakî mezarlığıdır. Ukıyye, hadîste de belirtildiği üzere 40 dirhemdir. Bir dirhem 3.12 gram olduğuna göre, bir ukıyye de 124.80 gram eder. İşte bu miktar gümüşe sahip olmak, hadiste dilenmeyi yasak kılan bir sınır olarak zikredilmektedir.

    Öneri Formu
10889 D001627 Ebu Davud, Zekat, 24

Bize Hafs b. Ömer en-Nemerî, ona Şube, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Zeyd b. Ukbe el-Fezari, ona da Semüra'nın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Dilenmeler, tırmalamalardır; insan dilencilik yaparak kendi yüzünü tırmalar. Dolayısıyla dileyen yüzünü korusun, dileyen de bıraksın! Ancak insan, sultandan isteyebilir veya zarurî ihtiyacı olan bir şeyi (başkasından) da isteyebilir."


Açıklama: Dilencilik, her şeyden önce insanın şahsiyetiyle uyuşmayan çok çirkin bir tabiat ve kişiliğini alçaltıcı bir davranıştır. Hele dilenciliği bir meslek ve kazanç kapısı haline getirenler, son derece iğrenç tabiata sahip olan ve aşağılık bir hayata rıza gösteren zavallılardır. Bununla birlikte zarurî durumlarda insanın durumunu başkalarına açması ve yardım dilemesi de hayatın tabiî seyri içeresinde karşılaşılabilecek normal bir davranış olarak görülmelidir. Hatta o kendi durumunu açmadan, çevresindekilerin anlayıp kendisine el uzatmaları gerekir.

    Öneri Formu
10901 D001639 Ebu Davud, Zekat, 26


    Öneri Formu
10895 D001633 Ebu Davud, Zekat, 24

Bize Müsedded ve Ubeydullah b. Ömer ve Ebu Kamil, onlara Abdülvahid b. Ziyad, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre (ra) önceki hadisle aynı manada bir hadis rivayet etmiş, Rasulullah'ın (sav), "miskîn iffetli kişidir," dediğini zikretti. Müsedded, rivayetine şunu da ekledi: "Miskîn, kendisine yetecek malı olmayan, ama yine de insanlara el açmayan ve muhtaç olduğu bilinmediği için kendisine sadaka verilmeyen kimsedir. (Âyette sözü edilen) mahrum işte odur." Müsedded, rivayet ettiği hadiste "utandığı için sormayan" sözünü zikretmedi. [Ebû Davud dedi ki: Muhammed b. Sevr ile Abdurrezzak bu hadisi Mamer'den rivayet ettiler ve mahrum sözünü Zührî'nin sözü olduğunu söylediler ki, bu daha doğrudur.]


    Öneri Formu
10894 D001632 Ebu Davud, Zekat, 24


Açıklama: Yoksul diye tercüme ettiğimiz miskin kelimesi, Türkçe'de fakir ile aynı manada kullanılır. Ancak İslâm hukukçuları banlara farklı manalar yüklemişlerdir. Hanefî ve Mâlikî fukahasına göre; miskin, hiçbir şeyi olmayan, fakir ise nisap miktarından az malı olan kimsedir. Şafiî ve Hanbelî fukahası ise bunun tam tersi bir anlayışa sahiptirler. Yani fakir; malı ve kazancı olmayan, miskin de malı geçimine kâfi gelmeyendir. Bu rivayette, fakir dahi olsa bir Müslümanın sahip olması gereken “kişilik” ile ilgili önemli bir niteliği öne çıkmaktadır. Kapı kapı dolaşıp el açan, insanlara yüz suyu döken bir kimlik, asla Müslümanın şahsiyetiyle uyuşmaz. Çünkü o muhtaç bile olsa, bu durumunu başkalarına duyurmayacak kadar onuruna düşkün bir yapıdadır.

    Öneri Formu
10893 D001631 Ebu Davud, Zekât, 24


    Öneri Formu
10900 D001638 Ebu Davud, Zekât, 26


    Öneri Formu
10896 D001634 Ebu Davud, Zekât, 24


    Öneri Formu
275259 D001631-2 Ebu Davud, Zekat, 24


    Öneri Formu
275260 D001632-2 Ebu Davud, Zekat, 24


    Öneri Formu
275261 D001632-3 Ebu Davud, Zekat, 24