Öneri Formu
Hadis Id, No:
2402, M004743
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا وَكِيعُ بْنُ الْجَرَّاحِ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِى خَالِدٍ عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى حَازِمٍ عَنْ عَدِىِّ بْنِ عَمِيرَةَ الْكِنْدِىِّ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « مَنِ اسْتَعْمَلْنَاهُ مِنْكُمْ عَلَى عَمَلٍ فَكَتَمَنَا مِخْيَطًا فَمَا فَوْقَهُ كَانَ غُلُولاً يَأْتِى بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ » . قَالَ فَقَامَ إِلَيْهِ رَجُلٌ أَسْوَدُ مِنَ الأَنْصَارِ كَأَنِّى أَنْظُرُ إِلَيْهِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ اقْبَلْ عَنِّى عَمَلَكَ قَالَ « وَمَا لَكَ » . قَالَ سَمِعْتُكَ تَقُولُ كَذَا وَكَذَا . قَالَ « وَأَنَا أَقُولُهُ الآنَ مَنِ اسْتَعْمَلْنَاهُ مِنْكُمْ عَلَى عَمَلٍ فَلْيَجِئْ بِقَلِيلِهِ وَكَثِيرِهِ فَمَا أُوتِىَ مِنْهُ أَخَذَ وَمَا نُهِىَ عَنْهُ انْتَهَى » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Vekî' b. Cerrâh, ona İsmail b. Ebu Halid, ona Kays b. Ebu Hazim, ona da Adî b. Amîre el-Kindî şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), "Sizden birini göreve getirdiğimiz kişi bir iğneyi ya da daha fazlasını bizden gizlerse ihanet etmiş olur [ve] kıyamet günü onu getirir!" buyurdu. Ensâr'dan siyah [tenli] bir adam kalkıp Hz. Peygamber'e (sav) geldi. Sanki [şu an] ona bakar gibiyim. "Yâ Rasulullah! Bana verdiğin görevi geri al" dedi. Nebî (sav), "Ne oldu ki" buyurdu. "Seni şöyle şöyle buyururken işittim" dedi. Hz. Peygamber (sav), "Ben onu şimdi söylüyorum. Sizden birine görev verdiğimiz kimse onun azını da çoğunu da [bize] getirsin. [Yönetici tarafından getirdiği maldan ya da hediyeden] kendisine verileni alır, verilmeyeni de almaz" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmâre 4743, /787
Senetler:
()
Konular:
İHANET
Yolsuzluk, Devlet malına hainlik yapmak
Yönetim, verilen göreve ihanet etmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
24430, B006636
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ عَنْ أَبِى حُمَيْدٍ السَّاعِدِىِّ أَنَّهُ أَخْبَرَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم اسْتَعْمَلَ عَامِلاً فَجَاءَهُ الْعَامِلُ حِينَ فَرَغَ مِنْ عَمَلِهِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا لَكُمْ ، وَهَذَا أُهْدِىَ لِى . فَقَالَ لَهُ « أَفَلاَ قَعَدْتَ فِى بَيْتِ أَبِيكَ وَأُمِّكَ فَنَظَرْتَ أَيُهْدَى لَكَ أَمْ لاَ » . ثُمَّ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَشِيَّةً بَعْدَ الصَّلاَةِ فَتَشَهَّدَ وَأَثْنَى عَلَى اللَّهِ بِمَا هُوَ أَهْلُهُ ثُمَّ قَالَ « أَمَّا بَعْدُ ، فَمَا بَالُ الْعَامِلِ نَسْتَعْمِلُهُ ، فَيَأْتِينَا فَيَقُولُ هَذَا مِنْ عَمَلِكُمْ ، وَهَذَا أُهْدِىَ لِى . أَفَلاَ قَعَدَ فِى بَيْتِ أَبِيهِ وَأُمِّهِ فَنَظَرَ هَلْ يُهْدَى لَهُ أَمْ لاَ ، فَوَالَّذِى نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ لاَ يَغُلُّ أَحَدُكُمْ مِنْهَا شَيْئًا ، إِلاَّ جَاءَ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَحْمِلُهُ عَلَى عُنُقِهِ ، إِنْ كَانَ بَعِيرًا جَاءَ بِهِ لَهُ رُغَاءٌ ، وَإِنْ كَانَتْ بَقَرَةً جَاءَ بِهَا لَهَا خُوَارٌ ، وَإِنْ كَانَتْ شَاةً جَاءَ بِهَا تَيْعَرُ ، فَقَدْ بَلَّغْتُ » . فَقَالَ أَبُو حُمَيْدٍ ثُمَّ رَفَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَدَهُ حَتَّى إِنَّا لَنَنْظُرُ إِلَى عُفْرَةِ إِبْطَيْهِ . قَالَ أَبُو حُمَيْدٍ وَقَدْ سَمِعَ ذَلِكَ مَعِى زَيْدُ بْنُ ثَابِتٍ مِنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَسَلُوهُ .
Tercemesi:
Bize Ebü’l-Yemân, ona Şuayb ona ez-Zührî, ona Urve, Ebu Humeyd es-Sâidî’nin şöyle anlattığını rivayet etti. Allah Rasulü (sav) bir adamı zekât toplama memuru olarak görevlendirmişti. Bu memur işini bitirdiği zaman Rasul-i Ekrem’e geldi ve “Yâ Rasulallah! Şu sizindir, bu da bana hediye verilmiştir” dedi. Rasul-i Ekrem (sav) da ona “Sen babanın ve ananın evinde otursaydın da sana hediye verilir miydi yoksa verilmez miydi bir görseydin!” dedi. Akabinde bir akşam vakti namazdan sonra ayağa kalktı, şehâdet kelimelerini söyledi ve Allah’ı lâyık olduğu sıfatlarla övdü. Sonra “İmdi” deyip şu konuşmayı yaptı: “Bu memura ne oluyor ki? Biz onu bir işte görevlendiriyoruz, sonra bize gelip ‘Şu, sizin verdiğiniz görevin hasılatı, bu da bana hediye verildi’ diyor! O, babasının ve anasının evinde otursaydı da ona hediye verilir miydi, yoksa verilmez miydi bir görseydi! Muhammed’in canı, (kudret) elinde bulunan (Allah’a) yemin ederim ki, herhangi biriniz zekât malından hainlik yapıp haksız bir şey alırsa, muhakkak kıyamet gününde o çaldığı malı boynu üzerinde taşıyarak getirecektir. Aldığı şey bir deve ise inleyip bağırarak, sığır ise böğürerek, koyun ise yine meleyerek getirecektir. Ben tebliğ ettim!” Ebu Humeyd “Bundan sonra Rasulullah (sav) elini, koltuk altının bozumtırak rengini göreceğimiz derecede yukarı kaldırdı” dedi. Yine Ebû Humeyd “Bu konuşmayı benimle birlikte Zeyd b. Sabit de Hz. Peygamber’den işitmiştir, ona da sorunuz!” dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Eymân ve'n-Nuzûr 3, 2/601
Senetler:
1. Ebu Humeyd Abdurrahman b. Sa'd es-Sâ'îdî (Münzir b. Sa'd b. Malik)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Hediye, işçilere hediye vermek
Hediye, Zekat memurunun hediye alması
KTB, HEDİYELEŞMEK
Yolsuzluk, Devlet malına hainlik yapmak