Giriş


Açıklama: Hadis insanlar arasındaki münasebetlerde karşılıklı saygıyı ifade etmekte, mutlak olarak bir yasaktan söz etmemektedir. Bir mecliste sadece konumuna bağlı olarak bir kişinin başkasının hukukunu ihlal etmeme sözkonusudur. Zira samiyete bağlı olarak veya -anne-babanın çocuklarını veya torunlarını kaldırması gibi- başka hak münasebetiyle birinin bir başkasını kaldırıp onun yerine oturması yasaklanmış değildir.

    Öneri Formu
148796 BS011956 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 242; Buhari, İstizan, 31; el-Edebü’l-müfred, s. 639, No: 1140; Müslim, Selam, 27-29; Ahmed b. Hanbel, II, 17, 22, 89, 102, 124; Beyhaki, III, 329, No: 5897; VI, 249, No: 11835; Hakim, Müstedrek, I, 293; IV, 272.


    Öneri Formu


    Öneri Formu
48322 HM005785 İbn Hanbel, II, 101


    Öneri Formu
50002 HM010269 İbn Hanbel, II, 483


    Öneri Formu
165646 EM000948 Buhari, Edebü'l-Müfred, 429


Açıklama: Hadis, ferddir (garip). Hadisin ilk ravisi olan Enes b. Malik sahabi tabakasında tektir. Ondan hadisi aktaran ve kaynaklarda daha fazla ismi geçen ravi Humeyd b. Ebi Humeyd'dir. Bazı kaynaklarda bu tabakada Sabit el-Bünani ismi de yer almaktadır. Bu iki raviden hadisi Hammad b. Seleme almıştır ve kendi tabakasında tektir. Hadisi Hammad b. Seleme'den Afra, Abdurrahman b. Mehdi, Affan, Muhammed b. Müsenna ve Ebu Kamil Muzaffer b. Müdrik almıştır. Tirmizi, hadis hakkında "sahih hasen" hükmü vermiş ve "bu isnadının garip (ferd)" olduğunu belirtmiştir. Bu hadis şöyle yorumlanmıştır: "Üstad Ebu Hamid (el-Gazali) şöyle demiştir: "Eğer taraflar arasında gönül birliği oluşmuşsa birbiri için ayağa kalkmak, birbirinden özür dilemek ve birbirine övgüde bulunmak gibi haklar hafifler. Çünkü her ne kadar bunlar dostluk hukukuna dahil olsa da biraz da yabancılık ve külfet içerirler. Eğer taraflar arasında gönül birliği sağlanmışsa külfet halısı bütünüyle dürülür. Bu durumda muhatabına, sanki kendisi gibi davranır. Çünkü bu görünür edep halleri aslında içteki edebin ve kalp temizliğinin dışa vurumudur. Kalpler zaten temiz ise bu durumda kalptekini gösterme külfetine girilmez. Hasılı birisi için ayağa kalkmak ya da kalkmamak zamana, hale ve kişiye göre değişir" (Tıbi, el-Kaşif an hakaiki's-sünen, X, 3067).

    Öneri Formu
165644 EM000946 Ebubekir b. Ebi Şeybe, Musannef, V, 234; Ahmed b. Hanbel, Müsned, XIX, 350; XXI, 226; Buhari, Edebü'l-Müfred, 428; Tirmizi, Sünen, V, 90; Bezzar, Müsned, XIII, 188.


Açıklama: Hadis sahih li gayrihidir. İsnad ise, Süreyc dolayısıyla hasendir. Çünkü o Buhârî'nin ricâlindendir. Derecesi ondan daha yukarıda olanın hadisleri hasendir.

    Öneri Formu
50008 HM010271 İbn Hanbel, II, 483


Açıklama: Hadisin ravilerinden Ebü'z-Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Mekki hakkında kaynaklarda çoğunlukla ta'dil, biraz cerh ifadeleri bulunmaktadır. "Cabir'in hadislerini en iyi bilenimizdi", "Çok hadis rivayet eden sika bir raviydi" de denilmiştir, "Şube, yaptığı bir davranışı gördüğü iddiasıyla hadislerini terketmiştir" de denilmiştir (İbn Sa'd, et-Tabakatü'l-kübra, VI, 30). Şu'be'nin muhtemelen namazı güzel kılmadığını gördüğü için hadislerini terkettiği anlaşılmaktadır (bk. İbn Ebi Hatim, el-Cerh ve't-tadil, VIII, 75). Başka gerekçeler de yazılmıştır (Zehebi, el-Muğni fi'd-duafa, II, 632). Ebü'z-Zübeyr'in İbn Uyeyne, Şube ve İbn Cüreyc tarafından zayıf görüldüğü, Ebu Zür'a'ya "Ebü'z-Zübeyr'in hadisleri delil olur mu?" diye sorulduğunda "Sikaların hadisleri delil alınabilir" dediği nakledilmiştir (İbnü'l-Cevzi, ed-Duafa ve'l-metrukin, III, 100). Müdellis olduğu da söylenmiştir (Zehebi, Tezkiretü'l-huffaz, I, 95). Dolayısıyla bu isnada sıhhat hükmü verilirken ihtiyatlı olmak gerekir. "Hasen derecesine yakın sahih hadistir" denilebilir. Bu hadis şöyle yorumlanmıştır: "Biraz önce neredeyse Farslılar ve Rumlar gibi davranıyordunuz. Kralları otururken onlar kralları için ayakta duruyorlar" sözü Hz. Peygamber'in (sav) ashabına oturma emri vermesinin sebebini açıklamaktadır. Ayrıca bu davranışın, bu ümmete yakıştırılmadığının delilidir. Ayağa kalkmayı yasaklayan rivayetler ve "İnsanların karşısında ayakta durmalarından hoşlanan kimse" hakkındaki tehditler bu tarzda yorumlanmalıdır. Yani "o otururken" muhataplarının ayakta durması anlamına gelir. Ömer b. Abdilaziz karşısında ayakta bekleyenlere şöyle demiştir: "Eğer ayakta bekleyecekseniz biz de kalkalım, oturacaksanız oturalım". Yani oturanın karşısında ayakta beklenmesini hoş görmemiştir. Hz. Peygamber'in, Cafer, İkrime, Üsame ve başkaları için ayağa kalktığına dair pek çok sahih hadis nakledilmiştir" (Kadı İyaz, İkmalü'l-Mu'lim, II, 316). "Bu hadis ihtiyaç olmadığı halde hizmetçi ve tebaanın oturan iktidar sahipleri karşısında ayakta beklemesini yasaklamaktadır. İçeri giren fazilet ve hayır ehli kimseler için ayağa kalkmak bununla aynı değildir. Bilakis bu davranış caizdir. Bunu gösteren birçok hadisler nakledilmiş, selef halef alimler böyle davranmışlardır" (Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV, 135).

    Öneri Formu
70361 HM014644 Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXII, 443-444; Müslim, Sahih, I, 309; Nesai, Sünen, III, 9; a.mlf., es-Sünenü'l-kübra, I, 289.


    Öneri Formu


    Öneri Formu
165677 EM000977 Buhari, Edebü'l-Müfred, 446