Giriş

“Ey insan! İhsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?”


    Öneri Formu
59029 KK82/6 İnfitâr, 82, 6

“Sizi topraktan yaratması, O'nun (varlığının) delillerindendir. Sonra siz, (her tarafa) yayılan insanlar oluverdiniz.”


    Öneri Formu
57134 KK30/20 Rûm, 30, 20


    Öneri Formu
56898 KK29/3 Ankebut, 29, 3

“Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zâlim, çok câhildir.”


Açıklama: Emanet: Sözlük anlamı “güvenilirlik, dürüstlük ve sadakat” anlamına gelen “emanet”, daha sonra “güvenilip inanılan şey”e de isim olmuştur. Çoğunlukla tefsirciler bunu "yükümlülükler" ve "farzlar" olarak tefsir etmişlerdir. Bu durumda emanet, Allah'ın gerek kendi hakları ve gerekse insanların hakları ile ilgili emir, yasak ve hükümlerin yerine getirilmesi demek olur. Allah’a itaat görev ve yükümlülüğünün göklere, yere ve dağlara teklif edilip bundan yüz çevirmeleri, bu sorumluluğun ne kadar ağır ve duyarlılık isteyen bir durum olduğunu gösteren temsilî bir anlatımdır. Dolayısıyla emanet ifa edildiği takdirde karşılığı büyük bir mükâfat olacağı gibi, yerine getirilmediği takdirde de cezası o derece büyük olacaktır. Kendilerine teklif edilen bu kadar ağır bir yükü göklerin, yeryüzünün ve dağların yüklenmekten çekinip bunu insanoğlunun yüklenmesi onun ne kadar cahil olduğunun bir göstergesidir. Âyette ifade edilen “zalûm” ve “cehûl” insanoğlunun karakteristik özellikleridir. Âyetin yaratılışla olan ilgisi de bu noktadadır. Zalûm; çok zâlim, zulme, haksızlığa çok yatkın demektir. Bu yatkınlığından dolayı Allah'ın ve O’nun kullarının haklarını yüklendiği halde, gerektiği gibi ifâ etmeyip kendine yazık etmektedir. Cehûl da iddia ettiği gibi âlim değil, aksine çok cahildir, çünkü akıbetinin ne olacağını bilmemekte, onun için de zulmetmektedir. Buradaki cehalet bilgisizlik değil, aklını kullanmamaktır. Çünkü Yüce Allah her kavme peygamber gönderip akıbetinin ne olacağını bildirmiş, yolunu aydınlatmıştır. Sorun insanoğlunun Allah’ın elçisini kabul edip onun gösterdiği yolda yürüme istikametinde aklını kullanmamaktan kaynaklanmaktadır. Yaratılıştan getirdiği menfi gibi gözüken kabiliyetlerini aklını kullanarak Allah’ın iradesi doğrultusunda kullanmalıdır. Bu da hayatın imtihan olmasının bir gereğidir.

    Öneri Formu
120123 KK33/72 Kur'ân-ı Kerîm, Ahzâb, 33/72.

“Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık, birdenbire onlar bütün ümitlerini yitirdiler.”


    Öneri Formu
53905 KK6/44 En'âm, 6, 44

“Allah gökten bir su indirdi ve onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti. Şüphesiz ki bunda dinleyen toplum için bir ibret vardır.”


    Öneri Formu
55081 KK16/65 Nahl, 16, 65

“Hurma ve üzüm gibi meyvelerden hem içecek hem de güzel gıdalar edinirsiniz. İşte bunlarda da aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır.”


    Öneri Formu
55087 KK16/67 Nahl, 16, 67


    Öneri Formu
48203 HM009112 İbn Hanbel, II, 395


    Öneri Formu
79629 MA012600 Abdurrezzâk, Musannef, VII, 154


    Öneri Formu
79558 MA012593 Abdurrezzak, Musannef, VII, 151.