Öneri Formu
Hadis Id, No:
148724, BS011882
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنِى أَبُو سَعِيدٍ : أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ وَكِيعٍ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ نَصْرٍ الضَّبِّىُّ حَدَّثَنَا صَالِحُ بْنُ مِسْمَارٍ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ سُلَيْمَانَ حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِىٍّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ عَنْ عَلِىٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« اخْرُجْ فَأَذِّنْ فِى النَّاسِ مِنَ اللَّهِ لاَ مِنْ رَسُولِهِ لَعَنَ اللَّهُ قَاطِعَ السِّدْرَةِ ». هَكَذَا قَالَهُ شَيْخُنَا فِى غَرَائِبِ الشُّيُوخِ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Müzâra'a 11882, 12/193
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ali b. Hüseyin Zeynelabidin (Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
3. Muhammed el-Bakır (Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali)
4. Ebu Abdullah Cafer es-Sâdık (Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
5. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
6. İbrahim b. Yezîd el-Hûzî (İbrahim b. Yezîd b. Eşas)
7. Hişam b. Süleyman el-Mahzumi (Hişam b. Süleyman b. İkrime b. Halid)
8. Ebu Fadl Salih b. Mismar el-Küşmîhenî (Salih b. Mismar)
9. İbrahim b. Nasr ed-Dabbi (İbrahim b. Nasr)
10. Ahmed b. Muhammed en-Nesevî (Ahmed b. Muhammed b. Rumeyh)
11. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Allah İnancı, kızması / gazabı/ buğzetmesi ve sebepleri
Lanet, Hz. Peygamber'in laneti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163888, MK003968
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِيُّ بن عَبْدِ الْعَزِيزِ ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بن مَنْصُورٍ ، ح
وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بن عَبْدِ الْجَبَّارِ
الْكَرَابِيسِيُّ ، قَالا : حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بن عَبْدِ الْعَزِيزِ اللَّيْثِيُّ ، قَالَ : سَمِعْتُ ابْنَ شِهَابٍ ، يَقُولُ : أَشْهَدُ عَلَى عَطَاءِ بن يَزِيدَ اللَّيْثِيِّ ِ أَنَّهُ حَدَّثَنِي ، عَنْ أَبِي أَيُّوبَ الأَنْصَارِيِّ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَ : مَنْ يَغْرِسْ غَرْسًا ، كَتَبَ اللَّهُ لَهُ مِنَ الأَجْرِ بِقَدْرِ مَا يَخْرُجُ مِنْ ثَمَرِ ذَلِكَ الْغِرَاسِ .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Taberânî, Mu'cem-i kebîr, Halid b. Zeyd b. Küleyb Ebu Eyyub el-Ensarî Bedrî 3968, 3/991
Senetler:
1. Ebu Eyyüb el-Ensari (Halid b. Zeyd b. Küleyb b. Salabe b. Abd)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yezid el-Cünde'î (Ata b. Yezid el-Leysî)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Abdullah b. Abdulaziz el-Leysi (Abdullah b. Abdulaziz b. Abdullah b. Amir)
5. Muhammed b. Abdulcebbar el-Kerâbîsî (Muhammed b. Abdulcebbar)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
حدثنا خالد بن مخلد البجلي قال حدثنا سليمان بن بلال قال أخبرني يحيى بن سعيد قال أخبرني محمد بن يحيى بن حبان عن داود بن أبى داود قال قال لي عبد الله بن سلام : ان سمعت بالدجال قد خرج وأنت على ودية تغرسها فلا تعجل أن تصلحها فإن للناس بعد ذلك عيشا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164661, EM000480
Hadis:
حدثنا خالد بن مخلد البجلي قال حدثنا سليمان بن بلال قال أخبرني يحيى بن سعيد قال أخبرني محمد بن يحيى بن حبان عن داود بن أبى داود قال قال لي عبد الله بن سلام : ان سمعت بالدجال قد خرج وأنت على ودية تغرسها فلا تعجل أن تصلحها فإن للناس بعد ذلك عيشا
Tercemesi:
— (114-s.) Abdullah îbni Selâm .şöyle demiştir:
«— Eğer (kıyamet alâmetlerinden olan) Deccal'm çıktığını işitirsen ve elinde de dikmekte olduğun bir hurin2 fidanı bulunuyorsa, onu ıslâh etmek için acele etme; çünkü bvjıda^a sonra insanlar için epeyce bir müddet yaşayış vardır.»[939]
Kıyametin kopmasına alâmet*sayılan Deccal'm gelişi zamanında, uzun yıllar sonra meyve verecek bir ağacı dikmekten vaz geçme olmayıp, onu alelacele dikmek de doğru dcğifdir. Daha uzun yıllar insanlar yaşıyacağı için, ağaçlan usulüne göre itina ile dikmek ve bütün hayırlı yatırımları ona göre yapmak gerekir. Hiç bir zaman acele edip, işleri noksan ve sakat bırakmamalıdır. Burada da işleri sağlam yapmaya ve çalışmanın lüzumuna işaret vardır.[940]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 480, /379
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Yusuf Abdullah b. Selam (Abdullah b. Selam b. el- Hâris)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Hz. Peygamber, gelecekten haber vermesi
Kıyamet, alametleri, Deccal
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا النضر قال حدثنا أبو العوام عبد العزيز بن ربيع الباهلي قال حدثنا أبو الزبير محمد عن جابر بن عبد الله قال : كنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم فأتى على قبرين يعذب صاحباهما فقال إنهما لا يعذبان في كبير وبلى أما أحدهما فكان يغتاب الناس وأما الآخر فكان لا يتأذى من البول فدعا بجريدة رطبة أو بجريدتين فكسرهما ثم أمر بكل كسرة فغرست على قبر فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم أما إنه سيهون من عذابهما ما كانتا رطبتين أو لم تيبسا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165014, EM000735
Hadis:
حدثنا محمد بن يوسف قال حدثنا النضر قال حدثنا أبو العوام عبد العزيز بن ربيع الباهلي قال حدثنا أبو الزبير محمد عن جابر بن عبد الله قال : كنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم فأتى على قبرين يعذب صاحباهما فقال إنهما لا يعذبان في كبير وبلى أما أحدهما فكان يغتاب الناس وأما الآخر فكان لا يتأذى من البول فدعا بجريدة رطبة أو بجريدتين فكسرهما ثم أمر بكل كسرة فغرست على قبر فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم أما إنه سيهون من عذابهما ما كانتا رطبتين أو لم تيبسا
Tercemesi:
— Cabir ibni Abdullah'dan rivayet edildiğine göre demiştir ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selİemfle beraberdik. Sonra sahipleri azap edilmekte olan iki kabir (mezar) başına gelip şöyle dedi:
«— Bunlar büyük ve meşakkatli bir işten dolayı azap edilmiyorlar. Bunlardan biri, (hayatında) insanları gıybet ederdi. Diğerine gelince, idrardan sakınmazdı (sızıntı ve sıçrantılarından korunmazdı).»
Sonra Peygamber bir veya iki yaş çubuk istedi de, onları kırdı. Sonra emretti de, bunların her biri bir kabir üzerine dikildi. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemi şöyle buyurdu:
«— Bu iki çubuk yaş bulundukları müddet, yahut kurumadıkları müddet azabları hafifler.»[191]
Kabir hali, âh i ret ahvalinin bîr başlangıcıdır, öldükten sonra kabirde kâfirlerin ve mü'minlerden bazı günahkârların azap çekmesi haktır ve bunlar vuku bulacaklardır. İslâm inancı budur. Ancak kabirde olan halleri bilmek, kimlerin selâmette ve kimlerin azap içinde bulunduğuna muttali olmak, nişlerimizle idrak edilecek şeyler değildir. Allah Teâlâ'nın brldirme-siyle ve ilhamiyle bunlar bilinebilir. Özellikle peygamberlere, âhirete müteallik Cennet, Cehennem ve kabir ahvalinden haber verilmiş ve çeşitli sahneler onlara gösterilmiştir. Peygamberlerin verdiği haberler gerçeği ifade ettiklerinden bu hadîs-i şeriften şu hükümler çıkmaktadır:
1— Allah'ın, dilediği kimselere bİldİrmesiyle kabir ahvaline muttali olmak haktır.
2— Kabir azabı, mü'minlerden bîr kısımları için vardır.
3— Gıybet ve taharetsizlik, kabir azabı sebeplerindendir.
4— Peygamberin ölülere şefaati haktır.
Kabir hayatı, âhiretin başlangıcıdır. Orada Allah'ın haklarından önce namaz muhakemesi kurulur. Namazın sıhhati ise, taharete bağlıdır. Taharet ibadetin başı ve esasıdır. Bu olmayınca namaz sahih olmaz. Onun için necasetten ve idrardan tamamen temizlenmek icab eder ki, namaz sahih olsun. Hele idrar sonunda hemen abdeste geçmek çok yanlıştır. Böyle hemen abdest almak, abdestsiz olarak namaz kılmaya götürür,- çünkü sıkıntı hemen kesilmez. Bir müddet beklemek, gezinmek ve hareket etmek icab eder. Herkesin durumuna göre bu vokit uzayıp kısalabiür. Kesin olarak sızıntı kesildikten sonra abdest alınırsa bu sahih olur. Yoksa kılınan namazlar abdestsiz kılınmış olacağından, ibadetler makbul olmaz. Yani namaz kılınmamış sayılır ve bundan da kabir azabı çekilir. Zira Allah'ın haklarından en büyüğü olan namaz ibadeti yerine getirilmemiştir.
Kul haklarından ifk muhakemesi görülen kan davalarıdır. Kan dökmeye sebep olan hallerin başında gıybet ve koğuculuk gelir. İnsanlar arasında çıkarılan fesad, bu feci akıbete götürür. İşte bunlara sebep teşkil eden gıybet günahından dolayı da kabirde azap çekilir.
Kabristanlarda ağaç ve çiçek yetiştirmek müstahab ise de, dal ve çubuk bırakmanın bir manası yoktur. Hz. Peygamberin İki mezar üzerine birer dal parçası diktirmesi, kendine ait bir özellik taşır ki, bu da azabın bir müddet hafiflemesiyle kayıtlıdır. Dalların kuruması anına kadar o ölülerden azap kalkmakla şefaat gerçekleşmiştir. Ümmetin böyle hareket etmesi gerekmez. Yani mezarlar üzerine dal parçaları dikmek icab etmez.[192]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 735, /580
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Abdülaziz b. Rabi' el-Bahili (Abdülaziz b. Rabi')
4. Ebu Hasan Nadr b. Şümeyl el-Mazinî (Nadr b. Şümeyl b. Hareşe)
5. Muhammed b. Yusuf el-Buhari (Muhammed b. Yusuf)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Bilgi, Hz. Peygamber'in verdiği gaybi haberler
Gıybet, gıybet etmek, dedi kodu yapmak
Kabir Hayatı, Kabir Azabı
Kabir Hayatı, Kabir Azabı, idrar serpintileri nedeniyle
نا الحسين بن إسماعيل نا أبو هشام الرفاعي نا بن فضيل نا يزيد بن أبي زياد عن مجاهد عن بن عباس قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : هذه حرم الله حرمها يوم خلق السماوات والأرض ووضع هذين الجبلين لم يحل لأحد قبلي ولا يحل لأحد بعدي ولم يحل لي إلا ساعة من نهار أن لا يحصد شوكها ولا ينفر صيدها ولا يختلى خلاءها ولا ترفع لقطتها إلا لمنشد فقال العباس يا رسول الله إن أهل مكة لا صبر لهم عن الإذخر لقينهم وأبياتهم فقال رسول الله صلى الله عليه و سلم إلا الإذخر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
187800, DK004565
Hadis:
نا الحسين بن إسماعيل نا أبو هشام الرفاعي نا بن فضيل نا يزيد بن أبي زياد عن مجاهد عن بن عباس قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : هذه حرم الله حرمها يوم خلق السماوات والأرض ووضع هذين الجبلين لم يحل لأحد قبلي ولا يحل لأحد بعدي ولم يحل لي إلا ساعة من نهار أن لا يحصد شوكها ولا ينفر صيدها ولا يختلى خلاءها ولا ترفع لقطتها إلا لمنشد فقال العباس يا رسول الله إن أهل مكة لا صبر لهم عن الإذخر لقينهم وأبياتهم فقال رسول الله صلى الله عليه و سلم إلا الإذخر
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Darekutni, Sünen-i Darekutni, Akdiye ve'l-Ahkâm 4565, 5/420
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Ebu Abdullah Yezid b. Ebu Ziyad el-Haşimî (Yezid b. Ebu Ziyad)
4. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Fudayl ed-Dabbî (Muhammed b. Fudayl b. Ğazvan b. Cerîr)
5. Ebu Hişam Muhammed b. Yezid er-Rifâi (Muhammed b. Yezid b. Muhammed b. Kesir)
6. Hüseyin b. İsmail el-Mehamili (Hüseyin b. İsmail b. Muhammed b. İsmail b. Said b. Eban)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Şehirler, Mekke, Haram Bölge Oluşu
الشجر ونحوه ممالا روح فيه فلا تحرم صنعته ولاالتكسب به وسواء الشجر المثمر وغيره وهذا مذهب العلماء كافة الامجاهدا فانه جعل الشجر المثمر من المكروه قال القاضي لم يقله أحد غير مجاهد واحتج مجاهد بقوله تعالى ومن أظلم ممن ذهب يخلق خلقا كخلقى واحتج الجمهور بقوله صلى الله عليه و سلم ويقال لهم أحيوا ما خلقتم أى اجعلوه حيوانا ذا روح كما ضاهيتم وعليه رواية ومن أظلم ممن ذهب يخلق خلقا كخلقى ويؤيده حديث بن عباس رضى الله عنه المذكور فى الكتاب ان كنت لابد فاعلا فاصنع الشجر وما لانفس له وأما رواية أشد عذابا فقيل هي محمولة على من فعل الصورة لتعبد وهو صانع الأصنام ونحوها فهذا كافر وهو أشد عذابا وقيل هي فيمن قصد المعنى الذى فى الحديث من مضاهاة خلق الله تعالى واعتقد ذلك فهذا كافر له من أشد العذاب ما للكفار ويزيد عذابه بزيادة قبح كفره فأما من لم يقصد بها العبادة ولا المضاهاة فهو فاسق صاحب ذنب كبير ولايكفر كسائر المعاصى [ 2111 ] وأما قوله تعالى فليخلقوا ذرة أو حبة أو شعيرة فالذرة بفتح الذال وتشديد الراء ومعناه فليخلقوا ذرة فيها روح تتصرف بنفسها كهذه الذرة التى هي خلق الله تعالى وكذلك فليخلقوا حبة حنطة أو شعير أى ليخلقوا حبة فيها طعم تؤكل وتزرع وتنبت ويوجد فيها ما يوجد فى حبة الحنطة والشعير ونحوهما من الحب الذى يخلقه الله تعالى وهذا أمر تعجيز كما سبق والله أعلم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
205065, ŞN14/91
Hadis:
الشجر ونحوه ممالا روح فيه فلا تحرم صنعته ولاالتكسب به وسواء الشجر المثمر وغيره وهذا مذهب العلماء كافة الامجاهدا فانه جعل الشجر المثمر من المكروه قال القاضي لم يقله أحد غير مجاهد واحتج مجاهد بقوله تعالى ومن أظلم ممن ذهب يخلق خلقا كخلقى واحتج الجمهور بقوله صلى الله عليه و سلم ويقال لهم أحيوا ما خلقتم أى اجعلوه حيوانا ذا روح كما ضاهيتم وعليه رواية ومن أظلم ممن ذهب يخلق خلقا كخلقى ويؤيده حديث بن عباس رضى الله عنه المذكور فى الكتاب ان كنت لابد فاعلا فاصنع الشجر وما لانفس له وأما رواية أشد عذابا فقيل هي محمولة على من فعل الصورة لتعبد وهو صانع الأصنام ونحوها فهذا كافر وهو أشد عذابا وقيل هي فيمن قصد المعنى الذى فى الحديث من مضاهاة خلق الله تعالى واعتقد ذلك فهذا كافر له من أشد العذاب ما للكفار ويزيد عذابه بزيادة قبح كفره فأما من لم يقصد بها العبادة ولا المضاهاة فهو فاسق صاحب ذنب كبير ولايكفر كسائر المعاصى [ 2111 ] وأما قوله تعالى فليخلقوا ذرة أو حبة أو شعيرة فالذرة بفتح الذال وتشديد الراء ومعناه فليخلقوا ذرة فيها روح تتصرف بنفسها كهذه الذرة التى هي خلق الله تعالى وكذلك فليخلقوا حبة حنطة أو شعير أى ليخلقوا حبة فيها طعم تؤكل وتزرع وتنبت ويوجد فيها ما يوجد فى حبة الحنطة والشعير ونحوهما من الحب الذى يخلقه الله تعالى وهذا أمر تعجيز كما سبق والله أعلم
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Açıklama: Ebu Bekir savaşa uğurladığı bir komutanına İslama göre savaş hukukuyla ilgili temel prensipleri bir defa daha hatırlatmakta ve onu uğurlamaktadır. Aynı zamanda komutanın gideceği yer hakkında onu bilgilendirmektedir. Ebu Bekir başka din mensuplarına dokunulmaması hususunda da uyarılarda bulunmaktadır.
Hadis Salih b. Keysan (Bkz. Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150) ve Yahya b. Said’den (Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18148; Marifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076; Malik, Muvatta, Cihad, 10) rivayet edilmektedir. Malik ve Beyhakî’nin Yahya b. Said’den naklettiği rivayet ise şöyledir:
Yahya b. Said nakletmektedir: “Ebû Bekir Şam taraflarına ordular gönderdi. Ordunun dörtte birine komutanlık edecek olan Yezid b. Ebî Süfyan’la birlikte yürüyerek yola çıktı. Denildiğine göre Yezid Ebû Bekr’e şöyle dedi: “Ya sen de bineğe bin, ya da ben de binekten ineyim!” Ebu Bekir şöyle cevap verdi: “Sen inmeyeceksin, ben de binmeyeceğim. Ben bu adımlarımı Allah yolunda sevap alacağım diye atıyorum.” Ebu Bekir şöyle devam etti: “Sen kendilerini Allah rızasını elde etmeye adamış topluluklarla karşılaşacaksın. Onları ve yapmakta oldukları ibadetleriyle başbaşa bırak. Sen ayrıca başlarının ortalarını traş etmiş bir toplulukla da karşılaşacaksın. Onların boyunlarını kılıçla vur. Sana ayrıca on tavsiyede daha bulunuyorum! Kadınları, çocukları ve ihtiyarları öldürme. Meyve veren ağaçları asla kesme. mamur yerleri asla harap etme. Herhangi bir koyun ve deveyi yeme maksadı olmaksızın asla kesme. Arıları asla yakma ve parçalama, ganimete ihanet etme. Korkma.”
Bu iki rivayet arasında dikkat çeken birkaç nokta vardır. Bazı rivayetlerde “hurmaları yakma(وَلَا تَحْرِقُنَّ نَخْلًا)” ifadesi (Muvatta, A’zamî tahkiki, III, 635, No: 1627; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150; Ma’rifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076) “arıları yakma(وَلَا تَحْرِقَنَّ نَحْلًا)” (Muvatta, Ebu Mus’ab rivayeti, I, 357, No: 918- Cihad, 8; Muvatta, Fuad Abdülbaki tahkiki, II, 447- Cihad, 10) şeklinde zikredilmiştir. Bunun bir tashif olması mümkündür.
İki rivayet arasındaki diğer bir fark ise Yahya b. Said rivayetinde “(وَسَتَجِدُ قَوْمًا فَحَصُوا عَنْ أَوْسَاطِ رُؤُوسِهِمْ مِنَ الشَّعَرِ، فَاضْرِبْ مَا فَحَصُوا عَنْهُ بِالسَّيْفِ)” ifadesine karşılık Salih b. Keysan rivayetinde “(وَسَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدِ اتَّخَذَ الشَّيْطَانُ عَلَى رُءُوسِهِمْ مَقَاعِدَ - يَعْنِي الشَّمَامِسَةَ - فَاضْرِبُوا تِلْكَ الْأَعْنَاقَ)” ifadesi mevcuttur. Salih b. Keysan’ın rivayetine göre Ebu Bekir manastırlarda ibadetle meşgul olan zahid Hıristiyanlara dokunulmamasını emrederken (çünkü bunlar savaşmıyorlardı), Müslümanlarla savaşan ve Hıristiyanların başlarında bulunan kişilerin öldürülmesini söylemiştir. Nitekim Beyhaki'nin diğer bir rivayetinde İbn İshak vasıtasıyla Muhammed b. Cafer b. Zübeyr’in şöyle dediğini nakleder: “Muhammed b. Cafer bana dedi ki: “Ebu Bekir niçin başpiskoposlarla ruhbanlar arasında ayırım yaparak Hıristiyanların başpiskoposlarının öldürülmesini istediği halde (manastırlardaki münzevi) rahiplerinin öldürülmesini yasakladığını biliyor musun?” Ben de dedim ki: “münzevi rahiplerin kendilerini manastırlara hapsettikleri için zannediyorum.” O da dedi ki: “Evet, Fakat başpiskoposlar savaşa katılıyorlar ve münzevi rahiplerin aksine savaşıyorlar. Rahiplerin genel adeti ise savaşmamaktır. Zira Allah (c.c.) “Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşınız (Bakara, 2/190)” buyuruyor” dedi. (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 159, No: 18151.
Hâkim ise Mürsel bir isnadla Said b. el-Müseyyeb’ten rivayetin sadece baş tarafını nakletmektedir. Bu rivayette Ebu Bekir’in Yezid b. Ebi Süfyan’la birlikte Amr b. el-As ve Şurahbil b. Hasene’yi Şam’a ordularla birlikte göndermesinden söz edilmektedir. (Hâkim, el-Müstedrek, III, 80). Beyhaki ayrıca Yezid b. Ebi Malik eş-Şâmî’den de Yahya b. Said’in metnine benzer bir rivayete daha yer vermiştir. (Bkz. Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18149).
Hadisin bütün rivayetlerinin isnadında kopukluk görülmektedir. Bunların bir kısmı mürsel, bir kısmı ise mu’daldır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
155405, BS018201
Hadis:
وَأَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ الْجَبَّارِ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى صَالِحُ بْنُ كَيْسَانَ قَالَ : لَمَّا بَعَثَ أَبُو بَكْرٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ يَزِيدَ بْنَ أَبِى سُفْيَانَ إِلَى الشَّامِ عَلَى رُبْعٍ مِنَ الأَرْبَاعِ خَرَجَ أَبُو بَكْرٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ مَعَهُ يُوصِيهِ وَيَزِيدُ رَاكِبٌ وَأَبُو بَكْرٍ يَمْشِى فَقَالَ يَزِيدُ : يَا خَلِيفَةُ رَسُولِ اللَّهِ إِمَّا أَنْ تَرْكَبَ وَإِمَّا أَنْ أَنْزِلَ. فَقَالَ : مَا أَنْتَ بِنَازِلٍ وَمَا أَنَا بِرَاكِبٍ إِنِّى أَحْتَسِبُ خُطَاىَ هَذِهِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ يَا يَزِيدُ إِنَّكُمْ سَتَقْدَمُونَ بِلاَدًا تُؤْتَوْنَ فِيهَا بِأَصْنَافٍ مِنَ الطَّعَامِ فَسَمُّوا اللَّهَ عَلَى أَوَّلِهَا وَاحْمَدُوهُ عَلَى آخِرِهَا وَإِنَّكُمْ سَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدْ حَبَسُوا أَنْفُسَهُمْ فِى هَذِهِ الصَّوَامِعِ فَاتْرُكُوهُمْ وَمَا حَبَسُوا لَهُ أَنْفُسَهَمْ وَسَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدِ اتَّخَذَ الشَّيْطَانُ عَلَى رُءُوسِهِمْ مَقَاعِدَ يَعْنِى الشَّمَامِسَةَ فَاضْرِبُوا تِلْكَ الأَعْنَاقَ وَلاَ تَقْتُلُوا كَبِيرًا هَرِمًا وَلاَ امْرَأَةً وَلاَ وَلِيدًا وَلاَ تُخَرِّبُوا عُمْرَانًا وَلاَ تَقَطَّعُوا شَجَرَةً إِلاَّ لِنَفْعٍ وَلاَ تَعْقِرَنَّ بَهِيمَةً إِلاَّ لِنَفْعٍ وَلاَ تُحْرِقَنَّ نَحْلاً وَلاَ تُغْرِقَنَّهَ وَلاَ تَغْدِرْ وَلاَ تُمَثِّلْ وَلاَ تَجْبُنْ وَلاَ تْغَّلُلُ وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللَّهَ قَوِىٌّ عَزِيزٌ أَسْتَوْدِعُكَ اللَّهَ وَأُقْرِئُكَ السَّلاَمَ ثُمَّ انْصَرَفَ.
Tercemesi:
Ebu Abdullah el-Hafız, Ebu’l-Abbas’tan o da Ahmed b. Abdülcebbar’dan o da Yunus b. Bükeyr’den o da İbn İshak’tan, o da Salih b. Keysan’dan rivayet etti. Salih b. Keysan dedi ki: “Ebu Bekir (r.a.) Yezid b. Ebi Süfyan’ı Şam’a ordunun dörtte birine komutan olarak gönderdiğinde Ebu Bekir ona nasihatta bulunmak için beraberinde yola çıktı. Yezid bineğinin üzerinde, Ebu Bekir ise yürüyordu. Yezid dedi ki: “Ey Allah resûlü’nün halifesi! Ya sen de bin veya ben de ineyim.” Ebu Bekir ise “Ne sen ineceksin ve ne de ben bineceğim. Ben bu adımları Allah rızası için atıyorum. Ey Yezid! Siz bol yiyeceklerin verildiği beldelere gideceksiniz. Yemeğin başında besmele çekiniz, sonunda da Allah’a hamdediniz. Siz oralarda kendilerini kiliselere hapsetmiş zahid kimselerle karşılaşacaksınız. Onlara ve sığındıkları kiliselerdeki ibadetlerine ilişmeyiniz. Yine şeytanın başları üzerinde oturduğu, (yani Hıristiyanların önde gelen ve savaşan rahip) kimseler bulacaksınız. Onların boyunlarını vurunuz. Yaşlı ihtiyarları, kadınları ve çocukları öldürmeyiniz. Mamur yerleri tahrib etmeyiniz. Faydalanma düşüncesi olmaksızın meyve ağaçlarını kesmeyiniz. Etlerini yeme maksadı dışında evcil hayvanları kesmeyiniz. Arıları yakmayınız ve suda boğmayınız. Gaddarlık etme. Ölülerin organlarını kesme. Korkma. Ganimet malına dokunma. Allah kendisine yardım edenlere ve elçilerine mutlaka yardım edecektir. Allah güçlüdür, Azizdir. Seni Allah’a emanet ediyorum. Allah’ın selamı üzerine olsun” dedi ve sonra geri döndü.”
Açıklama:
Ebu Bekir savaşa uğurladığı bir komutanına İslama göre savaş hukukuyla ilgili temel prensipleri bir defa daha hatırlatmakta ve onu uğurlamaktadır. Aynı zamanda komutanın gideceği yer hakkında onu bilgilendirmektedir. Ebu Bekir başka din mensuplarına dokunulmaması hususunda da uyarılarda bulunmaktadır.
Hadis Salih b. Keysan (Bkz. Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150) ve Yahya b. Said’den (Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18148; Marifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076; Malik, Muvatta, Cihad, 10) rivayet edilmektedir. Malik ve Beyhakî’nin Yahya b. Said’den naklettiği rivayet ise şöyledir:
Yahya b. Said nakletmektedir: “Ebû Bekir Şam taraflarına ordular gönderdi. Ordunun dörtte birine komutanlık edecek olan Yezid b. Ebî Süfyan’la birlikte yürüyerek yola çıktı. Denildiğine göre Yezid Ebû Bekr’e şöyle dedi: “Ya sen de bineğe bin, ya da ben de binekten ineyim!” Ebu Bekir şöyle cevap verdi: “Sen inmeyeceksin, ben de binmeyeceğim. Ben bu adımlarımı Allah yolunda sevap alacağım diye atıyorum.” Ebu Bekir şöyle devam etti: “Sen kendilerini Allah rızasını elde etmeye adamış topluluklarla karşılaşacaksın. Onları ve yapmakta oldukları ibadetleriyle başbaşa bırak. Sen ayrıca başlarının ortalarını traş etmiş bir toplulukla da karşılaşacaksın. Onların boyunlarını kılıçla vur. Sana ayrıca on tavsiyede daha bulunuyorum! Kadınları, çocukları ve ihtiyarları öldürme. Meyve veren ağaçları asla kesme. mamur yerleri asla harap etme. Herhangi bir koyun ve deveyi yeme maksadı olmaksızın asla kesme. Arıları asla yakma ve parçalama, ganimete ihanet etme. Korkma.”
Bu iki rivayet arasında dikkat çeken birkaç nokta vardır. Bazı rivayetlerde “hurmaları yakma(وَلَا تَحْرِقُنَّ نَخْلًا)” ifadesi (Muvatta, A’zamî tahkiki, III, 635, No: 1627; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 153, No: 18150; Ma’rifetü’s-sünen ve’l-âsâr, XIII, 249, No: 18076) “arıları yakma(وَلَا تَحْرِقَنَّ نَحْلًا)” (Muvatta, Ebu Mus’ab rivayeti, I, 357, No: 918- Cihad, 8; Muvatta, Fuad Abdülbaki tahkiki, II, 447- Cihad, 10) şeklinde zikredilmiştir. Bunun bir tashif olması mümkündür.
İki rivayet arasındaki diğer bir fark ise Yahya b. Said rivayetinde “(وَسَتَجِدُ قَوْمًا فَحَصُوا عَنْ أَوْسَاطِ رُؤُوسِهِمْ مِنَ الشَّعَرِ، فَاضْرِبْ مَا فَحَصُوا عَنْهُ بِالسَّيْفِ)” ifadesine karşılık Salih b. Keysan rivayetinde “(وَسَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدِ اتَّخَذَ الشَّيْطَانُ عَلَى رُءُوسِهِمْ مَقَاعِدَ - يَعْنِي الشَّمَامِسَةَ - فَاضْرِبُوا تِلْكَ الْأَعْنَاقَ)” ifadesi mevcuttur. Salih b. Keysan’ın rivayetine göre Ebu Bekir manastırlarda ibadetle meşgul olan zahid Hıristiyanlara dokunulmamasını emrederken (çünkü bunlar savaşmıyorlardı), Müslümanlarla savaşan ve Hıristiyanların başlarında bulunan kişilerin öldürülmesini söylemiştir. Nitekim Beyhaki'nin diğer bir rivayetinde İbn İshak vasıtasıyla Muhammed b. Cafer b. Zübeyr’in şöyle dediğini nakleder: “Muhammed b. Cafer bana dedi ki: “Ebu Bekir niçin başpiskoposlarla ruhbanlar arasında ayırım yaparak Hıristiyanların başpiskoposlarının öldürülmesini istediği halde (manastırlardaki münzevi) rahiplerinin öldürülmesini yasakladığını biliyor musun?” Ben de dedim ki: “münzevi rahiplerin kendilerini manastırlara hapsettikleri için zannediyorum.” O da dedi ki: “Evet, Fakat başpiskoposlar savaşa katılıyorlar ve münzevi rahiplerin aksine savaşıyorlar. Rahiplerin genel adeti ise savaşmamaktır. Zira Allah (c.c.) “Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşınız (Bakara, 2/190)” buyuruyor” dedi. (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 159, No: 18151.
Hâkim ise Mürsel bir isnadla Said b. el-Müseyyeb’ten rivayetin sadece baş tarafını nakletmektedir. Bu rivayette Ebu Bekir’in Yezid b. Ebi Süfyan’la birlikte Amr b. el-As ve Şurahbil b. Hasene’yi Şam’a ordularla birlikte göndermesinden söz edilmektedir. (Hâkim, el-Müstedrek, III, 80). Beyhaki ayrıca Yezid b. Ebi Malik eş-Şâmî’den de Yahya b. Said’in metnine benzer bir rivayete daha yer vermiştir. (Bkz. Beyhakî, es-Sünenü’l-kübra, IX, 152, No: 18149).
Hadisin bütün rivayetlerinin isnadında kopukluk görülmektedir. Bunların bir kısmı mürsel, bir kısmı ise mu’daldır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Siyer 18201, 18/298
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Bekir es-Sıddîk (Abdullah b. Osman b. Amir b. Amr b. Ka'b)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Ahlak, Savaş, savaş ahlakı
Haklar, Hayvan Hakları
Hayvanlar, öldürmek/ zarar vermek
Savaş, Hukuku
Savaş, Hukuku, çocuk, yaşlı, kadın vs. öldürülmemesi
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
Şeytan, sembolizmi, bağlanması
Strateji, taktik anlayış gereği evi vs. yaktırmak
Açıklama: Bir sonraki hadisin kısmen farklı bir rivayetidir. Metinde küçük farklılıklar gözükmektedir. Daha geniş açıklamayı takip eden hadiste bulabilirsiniz.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
155407, BS018203
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو نَصْرِ بْنُ قَتَادَةَ أَخْبَرَنَا أَبُو الْفَضْلِ بْنُ خَمِيرُوَيْهِ أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ نَجْدَةَ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ أَبِى عِمْرَانَ الْجَوْنِىِّ : أَنَّ أَبَا بَكْرٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ بَعَثَ يَزِيدَ بْنَ أَبِى سُفْيَانَ إِلَى الشَّامِ فَمَشَى مَعَهُ يُشَيِّعُهُ قَالَ يَزِيدُ : إِنِّى أَكْرَهُ أَنْ تَكُونَ مَاشِيًا وَأَنَا رَاكِبٌ. قَالَ فَقَالَ : إِنَّكَ خَرَجْتَ غَازِيًا فِى سَبِيلِ اللَّهِ وَإِنِّى أَحْتَسِبُ فِى مَشْيِى هَذَا مَعَكَ ثُمَّ أَوْصَاهُ فَقَالَ لاَ تَقْتُلُوا صَبِيًّا وَلاَ امْرَأَةً وَلاَ شَيْخًا كَبِيرًا وَلاَ مَرِيضًا وَلاَ رَاهِبًا وَلاَ تَقْطَعُوا مُثْمِرًا وَلاَ تُخَرِّبُوا عَامِرًا وَلاَ تَذْبَحُوا بَعِيرًا وَلاَ بَقَرَةً إِلاَّ لِمَأْكَلٍ وَلاَ تُغْرِقُوا نَحْلاً وَلاَ تُحْرِقُوهُ.
Tercemesi:
Ebu Nasr b. Katade Ebu’l-Fazl b. Hamîruveyh’den o da Ahmed b. Necde’den o da el-Hasan b. er-Rebî’den o da Abdullah b. Mübarek’ten ve o da Ma’mer’den o da Ebu İmran el-Cevnî’den nakletmiştir: Bu rivayete göre Ebu Bekir Yezid b. Ebi Süfyan’ı Şam’a (komutan olarak) gönderdi ve onu uğurlamak için beraberinde yürüdü. Yezid dedi ki: “Sen yürürken benim binekte olmamı uygun görmüyorum.” Bunun üzerine Ebu Bekir dedi ki: “Sen Allah yolunda gazaya çıktın. Ben de seninle bu yürüyüşüm vesilesiyle sevap kazanacağımı umuyorum.” Ebu Bekir sonra Yezid’e şöyle nasihat etti: “Çocukları, kadınları, yaşlı ihtiyarları, hastaları, rahipleri öldürmeyiniz. Meyve ağaçlarını kesmeyiniz. Mamur mekânları harabeye çevirmeyiniz. Etlerini yeme maksadı dışında deve ve sığırları kesmeyiniz. Arıları yakmayınız ve sular altında bırakmayınız.
Açıklama:
Bir sonraki hadisin kısmen farklı bir rivayetidir. Metinde küçük farklılıklar gözükmektedir. Daha geniş açıklamayı takip eden hadiste bulabilirsiniz.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Siyer 18203, 18/299
Senetler:
0. Mevkuf (Mevkuf)
1. Ebu Bekir es-Sıddîk (Abdullah b. Osman b. Amir b. Amr b. Ka'b)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Ahlak, Savaş, savaş ahlakı
Cihad, fazileti
Haklar, Hayvan Hakları
Hayvanlar, öldürmek/ zarar vermek
Savaş, Hukuku
Savaş, Hukuku, çocuk, yaşlı, kadın vs. öldürülmemesi
Saygı, insanlara karşı saygılı ve nazik olmak
Strateji, taktik anlayış gereği evi vs. yaktırmak
حَدَّثَنَا أَبُو عَمَّارٍ الْحُسَيْنُ بْنُ حُرَيْثٍ الْخُزَاعِيُّ ، قَالَ : حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ حُسَيْنِ بْنِ وَاقِدٍ ، حَدَّثَنِي أَبِي ، قَالَ : حَدَّثَنِي عَبْدُ اللهِ بْنُ بُرَيْدَةَ ، قَالَ : سَمِعْتُ أَبِي بُرَيْدَةَ ، يَقُولُ : جَاءَ سَلْمَانُ الْفَارِسِيُّ إِلَى رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، حِينَ قَدِمَ الْمَدِينَةَ بِمَائِدَةٍ عَلَيْهَا رُطَبٌ ، فَوَضَعَهَا بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَقَالَ : يَا سَلْمَانُ مَا هَذَا ؟ فَقَالَ : صَدَقَةٌ عَلَيْكَ ، وَعَلَى أَصْحَابِكَ ، فَقَالَ : ارْفَعْهَا ، فَإِنَّا لا نَأْكُلُ الصَّدَقَةَ ، قَالَ : فَرَفَعَهَا ، فَجَاءَ الْغَدَ بِمِثْلِهِ ، فَوَضَعَهُ بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَقَالَ : مَا هَذَا يَا سَلْمَانُ ؟ فَقَالَ : هَدِيَّةٌ لَكَ ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم لأَصْحَابِهِ : ابْسُطُوا ثُمَّ نَظَرَ إِلَى الْخَاتَمِ عَلَى ظَهْرِ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَآمَنَ بِهِ ، وَكَانَ لِلْيَهُودِ فَاشْتَرَاهُ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، بِكَذَا وَكَذَا دِرْهَمًا عَلَى أَنْ يَغْرِسَ لَهُمْ نَخْلا ، فَيَعْمَلَ سَلْمَانُ فِيهِ ، حَتَّى تُطْعِمَ ، فَغَرَسَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، النَّخلَ إِلا نَخْلَةً وَاحِدَةً ، غَرَسَهَا عُمَرُ فَحَمَلَتِ النَّخْلُ مِنْ عَامِهَا ، وَلَمْ تَحْمِلْ نَخْلَةٌ ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم : مَا شَأْنُ هَذِهِ النَّخْلَةِ ؟ فَقَالَ عُمَرُ : يَا رَسُولَ اللهِ ، أَنَا غَرَسْتُهَا ، فَنَزَعَهَا رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَغَرَسَهَا فَحَمَلَتْ مِنْ عَامِهَا
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159361, TŞ000021
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عَمَّارٍ الْحُسَيْنُ بْنُ حُرَيْثٍ الْخُزَاعِيُّ ، قَالَ : حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ حُسَيْنِ بْنِ وَاقِدٍ ، حَدَّثَنِي أَبِي ، قَالَ : حَدَّثَنِي عَبْدُ اللهِ بْنُ بُرَيْدَةَ ، قَالَ : سَمِعْتُ أَبِي بُرَيْدَةَ ، يَقُولُ : جَاءَ سَلْمَانُ الْفَارِسِيُّ إِلَى رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، حِينَ قَدِمَ الْمَدِينَةَ بِمَائِدَةٍ عَلَيْهَا رُطَبٌ ، فَوَضَعَهَا بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَقَالَ : يَا سَلْمَانُ مَا هَذَا ؟ فَقَالَ : صَدَقَةٌ عَلَيْكَ ، وَعَلَى أَصْحَابِكَ ، فَقَالَ : ارْفَعْهَا ، فَإِنَّا لا نَأْكُلُ الصَّدَقَةَ ، قَالَ : فَرَفَعَهَا ، فَجَاءَ الْغَدَ بِمِثْلِهِ ، فَوَضَعَهُ بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَقَالَ : مَا هَذَا يَا سَلْمَانُ ؟ فَقَالَ : هَدِيَّةٌ لَكَ ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم لأَصْحَابِهِ : ابْسُطُوا ثُمَّ نَظَرَ إِلَى الْخَاتَمِ عَلَى ظَهْرِ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَآمَنَ بِهِ ، وَكَانَ لِلْيَهُودِ فَاشْتَرَاهُ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، بِكَذَا وَكَذَا دِرْهَمًا عَلَى أَنْ يَغْرِسَ لَهُمْ نَخْلا ، فَيَعْمَلَ سَلْمَانُ فِيهِ ، حَتَّى تُطْعِمَ ، فَغَرَسَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، النَّخلَ إِلا نَخْلَةً وَاحِدَةً ، غَرَسَهَا عُمَرُ فَحَمَلَتِ النَّخْلُ مِنْ عَامِهَا ، وَلَمْ تَحْمِلْ نَخْلَةٌ ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم : مَا شَأْنُ هَذِهِ النَّخْلَةِ ؟ فَقَالَ عُمَرُ : يَا رَسُولَ اللهِ ، أَنَا غَرَسْتُهَا ، فَنَزَعَهَا رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ، فَغَرَسَهَا فَحَمَلَتْ مِنْ عَامِهَا
Tercemesi:
Abdullah b. Büreyde (ö: 115/733) naklediyor:
Babam Büreyde (ö: 63/683)'den işittim. Şöyle anlatmıştı: ResûluUah Efendimiz Medine'ye hicret ettiklerinde, Selmân-ı Fârisî, bir tepsi taze hurma getirerek Hazreti Peygamber'e takdim eder. Peygamber Efendimiz de:
- "Bu da neyin nesi yâ Selmân?" diye sorduklarında; Selmân:
- "Size ve ashabınıza sadaka'dır yâ Resûlallah!." der. Sadaka olduğunu öğrenen Hazreti Peygamber:
- "Kaldır onu; biz peygamberler sadaka yemeyiz!." buyurur.
Selmân, siniyi alır götürür. Fakat ertesi gün, aynı şekilde bir sini daha
düzerek huzûr-ı Saadete takdim eder. Hazreti Peygamber yine:
- "Yâ Selmân, nedir o getirdiğin?" diye sorunca; bu defa Selmân:
"Size hediye getirdim yâ Resûlallah!." der.
Selmân, Resûlullah'ın sırtındaki Nübüvvet mührü'nü de müşahede ederek, O'na olan îmânını tazeler.
O günlerde Selmân-ı Fârisî, bir yahûdînin kölesi idi. Peygamber Efendimiz, belirli sayıda hurma fidanı dikmek ve hurmalar meyve verinceye kadar onlara bakmak şartıyle - bir miktar da para vererek- Selman'ı satın almıştı. Resûlullah Efendimiz, hurma fidanlarını, kendi mübarek elleriyle dikmişlerdi. Bunlardan bir tanesini de Hz. Ömer dikmişti. Hazreti Peygamber'in diktiği hurmalar, senesinde meyve vermiş; sâdece aralarında bir tanesi meyve vermemişti. Bu meyvesiz fidanı gören Peygamber Efendimiz:
- "Acaba bu fidanın nesi var da meyve vermemiş?" buyurunca; Hz. Ömer:
"Onu ben dikmiştim yâ Resûlallah!." der. Hazreti Peygamber, o fidanı da yerinden sökerek mübarek elleriyle yeniden diker; ve o da, senesinde meyve verir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 21, /91
Senetler:
1. Ebu Abdullah Büreyde b. Husayb el-Eslemî (Amir b. Husayb b. Abdullah b. Haris b. A'rec)
2. Abdullah b. Büreyde el-Eslemî (Abdullah b. Büreyde Husayb b. Abdullah b. Hâris b. el-A'rec b. Sa'd b. Rezzâh b. Adi b. Sehm b)
3. Hüseyin b. Vâkid el-Mervezî (Hüseyin b. Vâkid)
4. Ali b. Hüseyin el-Kuraşî (Ali b. Hüseyin b. Vakıd)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Hediye, Hz. Peygamber'in hediye alması
Hz. Peygamber, nübüvvet mührü
Hz. Peygamber, sadaka kabul etmemesi
Sadaka, Peygamber (a.s.) ve Ehli Beytin yememesi
Yiyecekler, Hurma, İlgili Herşey
Zekat, Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt'ine haram olması
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا حماد بن سلمة عن هشام بن زيد بن أنس بن مالك عن أنس بن مالك عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ان قامت الساعة وفي يد أحدكم فسيلة فان استطاع أن لا تقوم حتى يغرسها فليغرسها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164658, EM000479
Hadis:
حدثنا أبو الوليد قال حدثنا حماد بن سلمة عن هشام بن زيد بن أنس بن مالك عن أنس بن مالك عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ان قامت الساعة وفي يد أحدكم فسيلة فان استطاع أن لا تقوم حتى يغرسها فليغرسها
Tercemesi:
— Enes İbni Malik, Peygamber (Sallallahü. Aleyhi veSellem)''den rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber şöyle buyurdu:
«— Kıyamet kopar da sizden birinizin elinde bir hurma fidanı bulunur su, eğer helakten önce onu dikmeğe güç yetirebilecekse, onu diksin.»[937]
Peygamber Efendimiz çalışmaya teşvik ettikleri bu hadîs-i şeriflerinde hurma ağacını misa! olarak göstermişlerdir. Hurma, meyve veren ve meyve vermesi içîn de uzun yıllara muhtaç olan bir ağaçtır. Bunda iki hikmet vardır : Yatırımların semeresi uzun yılfara bağlı olsa büe, insanlığa faydalı olacak İşlere girişmek ve sonradan gelecek nesillere eser bırakmak lâzımdır. En müşkül şartlar altında bile bu gayeyi bırakmamak ve faydalı işler için çalışmak, İslâm'ın emrettiği bir vazifedir.
İkİncİ hikmet İse; ağaç yetiştirmenin önemine ve hususiyle meyveciliğe, boğ-bahçe edinmeye işaret edilmektedir^ Orman ve ağaçların ne kadar bü> yük kıymet taşıdığı, asrımızda bütün devletlerce takdir edilmiş bir husustur.
Netice olara!; denebilir ki, işlerin sonuçlar: ağır ve geç meydana gelecek bile ofsa, işe ve çalışmaya tt>$vî!c vardır. Bu niyetle çalışılırsa, memleket mamur olur; bundan gelecek r.f sfller de faydalanır. Bizler, öncekilerin çalışmalarından faydalandığımız gibi…[938]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 479, /379
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Hişam b. Zeyd el-Ensari (Hişam b. Zeyd b. Enes b. Malik)
3. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
4. Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik el-Bahilî (Hişam b. Abdülmelik)
Konular:
Ağaçlandırma, ağaç dikmek veya kesmek
Kıyamet, alametleri, Gelecek Tasavvuru