Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Aclân, ona Ka'kâ b. Hakîm, ona Ebu Salih ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) insanların emniyette olduğu kimsedir. Mü'min ise, insanların canları ve malları konusunda on(un şerrin)dan emin oldukları kimsedir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26554, N004998
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ عَنِ الْقَعْقَاعِ بْنِ حَكِيمٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ النَّاسُ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ وَالْمُؤْمِنُ مَنْ أَمِنَهُ النَّاسُ عَلَى دِمَائِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Leys, ona İbn Aclân, ona Ka'kâ b. Hakîm, ona Ebu Salih ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) insanların emniyette olduğu kimsedir. Mü'min ise, insanların canları ve malları konusunda on(un şerrin)dan emin oldukları kimsedir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmân ve şerâi'uhâ 8, /2410
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Ka'ka' b. Hakîm el-Kinanî (Ka'ka' b. Hakîm)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Aclân el-Kuraşî (Muhammed b. Aclân)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
DOĞRULUK VE YALANCILIK
İnanç, iman-islam İlişkisi
Konuşma, konuşma adabı
KTB, ADAB
KTB, İMAN
Müslüman, vasıfları
Bize Muhammed b. Ğureyr ez-Zührî, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona Âmir b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebî Vakkas) şöyle demiştir:
(Müellefe-i kulûbdan) bir guruba Rasûlullah (sav) ganimetten mal veriyordu. O sırada ben de orada bulunuyordum. Rasûlullah (sav), o guruptan bir adama hiçbir şey vermedi, halbuki gurupta benim en çok beğendiğim kişi o adamdı. Ben hemen kalktım, Rasûlullah'ın (sav) yanına gittim ve kulağına şöyle fısıldadım: Falan adama neden bir şey vermedin? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum. Hz. Peygamber, "Yahut müslim olduğuna" buyurdu. Kısa bir süre sustum, sonra o adam hakkında bildiğim şeyler bana galip geldi ve tekrar; falan adama neden bir şey vermedin ey Allah'ın Resûlü? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum, dedim. Hz. Peygamber (sav) yine, "Yahut müslim olduğuna" buyurdu. Yine kısa bir süre sustum, sonra o adam hakkında bildiğim şeylerden dolayı dayanamayıp tekrar, falan adama neden bir şey vermedin ey Allah'ın resûlü? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum, dedim. Hz. Peygamber tekrar, "Yahut müslim olduğuna" diye söyledi. Yani "mümin" kelimesi yerine "müslim" dememi istiyordu. Sonra Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Ben bir adamı diğerlerinden daha çok sevdiğim halde, Cenâb-ı Hakk'ın onu yüzüstü cehenneme atacağından endişe ederek ondan başkalarına ikramda bulunurum."
Yakub, babası İbrahim'den, o Salih'den, o da İsmail b. Muhammed'den rivâyet ettiğine göre, babası Muhammed bu hadîsi rivâyet ederken şunu da söylemiş: Rasûlullah (sav) elini boynumla omuzum arasında birleştirdi ve sonra bana şöyle dedi: "Bana bak ey Sa'd! Ben bir adamı diğerlerinden daha çok sevdiğim halde..."
Ebu Abdullah el-Buhârî dedi ki: {Fekübkibû} kelimesi (Şuarâ, 94), "Ters çevrildiler" anlamına gelir. {Mukibben} kelimesi de (Mülk, 67/22), "Yüz üstü sürüklenmek" demektir. İnsanın yaptığı fiil başka birine etki etmediği zaman "ekebbe'r-reculu" (yani adam yüz üstü düştü) diye if'âl bâbından kullanılır. Fiil başkasına etki ettiği zaman ise "kebbe" diye sülasîden kullanılır ve Allah onu yüz üstü yere çaldı, ben onu yüz üstü yere attım manasına gelir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279840, B001478-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ غُرَيْرٍ الزُّهْرِىُّ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَامِرُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أَعْطَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَهْطًا وَأَنَا جَالِسٌ فِيهِمْ قَالَ فَتَرَكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْهُمْ رَجُلاً لَمْ يُعْطِهِ ، وَهُوَ أَعْجَبُهُمْ إِلَىَّ ، فَقُمْتُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَسَارَرْتُهُ فَقُلْتُ مَا لَكَ عَنْ فُلاَنٍ وَاللَّهِ إِنِّى لأُرَاهُ مُؤْمِنًا . قَالَ « أَوْ مُسْلِمًا » قَالَ فَسَكَتُّ قَلِيلاً ثُمَّ غَلَبَنِى مَا أَعْلَمُ فِيهِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ . مَا لَكَ عَنْ فُلاَنٍ وَاللَّهِ إِنِّى لأُرَاهُ مُؤْمِنًا . قَالَ « أَوْ مُسْلِمًا » . قَالَ فَسَكَتُّ قَلِيلاً ثُمَّ غَلَبَنِى مَا أَعْلَمُ فِيهِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا لَكَ عَنْ فُلاَنٍ وَاللَّهِ إِنِّى لأُرَاهُ مُؤْمِنًا . قَالَ « أَوْ مُسْلِمًا - يَعْنِى فَقَالَ - إِنِّى لأُعْطِى الرَّجُلَ وَغَيْرُهُ أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْهُ ، خَشْيَةَ أَنْ يُكَبَّ فِى النَّارِ عَلَى وَجْهِهِ » . وَعَنْ أَبِيهِ عَنْ صَالِحٍ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ مُحَمَّدٍ أَنَّهُ قَالَ سَمِعْتُ أَبِى يُحَدِّثُ هَذَا فَقَالَ فِى حَدِيثِهِ فَضَرَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِيَدِهِ فَجَمَعَ بَيْنَ عُنُقِى وَكَتِفِى ثُمَّ قَالَ « أَقْبِلْ أَىْ سَعْدُ إِنِّى لأُعْطِى الرَّجُلَ » . قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ ( فَكُبْكِبُوا ) قُلِبُوا ( مُكِبًّا ) أَكَبَّ الرَّجُلُ إِذَا كَانَ فِعْلُهُ غَيْرَ وَاقِعٍ عَلَى أَحَدٍ ، فَإِذَا وَقَعَ الْفِعْلُ قُلْتَ كَبَّهُ اللَّهُ لِوَجْهِهِ ، وَكَبَبْتُهُ أَنَا .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Ğureyr ez-Zührî, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona Âmir b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebî Vakkas) şöyle demiştir:
(Müellefe-i kulûbdan) bir guruba Rasûlullah (sav) ganimetten mal veriyordu. O sırada ben de orada bulunuyordum. Rasûlullah (sav), o guruptan bir adama hiçbir şey vermedi, halbuki gurupta benim en çok beğendiğim kişi o adamdı. Ben hemen kalktım, Rasûlullah'ın (sav) yanına gittim ve kulağına şöyle fısıldadım: Falan adama neden bir şey vermedin? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum. Hz. Peygamber, "Yahut müslim olduğuna" buyurdu. Kısa bir süre sustum, sonra o adam hakkında bildiğim şeyler bana galip geldi ve tekrar; falan adama neden bir şey vermedin ey Allah'ın Resûlü? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum, dedim. Hz. Peygamber (sav) yine, "Yahut müslim olduğuna" buyurdu. Yine kısa bir süre sustum, sonra o adam hakkında bildiğim şeylerden dolayı dayanamayıp tekrar, falan adama neden bir şey vermedin ey Allah'ın resûlü? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum, dedim. Hz. Peygamber tekrar, "Yahut müslim olduğuna" diye söyledi. Yani "mümin" kelimesi yerine "müslim" dememi istiyordu. Sonra Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Ben bir adamı diğerlerinden daha çok sevdiğim halde, Cenâb-ı Hakk'ın onu yüzüstü cehenneme atacağından endişe ederek ondan başkalarına ikramda bulunurum."
Yakub, babası İbrahim'den, o Salih'den, o da İsmail b. Muhammed'den rivâyet ettiğine göre, babası Muhammed bu hadîsi rivâyet ederken şunu da söylemiş: Rasûlullah (sav) elini boynumla omuzum arasında birleştirdi ve sonra bana şöyle dedi: "Bana bak ey Sa'd! Ben bir adamı diğerlerinden daha çok sevdiğim halde..."
Ebu Abdullah el-Buhârî dedi ki: {Fekübkibû} kelimesi (Şuarâ, 94), "Ters çevrildiler" anlamına gelir. {Mukibben} kelimesi de (Mülk, 67/22), "Yüz üstü sürüklenmek" demektir. İnsanın yaptığı fiil başka birine etki etmediği zaman "ekebbe'r-reculu" (yani adam yüz üstü düştü) diye if'âl bâbından kullanılır. Fiil başkasına etki ettiği zaman ise "kebbe" diye sülasîden kullanılır ve Allah onu yüz üstü yere çaldı, ben onu yüz üstü yere attım manasına gelir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Zekât 53, 1/483
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. Muhammed b. Sa'd ez-Zühri (Muhammed b. Sa'd b. Malik b. Vüheyb)
3. Ebu Muhammed İsmail b. Muhammed ez-Zührî (İsmail b. Muhammed b. Sa'd b. Ebu Vakkas)
4. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. Muhammed b. Ğurayr ez-Zühri (Muhammed b. Ğurayr b. el-Velid b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
Konular:
İnanç, iman-islam İlişkisi
KTB, HEDİYELEŞMEK
KTB, İMAN
Strateji, Müellefe-i Kulub
Açıklama: Dübbâ, câhiliye döneminde içki kabı olarak kullanılan ve kuru kabaktan yapılan testidir.
Hantem, yine içki konulmak üzere daha çok topraktan yapılan bir nevi küptür.
Müzeffet, yine aynı amaçla kullanılan içi ziftli bir kap adıdır. Buna mukayyer de denir.
Nakîr, içi oyulmuş hurma kütüğünden yapılan bir kaptır.
Daha çok şarabı saklamak üzere kullanılan bu kapların hepsi de, içine konulan sıvıyı emen bir maddeden yapılmışlardı. Yasaklanmasının sebebi de, daha önce şarap için kullanılmış olmalarıdır. Kaplar, daha önce emdiği şarabı, konulan suya kusacağı için onu da haram kılar. Dolayısıyla bu tür kaplara şıra ve benzeri sıvı maddelerin konulması yasaklanmıştır. Ancak şarap için kullanılan bu kaplar eskiyip ortadan kalktıktan sonra aynı maddeden yeni yapılan kapların kullanılmasında sakınca yoktur.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
29195, B007266
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ الْجَعْدِ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ . وَحَدَّثَنِى إِسْحَاقُ أَخْبَرَنَا النَّضْرُ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى جَمْرَةَ قَالَ كَانَ ابْنُ عَبَّاسٍ يُقْعِدُنِى عَلَى سَرِيرِهِ فَقَالَ إِنَّ وَفْدَ عَبْدِ الْقَيْسِ لَمَّا أَتَوْا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنِ الْوَفْدُ » . قَالُوا رَبِيعَةُ . قَالَ « مَرْحَبًا بِالْوَفْدِ وَالْقَوْمِ ، غَيْرَ خَزَايَا وَلاَ نَدَامَى » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ كُفَّارَ مُضَرَ ، فَمُرْنَا بِأَمْرٍ نَدْخُلُ بِهِ الْجَنَّةَ ، وَنُخْبِرُ بِهِ مَنْ وَرَاءَنَا فَسَأَلُوا عَنِ الأَشْرِبَةِ ، فَنَهَاهُمْ عَنْ أَرْبَعٍ وَأَمَرَهُمْ بِأَرْبَعٍ أَمَرَهُمْ بِالإِيمَانِ بِاللَّهِ قَالَ « هَلْ تَدْرُونَ مَا الإِيمَانُ بِاللَّهِ » . قَالُوا اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ . قَالَ « شَهَادَةُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ ، وَإِقَامُ الصَّلاَةِ ، وَإِيتَاءُ الزَّكَاةِ - وَأَظُنُّ فِيهِ - صِيَامُ رَمَضَانَ ، وَتُؤْتُوا مِنَ الْمَغَانِمِ الْخُمُسَ » . وَنَهَاهُمْ عَنِ الدُّبَّاءِ ، وَالْحَنْتَمِ ، وَالْمُزَفَّتِ ، وَالنَّقِيرِ ، وَرُبَّمَا قَالَ الْمُقَيَّرِ . قَالَ « احْفَظُوهُنَّ ، وَأَبْلِغُوهُنَّ مَنْ وَرَاءَكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Ali b. el-Ca'd, ona da Şu'be rivâyet etti: Bana İshak, ona en-Nadr, ona Şu'be, ona da Ebû Cemre şöyle dedi:
İbn Abbâs (ra) beni kendi minderi üzerine oturtur ve bana şöyle derdi: Abdu1kays heyeti (Bahreyn taraflarından) Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldiklerinde, Rasûlullah (as.);
“- Kim bu heyet? ” diye sordu.
“- Rabîa’yız” dediler.
“- Merhaba ey insanlar -veya ey heyet- Allah utandırmasın ve pişman etmesin!”
“- Ey Allah’ın Rasûlü; sizinle bizim aramızda Mudar kâfirlerinin şu kabilesi vardır. Bize öyle şeyler emret ki, onları yaptığımızda cennete girelim. Ayrıca onları geride bıraktıklarımıza da haber verelim.”
Onlar Hz. Peygamber'e içeceklerden sordular. Hz. Peygamber de onlara dört şeyi yasakladı, dört şeyi de yapmalarını emretti. Onlara Allah’a îmân etmelerini emretti ve buyurdu ki;
“- Biliyor musunuz, îmân nedir?”
“- En iyisini Allah ve Rasûlü bilir.”
“- Allah’dan başka ilâh olmadığına, O'nun tek olduğuna, eşi-ortağı bulunmadığına ve Muhammed’in de Allah’ın rasûlü olduğuna şehâdet etmektir. Ayrıca namaz kılmak, zekât vermek, -râvî, zannederim Ramazan orucunu da söyledi, dedi-. Bir de ganimetin beşte birini vermenizdir.”
Hz. Peygamber onları dübbâ’, hantem, müzeffet ve nakîr’den -Şu’be, buna bazen mukayyer derdi- menetti ve;
“- Bunları belleyin ve geride bıraktığınız kişilere haber verin!” buyurdu.
Açıklama:
Dübbâ, câhiliye döneminde içki kabı olarak kullanılan ve kuru kabaktan yapılan testidir.
Hantem, yine içki konulmak üzere daha çok topraktan yapılan bir nevi küptür.
Müzeffet, yine aynı amaçla kullanılan içi ziftli bir kap adıdır. Buna mukayyer de denir.
Nakîr, içi oyulmuş hurma kütüğünden yapılan bir kaptır.
Daha çok şarabı saklamak üzere kullanılan bu kapların hepsi de, içine konulan sıvıyı emen bir maddeden yapılmışlardı. Yasaklanmasının sebebi de, daha önce şarap için kullanılmış olmalarıdır. Kaplar, daha önce emdiği şarabı, konulan suya kusacağı için onu da haram kılar. Dolayısıyla bu tür kaplara şıra ve benzeri sıvı maddelerin konulması yasaklanmıştır. Ancak şarap için kullanılan bu kaplar eskiyip ortadan kalktıktan sonra aynı maddeden yeni yapılan kapların kullanılmasında sakınca yoktur.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ahbâru'l-Âhâd 5, 2/722
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Cemre Nasr b. İmran ed-Duba'î (Nasr b. İmran b. Asım b. Vasi)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Hasan Nadr b. Şümeyl el-Mazinî (Nadr b. Şümeyl b. Hareşe)
4. Ebu Hasan Ali b. Ca'd el-Cevherî (Ali b. Ca'd b. Ubeyd)
5. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
İçki, kapları
İçki, yasaklanması
İman
İnanç, iman-islam İlişkisi
KTB, İMAN
Açıklama: Burada zikredilen kapların hepsi de içine konulan sıvıyı emen bir maddeden yapılmışlardı. Yasaklanmasının sebebi de, bu kapların daha önce şarap için kullanılmış olmasıdır. Kaplar, daha önce emdiği şarabı, bilahare içine konulan sıvı bir maddeye kusacağı için onu da haram kılar. Dolayısıyla bu tür kaplara şıra ve benzeri sıvı maddelerin konulması yasaklanmıştır. Ancak bu yasak, bilâhare Büreyde hadîsi ile kaldırılmıştır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
34495, B004368
Hadis:
حَدَّثَنِى إِسْحَاقُ أَخْبَرَنَا أَبُو عَامِرٍ الْعَقَدِىُّ حَدَّثَنَا قُرَّةُ عَنْ أَبِى جَمْرَةَ قُلْتُ لاِبْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - إِنَّ لِى جَرَّةً يُنْتَبَذُ لِى نَبِيذٌ ، فَأَشْرَبُهُ حُلْوًا فِى جَرٍّ إِنْ أَكْثَرْتُ مِنْهُ ، فَجَالَسْتُ الْقَوْمَ ، فَأَطَلْتُ الْجُلُوسَ خَشِيتُ أَنْ أَفْتَضِحَ فَقَالَ قَدِمَ وَفْدُ عَبْدِ الْقَيْسِ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « مَرْحَبًا بِالْقَوْمِ غَيْرَ خَزَايَا وَلاَ النَّدَامَى » . فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنَّ بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ الْمُشْرِكِينَ مِنْ مُضَرَ ، وَإِنَّا لاَ نَصِلُ إِلَيْكَ إِلاَّ فِى أَشْهُرِ الْحُرُمِ ، حَدِّثْنَا بِجُمَلٍ مِنَ الأَمْرِ ، إِنْ عَمِلْنَا بِهِ دَخَلْنَا الْجَنَّةَ ، وَنَدْعُو بِهِ مَنْ وَرَاءَنَا . قَالَ « آمُرُكُمْ بِأَرْبَعٍ ، وَأَنْهَاكُمْ عَنْ أَرْبَعٍ ، الإِيمَانِ بِاللَّهِ ، هَلْ تَدْرُونَ مَا الإِيمَانُ بِاللَّهِ شَهَادَةُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ، وَإِقَامُ الصَّلاَةِ ، وَإِيتَاءُ الزَّكَاةِ وَصَوْمُ رَمَضَانَ ، وَأَنْ تُعْطُوا مِنَ الْمَغَانِمِ الْخُمُسَ ، وَأَنْهَاكُمْ عَنْ أَرْبَعٍ مَا انْتُبِذَ فِى الدُّبَّاءِ ، وَالنَّقِيرِ ، وَالْحَنْتَمِ ، وَالْمُزَفَّتِ » .
Tercemesi:
Bana İshak, ona Ebû Âmir el-Akadî, ona Kurre, ona da Ebû Cemre şöyle rivâyet etti:
Abdullah b. Abbas’a, “Benim, içinde şıra yapılan bir tetim var, onu tatlı olarak içiyorum. Eğer onu çokça içer, sonra da gidip bir cemâatin arasında uzun süre oturursam, (sarhoşlar gibi) rezil duruma düşmekten korkarım” dedim. İbn Abbas da, “Rasûlullah'a (sav.) Abdülkays heyeti gelmişti” diyerek şunu söylemiş:
Hz. Peygamber (sav.) gelenleri, “Hoş geldiniz. Allah utandırmasın ve pişman etmesin!" diyerek karşıladı.
Gelenler dediler ki:
"Ey Allah’ın Rasûlü; sizinle bizim aramızda Mudar kabilesinin müşrikleri bulunmaktadır. Dolayısıyla sana ancak haram aylarda gelebiliyoruz. Bu bakımdan bize açık ve kesin şeyler emret ki, onları yaptığımızda cennete girelim ve geride bıraktıklarımıza onları haber verelim.”
Hz. Peygamber (sav.) şöyle buyurdu:
"Ben size dört şeyi emrediyor ve dört şeyi de yasaklıyorum. Size önce Allah’a îmânı emrediyorum; biliyor musunuz, Allah'a îmân nedir? Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet etmektir. Sonra size namaz kılmayı, zekât vermeyi, Ramazan'da oruç tutmayı ve bir de ganimetin beşte birini vermenizi emrediyorum. Ayrıca size dübbâ (kurumuş kabaktan yapılan şarap testisi), nakîr (hurma kütüğünün içi oyularak yapılan şarap fıçısı), hantem (şarap küpü) ve müzeffet (içi ziftle kaplanmış şarap kabı) denilen kapları kullanmanızı da yasaklıyorum."
Açıklama:
Burada zikredilen kapların hepsi de içine konulan sıvıyı emen bir maddeden yapılmışlardı. Yasaklanmasının sebebi de, bu kapların daha önce şarap için kullanılmış olmasıdır. Kaplar, daha önce emdiği şarabı, bilahare içine konulan sıvı bir maddeye kusacağı için onu da haram kılar. Dolayısıyla bu tür kaplara şıra ve benzeri sıvı maddelerin konulması yasaklanmıştır. Ancak bu yasak, bilâhare Büreyde hadîsi ile kaldırılmıştır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 69, 2/123
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Cemre Nasr b. İmran ed-Duba'î (Nasr b. İmran b. Asım b. Vasi)
3. Ebu Halid Kurra b. Halid es-Sedûsî (Kurra b. Halid)
4. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
5. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
İçki, içki yapılan kapların kullanılmaması
İman, Amelle İlişkisi
İman, Cenneti vacib kılan iman
İman, Esasları
İman, İslam, İhsan
İnanç, iman-islam İlişkisi
İslam, İslamın Şartları
KTB, İMAN
Açıklama: muhakkik bu isnadın muhtemelen hasen olduğunu belirtmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
65324, HM017548
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدَّثَنَا ابْنُ لَهِيعَةَ حَدَّثَنِي مِشْرَحُ قَالَ سَمِعْتُ عُقْبَةَ بْنَ عَامِرٍ يَقُولُ
سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ أَسْلَمَ النَّاسُ وَآمَنَ عَمْرُو بْنُ الْعَاصِي
Tercemesi:
Açıklama:
muhakkik bu isnadın muhtemelen hasen olduğunu belirtmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ukbe b. Amir el-Cühenî 17548, 5/914
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
2. Ebu Musab Mişrah b. Hâ'ân el-Meafirî (Mişrah b. Hâ'ân)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Lehîa el-Hadramî (Abdullah b. Lehîa b. Ukbe)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Yezid el-Adevî (Abdullah b. Yezid)
Konular:
İman, imanın hazzını yaşamak
İnanç, iman-islam İlişkisi
KTB, İMAN
Sahabe, Hz. Peygamberin, sahabenin vs. sahabelerle ilgili değerlendirmeleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
7798, İM000065
Hadis:
حَدَّثَنَا سَهْلُ بْنُ أَبِى سَهْلٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ صَالِحٍ أَبُو الصَّلْتِ الْهَرَوِىُّ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُوسَى الرِّضَا عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىِّ بْنِ الْحُسَيْنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الإِيمَانُ مَعْرِفَةٌ بِالْقَلْبِ وَقَوْلٌ بِاللِّسَانِ وَعَمَلٌ بِالأَرْكَانِ » . قَالَ أَبُو الصَّلْتِ لَوْ قُرِئَ هَذَا الإِسْنَادُ عَلَى مَجْنُونٍ لَبَرَأَ .
Tercemesi:
Bize Sehl b. Ebî Sehl ile Muhammed b. İsmail, onlara, Abdüsselâm b. Salih Ebû’s-Salt el-Herevî, ona Ali b. Musa er-Rıza, ona babası, ona Cafer b. Muhammed, ona babası, ona Ali b. el-Hüseyin, ona babası, ona da Ali b. Ebî Tâlib (ra.), Rasûlullah’ın (sav.) şöyle buyurduğunu rivâyet edilmiştir:
“İman, kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve uzuvlarla amel etmektir.” Ravilerden Ebû’s-Salt dedi ki: Eğer bu sened bir deli üzerine konulmuş olsaydı, deli şifa bulurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 9, /25
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali es-Sibt (Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib b. Abdulmuttalib b. Haşim b. Abdumenaf)
3. Ali b. Hüseyin Zeynelabidin (Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
4. Muhammed el-Bakır (Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali)
5. Ebu Abdullah Cafer es-Sâdık (Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
6. Musa b. Cafer el-Kazım (Musa b. Cafer b. Muhammed b. Ali b. el-Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
7. Ali b. Musa er-Rıza (Ali b. Musa b. Cafer b. Muhammed b. Ali b. el-Hüseyin)
8. Abdüsselam b. Salih el-Herevi (Abdüsselam b. Salih b. Süleyman b. Eyyüb b. Meysera)
9. Muhammed b. İsmail el-Ahmesi (Muhammed b. İsmail b. Semure)
Konular:
İman, Amelle İlişkisi
İman, Esasları, Allah'a İman
İnanç, iman-islam İlişkisi
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26548, N004996
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ مَنْصُورٍ قَالَ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ قَالَ حَدَّثَنَا سَلاَّمُ بْنُ أَبِى مُطِيعٍ قَالَ سَمِعْتُ مَعْمَرًا عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ سَعْدٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَسَمَ قَسْمًا فَأَعْطَى نَاسًا وَمَنَعَ آخَرِينَ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَعْطَيْتَ فُلاَنًا وَمَنَعْتَ فُلاَنًا وَهُوَ مُؤْمِنٌ . قَالَ « لاَ تَقُلْ مُؤْمِنٌ وَقُلْ مُسْلِمٌ » . قَالَ ابْنُ شِهَابٍ ( قَالَتِ الأَعْرَابُ آمَنَّا ) .
Tercemesi:
Bize Amr b. Mansur, ona Hişam b. Abdülmelik, ona Sellâm b. Ebu Mutî’, ona Ma’mer, ona Zührî, ona Amir b. Sa’d ona da Sa’d’ın haber verdiğine göre Rasulullah (s.a) ganimet paylaştırdı. Birtakım kişilere bir şeyler verirken bazılarına ise hiçbir şey vermedi. Bunun üzerine ben; “Ey Allah’ın Rasulü! Falana verdin, falan ise Mü’min olmasına rağmen ona hiçbir şey vermedin.” dedim. Rasulullah (s.a) “Mü’min deme Müslüman de.” buyurdu. İbn Şihâb: “Bedeviler "iman ettik” dediler.” ayetini okudu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmân ve şerâi'uhâ 7, /2410
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. İbn Ebu Vakkas Amir b. Sa'd el-Kuraşî (Amir b. Sa'd b. Malik b. Vüheyb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Said Sellam b. Ebu Mutı' el-Huzai (Sellam b. Sa'd)
6. Ebu Velid Hişam b. Abdülmelik el-Bahilî (Hişam b. Abdülmelik)
7. Ebu Said Amr b. Mansûr en-Nesâî (Amr b. Mansûr)
Konular:
Fe'y ve Ganimet
İnanç, iman-islam İlişkisi
KTB, İMAN
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ - وَهُوَ ابْنُ ثَوْرٍ - قَالَ مَعْمَرٌ وَأَخْبَرَنِى الزُّهْرِىُّ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدِ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أَعْطَى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم رِجَالاً وَلَمْ يُعْطِ رَجُلاً مِنْهُمْ شَيْئًا قَالَ سَعْدٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَعْطَيْتَ فُلاَنًا وَفُلاَنًا وَلَمْ تُعْطِ فُلاَنًا شَيْئًا وَهُوَ مُؤْمِنٌ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَوْ مُسْلِمٌ » . حَتَّى أَعَادَهَا سَعْدٌ ثَلاَثًا وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « أَوْ مُسْلِمٌ » . ثُمَّ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنِّى لأُعْطِى رِجَالاً وَأَدَعُ مَنْ هُوَ أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْهُمْ لاَ أُعْطِيهِ شَيْئًا مَخَافَةَ أَنْ يُكَبُّوا فِى النَّارِ عَلَى وُجُوهِهِمْ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26546, N004995
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ - وَهُوَ ابْنُ ثَوْرٍ - قَالَ مَعْمَرٌ وَأَخْبَرَنِى الزُّهْرِىُّ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدِ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أَعْطَى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم رِجَالاً وَلَمْ يُعْطِ رَجُلاً مِنْهُمْ شَيْئًا قَالَ سَعْدٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَعْطَيْتَ فُلاَنًا وَفُلاَنًا وَلَمْ تُعْطِ فُلاَنًا شَيْئًا وَهُوَ مُؤْمِنٌ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « أَوْ مُسْلِمٌ » . حَتَّى أَعَادَهَا سَعْدٌ ثَلاَثًا وَالنَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « أَوْ مُسْلِمٌ » . ثُمَّ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنِّى لأُعْطِى رِجَالاً وَأَدَعُ مَنْ هُوَ أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْهُمْ لاَ أُعْطِيهِ شَيْئًا مَخَافَةَ أَنْ يُكَبُّوا فِى النَّارِ عَلَى وُجُوهِهِمْ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdi’l-A‘lâ, ona Muhammed -İbn Sevr- ona Ma’mer, ona Zührî, ona Amir b. Sa’d b. Ebî Vakkâs’ın haber verdiğine göre babası (Sa’d) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (s.a) bazı kimselere (ganimetten pay) verirken birine hiçbir şey vermedi. Sa’d dedi ki: “Ey Allah’ın Rasulü! Falan falan kimselere bir şeyler verirken Mü’min olmasına rağmen falan kişiye hiçbir şey vermedin.” Bunun üzerine Rasulullah (s.a) “Müslüman de.” buyurdu. Sa’d bunu üç kere tekrarladı ve Rasulullah (s.a) her seferinde “Müslüman de.” buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (s) “Ben yüzüstü yuvarlanarak cehenneme atılmalarından korktuğum için bazılarına bir şeyler verir, bana (verdiğim kimselerden) çok daha sevimli olmasına rağmen bir kimseye de hiçbir şey vermeyebilirim.” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İmân ve şerâi'uhâ 7, /2410
Senetler:
1. Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkâs ez-Zührî (Malik b. Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre b. Kilab b. Mürre)
2. İbn Ebu Vakkas Amir b. Sa'd el-Kuraşî (Amir b. Sa'd b. Malik b. Vüheyb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Sevr es-San'ai (Muhammed b. Sevr)
6. Muhammed b. Abdüla'la el-Kaysî (Muhammed b. Abdüla'la)
Konular:
Fe'y ve Ganimet
İnanç, iman-islam İlişkisi
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279841, İM000065-2
Hadis:
حَدَّثَنَا سَهْلُ بْنُ أَبِى سَهْلٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ صَالِحٍ أَبُو الصَّلْتِ الْهَرَوِىُّ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُوسَى الرِّضَا عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىِّ بْنِ الْحُسَيْنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الإِيمَانُ مَعْرِفَةٌ بِالْقَلْبِ وَقَوْلٌ بِاللِّسَانِ وَعَمَلٌ بِالأَرْكَانِ » . قَالَ أَبُو الصَّلْتِ لَوْ قُرِئَ هَذَا الإِسْنَادُ عَلَى مَجْنُونٍ لَبَرَأَ .
Tercemesi:
Bize Sehl b. Ebî Sehl ile Muhammed b. İsmail, onlara Abdüsselâm b. Salih Ebû’s-Salt el-Herevî, ona Ali b. Musa er-Rıza, ona babası, ona Cafer b. Muhammed, ona babası, ona ali b. el-Hüseyin, ona babası, ona da Ali b. Ebî Talib (ra.) Rasûlullah’ın (sav.) şöyle buyurduğunu rivâyet etti:
“İman kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve uzuvlar ile amel etmektir.”
Râvîlerden Ebû’s-Salt dedi ki: “Bu sened zinciri eğer bir deliye okunmuş olsaydı deli mutlaka şifa bulurdu.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Mukaddime 9, /25
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali es-Sibt (Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib b. Abdulmuttalib b. Haşim b. Abdumenaf)
3. Ali b. Hüseyin Zeynelabidin (Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
4. Muhammed el-Bakır (Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali)
5. Ebu Abdullah Cafer es-Sâdık (Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
6. Musa b. Cafer el-Kazım (Musa b. Cafer b. Muhammed b. Ali b. el-Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
7. Ali b. Musa er-Rıza (Ali b. Musa b. Cafer b. Muhammed b. Ali b. el-Hüseyin)
8. Abdüsselam b. Salih el-Herevi (Abdüsselam b. Salih b. Süleyman b. Eyyüb b. Meysera)
9. Sehl b. Ebu Sehl er-Razi (Sehl b. Zencele)
Konular:
İman, Amelle İlişkisi
İman, Esasları, Allah'a İman
İnanç, iman-islam İlişkisi
KTB, İMAN
Açıklama: Hadis sahih olup isnad hakkında hüküm olmayıp açıklama yapılmıştır. فَزَارَةُ بْنُ عمر'dan Ahmed b. Hanbel'den başkası rivâyette bulunmamıştır. Ebû Zür'a el-Irâkî 'bilmiyorum' (لا أعرفه) demiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
45357, HM008455
Hadis:
حَدَّثَنَا فَزَارَةُ بْنُ عمر أَخْبَرَنِي فُلَيْحٌ عَنْ هِلَالِ بْنِ عَلِيٍّ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي عَمْرَةَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَأَقَامَ الصَّلَاةَ وَصَامَ رَمَضَانَ فَإِنَّ حَقًّا عَلَى اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ أَنْ يُدْخِلَهُ الْجَنَّةَ هَاجَرَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَوْ جَلَسَ فِي أَرْضِهِ الَّتِي وُلِدَ فِيهَا قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَفَلَا نُنَبِّئُ النَّاسَ بِذَلِكَ قَالَ إِنَّ فِي الْجَنَّةِ مِائَةَ دَرَجَةٍ أَعَدَّهَا لِلْمُجَاهِدِينَ فِي سَبِيلِهِ مَا بَيْنَ كُلِّ دَرَجَتَيْنِ كَمَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ فَإِذَا سَأَلْتُمْ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ فَسَلُوهُ الْفِرْدَوْسَ فَإِنَّهَا أَوْسَطُ الْجَنَّةِ وَأَعْلَى الْجَنَّةِ وَفَوْقَهُ عَرْشُ الرَّحْمَنِ عَزَّ وَجَلَّ وَمِنْهُ تَفَجَّرُ أَنْهَارُ الْجَنَّةِ
Tercemesi:
Açıklama:
Hadis sahih olup isnad hakkında hüküm olmayıp açıklama yapılmıştır. فَزَارَةُ بْنُ عمر'dan Ahmed b. Hanbel'den başkası rivâyette bulunmamıştır. Ebû Zür'a el-Irâkî 'bilmiyorum' (لا أعرفه) demiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 8455, 3/294
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. İbn Ebu Amra Abdurrahman b. Ebu Amra el-Ensari (Abdurrahman b. Amr b. Muhsin b. Amr b. Ubeyd b. Amr b. Mebzül)
3. İbn Ebu Meymune Hilal b. Ebu Meymune el-Kuraşî (Hilal b. Ali b. Üsame)
4. Ebu Yahya Füleyh b. Süleyman el-Eslemi (Abdülmelik b. Süleyman b. Râfi')
5. A'la b. Leclac el-Gatafani (A'la b. Leclac)
6. Ebu Fadl Fezare b. Amr (Fezare b. Amr)
Konular:
Cennet, Dereceleri
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Cihad, fazileti
Haklar, Allah'ın hakkına riayet
İnanç, iman-islam İlişkisi
İslam, İslamın Şartları
KTB, İMAN
Namaz, Dindeki Yeri, Müslüman Üzerindeki Etkisi
Oruç, fazileti ve eda keyfiyeti