باب قَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « يُسْتَجَابُ لَنَا فِى الْيَهُودِ ، وَلاَ يُسْتَجَابُ لَهُمْ فِينَا » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23120, Buhari, Daavât, 62(bab başlığı)
Hadis:
باب قَوْلِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « يُسْتَجَابُ لَنَا فِى الْيَهُودِ ، وَلاَ يُسْتَجَابُ لَهُمْ فِينَا » .
Tercemesi:
Peygamber(S)'İn: "Bizim Yahudiler Hakkındaki Duamız Kabul Olunur, Onların Bizim Hakkımızdaki Duaları Kabul Olunmaz" Kavli Babı
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Dua, kabul olma şartları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35372, MU000508
Hadis:
وَحَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ مَا مِنْ دَاعٍ يَدْعُو إِلاَّ كَانَ بَيْنَ إِحْدَى ثَلاَثٍ إِمَّا أَنْ يُسْتَجَابَ لَهُ وَإِمَّا أَنْ يُدَّخَرَ لَهُ وَإِمَّا أَنْ يُكَفَّرَ عَنْهُ .
Tercemesi:
Zeyd b. Eşlem şöyle derdi: Her dua eden kimse şu üç durumdan birinde bulunur: Ya duası kabul edilir, ya ileride kabul edilir, ya da yaptığı dua günahlarına kefaret olur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Kur'an 508, 1/73
Senetler:
()
Konular:
Dua, kabul olma şartları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
46346, DM002759
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا الْفُضَيْلُ بْنُ مَرْزُوقٍ حَدَّثَنَا عَدِىُّ بْنُ ثَابِتٍ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ اللَّهَ طَيِّبٌ لاَ يَقْبَلُ إِلاَّ الطَّيِّبَ ، إِنَّ اللَّهَ أَمَرَ الْمُؤْمِنِينَ بِمَا أَمَرَ بِهِ الْمُرْسَلِينَ قَالَ{يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحاً إِنِّى بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ} وَقَالَ {يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طِيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُوا لِلَّهِ إِنْ كُنْتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ} ». قَالَ : ثُمَّ ذَكَرَ الرَّجُلَ يُطِيلُ السَّفَرَ أَشْعَثَ أَغْبَرَ يَمُدُّ يَدَيْهِ إِلَى السَّمَاءِ يَا رَبِّ يَا رَبِّ وَمَطْعَمُهُ حَرَامٌ وَمَلْبَسُهُ حَرَامٌ وَمَشْرَبُهُ حَرَامٌ وَغُذِّىَ بِالْحَرَامِ فَأَنَّى يُسْتَجَابُ لِذَلِكَ؟
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize el-Fudayl b. Merzuk rivayet edip (dedi ki), bize Adiyy b. Sabit, Ebu Hazim'den, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen) rivayet etti ki, O şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi veSellem) şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Şüphesiz Allah temizdir, ancak temizi kabul eder. Muhakkak ki Allah müminlere, Rasûllere emretmiş olduğu şeyleri emretmiştir.O şöyle buyurmuştur: "Ey Rasûller! Temiz ve helâl şeylerden yiyin, yararlı iş işleyin. Doğrusu ben yaptığınızı çok iyi bilirim!" O ayrıca "Ey iman edenler! Size verdiğimiz rvzıkların temiz ve helallerinden yiyin!"13 buyurmuştur." (Ebu Hüreyre) sözüne şöyle devam etti: (Hz. Peygamber) sonra bahsetti ki; "Adam, saçı başı dağınık, toz içinde olduğu halde yolculuğu uzatıyor; yiyeceği haram, giyeceği haram, içeceği haram olduğu ve haramla beslendiği halde ellerini göğe uzatıp; "yâ Rabbi, yâ Rabbi!" diyor. Şimdi bunun duası nasıl kabul olu-nur?"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Rikâk 2759, 3/1786
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hazim Selman Mevla Azze (Selman)
3. Adî b. Sabit el-Ensarî (Adî b. Sabit b. Dinar)
4. Ebu Abdurrahman Fudayl b. Merzuk (Fudayl b. Merzuk)
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Dua, kabul olma şartları
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Yiyecekler, Tayyibat, temiz ve helal yiyecekler
حدثنا عبد الله قال حدثني معاوية أن ربيعة بن يزيد حدثه عن أبي إدريس عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : يستجاب لأحدكم ما لم يدع بإثم أو قطيعة رحم أو يستعجل فيقول دعوت فلا أرى يستجيب لي فيدع الدعاء
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164930, EM000655
Hadis:
حدثنا عبد الله قال حدثني معاوية أن ربيعة بن يزيد حدثه عن أبي إدريس عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : يستجاب لأحدكم ما لم يدع بإثم أو قطيعة رحم أو يستعجل فيقول دعوت فلا أرى يستجيب لي فيدع الدعاء
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre, Peygamber (Sallaltâhü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
— Her biriniz günah olan şeyi, yahut akrabalık bağının kesilmesini dua etmedikçe, yahut dua ettim de benim İçin kabul edildiğini görmedim, diyerek acele edip duayı terk etmedikçe, ondan kabul olunur.»[31]
Bundan önceki hadîs-i şerife ve açıklamasına bakılsın.[32]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 655, /515
Senetler:
()
Konular:
Dua, kabul olma şartları
Dua, mutlaka kabul edileceği
حدثنا عمر بن حفص قال حدثنا أبي قال حدثنا الأعمش قال حدثني مالك بن الحارث عن عبد الرحمن بن يزيد قال : كان الربيع ياتى علقمة يوم الجمعة فإذا لم أكن ثمة ارسلوا إلى فجاء مرة ولست ثمة فلقينى علقمة وقال لي ألم تر ما جاء به الربيع قال ألم تر أكثر ما يدعو الناس وما أقل إجابتهم وذلك أن الله عز وجل لا يقبل إلا الناخلة من الدعاء قلت أو ليس قال ذلك عبد الله قال وما قال قال قال عبد الله لا يسمع الله من مسمع ولا من مراء ولا لاعب إلا داع دعا يثبت من قلبه قال فذكر علقمة قال نعم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164879, EM000606
Hadis:
حدثنا عمر بن حفص قال حدثنا أبي قال حدثنا الأعمش قال حدثني مالك بن الحارث عن عبد الرحمن بن يزيد قال : كان الربيع ياتى علقمة يوم الجمعة فإذا لم أكن ثمة ارسلوا إلى فجاء مرة ولست ثمة فلقينى علقمة وقال لي ألم تر ما جاء به الربيع قال ألم تر أكثر ما يدعو الناس وما أقل إجابتهم وذلك أن الله عز وجل لا يقبل إلا الناخلة من الدعاء قلت أو ليس قال ذلك عبد الله قال وما قال قال قال عبد الله لا يسمع الله من مسمع ولا من مراء ولا لاعب إلا داع دعا يثبت من قلبه قال فذكر علقمة قال نعم
Tercemesi:
— (151-s.) Abdurrahman İbni Yezîd'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
— Rebî' cuma günleri Alkame'ye gelirdi. Ben orada bulunmadığım zaman bana haber gönderirlerdi (ve beni isterlerdi). Bir defa Rebî' geldi, ben orada yoktum. Alkame benimle karşılaştı ve bana dedi ki:
— Rebî'in getirdiği haberi biliyor musun? O şöyle dedi:
— İnsanların ne kadar çok duâ ettiklerini ve (buna karşılık) dualarının ne kadar az kabul edildiğini görmez misin! Bunun sebebi şu; çünkü Azız ve Celîl olan Allah, ancak duanın halis ve özlü olanını kabul eder. Ben dedim ki:
— Abdullah (İbni Mes'ud) bunu söylemedi mi? Alkame dedi ki:
— Abdullah ne demişti? Abdurrahman dedi ki:
— Abdullah şöyle demişti:
— Allah Teâlâ (şöhret ve menfaat için duasını insanlara) duyuran bir duâ ediciden, gösteriş yapandan ve maskaracıdan duâ kabul etmez; ancak kalbinden ihlâsla duâ edenin duasını kabul eder. Abdurrahman dedi ki:
— Alkame hatırladı da, evet, dedi.[1175]
Sahih iman ve salih amelden uzak olarak şöhret kazanmak ve menfaat elde etmek için, iyi hocadır veya güzel duacıdır desinler için gösteriş yaparak edilen duaların hiç biri makbul değildir. Allah katında bunların yeri olmaz. Kalb samimiyeti ile Allah'a İltica etmek lâzımdır. Bu hususta bilgi için 604 sayılı hadîsin açıklamasına bakılsın.[1176]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 606, /480
Senetler:
()
Konular:
Dua, kabul olma şartları
حدثنا أبو اليمان قال حدثنا شعيب عن الزهري قال أخبرني بن عبيد مولى عبد الرحمن وكان من القراء وأهل الفقه أنه سمع أبا هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : يستجاب لأحدكم ما لم يعجل يقول دعوت فلم يستجب لي
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164929, EM000654
Hadis:
حدثنا أبو اليمان قال حدثنا شعيب عن الزهري قال أخبرني بن عبيد مولى عبد الرحمن وكان من القراء وأهل الفقه أنه سمع أبا هريرة أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : يستجاب لأحدكم ما لم يعجل يقول دعوت فلم يستجب لي
Tercemesi:
— Ebû Hüreyre'den işitildiğine göre, Resûlüllah (Salfatlahü Alevhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
— Her birinizin duası, acele etmediği müddet kabul olunur. (Acele etmesi şudur) : Der ki, dua ettim de, duam kabul edilmedi.»[29]
Birinci cildin 490 ve 604 sayılı hadîsleri münasebetiyle dua hakkında gerekli bilgi verilmiş ve duada ısrar etmenin, duaya devam etmenin lüzumuna işaret edilmişti. İşte burada da, bir insan «dua ettim de kabul edilmedi» deyip de duayı terk ederse, onun duası makbul olmaz. Onun İçin acele etmeyip duaya devam etmelidir. Burada yeri gelmişken, Fa d I u ' I -lan Cîlânî'nin dua üzerine verdiği bilgiyi de kaydedelim:
Dua, ibadetlerden bir ibadettir. Onun gerçekten müstecab olması da, onun kabul edilişi ve ondan ötürü sevab verilmesidir. Bazan da duanın sevabı, verilecek şeyden daha fazla olur. Dua eden kimsenin, Allah duasını kabul edip ihtiyacını verince, geri kalan dua sevabını da amel defterine sevab olarak yazar. Bazan bu verdiği şeyin kıymeti, onun için hazırlamış olduğu sevabdan daha az olur. Bazan da verdiği şeyle dua arasında eşitlik olur ve manevî değerler aksine olarak değişir.
Bir de Allah Tealâ, dua edenin istemiş olduğu şeye hak kazanmadığını bildiği için onun dileğini yerine getirmez, ancak dua ve ibadeti miktarınca ona sevab verir; ayrıca duacı kul hakkında hangi şeyin daha faydalı olduğunu bildiğinden, kula dilediğini vermeyip, onun hakkında daha uygununu verir. Meselâ; dünya menfaati isteyene, Allah'ın dinde sadakat vermesi gibi. Dînde salâha muhtaç İken, dünya menfaati istemek, akıbet bakımından felâkettir. Cenab-ı Hak bu hikmetleri bildiğinden, herkese, durumlarına göre hikmeti İcabı hayırlısını verir. Bu, şuna benzer: Bir babanın sevgili çocuğu hasta iken babasından bir yiyecek ister de, baba o yiyeceğin hasta çocuğuna zararlı olduğunu bilerek ona faydalı olan başka bir şey verirse, çocuğa merhamet olur, ona faydalı iş yapmış olur. İşte Allah da kul için böyle faydalı olanı verir ve teselli eder. Nitekim Cenab-ı Hak :
«Kim benim hidayet yoluma uyarsa, böylelerine korku yoktur; ve onlar mahzun da olmıyacaklardır.» Buyurmaktadır. (Bakara : 38)
Böylece Allah dua edenin kalbinden hüzünle korkuyu giderir. Gerçek budur. Kabule hak kazanacak dua için şu şartlar vardır:
1— Duanın kalb huzuru ile olması. Çünkü dua bîr ibadet olduğundan niyete ihtiyacı vardır.
2— Ihlâsla Allah Tealâ'dan istenmiş olması.
3— Dua edenin kâfir veya müşrik olmaması.
4— Sünnete aykırı olmayacak şekilde dua edilmiş olması. Bağırıp çağırmamak, vakit ve yer beklememek gibi.
5— Günah olmayan veya akrabalık bağlarının kesilmesini gerektirmeyen bir dua olması.
6— Dua ettim de kabul edilmedi, diyecek şekilde duadan usanmamak ve acele etmemek.
7— Adî sebeplere baş vurmuş olmak, insan önce bir işe kavuşmak veya onda muvaffak olabilmek için, meşru yollardan sebep ve imkânlara baş vuracak, memur bulunduğu görevleri yerine getirecek ve ondan sonra dua edecektir. Yoksa önünde su bulunurken, Allah'ım bana su içir, demek boşuna olur. Bir adam alacağına şahit tutmaz da, borçlu borcunu inkâr ederse, alacaklının duası abes olur; çünkü dinin kendisine emrettiği «ödünç para alıp verdiğiniz zaman şahit tutun» hükmünü uygu la mam ıştır, İşinde kusur etmiştir. İşte duadan önce, tedbirde ve vazifelerde kusur etmemiş olmak gerekir.[30]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 654, /512
Senetler:
()
Konular:
Dua, kabul olma şartları
Dua, mutlaka kabul edileceği