حدثنا عبد الله بن صالح قال : حدثني الليث قال : حدثني عقيل ، عن ابن شهاب ، عن عروة بن الزبير ، أن أسامة بن زيد أخبره ، أن رسول الله صلى الله عليه وسلم بلغ مجلسا فيه عبد الله بن أبي بن سلول ، وذلك قبل أن يسلم عبد الله بن أبي ، فقال : لا تؤذينا في مجلسنا ، فدخل النبي صلى الله عليه وسلم على سعد بن عبادة فقال : « أي سعد ، ألا تسمع ما يقول أبو حباب ؟ » ، يريد عبد الله بن أبي ابن سلول
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165540, EM000846
Hadis:
حدثنا عبد الله بن صالح قال : حدثني الليث قال : حدثني عقيل ، عن ابن شهاب ، عن عروة بن الزبير ، أن أسامة بن زيد أخبره ، أن رسول الله صلى الله عليه وسلم بلغ مجلسا فيه عبد الله بن أبي بن سلول ، وذلك قبل أن يسلم عبد الله بن أبي ، فقال : لا تؤذينا في مجلسنا ، فدخل النبي صلى الله عليه وسلم على سعد بن عبادة فقال : « أي سعد ، ألا تسمع ما يقول أبو حباب ؟ » ، يريد عبد الله بن أبي ابن سلول
Tercemesi:
— Üsame ibni Zeyd haber verdiğine göre, Resûlüllah (SalUütahü Aleyhi ve Selîem) içinde Abdullah ibni Ubeyy îbni Selûl'ün bulunduğu bir meclise vardı. Bu hadise, Abdullah ibni Ubeyy'in İslâm'a girişinden imce idi. (Abdullah, Peygambere hitap ederek) dedi ki:
— Meclisimizde bizi rahatsız etme. Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selkm) Sa'd ibni Ubade'nin yanma varıp şöyle buyurdu:
«— Ey Sa'd! Ebû Hubab'in dediğini işitmedin mi?» (Peygamber, Ebû Hubab künyesi ile) Abdullah ibni Ubeyy ibni Selûl'ü kasdediyordu.[413]
Bif kimseyi künyesi ile çağırmak veya künyesi ile söyleyip onu kasdet-mekte, şereflendirme ve ona kıymet verme İfadesi vardır. Henüz İslâm'ı kabul etmemiş bulunan Abdullah İbni Ubeyy'e böyle künyesi ite hitap edilişte bazt sebeplerin bulunduğu İleri sürülmektedir. Kendisinden bahsedilecek olan müşrik ya künyesi ile meşhur olur da ismi ile tarif edilemeyecek olursa, yahut fitneden korkutursa veya İslâm'a ısındırılmak gayesi bulunursa ve bir menfaat umulursa, künyesi kullanılır. Hadîs-i şerif bu cevaza delil teşkil etmektedir. Bu hadîs, Buharı nin Sahihinde ve Müslim'in rivayetinde uzun olayın bu bölümle ilgili kısa bir kısmıdır. Müslim'in rivayeti meâlen şöyle :
[ü s a m e ibni Zey d] in haber verdiğine göre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir merkebe bindi; merkebin üzerinde eğer vardı, eğerin altında da Fedek (beldesinin mamulü) palan bulunuyordu. Peygamber, Hazreç oğlu Harisin oğullan kabilesi İçinde hasta bulunan S a ' d ibni U bade yi ziyaret etmek üzere, ü sam e'yi terkisine almıştı. Bu hâdise, Bedir vakasından önce idi. Nihayet içinde müslümanlardan, müşriklerden, putperestlerden ve Yahudi'lerden karışık bir meclise tesadüf etti. Aralarında Abdullah ibni Ubeyy de vardı. Mecliste (müslümanlardan) Abdullah ibni Revaha bulunuyordu. Hayvanın ayak tozlan meclisi sarınca, Abdullah ibni Ubeyy elbisesi ile burnunu kapadı; sonra dedi ki :
— Bizi tozutmayınız.Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seli*m) onlara selâm verdi; sonra durup (merkebinden) indi. Onları Allah'a ibadete çağırdı ve onlara Kuran okudu. Bunun üzerine Abdullah ibni Ubeyy şöyle dedi :
— Ey insani Bu söylediğinden daha güzel bir şey yoktur. Eğer dediğin gerçek ise, meclisimizde bize rahatsızlık verme; evine dön. Bizden sana gelen olursa ona anlat. Buna karşı Abdullah ibni Revaha şöyle dedi :
— {Ey Peygamber!) bizi meclisimizde (Kur'an ile) mest et; biz 'bunu seviyoruz. Böylece müslümanlarla müşrikler ve Yahudi'ler birbirlerine sövmeye başladılar. Dyle ki, birbirleri üzerine atılmaya yeltendiler. Peygamber (Sallallahü Aleyhi v€ Sellem) ise onları teskine devam ediyordu. Sonra Peygamber hayvanına binip Sa'd ibni Ubade 'nin yanına vardı da şöyle buyurdu :
«— Ey Sa'd! Ebû Hubab'ın (Abdullah ibni Ubeyy'in) dediğini işitmedin mi? O, şunu ve şunu söyledi.»
Sa'd dedi ki :
— Onu bağışla, ey Allah'ın Resulü! Müsamaha et. Allah'a yemin ederim ki, Allah sana verecek olduğunu (Peygamberlik şerefini) verdi. Gerçekten bu belde halkı, onu başlarına Melîk edinmeye sözleşmişlerdi. Vakta ki Allah, onun bu mevkiini, sana verdiği Kak Peygamberlikle reddetti, adam buna kederlenip hased etti. İşte gördüğünü ona yaptıran budur. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de onu bağışladı.
Abdullah ibni Ubeyy kimdir?
Hazrec kabilesinden olup Ebu'l-Hubab ve fbni S e I û I künyeleri ile meşhurdur. Medîn» lidİr ve İslâm'da münafıkların başı olarak tanınır. Hazraç kabilesinin cahiliyet devri sonlarında onların reisi idi. Bedir savaşından sonra, korkusu sebebiyle İslâm dinine girmiş ve müslümanlığını izhar etmişti. Görünüşünde müslümandı. Peygamber (Saltaltahü Aleyhi ve Sellepı) Uhud savaşına hazırlandığı zaman, i b n i S e I û 1 beraberinde 300 kişi jle ayrılıp Medine'ye dönmüş ve aynı hareketi Tebûk seferinde de tek-rartçmışh. Her ne zaman müslümanlara bir musibet gelirdİyse ona sevinir ve duymuş olduğu kötülüğü hemen yayardı. Ölünce, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) öne geçip namazını kıldı. Hz. Ömer namazının kılınmasına muvafakat etmemişti, Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nazil oldu : — (Ey Resulüm) münafıklardan ölen hiç bir kimse üzerine, hiç bir zaman namai kılma; kabri başında (gömülürken veya ziyaret için) durma. Çünlci onlar, Allah'ı ve Resulünü tanımadılar ve kâfir olarak can verdiler.»[414] (Tevbe sûresi, âyet: 84)
Sa'd ibni U bade :
Medine li ashabdan olup, künyesi E b û Sabit dir. Annesi Ömre de ashobdandır. Hz. Peygamberin zamanında vefat etmiştir. Hazreç kabilesinin ulularından olan Sa'd, Bedir savaşında bulunmuş mudur, yoksa bulunmamış mıdır mevzuu ihtilaflıdır. İmam Buhârî, Bedir savaşına iştirak ettiğini ispat eder.
Sa'd, güzel Arapça yazan, iyi yüzme bilen, ok atıcılığında mahir olan kâmil bir kimse idi. Kendisi cömertlikle şöhret bulmuştu. Baba, dede ve evlâtları dahi cömert İdi. Kendilerine ait bir köşk olup, her gün buradan yemeğe ihtiyacı olanlar çağrılır ve davet edilirlerdi. S a ' d 'in daima büyük bir tası, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'\e beraber zevcelerinin evlerini dolaşırdı. Soffe fakirlerinden herkes bir ve iki kİşİ evine götürürken Sa'd seksen kişiyi birden evine götürüp onlara ikramda bulunurdu. En* sarın sancağı bunda idi. Hz. Ebû Bekir e bîat etmeyip Şam arazisinde Havran a gitti ve orada hicretin onbeşinci yılında vefat etti.
Mekke'nin fethinde de Resûlüllah in sancağını elinde taşıyordu. Mekke'ye girildikten sonra, sancağı oğlu K a y s 'a teslim etmesini Hz. Peygamber kendilerine emretmekle onu oğluna verdi. Abdullah ibni Ab bas ve iki oğlu kendisinden hadîs rivayet etmişlerdir. Şam'da vefatına kadar Medine'ye dönmedi ve Hz. Ömer'in hilâfeti zamanında vefat etti. Allah ondan razı olsun.
Abdullah ibni Revaha kimdir?
Bu da Medine I i ashabdan olup, Hazreç kabilesi ulularındandır. Mekke'nin fethinden başka diğer bütün savaşlarda bulunmuştur. Mekke fethinden sonraki savaşlarda da bulunamamıştır; çünkü Mu'te savaşında kumandanlardan biri olduğu halde şehİd edilmişti. Şam arazisinde hicretin 8. yılında vefat etti. Güzel şiir söyleyen ve müsrikleVe karşı Hz. Peygamber'! koruyan şairlerden biriydi. Savaşlarda en öne geçen ve dönüşte de en sonra gelen olduğu rivayet edilir. Yine şehid edildiği Mu'te savaşına giderken, inşaallah sağ salim dönersin diye müslümanlar ona dua ettiği zaman, Allah'ın mağfiretine ve Cennetine kavuşurum, cevabını vererek şehid olmasını temenni etmişti. Nitekim de öyle oldu.
H i ş a m , babası U r y e den rivayet ederek diyor ki : — Abdullah ibni Revaha 'dan daha cesur ve daha çabuk şiir söyleyen görmedim.
İşte Abdullah ibni Ubeyy'e karşı da cesaretle Hz. Peygamber'i müdafaa etmiş ve gereken cevabı ona vermişti. Zaten bu münasebetle hal tercemesine geçilmiştir.
İbni Abbas, Osame ibni Zeyd ve Enes ibni Malik kendisinden hadîs rivayet etmişlerdir. Abdullah ibni Revaha, evinden her çıkışta ve evine her dönüşte muhakkak iki rekât namaz kılar olduğunu hanımı anlatmıştır.
Mû'tt savaşı esnasında Zeyd İbni Harise ile Cafer ibni Ebû Talİp'ten sonra müslümanların sancağını eline almış ve ilk atılışta yaralanıp akan kanını yüzüne bulaştırarak kahramanca hücumg geçmiş ve şehid oluncaya kadar çarpışmıştır. Allah hepsinden razı olsun.[415]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 846, /664
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Hz. Peygamber'e karşı kaba davranışlar
Künye, künye kültürü
Münafık, Abdullah b. Übeyy b. Selul (Münafıkların reisi)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
56114, KK25/41
Hadis:
وَإِذَا رَأَوْكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي بَعَثَ اللَّهُ رَسُولًا
Tercemesi:
Seni gördükleri zaman: "Bu mu Allah'ın peygamber olarak gönderdiği!" diyerek hep seni alaya alıyorlar.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, Hz. Peygamber'e karşı kaba davranışlar
Şirk, Şirk- Müşrik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
56198, KK21/3
Hadis:
لَاهِيَةً قُلُوبُهُمْ وَأَسَرُّوا النَّجْوَى الَّذِينَ ظَلَمُوا هَلْ هَذَا إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ أَفَتَأْتُونَ السِّحْرَ وَأَنتُمْ تُبْصِرُونَ
Tercemesi:
Kalpleri hep eğlencede(gaflette),hem o zalimler şu gizli fısıltıyı yaptılar: Bu (Muhammed), sizin gibi bir beşer olmaktan başka nedir ki! Siz şimdi gözünüz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, Hz. Peygamber'e karşı kaba davranışlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
157583, BS020282
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ أَنْبَأَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ ثَابِتٍ قَالَ سَمِعْتُ أَنَسًا رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ وَهُوَ يَقُولُ لِبَعْضِ أَهْلِهِ : أَتَعْرِفِينَ فُلاَنَةَ فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- مَرَّ بِهَا وَهِىَ عِنْدَ قَبْرٍ تَبْكِى فقَالَ لَهَا :« اتَّقِى اللَّهَ وَاصْبِرِى ». فَقَالَتْ إِلَيْكَ عَنِّى فَإِنَّكَ لاَ تُبَالِى بِمُصِيبَتِى فَقِيلَ لَهَا إِنَّهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَأَخَذَهَا مِثْلُ الْمَوْتِ فَانْتَهَتْ إِلَى بَابِهِ فَلَمْ تَجِدْ بَوَّابِينَ فَدَخَلَتْ عَلَيْهِ فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى لَمْ أَعْرِفْكَ فقَالَ لَهَا :« الصَّبْرُ عِنْدَ أَوَّلِ صَدْمَةٍ ». أَخْرَجَهُ الْبُخَارِىُّ وَمُسْلِمٌ فِى الصَّحِيحِ مِنْ أَوْجُهٍ عَنْ شُعْبَةَ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Edebü'l-kâdî 20282, 20/291
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Zekeriyya Yahya b. Ebu Bükeyr el-Kaysî (Yahya b. Ebu Bükeyr)
5. Ebu Ahmed Muhammed b. Abdülvehhab el-Abdî (Muhammed b. Abdulvehhab b. Habib b. Mihran)
6. Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî (Muhammed b. Yakub b. Muhammed b. Yusuf)
7. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Cenaze, arkasından ağlamak, feryat etmek
Hz. Peygamber, hizmetçileri, köleleri
Hz. Peygamber, Hz. Peygamber'e karşı kaba davranışlar
Sabır, ölünün ardından sabır
Sabır, sabretmek
حدثنا علي قال حدثنا سفيان قال حدثني أبو الزبير عن جابر قال : كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يوم حنين بالجعرانة والتبر في حجر بلال وهو يقسم فجاءه رجل فقال اعدل فإنك لا تعدل فقال ويلك فمن يعدل إذا لم أعدل قال عمر دعني يا رسول الله أضرب عنق هذا المنافق فقال إن هذا مع أصحاب له أو في أصحاب له يقرأون القرآن لا يجاوز تراقيهم يمرقون من الدين كما يمرق السهم من الرمية ثم قال سفيان قال أبو الزبير سمعته من جابر قلت لسفيان رواه قرة عن عمرو عن جابر قال لا أحفظه عن عمرو وإنما حدثناه أبو الزبير عن جابر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165053, EM000774
Hadis:
حدثنا علي قال حدثنا سفيان قال حدثني أبو الزبير عن جابر قال : كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يوم حنين بالجعرانة والتبر في حجر بلال وهو يقسم فجاءه رجل فقال اعدل فإنك لا تعدل فقال ويلك فمن يعدل إذا لم أعدل قال عمر دعني يا رسول الله أضرب عنق هذا المنافق فقال إن هذا مع أصحاب له أو في أصحاب له يقرأون القرآن لا يجاوز تراقيهم يمرقون من الدين كما يمرق السهم من الرمية ثم قال سفيان قال أبو الزبير سمعته من جابر قلت لسفيان رواه قرة عن عمرو عن جابر قال لا أحفظه عن عمرو وإنما حدثناه أبو الزبير عن جابر
Tercemesi:
— Câbir'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Huneyn (savaşında dönüş) günü Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem) Ci'rane mevkiinde idi. Altın külçeleri Hz. Bilâl'in kucağında idi, Peygamber de (bu ganimet mallarını askerlere) bölüyordu. Bir de Peygambere bir adam gelip:
— Adalet et, muhakkak ki sen adalet etmiyorsun, dedi. Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu:
«Sana yazıklar olsun, ben adalet etmezsem, kim adalet eder?» Hz. Ömer:
— Beni bırak, ey Allah'ın Resulü, şu münafıkın boynunu vurayım, dedi. Peygamber şöyle buyurdu:
— Bu kimse kendi arkadaşlarıyla beraber (yahut kendi arkadaşları arasında) Kur'an okurlar; fakat Kur'an boğazlarından aşağı geçmez (kalb-lerine nüfuz etmez). Ok, avlanan hayvanı (kan lekesi almadan, hiç bulaşmadan) delip çıktığı gibi, bunlar dinden çıkarlar.»
Sonra ravi Süfyan anlatmıştır ki, Ebû Zübeyr, bu hadîsi ben C « b i r 'den işittim, dedi. Ben Süfyana sordum : Bu hadîsi Kurre, Amr'dan, o da Câbir'den rivayet etti mi? Süfyan dedi ki, ben bu hadîsi A m r tankından almadım; bize bunu Ebû Zübeyr, Câbir'den rivayet ederek anlattı.[269]
Beşeriyete gerçek ve İlâhî adaleti getiren ve onu her yönü ife uygulayan Peygambere karsı «Sen adalet etmiyorsun, adalet et!» seklinde yersiz bir hitap ve çirkin bir tecavüz karşısında Peygamber sabır ve sükûnetini muhafaza edip, sadece ona :
«Sana yatıklar olsun.»
Şeklinde mukabelede bulunmuş ve öldürülmesine müsaade etmemiştir. Sadece bu ve bu zihneyete bağlı ahmakların İslâm'daki yerini tarif etmiştir. Bunlar İslâm'dan ve Kur'an'dan nasibini alamayan, onun nuru ile nurlanamayan zavallılardır. Kur'an okurlar; fakat onun manası kalblerine sınmaz ve emirlerine uymazlar. Kur'an'dan bir hisse almazlar. Onu yalnız dilleriyle okurlar, geçer giderler. Nitekim ok atılıp da hayvanı delip geçince kanla bulaşmaz, bir hisse almaz. Girer çıkar, farkında olmaz. Bunlar da ne yaptıklarını bilmeyerek hemen dinden çıkarlar. Peygamberin adaletine inanmamak ve onu tahkir etmek, dinden çıkmayı gerektirir. Ancak Peygamber'e bîr kasıd değil de, cehaletten ötürü bir terbiyesizlik eseri olarak bu hâdise meydana geldiğinden, Hz. Peygamber buna müsamaha göstermişler ve :
«Sona yazıklar olsun; ben adalet etmezsem, kim adalet eder.» Hitabiyle yetinmişlerdir. Zaten bu gibileri Peygamber (Sallalkthfi Aleyhi veSellem) kendilerine fitne isabet etmiş kör ve sağır cahiller diye vasıflandırmışhr.
İşte Kur'an'ın yüksek ahlâk ve ahkâmından hisse almaksızın sırf menfaat ve şöhret İçin okuyanlar, onu madde ve mevki teminine vasıta yapanlar aynı akibete düşmüş kimselerdir. Ulvî ve mukaddes mefhumlar benimsenir ve yaşanır; hasis menfaatlere alet edilmez. Huneyn vakası hakkında fazla bilgi İçin 757 sayıtt hadîs-i şerife ve açıklamasına bakılsın.[270]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 774, /614
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, Hz. Peygamber'in taksimi
Hariciler / Haruriler / Haricilik / Harurilik
Hz. Peygamber, adaleti
Hz. Peygamber, Hz. Peygamber'e karşı kaba davranışlar
Münafık, Nifak / Münafık
Siyer, Huneyn gazvesi