Öneri Formu
Hadis Id, No:
35013, B003884
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ ابْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ أَبَا طَالِبٍ لَمَّا حَضَرَتْهُ الْوَفَاةُ دَخَلَ عَلَيْهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَعِنْدَهُ أَبُو جَهْلٍ فَقَالَ « أَىْ عَمِّ ، قُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . كَلِمَةً أُحَاجُّ لَكَ بِهَا عِنْدَ اللَّهِ » . فَقَالَ أَبُو جَهْلٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى أُمَيَّةَ يَا أَبَا طَالِبٍ ، تَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَلَمْ يَزَالاَ يُكَلِّمَانِهِ حَتَّى قَالَ آخِرَ شَىْءٍ كَلَّمَهُمْ بِهِ عَلَى مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ مَا لَمْ أُنْهَ عَنْهُ » . فَنَزَلَتْ ( مَا كَانَ لِلنَّبِىِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ وَلَوْ كَانُوا أُولِى قُرْبَى مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُمْ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ ) وَنَزَلَتْ ( إِنَّكَ لاَ تَهْدِى مَنْ أَحْبَبْتَ )
Tercemesi:
Bize Mahmud, ona Abdürrezzak, ona Ma’mer, ona ez-Zührî, ona İbnü’l-Müseyyeb, ona babasının rivayet ettiğine göre Ebu Talib’in ölümü yaklaştığı sırada Nebi (sav) yanına içeri girdi, yanında Ebu Cehil de vardı. Nebi (sav): “Amcacığım, Lâ ilâhe illallah de. Bu, Allah’ın nezdinde, kendisini senin lehine göstereceğim bir söz olacaktır” dedi. Ebu Cehil ve Abdullah b. Umeyye: Ey Ebu Talib, Abdulmuttalib’in dininden mi yüz çevireceksin, dediler. Onlar onunla konuşmayı sürdürdüler ve nihayet onlara söyleyip konuştuğu son sözü. Abdulmuttalib’in dini üzere (ölmek istiyorum), demek oldu. Nebi de (sav): “Bana yasaklanmadığı sürece şüphesiz senin için mağfiret dileyeceğim” buyurdu. Bunun üzerine: “O çılgın ateşlikler oldukları açıkça ortaya çıktıktan sonra akrabaları dahi olsalar müşriklere Nebi’nin de, müminlerin de mağfiret dilemeleri olur şey değildir” (Tevbe, 9/113) ve: “Muhakkak ki sen sevdiğini hidayete erdiremezsin…” (Kasas, 28/56) âyetleri nâzil oldu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 40, 2/24
Senetler:
1. Müseyyeb b. Hazn el-Kuraşi (Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb b. Amr b. Aiz)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Ebu Ahmed Mahmud b. Ğaylan el-Adevi (Mahmud b. Ğaylan)
Konular:
Allah İnancı, hidayet ve dalalete sevketmesi
İstiğfar, Af Dilemek, müşrikler için af dilemek,
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279229, M000133-3
Hadis:
وَحَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ قَالاَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ ح وَحَدَّثَنَا حَسَنٌ الْحُلْوَانِىُّ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ - وَهُوَ ابْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ - قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ صَالِحٍ كِلاَهُمَا عَنِ الزُّهْرِىِّ بِهَذَا الإِسْنَادِ مِثْلَهُ[ لَمَّا حَضَرَتْ أَبَا طَالِبٍ الْوَفَاةُ جَاءَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدَ عِنْدَهُ أَبَا جَهْلٍ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِى أُمَيَّةَ بْنِ الْمُغِيرَةِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا عَمِّ قُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . كَلِمَةً أَشْهَدُ لَكَ بِهَا عِنْدَ اللَّهِ » . فَقَالَ أَبُو جَهْلٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى أُمَيَّةَ يَا أَبَا طَالِبٍ أَتَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ . فَلَمْ يَزَلْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَعْرِضُهَا عَلَيْهِ وَيُعِيدُ لَهُ تِلْكَ الْمَقَالَةَ حَتَّى قَالَ أَبُو طَالِبٍ آخِرَ مَا كَلَّمَهُمْ هُوَ عَلَى مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ . وَأَبَى أَنْ يَقُولَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَمَا وَاللَّهِ لأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ مَا لَمْ أُنْهَ عَنْكَ » . فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( مَا كَانَ لِلنَّبِىِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ وَلَوْ كَانُوا أُولِى قُرْبَى مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُمْ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ ) . وَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى فِى أَبِى طَالِبٍ فَقَالَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ( إِنَّكَ لاَ تَهْدِى مَنْ أَحْبَبْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ يَهْدِى مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ ) ] غَيْرَ أَنَّ حَدِيثَ صَالِحٍ انْتَهَى عِنْدَ قَوْلِهِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِيهِ . وَلَمْ يَذْكُرِ الآيَتَيْنِ . وَقَالَ فِى حَدِيثِهِ وَيَعُودَانِ فِى تِلْكَ الْمَقَالَةِ . وَفِى حَدِيثِ مَعْمَرٍ مَكَانَ هَذِهِ الْكَلِمَةِ فَلَمْ يَزَالاَ بِهِ .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim ile Abd h. Humeyd, onlara Abdürrezzak, ona da Ma'mer haber verdi. (T) Yine bize Hasan el-Hulvânî ile Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona da Salih, Salih ile Ma'mer'e de her Zührî aynı isnâdla bu hadîsin benzerini şöyle rivâyet etti: [Ebû Tâlib vefat ederken Rasûlullah (sav.) ona yanına gitmişti. O sırada Ebû Cehil b. Ebî Ümeyye b. el-Muğîre de orada idi. Hz. Peygamber amcasına;
“- Amcacığım, bir ‘Lâ ilâhe illallah’ diye söyle de, Allah katında senin için şahitlik yapayım” dedi.
Ebû Cehil ve Abdullah b. Ebî Ümeyye hemen söze girdiler ve;
“- Ya Ebâ Tâlib, Abdülmuttalib’in dininden dönecek misin?” dediler.
Hz. Peygamber de ilk söylediği sözü ısrarla tekrarlayıp amcasına imanı arz etmeye devam etti. Sonunda Ebû Tâlib, bu konuşmaların ardından, “Lâ ilâhe illallah” demeye yanaşmadı ve Abdülmuttalib’in dinine bağlı olduğunu söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber;
“- Vallahi men edilmediğim müddetçe senin için Allah’tan mağfiret dilemeye devam edeceğim” dedi.
Bu olay üzerine Cenâb-ı Hak şu âyetleri indirdi:
“Müşriklerin cehennemlik oldukları mü’minler nezdinde açıklık kazandıktan sonra, akraba bile olsalar peygamber de mü’minler de onların bağışlanmalarını dileyemezler.” (et-Tevbe, 9/113)
Bu âyeti Allah Ebû Tâlib hakkında indirdi. Hz. Peygamber hakkında da şu âyeti indirdi:
“Kuşkusuz sen istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi O bilir.”] (el-Kasas, 28/56).
Ancak Salih’in rivâyeti, “Azîz ve Celîl olan Allah onun hakkında âyet indirdi” cümlesinde biter, bu iki âyeti de zikretmez. Ayrıca onun rivâyetinde «Ebû Cehil ile Abdullah o sözü sürekli tekrarlıyorlardı» denilmiştir.
Ma'mer’in rivâyetinde ise bu cümlenin yerine,«Onlar Ebû Tâlib'in yakasını bırakmadılar» ifadesi yer alır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 133, /41
Senetler:
1. Müseyyeb b. Hazn el-Kuraşi (Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb b. Amr b. Aiz)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. Hasan b. Ali el-Hüzeli (Hasan b. Ali b. Muhammed)
Konular:
İstiğfar, Af Dilemek, müşrikler için af dilemek,
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279230, M000133-4
Hadis:
وَحَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ قَالاَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ ح وَحَدَّثَنَا حَسَنٌ الْحُلْوَانِىُّ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ - وَهُوَ ابْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ - قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ صَالِحٍ كِلاَهُمَا عَنِ الزُّهْرِىِّ بِهَذَا الإِسْنَادِ مِثْلَهُ[ لَمَّا حَضَرَتْ أَبَا طَالِبٍ الْوَفَاةُ جَاءَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدَ عِنْدَهُ أَبَا جَهْلٍ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِى أُمَيَّةَ بْنِ الْمُغِيرَةِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا عَمِّ قُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . كَلِمَةً أَشْهَدُ لَكَ بِهَا عِنْدَ اللَّهِ » . فَقَالَ أَبُو جَهْلٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى أُمَيَّةَ يَا أَبَا طَالِبٍ أَتَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ . فَلَمْ يَزَلْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَعْرِضُهَا عَلَيْهِ وَيُعِيدُ لَهُ تِلْكَ الْمَقَالَةَ حَتَّى قَالَ أَبُو طَالِبٍ آخِرَ مَا كَلَّمَهُمْ هُوَ عَلَى مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ . وَأَبَى أَنْ يَقُولَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَمَا وَاللَّهِ لأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ مَا لَمْ أُنْهَ عَنْكَ » . فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( مَا كَانَ لِلنَّبِىِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ وَلَوْ كَانُوا أُولِى قُرْبَى مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُمْ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ ) . وَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى فِى أَبِى طَالِبٍ فَقَالَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ( إِنَّكَ لاَ تَهْدِى مَنْ أَحْبَبْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ يَهْدِى مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ ) ] غَيْرَ أَنَّ حَدِيثَ صَالِحٍ انْتَهَى عِنْدَ قَوْلِهِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِيهِ . وَلَمْ يَذْكُرِ الآيَتَيْنِ . وَقَالَ فِى حَدِيثِهِ وَيَعُودَانِ فِى تِلْكَ الْمَقَالَةِ . وَفِى حَدِيثِ مَعْمَرٍ مَكَانَ هَذِهِ الْكَلِمَةِ فَلَمْ يَزَالاَ بِهِ .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim ile Abd h. Humeyd, onlara Abdürrezzak, ona da Ma'mer haber verdi. (T) Yine bize Hasan el-Hulvânî ile Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona da Salih, Salih ile Ma'mer'e de her Zührî aynı isnâdla bu hadîsin benzerini şöyle rivâyet etti: [Ebû Tâlib vefat ederken Rasûlullah (sav.) ona yanına gitmişti. O sırada Ebû Cehil b. Ebî Ümeyye b. el-Muğîre de orada idi. Hz. Peygamber amcasına;
“- Amcacığım, bir ‘Lâ ilâhe illallah’ diye söyle de, Allah katında senin için şahitlik yapayım” dedi.
Ebû Cehil ve Abdullah b. Ebî Ümeyye hemen söze girdiler ve;
“- Ya Ebâ Tâlib, Abdülmuttalib’in dininden dönecek misin?” dediler.
Hz. Peygamber de ilk söylediği sözü ısrarla tekrarlayıp amcasına imanı arz etmeye devam etti. Sonunda Ebû Tâlib, bu konuşmaların ardından, “Lâ ilâhe illallah” demeye yanaşmadı ve Abdülmuttalib’in dinine bağlı olduğunu söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber;
“- Vallahi men edilmediğim müddetçe senin için Allah’tan mağfiret dilemeye devam edeceğim” dedi.
Bu olay üzerine Cenâb-ı Hak şu âyetleri indirdi:
“Müşriklerin cehennemlik oldukları mü’minler nezdinde açıklık kazandıktan sonra, akraba bile olsalar peygamber de mü’minler de onların bağışlanmalarını dileyemezler.” (et-Tevbe, 9/113)
Bu âyeti Allah Ebû Tâlib hakkında indirdi. Hz. Peygamber hakkında da şu âyeti indirdi:
“Kuşkusuz sen istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi O bilir.”] (el-Kasas, 28/56).
Ancak Salih’in rivâyeti, “Azîz ve Celîl olan Allah onun hakkında âyet indirdi” cümlesinde biter, bu iki âyeti de zikretmez. Ayrıca onun rivâyetinde «Ebû Cehil ile Abdullah o sözü sürekli tekrarlıyorlardı» denilmiştir.
Ma'mer’in rivâyetinde ise bu cümlenin yerine,«Onlar Ebû Tâlib'in yakasını bırakmadılar» ifadesi yer alır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 133, /41
Senetler:
1. Müseyyeb b. Hazn el-Kuraşi (Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb b. Amr b. Aiz)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. Abd b. Humeyd el-Keşşi (Abdulhumeyd b. Humeyd b. Nasr)
Konular:
İstiğfar, Af Dilemek, müşrikler için af dilemek,
KTB, İMAN
Öneri Formu
Hadis Id, No:
279228, M000133-2
Hadis:
وَحَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ قَالاَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ ح وَحَدَّثَنَا حَسَنٌ الْحُلْوَانِىُّ وَعَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ - وَهُوَ ابْنُ إِبْرَاهِيمَ بْنِ سَعْدٍ - قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ صَالِحٍ كِلاَهُمَا عَنِ الزُّهْرِىِّ بِهَذَا الإِسْنَادِ مِثْلَهُ[ لَمَّا حَضَرَتْ أَبَا طَالِبٍ الْوَفَاةُ جَاءَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدَ عِنْدَهُ أَبَا جَهْلٍ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِى أُمَيَّةَ بْنِ الْمُغِيرَةِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا عَمِّ قُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . كَلِمَةً أَشْهَدُ لَكَ بِهَا عِنْدَ اللَّهِ » . فَقَالَ أَبُو جَهْلٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى أُمَيَّةَ يَا أَبَا طَالِبٍ أَتَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ . فَلَمْ يَزَلْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَعْرِضُهَا عَلَيْهِ وَيُعِيدُ لَهُ تِلْكَ الْمَقَالَةَ حَتَّى قَالَ أَبُو طَالِبٍ آخِرَ مَا كَلَّمَهُمْ هُوَ عَلَى مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ . وَأَبَى أَنْ يَقُولَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَمَا وَاللَّهِ لأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ مَا لَمْ أُنْهَ عَنْكَ » . فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( مَا كَانَ لِلنَّبِىِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ وَلَوْ كَانُوا أُولِى قُرْبَى مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُمْ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ ) . وَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى فِى أَبِى طَالِبٍ فَقَالَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ( إِنَّكَ لاَ تَهْدِى مَنْ أَحْبَبْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ يَهْدِى مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ ) ] غَيْرَ أَنَّ حَدِيثَ صَالِحٍ انْتَهَى عِنْدَ قَوْلِهِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِيهِ . وَلَمْ يَذْكُرِ الآيَتَيْنِ . وَقَالَ فِى حَدِيثِهِ وَيَعُودَانِ فِى تِلْكَ الْمَقَالَةِ . وَفِى حَدِيثِ مَعْمَرٍ مَكَانَ هَذِهِ الْكَلِمَةِ فَلَمْ يَزَالاَ بِهِ .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim ile Abd h. Humeyd, onlara Abdürrezzak, ona da Ma'mer haber verdi. (T) Yine bize Hasan el-Hulvânî ile Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona da Salih, Salih ile Ma'mer'e de her Zührî aynı isnâdla bu hadîsin benzerini şöyle rivâyet etti: [Ebû Tâlib vefat ederken Rasûlullah (sav.) ona yanına gitmişti. O sırada Ebû Cehil b. Ebî Ümeyye b. el-Muğîre de orada idi. Hz. Peygamber amcasına;
“- Amcacığım, bir ‘Lâ ilâhe illallah’ diye söyle de, Allah katında senin için şahitlik yapayım” dedi.
Ebû Cehil ve Abdullah b. Ebî Ümeyye hemen söze girdiler ve;
“- Ya Ebâ Tâlib, Abdülmuttalib’in dininden dönecek misin?” dediler.
Hz. Peygamber de ilk söylediği sözü ısrarla tekrarlayıp amcasına imanı arz etmeye devam etti. Sonunda Ebû Tâlib, bu konuşmaların ardından, “Lâ ilâhe illallah” demeye yanaşmadı ve Abdülmuttalib’in dinine bağlı olduğunu söyledi. Bunun üzerine Hz. Peygamber;
“- Vallahi men edilmediğim müddetçe senin için Allah’tan mağfiret dilemeye devam edeceğim” dedi.
Bu olay üzerine Cenâb-ı Hak şu âyetleri indirdi:
“Müşriklerin cehennemlik oldukları mü’minler nezdinde açıklık kazandıktan sonra, akraba bile olsalar peygamber de mü’minler de onların bağışlanmalarını dileyemezler.” (et-Tevbe, 9/113)
Bu âyeti Allah Ebû Tâlib hakkında indirdi. Hz. Peygamber hakkında da şu âyeti indirdi:
“Kuşkusuz sen istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi O bilir.”] (el-Kasas, 28/56).
Ancak Salih’in rivâyeti, “Azîz ve Celîl olan Allah onun hakkında âyet indirdi” cümlesinde biter, bu iki âyeti de zikretmez. Ayrıca onun rivâyetinde «Ebû Cehil ile Abdullah o sözü sürekli tekrarlıyorlardı» denilmiştir.
Ma'mer’in rivâyetinde ise bu cümlenin yerine,«Onlar Ebû Tâlib'in yakasını bırakmadılar» ifadesi yer alır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 133, /41
Senetler:
1. Müseyyeb b. Hazn el-Kuraşi (Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb b. Amr b. Aiz)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
İstiğfar, Af Dilemek, müşrikler için af dilemek,
KTB, İMAN
حدثنا أبو الفضل الحسن بن يعقوب العدل ثنا يحيى بن أبي طالب ثنا يزيد بن هارون أنبأ سفيان بن حسين عن الزهري عن سعيد بن المسيب عن أبي هريرة رضي الله عنه قال : لما حضرت أبا طالب الوفاة أتاه النبي صلى الله عليه و سلم و عنده عبد الله بن أبي أمية و أبو جهل بن هشام فقال له رسول الله صلى الله عليه و سلم : أي عم إنك أعظمهم علي حقا و أحسنهم عندي يدا و لأنت أعظم حقا علي من والدي فقل كلمة تجب لك علي بها الشفاعة يوم القيامة قل لا إله إلا الله فقالا له : أترغب عن ملة عبد المطلب ؟ فسكت فأعادها عليه رسول الله صلى الله عليه و سلم فقال : أنا على ملة عبد المطلب فمات فقال النبي صلى الله عليه و سلم : لأستغفرن لك ما لم أنه عنك فأنزل الله عز و جل : { ما كان للنبي و الذين آمنوا أن يستغفروا للمشركين } الآية { و ما كان استغفار إبراهيم لأبيه } إلى آخر الآية
هذا حديث صحيح الإسناد و لم يخرجاه فإن يونس و عقيلا أرسلاه عن الزهري عن سعيد
Öneri Formu
Hadis Id, No:
191585, NM003330
Hadis:
حدثنا أبو الفضل الحسن بن يعقوب العدل ثنا يحيى بن أبي طالب ثنا يزيد بن هارون أنبأ سفيان بن حسين عن الزهري عن سعيد بن المسيب عن أبي هريرة رضي الله عنه قال : لما حضرت أبا طالب الوفاة أتاه النبي صلى الله عليه و سلم و عنده عبد الله بن أبي أمية و أبو جهل بن هشام فقال له رسول الله صلى الله عليه و سلم : أي عم إنك أعظمهم علي حقا و أحسنهم عندي يدا و لأنت أعظم حقا علي من والدي فقل كلمة تجب لك علي بها الشفاعة يوم القيامة قل لا إله إلا الله فقالا له : أترغب عن ملة عبد المطلب ؟ فسكت فأعادها عليه رسول الله صلى الله عليه و سلم فقال : أنا على ملة عبد المطلب فمات فقال النبي صلى الله عليه و سلم : لأستغفرن لك ما لم أنه عنك فأنزل الله عز و جل : { ما كان للنبي و الذين آمنوا أن يستغفروا للمشركين } الآية { و ما كان استغفار إبراهيم لأبيه } إلى آخر الآية
هذا حديث صحيح الإسناد و لم يخرجاه فإن يونس و عقيلا أرسلاه عن الزهري عن سعيد
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, Tefsîr 3330, 4/222
Senetler:
()
Konular:
İstiğfar, Af Dilemek, müşrikler için af dilemek,