أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ حَدَّثَنَا حَاتِمٌ هو ابن إسماعيل عَنْ عِيسَى عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ : إِيَّاكُمْ وَالْمُقَايَسَةَ ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَئِنْ أَخَذْتُمْ بِالْمُقَايَسَةِ لَتُحِلُّنَّ الْحَرَامَ وَلَتُحَرِّمُنَّ الْحَلاَلَ ، وَلَكِنْ مَا بَلَغَكُمْ عَمَّنْ حَفِظَ مِنْ أَصْحَابِ مُحَمَّدٍ -صلى الله عليه وسلم- فَاعْمَلُوا بِهِ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36661, DM000110
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ حَدَّثَنَا حَاتِمٌ هو ابن إسماعيل عَنْ عِيسَى عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ : إِيَّاكُمْ وَالْمُقَايَسَةَ ، وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَئِنْ أَخَذْتُمْ بِالْمُقَايَسَةِ لَتُحِلُّنَّ الْحَرَامَ وَلَتُحَرِّمُنَّ الْحَلاَلَ ، وَلَكِنْ مَا بَلَغَكُمْ عَمَّنْ حَفِظَ مِنْ أَصْحَابِ مُحَمَّدٍ -صلى الله عليه وسلم- فَاعْمَلُوا بِهِ.
Tercemesi:
. Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki) bize Hatim -ki o İbn İsmail'dir.- İsa'dan, (o da) eş-Şa'bî'den (naklen) rivayet etti (ki eş-Şa'bî) şöyle dedi: "Kıyas yapmakdan sakının! Nefsim elinde olan (Allah'a) yemîn olsun ki şayet siz kıyas yapmayı kabul ederseniz kesinlikle haramı helâl, helâli haram yaparsınız. Fakat (en iyisi), Muhammed'in -sallallahu aleyhi ve sellem- ashabından, (ilmi) tesbit edip korumuş olan kimselerden size ulaşan şeylerle amel ediniz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 17, 1/235
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
Konular:
Bilgi, bilgiye ulaşmak için akıl yürütme
İctihad, Kıyas, hüküm koymada kullanılması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36663, DM000112
Hadis:
أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنِ الْقَاسِمِ قَالَ : لأَنْ يَعِيشَ الرَّجُلُ جَاهِلاً بَعْدَ أَنْ يَعْلَمَ حَقَّ اللَّهِ عَلَيْهِ خَيْرٌ لَهُ مِنْ أَنْ يَقُولَ مَا لاَ يَعْلَمُ.
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Zeyd, Yahya b. Sa'îd'den, (o da) el-Kâsım'dan (naklen) rivayet etti (ki el-Kâsım) şöyle dedi: "Kişinin, Allah'ın üzerindeki hakkını bildikten sonra cahil olarak yaşaması, kendisi için, bilmediği şeyi söylemesinden daha hayırlıdır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 17, 1/236
Senetler:
1. Ebu Muhammed Kasım b. Muhammed et-Teymî (Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir es-Sıddîk)
2. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
3. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
4. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Bilgi, bilgiye ulaşmak için akıl yürütme
İctihad, Kıyas, hüküm koymada kullanılması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36813, DM000207
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْعَبَّاسُ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ زَيْدِ بْنِ حُبَابٍ قَالَ أَخْبَرَنَا رَجَاءُ بْنُ أَبِى سَلَمَةَ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَةَ بْنَ أَبِى لُبَابَةَ يَقُولُ : قَدْ رَضِيتُ مِنْ أَهْلِ زَمَانِى هَؤُلاَءِ أَنْ لاَ يَسْأَلُونِى وَلاَ أَسْأَلَهُمْ ، إِنَّمَا يَقُولُ أَحَدُهُمْ : أَرَأَيْتَ أَرَأَيْتَ.
Tercemesi:
Bize el-Abbâs, ona Süfyân, ona Zeyd b. Hubâb, ona Recâ b. Ebû Seleme, ona Abde b. Ebû Lübâbe şöyle rivayet etmiştir: Zamanımın insanlarının bana bir şey sormamalarını, benim de onlara bir şey sormamamı isterim. Ama onlar sadece "Ne dersin! Ne dersin!" diye bir şeyler soruyorlar.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 23, 1/285
Senetler:
1. Ebu Kasim Abde b. Ebu Lübabe el-Esedî (Abde b. Ebu Lübabe)
2. Ebu Mikdam Raca b. Ebu Seleme eş-Şamî (Raca b. Mihran)
3. Ebu Huseyin Zeyd b. Hubab et-Temimi (Zeyd b. Hubab b. Reyyan)
4. Abbas b. Süfyan ed-Debûsî (Abbas b. Süfyan)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
İctihad, Kıyas, hüküm koymada kullanılması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36662, DM000111
Hadis:
أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ عَنْ عَلْقَمَةَ قَالَ : جَاءَ رَجُلٌ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ فَقَالَ : إِنَّهُ طَلَّقَ امْرَأَتَهُ الْبَارِحَةَ ثَمَانِياً. قَالَ : بِكَلاَمٍ وَاحِدٍ؟ قَالَ : بِكَلاَمٍ وَاحِدٍ. قَالَ : فَيُرِيدُونَ أَنْ يُبِينُوا مِنْكَ امْرَأَتَكَ؟ قَالَ : نَعَمْ. قَالَ : وَجَاءَهُ رَجُلٌ فَقَالَ : إِنَّهُ طَلَّقَ امْرَأَتَهُ مِائَةَ طَلْقَةٍ. قَالَ : بِكَلاَمٍ وَاحِدٍ. قَالَ : بِكَلاَمٍ وَاحِدٍ. قَالَ : فَيُرِيدُونَ أَنْ يُبِينُوا مِنْكَ امْرَأَتَكَ؟ قَالَ : نَعَمْ. فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ : مَنْ طَلَّقَ كَمَا أَمَرَهُ اللَّهُ فَقَدْ بَيَّنَ اللَّهُ الطَّلاَقَ ، وَمَنْ لَبَّسَ عَلَى نَفْسِهِ وَكَلْنَا بِهِ لَبْسَهُ ، وَاللَّهِ لاَ تُلَبِّسُونَ عَلَى أَنْفُسِكُمْ وَنَتَحَمَّلُهُ نَحْنُ ، هُوَ كَمَا تَقُولُونَ.
Tercemesi:
Bize Saîd b. Amir, İbn Avn'dan, (o) Muhammedi b. Sîrîn'den, (o da) Alkame'den (naklen) haber verdi (ki Alkame) şöyle dedi: Bir adam Abdullah'a gelip, önceki gece karısını sekiz talakla boşadığını söyledi. (Abdullah) "Tek sözle mi?" dedi. (Adam)"Tek sözle" dedi. (Abdullah) "Bundan dolayı, (daha önce danıştığın kimseler) karını senden (bâin talâkla) ayırmak istiyorlar (değil mi?)" dedi. (Adam) "Evet" dedi. (Alkame) dedi ki; yine ona bir adam gelip karısını yüz talâkla boşadığını söyledi. (Abdullah) "Tek sözle mi?" dedi. (Adam) "Tek sözle" dedi. (Abdullah) "Bundan dolayı (daha önce danıştığın kimseler) karını senden (bâin talâkla ayırmak istiyorlar (değil mi?)" dedi. (Adam) "Evet" dedi. Bunun üzerine Abdullah şöyle dedi: "Kim Allah'ın emrettiği gibi boşarsa şüphe yok ki Allah talâkı (boşamayı) açıklamıştır. Kim de kendisine karşı (işini) karıştırırsa biz de karıştırmasını ona havale ederiz. Vallahi (işi) kendinize karşı karıştırıp da (karıştırmanızın mesuliyetini) biz yüklenecek değiliz. O (boşama işi) dediğiniz gibidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 17, 1/236
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Şibl Alkame b. Kays en-Nehaî (Alkame b. Kays b. Abdullah b. Malik b. Alkame)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
4. Ebu Avn Abdullah b. Avn el-Müzenî (Abdullah b. Avn b. Ertabân)
5. Ebu Muhammed Said b. Amir ed-Dube'î (Said b. Amir)
Konular:
İctihad, Kıyas, hüküm koymada kullanılması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36771, DM000165
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا أَبُو عَقِيلٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ الْجُرَيْرِىُّ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ قَالَ : لَمَّا قَدِمَ أَبُو سَلَمَةَ الْبَصْرَةَ أَتَيْتُهُ أَنَا وَالْحَسَنُ ، فَقَالَ لِلْحَسَنِ : أَنْتَ الْحَسَنُ؟ مَا كَانَ أَحَدٌ بِالْبَصْرَةِ أَحَبَّ إِلَىَّ لِقَاءً مِنْكَ ، وَذَلِكَ أَنَّهُ بَلَغَنِى أَنَّكَ تُفْتِى بِرَأْيِكَ ، فَلاَ تُفْتِ بِرَأْيِكَ إِلاَّ أَنْ تَكُونَ سُنَّةٌ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- أَوْ كِتَابٌ مُنَزَّلٌ.
Tercemesi:
Bize Müslim b. İbrahim rivayet edip (dedi ki) bize Ebû Akîl rivayet edip (dedi ki) bize Sa'îd el-Cüreyrî, Ebû Nad-ra'dan, onun şöyle dediğini rivayet etti: Ebû Seleme Basra'ya geldiği zaman ben ve el-Hasan onun yanına gittik. O da Hasan'a şöyle dedi: "Sen Hasan'sm (demek!). Basra'da senden daha çok kendisiyle karşılaşmayı arzu ettiğim hiç kimse yoktu. Şunun için ki, bana ulaştı ki sen kendi görüşünle fetva veriyormuşsun. Artık, Resûlullah'dan -salallahu aleyhi ve sellem- gelen bir sünnetini veya indirilmiş bir kitabın (Kur'an hükmünün) olması dışında, kendi görüşünle fetva verme!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 20, 1/263
Senetler:
1. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
2. Ebu Nadre Münzir b. Malik el-Avfî (Münzir b. Malik b. Kuta'a)
3. Ebu Mesud Said b. İyâs el-Cüreyrî (Said b. İyâs)
4. Ebu Akil Beşir b. Ukbe ed-Devrakî (Beşir b. Ukbe)
5. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
Konular:
İctihad
İctihad, Kıyas, hüküm koymada kullanılması
İctihad, takip edilecek sıra
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36810, DM000204
Hadis:
أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرٍ الْهُذَلِىُّ عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ : شَهِدْتُ شُرَيْحاً وَجَاءَهُ رَجُلٌ مِنْ مُرَادٍ فَقَالَ : يَا أَبَا أُمَيَّةَ مَا دِيَةُ الأَصَابِعِ؟ قَالَ : عَشْرٌ عَشْرٌ. قَالَ : سُبْحَانَ اللَّهِ أَسَوَاءٌ هَاتَانِ؟ جَمَعَ بَيْنَ الْخِنْصِرِ وَالإِبْهَامِ. فَقَالَ شُرَيْحٌ : يَا سُبْحَانَ اللَّهِ أَسَوَاءٌ أُذُنُكَ وَيَدُكَ؟ فَإِنَّ الأُذُنَ يُوَارِيهَا الشَّعْرُ وَالْكُمَّةُ وَالْعِمَامَةُ ، فِيهَا نِصْفُ الدِّيَةِ ، وَفِى الْيَدِ نِصْفُ الدِّيَةِ ، وَيْحَكَ إِنَّ السُّنَّةَ سَبَقَتْ قِيَاسَكُمْ ، فَاتَّبِعْ وَلاَ تَبْتَدِعْ ، فَإِنَّكَ لَنْ تَضِلَّ مَا أَخَذْتَ بِالأَثَرِ. قَالَ أَبُو بَكْرٍ فَقَالَ لِىَ الشَّعْبِىُّ : يَا هُذَلِىُّ لَوْ أَنَّ أَحْنَفَكُمْ قُتِلَ وَهَذَا الصَّبِىُّ فِى مَهْدِهِ أَكَانَ دِيَتُهُمَا سَوَاءً؟ قُلْتُ : نَعَمْ. قَالَ : فَأَيْنَ الْقِيَاسُ.
Tercemesi:
Bize Haccâc el-Basrı haber verip (dedi ki) bize Ebû Bekr el-Huzelî, eş-Şa'bî'den, onun şöyle dediğini rivayet etti; Şureyh'm yanında idim, ona Murâd'h bir adam geldi ve şöyle dedi: "Ebû Umeyye! Parmakların diyeti nedir?" "(Her parmak için) onar, onar (deve)" karşılığını verdi. (Adam); "Allah Allah! Şu ikisi -serçe parmağıyla baş parmağını birleştirmişti- bir mi?" dedi. Bunun üzerine Şureyh şöyle dedi: "Allah Allah! Kulağınla elin bir mi? Çünkü kulağı saç, yuvarlak başlık ve sarık örter. Onda da yarım diyet, elde de yarım diyet vardır. Yazıklar olsun sana! Muhakkak ki sünnet sizin kıyasınızı geçmiştir. Binaenaleyh (sünnete) uy, bid'at işleme! Zira sen "eser"e (yani Hz. Peygamber -salallahu aleyhi ve sellem- ve sahabeden -radıyallahu anhum- gelen esaslara) tutunduğun sürece sapıtmazsın." Ebû Bekr dedi ki; sonra eş-Şa'bî bana şöyle dedi: "Hüzelî! Şayet sizin Ahnef iniz (yanı en akıllı adamınız) ve beşiğindeki şu bebek Öl-dürülse, bunların diyeti bir olur mu?", "Evet" dedim. "Peki kıyas nerede?" dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 22, 1/283
Senetler:
1. Ebu Ümeyye Şurayh b. Haris el-Kadî (Şurayh b. Haris b. Kays b. Cehm)
2. Ebu Amr Amir eş-Şa'bî (Amir b. Şerahil b. Abdin)
3. Ebu Bekir Selma b. Abdullah el-Hüzeli (Selma b. Abdullah b. Selma)
4. Haccâc b. Nusayr el-Fesâtîtî (Haccâc b. Nusayr)
Konular:
İctihad, Kıyas, hüküm koymada kullanılması
Sünnet, sünnete uymak
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثني معن قال حدثني بن المنكدر عن أبيه عن ربيعة بن عبد الله بن الهدير بن عبد الله : أن رجلين اقتمرا على ديكين على عهد عمر فأمر عمر بقتل الديكة فقال له رجل من الأنصار أتقتل أمة تسبح فتركها
Öneri Formu
Hadis Id, No:
166446, EM001261
Hadis:
حدثنا إبراهيم بن المنذر قال حدثني معن قال حدثني بن المنكدر عن أبيه عن ربيعة بن عبد الله بن الهدير بن عبد الله : أن رجلين اقتمرا على ديكين على عهد عمر فأمر عمر بقتل الديكة فقال له رجل من الأنصار أتقتل أمة تسبح فتركها
Tercemesi:
Rabia ibni Abdullah'dan rivayet edildiğine göre :
Ez, Ömer (Rcuîiyallahıı anh) 'in. hilâfeti zamanında iki adam iki horoz; üzerine kumara tutuştular, fîtitnufc üzerine Hz. Ömer horozların öldürülmesini emretti. Bu emre karşılık Ensar'dan bir adam Hz. Ömer'e dedi ki:
— Teşbih, eden bir nesli nasıl öldürürsün? Hazreti Ömer de, onları terketti, öldürtmedi.»[1256]
Karşılıklı bir iddia olmaksızın sırf seyirci kalmak maksadj ile de olsa, horozları ve buna benzer hayvanları döğüştürmek günahtır. Çünkü; bunda hayvanlara eziyet ve zarar verme vardır. Halbuki dinimiz hayvanlara acımayı ve onlara işkence vermemeyi bize emretmektedir. Kesilecek hayvanlar dahî en kolay ve eh rahat bîr şekilde boğazlanır. Bir Hadîs-i Şerifte :
«Merhamet etmeyene merihamet olunmaz.»
Buyurutmaktadir. Bu döğüşfer taraflarca iddialı bir şekilde olursa, kumar kısmına girerler. Hz. Ömer, İşin kökünü kazıma bakımından hay-vaniarın da boğazlanmasını emretmişken, horozlardaki muayyen vakitlerde Ötüş.hasletine ve böylece tesbîhde bulunmaları Özelliklerine binaen vermiş olduğu emirdet] vazgeçmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Rabia ibni Abdullah: Tcbiîn seçkinlerinden ve büyüklerinden olup, Peygamber (SaiiaiıoM Aleyhi ve Seliem) 'in zamanında doğmuştur. Muhammed İbnİ'l-Münkedir 'in. amcasıdır ve hadîs rivayeti azdır. Hicretin 93. yılında vefat etmiştir. Allch'ın rahmeh' üzerine olsun...[1257]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 1261, /952
Senetler:
()
Konular:
İctihad, Kıyas, hüküm koymada kullanılması
Kumar, kumar oynamak
Sahabe, ictihadı
Yargı, hüküm, ictihad farklılıkları