Öneri Formu
Hadis Id, No:
32231, B004708
Hadis:
حَدَّثَنَا آدَمُ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ يَزِيدَ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ مَسْعُودٍ - رضى الله عنه - قَالَ فِى بَنِى إِسْرَائِيلَ وَالْكَهْفِ وَمَرْيَمَ إِنَّهُنَّ مِنَ الْعِتَاقِ الأُوَلِ ، وَهُنَّ مِنْ تِلاَدِى . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ ( فَسَيُنْغِضُونَ ) يَهُزُّونَ . وَقَالَ غَيْرُهُ نَغَضَتْ سِنُّكَ أَىْ تَحَرَّكَتْ .
Tercemesi:
Bize Âdem tahdîs etti. Bize Şu'be tahdîs etti ki, Ebû îshâk şöyle demiştir: Ben Abdurrahmân ibn Yezîd'den işittim, o şöyle dedi: Ben İbn Mes'ûd(R)'dan işittim; o, Benû İsrâîl (yânı el-İsrâ suresi), el-Kehf, Meryem Sûreleri hakkında: Muhakkak ki, bu sûreler inmesi kadim olansurelerdendir ve bunlar ilk kazanılan ve ezber edilen surelerdendir, dedi.
İbn Abbâs: " (İsra s.Âyet: 51'deki); buradaki "Fe-se-yunğidune (ileyke ruûsehum)", "Sana başlarını sallayacaklar" manâsınadır, dedi.
İbn Abbâs'tan başkası da şöyle dedi: (Üç harfli fiilden) "Nağadat sınnuke", "Dişin yerinden hareket etti" ma'nâsınadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/210
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Kur'an, ilk inen sureler
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32325, B004739
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا غُنْدَرٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ يَزِيدَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ بَنِى إِسْرَائِيلَ وَالْكَهْفُ وَمَرْيَمُ وَطَهَ وَالأَنْبِيَاءُ هُنَّ مِنَ الْعِتَاقِ الأُوَلِ ، وَهُنَّ مِنْ تِلاَدِى . وَقَالَ قَتَادَةُ ( جُذَاذًا ) قَطَّعَهُنَّ . وَقَالَ الْحَسَنُ ( فِى فَلَكٍ ) مِثْلِ فَلْكَةِ الْمِغْزَلِ ( يَسْبَحُونَ ) يَدُورُونَ . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ ( نَفَشَتْ ) رَعَتْ ( يُصْحَبُونَ ) يُمْنَعُونَ . ( أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً ) قَالَ دِينُكُمْ دِينٌ وَاحِدٌ . وَقَالَ عِكْرِمَةُ . ( حَصَبُ ) حَطَبُ بِالْحَبَشِيَّةِ . وَقَالَ غَيْرُهُ ( أَحَسُّوا ) تَوَقَّعُوهُ مِنْ أَحْسَسْتُ . ( خَامِدِينَ ) هَامِدِينَ . حَصِيدٌ مُسْتَأْصَلٌ يَقَعُ عَلَى الْوَاحِدِ وَالاِثْنَيْنِ وَالْجَمِيعِ . ( لاَ يَسْتَحْسِرُونَ ) لاَ يُعْيُونَ ، وَمِنْهُ حَسِيرٌ ، وَحَسَرْتُ بَعِيرِى . عَمِيقٌ بَعِيدٌ . ( نُكِسُوا ) رُدُّوا . ( صَنْعَةَ لَبُوسٍ ) الدُّرُوعُ . ( تَقَطَّعُوا أَمْرَهُمْ ) اخْتَلَفُوا ، الْحَسِيسُ وَالْحِسُّ وَالْجَرْسُ وَالْهَمْسُ وَاحِدٌ ، وَهْوَ مِنَ الصَّوْتِ الْخَفِىِّ ( آذَنَّاكَ ) أَعْلَمْنَاكَ ( آذَنْتُكُمْ ) إِذَا أَعْلَمْتَهُ فَأَنْتَ وَهْوَ عَلَى سَوَاءٍ لَمْ تَغْدِرْ . وَقَالَ مُجَاهِدٌ ( لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ ) تُفْهَمُونَ ( ارْتَضَى ) رَضِىَ . ( التَّمَاثِيلُ ) الأَصْنَامُ ، السِّجِلُّ الصَّحِيفَةُ .
Tercemesi:
-....... Bize Şu'fae tahdîs etti ki, Ebû İshâk şöyle demiştir:
Ben Abdurrahmân ibnu Yezîd'den işittim. Abdullah ibn Mes'ûd (R): Benû İsrâîl güresi, el-Kehf, Meryem, Tâhâ ve el-Enbiyâ Sûreleri; bu beş sûre ilk atiklerdendirler (Mekke'de iki inenlerdendirler) ve bunlar benim ilk ezberlediğim kadîm servetimdendirler, demiştir.
Katâde: "Derken o bunları parça parça etti'* (Âyet:58), buradaki "Cuzâzen", îbrâhîm o putları parça parça etti ma'nâsınadır.
el-Hasen el-Basrî de: "Ve bütün bunlar kendi feleki içinde yüzmektedirler" (Âyet:33), buradaki "Felek", ip bükme âletinin döndüğü boşluğun benzeridir; "Yeshabûn", "Devrederler" ma'nâsınadır, dedi.
İbn Abbâs da: "Hani kavmin davarı geceleyin çobansız olarak ekin içinde yayılmıştı" {Âya:^8), buradaki "Nefeşet", "Otlamıştı"; ''Ve lâ hum minnâ yushâbûn - Bizden ise onlar hiç sabâhat gösterilmezler'' (Âyet:43), buradaki "Yeshabun", "Men' olunmazlar" ma'nâsınadır. "İnne hâzihi ummetukum ummeten vâhideten = Hakikat şu, bir tek dîn olarak sizin dîninizdir" (Ayev.92), İbn Abbâs: Bu, "Dîniniz, bir tek dîndir" ma'nâsınadır, dedi.
îkrime: "Siz de, Allah'ı bırakıp tapmakta olduklarınız da hiç şübhesiz ki cehennemin odunlarısınız, siz oraya gireceksiniz" (Âyet:58), buradaki "Hasebu", Habeş dilinde "Hatab", yânî "Odun" ma'nâsınadır, dedi.
İkrime'den başkası da şöyle dedi: "Fe lemmâ ahassû beysenâ = Onlar azabımızı hissettikleri zaman... " (Âyet:12), buradaki "Ehassû", "Hissettim" ma'nâsmdan türemiş olup "Onun vukuunu bekledikleri zaman" ma'nâsınadır. "Hâmidîn", "Ocakları sönmüşler"; "Hasîd", "Kökleri kazınmışlar" (Âyet:15) ma'nâsınadır. Bu "Hasîd" lafzı, tekil, tesniye ve cemi' ma'nâsına gelir. "Onun huzûrundakiler kendisine ibâdet etmekten asla kibirlenmezler ve yorulmazlar" (Âyei:i9), buradaki "Lâyestahsırûn", "Yorulmazlar" ma'nâsınadır. "Hasîr( = Yorgun)" ve "Hasertu baîri( = Devemi yordum)" ta'bîrleri bu ma'nâdandır.
"Min kuflifeccin amîk = Her uzak yoldan "(el-Hacc:27)'deki "Amîk", "Baîd" yânî "Uzak" ma'nâsınadır. "Summenukisû" (Âyet:65), "Sonra yine kafalarını döndürdüler" ma'nâsınadır. "Biz Davud'a sizin için muharebenin şiddetinden korumak için giyecek san'atını öğrettik*' (Âyet:80), "Zırhlar örme san'atını öğrettik" demektir.
"Ve takattaû emrahum beynehum = Aralarındaki (dîn) işlerinde fırka fırka, hizib hizib oldular" demektir. "Lâ yesmeûne hasîsehâ = Bunlar cehennemin gizli sesini bile duymazlar" (Âyet:102), buradaki "el-Hasts", "el-Hıss", "el-Cersu", "el-Hemsu"; hepsi de bir ma'nâya olup "Gizli ses" demektir.
"Âzannâke mâ minnâ min şehidin =Sana bildirdik, bizden ftif-bir şâhidyoktur" (FussüctAi), bunu "Onlar yine yüz çevirirlerse, deki: Size müsavat üzere bildirdim.." (Âyet:109)'daki "Âzantukum "un ma'-nâsını belirtmek için getirmiştir.
"Âzannâke", "Sanabildirdik", "Âzantukum", "Size bildirdim" demektir. Ona bildirdiğin zaman sen ve o bilgide müsâvî olursun da gadr (yânı zulm) etmezsin.
Mucâhid de şöyle dedi: "Le-allekum tus'elûne Çünkü sorguya çekileceksiniz" (Âyet:i3), "İçinde bulunduğunuz hâl size anlatılacak" demektir. ' 'Bunlar O 'nun rızâsına ermiş olandan başka kimseye şefaat etmezler" (Âyet:28), buradaki "Irtedâ", "Radiye" yânî "Razı oldu" demektir. "O zaman babasına ve kavmine: Sizin tapmakta olduğunuz bu heykeller nedir? demişti. Onlar: Biz atalarımızı bunların tapı-cıları olarak bulduk, dediler. İbrahim: And olsun siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz, dedi" (Âyet: 52-54). Buradaki "Temâsîl", "Tapılan heykeller, putlar" ma'nâsınadır."es-Sicillu" "es-Sahîfe" ma'nâsınadır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/225
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Kur'an, ilk inen sureler
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin