Öneri Formu
Hadis Id, No:
38734, DM000659
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ أَحْمَدَ حَدَّثَنَا مِسْكِينُ بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ : كَتَبَ إِلَىَّ مَنْصُورٌ بِحَدِيثٍ فَلَقِيتُهُ فَقُلْتُ : أُحَدِّثُ بِهِ عَنْكَ؟ قَالَ : أَوَلَيْسَ إِذَا كَتَبْتُ إِلَيْكَ فَقَدْ حَدَّثْتُكَ؟
Tercemesi:
. Bize el-Hasan b. Alime d haber verip (dedi ki), bize Miskin b. Bukeyr rivayet edip (dedi ki), bize Şu'be rivayetedip dedi ki, Mansûr bana bir hadis yazıp (göndermişti). Sonra kendisiyle karşılaştım ve "onu senden rivayet edeyim mi?" dedim. Şöyle cevap verdi: "Sana yazıp (gönderdiğim) zaman, sana rivayet ettim demek değil mi? (Tabiî, rivayet edebilirsin
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 53, 1/492
Senetler:
1. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
2. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
3. Miskin b. Bükeyr el-Harrânî (Miskin b. Bükeyr)
4. Ebu Müslim Hasan b. Ahmed el-Ümevi (Hasan b. Ahmed b. Abdullah b. Müslim)
Konular:
Hadis Rivayeti
Hadis, hadislerin yazılması
Hadis, öğrenimi/öğretimi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38735, DM000660
Hadis:
قَالَ : وَسَأَلْتُ أَيُّوبَ السَّخْتِيَانِىَّ فَقَالَ مِثْلَ ذَلِكَ. [كَتَبَ إِلَىَّ مَنْصُورٌ بِحَدِيثٍ فَلَقِيتُهُ فَقُلْتُ : أُحَدِّثُ بِهِ عَنْكَ؟ قَالَ : أَوَلَيْسَ إِذَا كَتَبْتُ إِلَيْكَ فَقَدْ حَدَّثْتُكَ؟]
Tercemesi:
(Şu'be) dedi ki, "(Bunu) Eyyub es-Sahtiyânî'ye de sordum. O da bunun aynısını söyledi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 53, 1/492
Senetler:
1. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
2. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
3. Miskin b. Bükeyr el-Harrânî (Miskin b. Bükeyr)
4. Ebu Müslim Hasan b. Ahmed el-Ümevi (Hasan b. Ahmed b. Abdullah b. Müslim)
Konular:
Hadis Rivayeti
Hadis, hadislerin yazılması
Hadis, öğrenimi/öğretimi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38736, DM000661
Hadis:
أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّا بْنُ عَدِىٍّ أنبأنا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ : عَرَضْتُ عَلَيْهِ كِتَاباً فَقُلْتُ : أَرْوِيهِ عَنْكَ؟ قَالَ : وَمَنْ حَدَّثَكَ بِهِ غَيْرِى؟
Tercemesi:
Bize Zekeriyya b. Adiyy haber verip (dedi ki), bize Abdullah İbnu'l-Mübârek, Ma'mer'den, (O da) ez-Zührî'den (naklen) haber verdi (ki, Ma'mer) şöyle dedi: "Ona (yani ez-Zührî'ye) bir kitab "arz" ettim ve "onu senden rivayet edeyim mi?" dedim. Şöyle cevap verdi: "Onu sana benden başka kim rivayet etti ki?"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 53, 1/493
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
2. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
4. Ebu Yahya Zekeriyya b. Adî et-Teymî (Zekeriyya b. Adî b. Rüzeyk b. İsmail)
Konular:
Hadis Rivayeti
Hadis, hadislerin yazılması
Hadis, öğrenimi/öğretimi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38737, DM000662
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ الْمُنْذِرِ الْحِزَامِىُّ حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ عَطَاءٍ - مَوْلَى الْمُزَنِيِّينَ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : عَرْضُ الْكِتَابِ وَالْحَدِيثُ سَوَاءٌ.
Tercemesi:
Bize İbrahim İbnu'l-Münzir el-Hızâmi haber veip (dedi ki), bize, Müzenîlerin dostu (veya âzâdlısı) Dâvûd b. Atâ' rivayet edip (dedi ki), bize Hişâm b. Urve, babasından, onun şöyle dediğini rivayet etti; Kitabı "arz" etmekle (hocanın okuyarak hadis rivayet etmesi, (yani semâ' usûlü) birdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 53, 1/493
Senetler:
1. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
2. Ebu Münzir Hişam b. Urve el-Esedî (Hişam b. Urve b. Zübeyr b. Avvam)
3. Davud b. Ata el-Müzenî (Davud b. Ata)
4. İbrahim b. Münzir el-Hizamî (İbrahim b. Münzir b. Abdullah)
Konular:
Hadis Rivayeti
Hadis, öğrenimi/öğretimi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38738, DM000663
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ الْمُنْذِرِ حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ عَطَاءٍ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : عَرْضُ الْكِتَابِ وَالْحَدِيثُ سَوَاءٌ.
Tercemesi:
Bize İbrahim İbnu'l-Munzir haber verip (dedi ki), bize Dâvûd b. Atâ', Ca'fer b. Muhammed'den, (O da) babasından (naklen) rivayet etti (ki, babası Muhammed) şöyle dedi: Kitabı "arz" etmekle, (hocanın okuyarak) hadis rivayet etmesi birdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 53, 1/493
Senetler:
1. Muhammed el-Bakır (Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali)
2. Ebu Abdullah Cafer es-Sâdık (Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib)
3. Davud b. Ata el-Müzenî (Davud b. Ata)
4. İbrahim b. Münzir el-Hizamî (İbrahim b. Münzir b. Abdullah)
Konular:
Hadis Rivayeti
Hadis, öğrenimi/öğretimi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
38739, DM000664
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ الْمُنْذِرِ حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ عَطَاءٍ قَالَ : كَانَ زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ يَرَى عَرْضَ الْكِتَابِ وَالْحَدِيثَ سَوَاءً ، وَكَانَ ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ يَرَى ذَلِكَ.
Tercemesi:
Bize İbrahim İbnu'l-Munzir haber verip (dedi ki), bize Dâvûd b. Atâ1 rivayet edip dedi ki, Zeyd b- Eşlem, kitabı "arz" etmekle (hocanın bizzat okuyarak hadis rivayet etmesinin bir olduğu görüşündeydi. İbn Ebî Zi'b de bu görüşteydi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 53, 1/494
Senetler:
1. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
2. Davud b. Ata el-Müzenî (Davud b. Ata)
3. İbrahim b. Münzir el-Hizamî (İbrahim b. Münzir b. Abdullah)
Konular:
Hadis Rivayeti
Hadis, öğrenimi/öğretimi
حدثنا محمد بن علي ، حدثنا النضر بن شميل أنبأنا ابن عون عن ابن سيرين قال هذا الحديث دين ، فانظروا عمن تأخذون دينكم.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
159755, TŞ000415
Hadis:
حدثنا محمد بن علي ، حدثنا النضر بن شميل أنبأنا ابن عون عن ابن سيرين قال هذا الحديث دين ، فانظروا عمن تأخذون دينكم.
Tercemesi:
İbn Şîrîn (ö: 110/728) şöyle buyurmuştur:
"Bu hadîs, dîndir; o hâlde dîninizi kimlerden öğreneceğinize dikkat ediniz".
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Şemail-i Muhammediyye, 415, /664
Senetler:
()
Konular:
Hadis Rivayeti
Hadis, öğrenimi/öğretimi
Hz. Peygamber, şemaili
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
حدثنا موسى قال حدثنا القاسم بن الفضل عن سعيد بن المهلب عن طلق بن حبيب قال كنت أشد الناس تكذيبا بالشفاعة فسألت جابرا فقال يا طليق سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : يخرجون من النار بعد دخول ونحن نقرأ الذي تقرأ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
165511, EM000818
Hadis:
حدثنا موسى قال حدثنا القاسم بن الفضل عن سعيد بن المهلب عن طلق بن حبيب قال كنت أشد الناس تكذيبا بالشفاعة فسألت جابرا فقال يا طليق سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول : يخرجون من النار بعد دخول ونحن نقرأ الذي تقرأ
Tercemesi:
— Talk ibni Hubeyb'den rivayet edildiğine göre demiştir ki, şefaati inkâr eden insanların en şiddetlisi idim. (Şefaatin sabit olup olmadığını) Câbir'e sordum. O dedi ki, ey Tulayk = ey Talakcık! Peygamber (Sallalldhü Aleyhi ve Sellemfin şöyle buyurduğunu işittim:
— (Günahkârlar) Cehennem'e girdikten sonra (şefaat sayesinde) Cehennemden çıkarlar.» Biz de senin okuduğunu (Kuran)ı okuyoruz (ve şefaatin var olduğuna inanıyoruz).[357]
Bir sevgi ve merhamet ifadesi olarak küçültme lâfzı ile başkasına hitap etmek ve çağırmakta bir beis bulunmadığına ve İslâm adabına aykırı düşmediğine, ashabı kiramdan Câbir hazretlerinin bu hadîs-i şerîf münasebetiyle arkadaşına vaki «Tulayk = Talakcık hitabı delil teşkil etmektedir. Türkçede isimlerin sonuna cik, cuk, cağız ekleri getirilerek bu küçültme yapılır. Mehmetçik, oğulcuk, yavrucağız gibi... Ancak hakaret maksadıyle başkasına böyle hitaplarda bulunulması caiz değildir. Başkasını incitecek ve gönlünü kıracak söz ve hareketlerden sakınmak edebdİr.
Şefaatin lügat manası başkasına yardım etmek, onun için dilekte bulunmaktır. Buradaki mevzu, âhİrete ait olan şefaat meselesidir. Ehl-i Sünnet dışında kalan Haricîlerle Mutezile mezhebine bağlı olanlar kıyamette şefaatin vuku bulmayacağına inanırlar ve buna, kâfirler hakkında olan âyet-i kerîmelerin manasını genişleterek mü'minlerden cehennemlik olanları da âyetin şümulüne sokmak suretiyle bu âyetleri delil gösterirler.
Ehl-i Sünnet âlimleri ise, şefaatin kâfirler için mümkün olmayacağını, mü'minler için hak olduğunu gerek âyet-i kerîme, gerekse meşhur hadîslerle ispat etmektedirler. Buradaki had İs-i şerîf de bu İnancı teyid etmekte ve muhaliflere karşı bir delil sayılmaktadır.
Şefaat beş kısımdır:
1— Kıyametteki dehşet korkusundan rahata kavuşturmak ve hesabı çabuklaştırmak suretiyle başkasına yardımcı olmak.
2— Bir topluluğu Cennete koymak. Bu ikisi Peygamber (Salhllahü Aleyh veSellemye mahsustur.
3— Allah'a ortak koşmaksızın, küfre varmaksızın Cehenneme hak kazanan kimselere Peygamberin şefaat etmesi ve Allah'ın dilediği kimselere şefaat etmesi.
4— Günahkârlardan Cehenneme girenlere Peygamberlerin, Meleklerin ve müminlerin şefaat etmesi. Böylece Allah, Lâ Mâhe İllallah diyen her mümini Cehennemden çıkarır.
5— Dereceyi artırmak suretiyle şefaatin vuku bulması. Bu beş kısmın dışında da bazı şefaat şekillen ileri sürülmektedir.[358]
(360) İnsan Kendine İsimlerinin En Sevimli Olanı İle Çağrılır
819— Hanzele ibni Hizyein anlattığına göre, şöyle demiştir:
«— İnsana, isimlerinin ve künyelerinin en sevimlisi olanla hitap etmek, Peygamber (Salhllahü Aleyhi ve SillemJ'in hoşuna giderdi.»[359]
Bir kimseye birden çok isim vermek ve birkaç künye takmak Arablarda âdet olduğundan bunlar içinde sevilen ve sevilmeyenler olurdu. Bir insana isimleri içinde en hoş olan isim hangisi ise onunla çağırmak terbiye ve nezaket ifadesidir. İsim sahibinin gönlünü hoşnud etmektir. Başkasının gönlünü incitmeyip onu memnun etmek sevabtır, Allah katında mükâfatı vardır. Onun için muhatabın hoşuna giden İsmi neyse onunla onu çağırmak gerekir.
(Bu hadîs için başka bir kaynak bulunamamıştır.)[360]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 818, /644
Senetler:
()
Konular:
Cehennem, toplanma yeri
Cennet,
Hadis Rivayeti
Hadis, öğrenimi/öğretimi
Kıyamet, ahvali
Şefaat, şefaat