168 Kayıt Bulundu.
Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.
Yeryüzünde sizin için rengârenk yarattıklarında da öğüt alan bir toplum için gerçek bir ibret vardır.
Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk. Orada gönül açan her türden (bitkiler) yetiştirdik.
Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik. Ve o su ile ölü toprağa can verdik. İşte hayata yeniden çıkış da böyledir.
Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik. Ve o su ile ölü toprağa can verdik. İşte hayata yeniden çıkış da böyledir.
Açıklama: Bir rivâyete göre “Acbu’z-zeneb hardal tanesi büyüklüğünde bir kemik parçasıdır.” Buna göre o, sözü edilen kemikten çok farklı, ama insana ait özelliklerin tamamını taşıyan küçücük bir şey olmalıdır. Bu ifâdeyi, günümüz teknolojisinin ortaya koyduğu DNA hücresi benzeri bir şey diye anlamak da mümkündür. Çünkü bilindiği üzere insanın bütün kimliği bu hücrede saklıdır. Bütün bedeni yakılıp kül haline getirilen ve kuyruk sokumu kemiği de kalmayan insanlar düşünüldüğünde, bunun insanın özünü teşkil eden bir şey olma ihtimali kuvvet azanmaktadır. Kıyâmette insanların bu kemikten yaratılmasında, Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceği bir sır vardır. Çünkü insanı yoktan var eden Allah’ın, onu tekrar yaratmak için başka bir şeyin varlığına ihtiyacı yoktur. Bu sırrı izah sadedinde; insan bedeninin bir cüz’ü olan rûhun, herhangi bir bedene değil, bizzat âit olduğu bedene iâde edileceği bilinsin diye sözü edilen kemikten yaratılacağı ihtimali üzerinde durulur. Eğer insanın bütün aksamı çürüse ve geriye hiçbir şey kalmasa, zihinlerde rûhun herhangi bir bedene gidebileceği düşüncesi uyanabilir.
Açıklama: Zürriyyetin Hz. Adem'in sırtından bütün dökülmesi doğrudan tamamının oluşması ya da Adem'in sırtından öncelikle kendi evladlarının ruhları sonra onların çocuklarının daha sonra da onlarının çocuklarının... meydana gelmesi şeklinde anlaşılmıştır (Keşmîrî, Arfü'ş-şezî, IV, 263). Bu ikinci yorum Kur'an'da Hani Rabbin Adem oğullarının sırtlarından züriyetini çıkarıp kendilerini nefslerine şahit tutmuştu ayet-i kerimesine (Arâf, 172) daha uygun görünmektedir. Hadiste zikredildiği şekliyle Hz. Adem'in unutması, hata etmesi ifadeleri cennette Allah'ın yasakladığı şeyi hata edip unutarak yemesine (bk. Tâha, 115, 121) ve insanoğlunun tabiatına işaret edilmektedir. Hadisin diğer bir rivayetinde bu sebeple hükümlerin ve borçların yazılmasının gerektiği ifade edildiğine göre (T3368) Hz. Adem'in sözünü inkar etmesi bildiği halde reddetmesinden değil unutmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca Hz. Adem'in bile bile sözünü inkar etmesi Peygamberlik vasfıyla uyuşmayacağı açıktır.