Bize Muhammed b. Amr, ona Seleme b. el-Fadl, ona Muhammed b. İshak şöyle dedi: Bana Benû Teym'in âzâdlısı Utbe b. Müslim, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) “Ben Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim” dedi ve önceki hadisin benzerini zikretti- sonra da Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Size böyle (Allah'ı kim yarattı gibi) bir söz söyledikleri zaman siz de 'Allah birdir, hiçbir şeye muhtaç değildir, doğmamış ve doğurmamıştır. Onun asla bir dengi de yoktur' deyiniz. Ardından o kimse, sol tarafına üç kere tükürsün ve şeytandan Allah'a sığınsın!"
Açıklama: İlgili rivayet için bk. D004721.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33659, D004722
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو حَدَّثَنَا سَلَمَةُ - يَعْنِى ابْنَ الْفَضْلِ - قَالَ حَدَّثَنِى مُحَمَّدٌ - يَعْنِى ابْنَ إِسْحَاقَ - قَالَ حَدَّثَنِى عُتْبَةُ بْنُ مُسْلِمٍ مَوْلَى بَنِى تَيْمٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ فَذَكَرَ نَحْوَهُ قَالَ "فَإِذَا قَالُوا ذَلِكَ فَقُولُوا ( اللَّهُ أَحَدٌ* اللَّهُ الصَّمَدُ* لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ* وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ) ثُمَّ لْيَتْفُلْ عَنْ يَسَارِهِ ثَلاَثًا وَلْيَسْتَعِذْ بالله مِنَ الشَّيْطَانِ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Amr, ona Seleme b. el-Fadl, ona Muhammed b. İshak şöyle dedi: Bana Benû Teym'in âzâdlısı Utbe b. Müslim, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) “Ben Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim” dedi ve önceki hadisin benzerini zikretti- sonra da Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Size böyle (Allah'ı kim yarattı gibi) bir söz söyledikleri zaman siz de 'Allah birdir, hiçbir şeye muhtaç değildir, doğmamış ve doğurmamıştır. Onun asla bir dengi de yoktur' deyiniz. Ardından o kimse, sol tarafına üç kere tükürsün ve şeytandan Allah'a sığınsın!"
Açıklama:
İlgili rivayet için bk. D004721.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 19, /1077
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Utbe b. Ebu Utbe et-Temimi (Utbe b. Müslim)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Abdullah Seleme b. Fadl el-Ensarî (Seleme b. Fadl)
6. Muhammed b. Amr et-Temimi (Muhammed b. Amr b. Bekir b. Salim b. Habhab)
Konular:
Allah İnancı, varlığı ve birliği
KTB, ALLAH TASAVVURU
KTB, YARATILIŞ
Soru, Allah hakkında soru sormak
Bize Ebu Küreyb, ona Vekî, ona Cafer b. Burkân, ona Yezîd b. Asam, ona Ebu Hureyre rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah şöyle buyurur: Ben kulumun Benim hakkımdaki zannı üzereyim (Benden ne bekliyorsa onu bulur). Bana dua ettiğinde, onunla beraberim."
[Ebu İsa (Tirmizî): Bu hasen-sahih bir hadistir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14025, T002388
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ بُرْقَانَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ الأَصَمِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ :قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : "إِنَّ اللَّهَ يَقُولُ أَنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِى فِىَّ وَأَنَا مَعَهُ إِذَا دَعَانِى."
[قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .]
Tercemesi:
Bize Ebu Küreyb, ona Vekî, ona Cafer b. Burkân, ona Yezîd b. Asam, ona Ebu Hureyre rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah şöyle buyurur: Ben kulumun Benim hakkımdaki zannı üzereyim (Benden ne bekliyorsa onu bulur). Bana dua ettiğinde, onunla beraberim."
[Ebu İsa (Tirmizî): Bu hasen-sahih bir hadistir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zühd 51, 4/596
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Yezid b. Esam el-Amirî (Abduamr b. Ades b. Ubade b. Bekkâ b. Âmir)
3. Ebu Abdullah Cafer b. Burkan el-Kilabî (Cafer b. Burkân)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
5. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, varlığı ve birliği
Dua, Allah’la iletişim aracı
İman, Esasları, Allah'a ve Rasulüne iman
KTB, İMAN
Zan, Allah hakkında zan
Bize Suveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Ebu Hayyan et-Teymî, ona Ebu Zur’a b. Amr b. Cerir, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah'a (sav) bir gün et getirilmiş ve kendisine, (etin) sevdiği tarafı olan kol kısmı ikram edilmişti. Hz. Peygamber (sav) ondan bir ısırık aldıktan sonra şöyle buyurmuştur:
"Ben kıyamet günü insanların efendisiyim! Bunun neden olduğunu bilir misiniz? Allah, Kıyamet günü insanların, ilklerini ve sonuncularını düz bir yerde toplar. Onlara münadiyi işittirir. Onlara görmeyi keskinleştirir. Güneş de yaklaşır. İnsanları güç yetiremeyecekleri ve tahammül edemeyecekleri gam ve keder kaplar. İnsanların bir kısmı, bir kısmına, 'içinde bulunduğunuz hali görmüyor musunuz? Başınıza geleni görmüyor musunuz? Rabbiniz için size şefaatçi olacak birine bakmaz mısınız?' der. İnsanların bir kısmı, diğer bir kısmına 'Adem'e gidin' der. Adem'e gelirler ve 'ey Adem! Sen, insanların babasısın. Allah seni kudreti ile yarattı, sana ruhundan üfledi ve meleklere emretti de sana secde ettiler. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Adem 'Rabbim bugün, o kadar öfkelendi ki ne bundan önce, ne de bundan sonra böyle öfkelenmeyecektir. O bana ağacı yasakladı. Ben ise ona isyan ettim! Ben derdime yanarım. Benden başkasına, Nuh'a gidin' der. Nuh'a gelir ve 'ey Nuh! Sen yeryüzündeki peygamberlerin ilkisin. Allah seni şükreden bir kul olarak isimlendirdi. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Nuh onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. Benim kavmime ettiğim bir dua vardı, (bundan dolayı ben şefaatte bulunamam), ben kendi derdime düştüm. Siz İbrahim'e (sav) gidin' der. İbrahim'e gelip 'sen Allah'ın Peygamberi, yeryüzündeki dostusun. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. İbrahim onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. Ben üç defa yalan söyledim -Ebu Hayyân bu yalanları hadiste zikretmektedir.- ben kendi derdime düşmüşüm, siz benden başkasına, Musa'ya gidin' der. Musa'ya (sav) gelip 'ey Musa! Sen, Allah'ın Rasulüsün. Allah, elçiliğine seçerek ve seninle konuşarak seni üstün kılmıştır. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Musa onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. Ben öldürmemem gereken birini öldürdüm. Ben kendi derdime düşmüşüm. Siz İsa'ya (sav) gidin. İsa'ya gelip 'ey İsa! Sen, Allah'ın Rasulüsün. İnsanlarla beşikte iken konuştun. Allah'ın, Meryem'e kendisinden ulaştırdığı bir kelimesi ve ondan bir ruhsun. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. İsa onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. -Hz. Peygamber, onun bir hatasını zikretmedi- Ben kendi derdime düşmüşüm. Siz benden başkasına, Muhammed'e (sav) gidin' der. En sonunda bana gelip 'ey Muhammed! Sen, Allah'ın Rasulü ve peygamberlerin sonuncususun. Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Ben de kalkıp Arş'ın altına gelirim. Rabbim için secdeye kapanırım. Ardından Allah, bana ihsanda bulunur. Benden önce kimseye ihsanda bulunmadığı Hamd cümlelerini ve güzel övgülerini bana ilham eder. Ardından 'ey Muhammed! Kaldır başını, iste verilsin, Şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben de başımı kaldırıp 'ya Rabbi! Ümmetim, ümmetim' derim. Bunun üzerine bana 'ey Muhammed! Ümmetinden hesaba çekilmeyecek olanları cennet kapılarının sağ kapısından cennete koy. Onlar, bu kapı dışındaki (kapılarda da) insanların ortaklarıdırlar' denilir. Muhammed'in canını kudretinde bulundurana yemin olsun ki, cennet kapılarından ikisinin arası Mekke ile Hecer arası ya da Mekke ile Busrâ arası gibidir."
[Bu hususta Ebu Bekir es-Sıddık, Enes, Ukbe b. Âmir ve Ebu Saîd’den de rivayetler gelmiştir.
Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Ebu Hayyan et-Teymî’nin adı Yahya b. Saîd b. Hayyan olup Kûfelidir, sika bir ravidir. Ebu Zur’a b. Amr b. Cerir’in adı ise Herim’dir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14180, T002434
Hadis:
أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا أَبُو حَيَّانَ التَّيْمِىُّ عَنْ أَبِى زُرْعَةَ بْنِ عَمْرِو بْنِ جَرِيرٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ :أُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِلَحْمٍ فَرُفِعَ إِلَيْهِ الذِّرَاعُ فَأَكَلَهُ وَكَانَتْ تُعْجِبُهُ فَنَهَسَ مِنْهَا نَهْسَةً ثُمَّ قَالَ: « أَنَا سَيِّدُ النَّاسِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ هَلْ تَدْرُونَ لِمَ ذَاكَ ؟ يَجْمَعُ اللَّهُ النَّاسَ الأَوَّلِينَ وَالآخِرِينَ فِى صَعِيدٍ وَاحِدٍ فَيُسْمِعُهُمُ الدَّاعِى وَيَنْفُذُهُمُ الْبَصَرُ وَتَدْنُو الشَّمْسُ مِنْهُمْ فَيَبْلُغُ النَّاسُ مِنَ الْغَمِّ وَالْكَرْبِ مَا لاَ يُطِيقُونَ وَلاَ يَحْتَمِلُونَ فَيَقُولُ النَّاسُ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ أَلاَ تَرَوْنَ مَا قَدْ بَلَغَكُمْ ؟أَلاَ تَنْظُرُونَ مَنْ يَشْفَعُ لَكُمْ إِلَى رَبِّكُمْ ؟ فَيَقُولُ النَّاسُ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ: عَلَيْكُمْ بِآدَمَ . فَيَأْتُونَ آدَمَ فَيَقُولُونَ :أَنْتَ أَبُو الْبَشَرِ خَلَقَكَ اللَّهُ بِيَدِهِ وَنَفَخَ فِيكَ مِنْ رُوحِهِ وَأَمَرَ الْمَلاَئِكَةَ فَسَجَدُوا لَكَ اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ ؟ أَلاَ تَرَى مَا قَدْ بَلَغَنَا؟ فَيَقُولُ لَهُمْ آدَمُ :إِنَّ رَبِّى قَدْ غَضِبَ الْيَوْمَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ مِثْلَهُ وَلَنْ يَغْضَبَ بَعْدَهُ مِثْلَهُ وَإِنَّهُ قَدْ نَهَانِى عَنِ الشَّجَرَةِ فَعَصَيْتُ نَفْسِى نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى غَيْرِى اذْهَبُوا إِلَى نُوحٍ . فَيَأْتُونَ نُوحًا فَيَقُولُونَ يَا نُوحُ أَنْتَ أَوَّلُ الرُّسُلِ إِلَى أَهْلِ الأَرْضِ وَقَدْ سَمَّاكَ اللَّهُ عَبْدًا شَكُورًا اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ أَلاَ تَرَى مَا قَدْ بَلَغَنَا فَيَقُولُ لَهُمْ نُوحٌ إِنَّ رَبِّى قَدْ غَضِبَ الْيَوْمَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ مِثْلَهُ وَلَنْ يَغْضَبَ بَعْدَهُ مِثْلَهُ وَإِنَّهُ قَدْ كَانَ لِى دَعْوَةٌ دَعَوْتُهَا عَلَى قَوْمِى نَفْسِى نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى غَيْرِى اذْهَبُوا إِلَى إِبْرَاهِيمَ . فَيَأْتُونَ إِبْرَاهِيمَ فَيَقُولُونَ يَا إِبْرَاهِيمُ أَنْتَ نَبِىُّ اللَّهِ وَخَلِيلُهُ مِنْ أَهْلِ الأَرْضِ اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ فَيَقُولُ إِنَّ رَبِّى قَدْ غَضِبَ الْيَوْمَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ وَلَنْ يَغْضَبَ بَعْدَهُ مِثْلَهُ وانه قد نهاني عن الشجرة فمصيت نفسي نفسي نفسي اذهبوا الى غيري اذهبواالى نوح فياتون نوحا فيقولون: يانوح انت اول الرسل الى اهل الارض وقد سماك الله عبدا شكورا اشفع لنا الى ربك الا ترى الى مانحن فيه ؟ الاترى ماقد بلغنا ؟ قيقول لهم نوح : ان ربي قد غضب اليوم غضبا لم ييغضب قبله مثله وان يغضب بعده مثله وانه قد كان لي دعوة دعوتها على قومي نفسي نفسي نفسي اذهبوا الى غيري اذهبوا الى ابراهيم فياتون ابراهيم فيقولون : ياابراهيم انت نبي الله وخليله من اهل االارض اشفع لنا الى ربك الا ترى مانحن فيه؟ فيقول ان ربي قد غضب اليوم غضبا لم يغضب قبله مثله ولن يغضب بعده مثله وَإِنِّى قَدْ كَذَبْتُ ثَلاَثَ كَذَبَاتٍ فَذَكَرَهُنَّ أَبُو حَيَّانَ فِى الْحَدِيثِ نَفْسِى نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى غَيْرِى اذْهَبُوا إِلَى مُوسَى . فَيَأْتُونَ مُوسَى فَيَقُولُونَ :يَا مُوسَى أَنْتَ رَسُولُ اللَّهِ فَضَّلَكَ اللَّهُ بِرِسَالَتِهِ وَبِكَلاَمِهِ عَلَى الْبَشَرِ اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ؟ فَيَقُولُ :إِنَّ رَبِّى قَدْ غَضِبَ الْيَوْمَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ مِثْلَهُ وَلَنْ يَغْضَبَ بَعْدَهُ مِثْلَهُ وَإِنِّى قَدْ قَتَلْتُ نَفْسًا لَمْ أُومَرْ بِقَتْلِهَا نَفْسِى نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى غَيْرِى اذْهَبُوا إِلَى عِيسَى . فَيَأْتُونَ عِيسَى فَيَقُولُونَ يَا عِيسَى أَنْتَ رَسُولُ اللَّهِ وَكَلِمَتُهُ أَلْقَاهَا إِلَى مَرْيَمَ وَرُوحٌ مِنْهُ وَكَلَّمْتَ النَّاسَ فِى الْمَهْدِ اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ ؟فَيَقُولُ عِيسَى: إِنَّ رَبِّى قَدْ غَضِبَ الْيَوْمَ غَضَبًا لَمْ يَغْضَبْ قَبْلَهُ مِثْلَهُ وَلَنْ يَغْضَبَ بَعْدَهُ مِثْلَهُ وَلَمْ يَذْكُرْ ذَنْبًا نَفْسِى نَفْسِى نَفْسِى اذْهَبُوا إِلَى غَيْرِى اذْهَبُوا إِلَى مُحَمَّدٍ . قَالَ فَيَأْتُونَ مُحَمَّدًا فَيَقُولُونَ: يَا مُحَمَّدُ أَنْتَ رَسُولُ اللَّهِ وَخَاتَمُ الأَنْبِيَاءِ وَقَدْ غُفِرَ لَكَ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ اشْفَعْ لَنَا إِلَى رَبِّكَ أَلاَ تَرَى مَا نَحْنُ فِيهِ؟ فَأَنْطَلِقُ فَآتِى تَحْتَ الْعَرْشِ فَأَخِرُّ سَاجِدًا لِرَبِّى ثُمَّ يَفْتَحُ اللَّهُ عَلَىَّ مِنْ مَحَامِدِهِ وَحُسْنِ الثَّنَاءِ عَلَيْهِ شَيْئًا لَمْ يَفْتَحْهُ عَلَى أَحَدٍ قَبْلِى ثُمَّ يُقَالُ: يَا مُحَمَّدُ ارْفَعْ رَأْسَكَ سَلْ تُعْطَهُ وَاشْفَعْ تُشَفَّعْ . فَأَرْفَعُ رَأْسِى فَأَقُولُ :يَا رَبِّ أُمَّتِى يَا رَبِّ أُمَّتِى يَا رَبِّ أُمَّتِى . فَيَقُولُ :يَا مُحَمَّدُ أَدْخِلْ مِنْ أُمَّتِكَ مَنْ لاَ حِسَابَ عَلَيْهِ مِنَ الْبَابِ الأَيْمَنِ مِنْ أَبْوَابِ الْجَنَّةِ وَهُمْ شُرَكَاءُ النَّاسِ فِيمَا سِوَى ذَلِكَ مِنَ الأَبْوَابِ ثُمَّ قَالَ :وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ إِنَّ مَا بَيْنَ الْمِصْرَاعَيْنِ مِنْ مَصَارِيعِ الْجَنَّةِ كَمَا بَيْنَ مَكَّةَ وَهَجَرَ وَكَمَا بَيْنَ مَكَّةَ وَبُصْرَى » .
[وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى بَكْرٍ الصِّدِّيقِ وَأَنَسٍ وَعُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ وَأَبِى سَعِيدٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَأَبُو حَيَّانَ التَّيْمِىُّ اسْمُهُ يَحْيَى بْنُ سَعِيدِ بْنِ حَيَّانَ كُوفِىٌّ وَهُوَ ثِقَةٌ وَأَبُو زُرْعَةَ بْنُ عَمْرِو بْنِ جَرِيرٍ اسْمُهُ هَرِمٌ .]
Tercemesi:
Bize Suveyd b. Nasr, ona Abdullah b. Mübarek, ona Ebu Hayyan et-Teymî, ona Ebu Zur’a b. Amr b. Cerir, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah'a (sav) bir gün et getirilmiş ve kendisine, (etin) sevdiği tarafı olan kol kısmı ikram edilmişti. Hz. Peygamber (sav) ondan bir ısırık aldıktan sonra şöyle buyurmuştur:
"Ben kıyamet günü insanların efendisiyim! Bunun neden olduğunu bilir misiniz? Allah, Kıyamet günü insanların, ilklerini ve sonuncularını düz bir yerde toplar. Onlara münadiyi işittirir. Onlara görmeyi keskinleştirir. Güneş de yaklaşır. İnsanları güç yetiremeyecekleri ve tahammül edemeyecekleri gam ve keder kaplar. İnsanların bir kısmı, bir kısmına, 'içinde bulunduğunuz hali görmüyor musunuz? Başınıza geleni görmüyor musunuz? Rabbiniz için size şefaatçi olacak birine bakmaz mısınız?' der. İnsanların bir kısmı, diğer bir kısmına 'Adem'e gidin' der. Adem'e gelirler ve 'ey Adem! Sen, insanların babasısın. Allah seni kudreti ile yarattı, sana ruhundan üfledi ve meleklere emretti de sana secde ettiler. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Adem 'Rabbim bugün, o kadar öfkelendi ki ne bundan önce, ne de bundan sonra böyle öfkelenmeyecektir. O bana ağacı yasakladı. Ben ise ona isyan ettim! Ben derdime yanarım. Benden başkasına, Nuh'a gidin' der. Nuh'a gelir ve 'ey Nuh! Sen yeryüzündeki peygamberlerin ilkisin. Allah seni şükreden bir kul olarak isimlendirdi. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Nuh onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. Benim kavmime ettiğim bir dua vardı, (bundan dolayı ben şefaatte bulunamam), ben kendi derdime düştüm. Siz İbrahim'e (sav) gidin' der. İbrahim'e gelip 'sen Allah'ın Peygamberi, yeryüzündeki dostusun. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. İbrahim onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. Ben üç defa yalan söyledim -Ebu Hayyân bu yalanları hadiste zikretmektedir.- ben kendi derdime düşmüşüm, siz benden başkasına, Musa'ya gidin' der. Musa'ya (sav) gelip 'ey Musa! Sen, Allah'ın Rasulüsün. Allah, elçiliğine seçerek ve seninle konuşarak seni üstün kılmıştır. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Musa onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. Ben öldürmemem gereken birini öldürdüm. Ben kendi derdime düşmüşüm. Siz İsa'ya (sav) gidin. İsa'ya gelip 'ey İsa! Sen, Allah'ın Rasulüsün. İnsanlarla beşikte iken konuştun. Allah'ın, Meryem'e kendisinden ulaştırdığı bir kelimesi ve ondan bir ruhsun. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun. İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. İsa onlara 'Rabbim bugün bundan önce olmadığı kadar öfkelendi. Bundan sonra bunun gibi de öfkelenmeyecektir. -Hz. Peygamber, onun bir hatasını zikretmedi- Ben kendi derdime düşmüşüm. Siz benden başkasına, Muhammed'e (sav) gidin' der. En sonunda bana gelip 'ey Muhammed! Sen, Allah'ın Rasulü ve peygamberlerin sonuncususun. Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamıştır. Bizim için Rabbine şefaat dileğinde bulun İçinde olduğumuz durumu görmüyor musun? Başımıza geleni görmüyor musun?' derler. Ben de kalkıp Arş'ın altına gelirim. Rabbim için secdeye kapanırım. Ardından Allah, bana ihsanda bulunur. Benden önce kimseye ihsanda bulunmadığı Hamd cümlelerini ve güzel övgülerini bana ilham eder. Ardından 'ey Muhammed! Kaldır başını, iste verilsin, Şefaat et, şefaatin kabul edilsin' denilir. Ben de başımı kaldırıp 'ya Rabbi! Ümmetim, ümmetim' derim. Bunun üzerine bana 'ey Muhammed! Ümmetinden hesaba çekilmeyecek olanları cennet kapılarının sağ kapısından cennete koy. Onlar, bu kapı dışındaki (kapılarda da) insanların ortaklarıdırlar' denilir. Muhammed'in canını kudretinde bulundurana yemin olsun ki, cennet kapılarından ikisinin arası Mekke ile Hecer arası ya da Mekke ile Busrâ arası gibidir."
[Bu hususta Ebu Bekir es-Sıddık, Enes, Ukbe b. Âmir ve Ebu Saîd’den de rivayetler gelmiştir.
Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Ebu Hayyan et-Teymî’nin adı Yahya b. Saîd b. Hayyan olup Kûfelidir, sika bir ravidir. Ebu Zur’a b. Amr b. Cerir’in adı ise Herim’dir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Sıfatü'l-Kıyâme 10, 4/622
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Zür'a b. Amr el-Beceli (Herim b. Amr b. Cerir b. Abdullah)
3. Ebu Hayyan Yahya b. Saîd et-Teymî (Yahya b. Saîd b. Hayyan)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
5. Süveyd b. Nasr el-Mervezi (Süveyd b. Nasr b. Süveyd)
Konular:
Allah İnancı, kızması / gazabı/ buğzetmesi ve sebepleri
Allah İnancı, varlığı ve birliği
Hz. Peygamber, diğer peygamberlerden farkı
Hz. Peygamber, sevdiği yemekler
Hz. Peygamber, ümmet sevgisi
Hz. Peygamber, vasıfları, şemaili, hasaisi
Kıyamet, ahvali
Kıyamet, sıkıntıları
Peygamberler, Hz. Adem
Peygamberler, Hz. İbrahim ve ailesi
Peygamberler, Hz. İsa
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Peygamberler, Hz. Nuh
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Şefaat, şefaat
Bana Abdullah b. Ebu Şeybe, ona Ebu Ahmed, ona Süfyan, ona Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu:
"Allah buyurur ki: Âdemoğlu, bana kötü söz söylüyor. Benim için bu şekilde ağır sözler söylemesi ona yakışmaz. Ayrıca o beni yalanlıyor. Beni yalanlaması ona yakışmaz. Onun bana ağır sözler söylemesi, 'benim çocuğumun olduğunu' iddia etmesidir. Beni yalanlaması ise 'beni ilk yarattığı gibi tekrar yaratmayacak' demesidir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
31499, B003193
Hadis:
حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ عَنْ أَبِى أَحْمَدَ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أُرَاهُ « يَقُولُ اللَّهُ شَتَمَنِى ابْنُ آدَمَ وَمَا يَنْبَغِى لَهُ أَنْ يَشْتِمَنِى ، وَتَكَذَّبَنِى وَمَا يَنْبَغِى لَهُ ، أَمَّا شَتْمُهُ فَقَوْلُهُ إِنَّ لِى وَلَدًا . وَأَمَّا تَكْذِيبُهُ فَقَوْلُهُ لَيْسَ يُعِيدُنِى كَمَا بَدَأَنِى » .
Tercemesi:
Bana Abdullah b. Ebu Şeybe, ona Ebu Ahmed, ona Süfyan, ona Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu:
"Allah buyurur ki: Âdemoğlu, bana kötü söz söylüyor. Benim için bu şekilde ağır sözler söylemesi ona yakışmaz. Ayrıca o beni yalanlıyor. Beni yalanlaması ona yakışmaz. Onun bana ağır sözler söylemesi, 'benim çocuğumun olduğunu' iddia etmesidir. Beni yalanlaması ise 'beni ilk yarattığı gibi tekrar yaratmayacak' demesidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Bedü'l-Halk 1, 1/836
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Ahmed Muhammed b. Abdullah ez-Zübeyrî (Muhammed b. Abdullah b. Zübeyr b. Ömer b. Dirhem)
6. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Allah İnancı, varlığı ve birliği
KTB, YARATILIŞ
Yalan, yalan söylemek
Yaratma, Yaratılış
Bize Ebu'l-Yemân, ona Şuayb, ona Ebu'z-Zinâd, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah Teala buyurdu ki: Ademoğlu beni yalanladı ama onun bunu yapmaması gerekirdi. Ademoğlu bana sövdü hâlbuki onun bunu yapmaması gerekirdi. Onun beni yalanlaması benim kendisini ilk kez yarattığım gibi bir daha asla yeniden yaratamayacağımı söylemesidir. Onu yeniden yaratmam benim için ilk yaratmaktan daha kolaydır. Onun bana sövmesi ise Allah bir evlat edindi, demesidir. Hâlbuki ben tekim, doğurmamış ve doğurulmamış Samed'im ve hiç kimse benim dengim değildir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33575, B004974
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ حَدَّثَنَا شُعَيْبٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: " قَالَ اللَّهُ كَذَّبَنِى ابْنُ آدَمَ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ ذَلِكَ ، وَشَتَمَنِى وَلَمْ يَكُنْ لَهُ ذَلِكَ ، فَأَمَّا تَكْذِيبُهُ إِيَّاىَ فَقَوْلُهُ لَنْ يُعِيدَنِى كَمَا بَدَأَنِى ، وَلَيْسَ أَوَّلُ الْخَلْقِ بِأَهْوَنَ عَلَىَّ مِنْ إِعَادَتِهِ ، وَأَمَّا شَتْمُهُ إِيَّاىَ فَقَوْلُهُ اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا ، وَأَنَا الأَحَدُ الصَّمَدُ لَمْ أَلِدْ وَلَمْ أُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لِى كُفْأً أَحَدٌ " .
Tercemesi:
Bize Ebu'l-Yemân, ona Şuayb, ona Ebu'z-Zinâd, ona el-A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Allah Teala buyurdu ki: Ademoğlu beni yalanladı ama onun bunu yapmaması gerekirdi. Ademoğlu bana sövdü hâlbuki onun bunu yapmaması gerekirdi. Onun beni yalanlaması benim kendisini ilk kez yarattığım gibi bir daha asla yeniden yaratamayacağımı söylemesidir. Onu yeniden yaratmam benim için ilk yaratmaktan daha kolaydır. Onun bana sövmesi ise Allah bir evlat edindi, demesidir. Hâlbuki ben tekim, doğurmamış ve doğurulmamış Samed'im ve hiç kimse benim dengim değildir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/309
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, varlığı ve birliği
KTB, YARATILIŞ
Bize Salt b. Muhammed, ona Yezid b. Zürey, ona Ravh b. Kasım, ona Mansur, ona Mücahid, ona Ebu Ma'mer, ona da İbn Mesud 'Vaktiyle siz, ne kulaklarınızın ne gözlerinizin ne de derilerinizin aleyhinizde şahitlik etmesinden sakınıyordunuz; üstelik yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz.' (Fussilet, 41/22) ayeti hakkında şöyle söylemiştir: Kureyş'ten iki adam ve onların Sakif'ten bir enişteleri, ya da Sakif'ten iki adam ve onların Kureyş'ten bir enişteleri bir evde bulunuyorlardı. İçlerinden bazıları diğerlerine 'Ne dersiniz? Allah bizim konuşmamızı işitir mi? dedi. Birileri: Bir kısmını işitir dedi. Diğerleri 'Eğer bir kısmını işitiyor ise şüphesiz hepsini de işitir' dedi. Bunun üzerine 'Vaktiyle siz, ne kulaklarınızın ne gözlerinizin ne de derilerinizin aleyhinizde şahitlik etmesinden sakınıyordunuz; üstelik yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz.' (Fussilet, 41/22) ayeti ve 'İşte rabbiniz hakkında taşıdığınız bu kanaatiniz sizi mahvetti, sonunda kaybedenlerden oldunuz.' (Fussilet, 41/23) ayetine kadar indirildi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32929, B004816
Hadis:
حَدَّثَنَا الصَّلْتُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ عَنْ رَوْحِ بْنِ الْقَاسِمِ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ أَبِى مَعْمَرٍ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ ( وَمَا كُنْتُمْ تَسْتَتِرُونَ أَنْ يَشْهَدَ عَلَيْكُمْ سَمْعُكُمْ ) الآيَةَ كَانَ رَجُلاَنِ مِنْ قُرَيْشٍ وَخَتَنٌ لَهُمَا مِنْ ثَقِيفَ ، أَوْ رَجُلاَنِ مِنْ ثَقِيفَ وَخَتَنٌ لَهُمَا مِنْ قُرَيْشٍ فِى بَيْتٍ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ أَتُرَوْنَ أَنَّ اللَّهَ يَسْمَعُ حَدِيثَنَا قَالَ بَعْضُهُمْ يَسْمَعُ بَعْضَهُ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ لَئِنْ كَانَ يَسْمَعُ بَعْضَهُ لَقَدْ يَسْمَعُ كُلَّهُ . فَأُنْزِلَتْ ( وَمَا كُنْتُمْ تَسْتَتِرُونَ أَنْ يَشْهَدَ عَلَيْكُمْ سَمْعُكُمْ وَلاَ أَبْصَارُكُمْ ) الآيَةَ ( وَذَلِكُمْ ظَنُّكُمُ ) الآيَةَ .
Tercemesi:
Bize Salt b. Muhammed, ona Yezid b. Zürey, ona Ravh b. Kasım, ona Mansur, ona Mücahid, ona Ebu Ma'mer, ona da İbn Mesud 'Vaktiyle siz, ne kulaklarınızın ne gözlerinizin ne de derilerinizin aleyhinizde şahitlik etmesinden sakınıyordunuz; üstelik yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz.' (Fussilet, 41/22) ayeti hakkında şöyle söylemiştir: Kureyş'ten iki adam ve onların Sakif'ten bir enişteleri, ya da Sakif'ten iki adam ve onların Kureyş'ten bir enişteleri bir evde bulunuyorlardı. İçlerinden bazıları diğerlerine 'Ne dersiniz? Allah bizim konuşmamızı işitir mi? dedi. Birileri: Bir kısmını işitir dedi. Diğerleri 'Eğer bir kısmını işitiyor ise şüphesiz hepsini de işitir' dedi. Bunun üzerine 'Vaktiyle siz, ne kulaklarınızın ne gözlerinizin ne de derilerinizin aleyhinizde şahitlik etmesinden sakınıyordunuz; üstelik yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz.' (Fussilet, 41/22) ayeti ve 'İşte rabbiniz hakkında taşıdığınız bu kanaatiniz sizi mahvetti, sonunda kaybedenlerden oldunuz.' (Fussilet, 41/23) ayetine kadar indirildi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/256
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Mamer Abdullah b. Sahbera el-Ezdî (Abdullah b. Sahbera)
3. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ravh b. Kasım et-Temîmî (Ravh b. Kasım)
6. Ebu Muaviye Yezid b. Zürey' el-Ayşî (Yezid b. Zürey' b. Yezid)
7. Salt b. Muhammed el-Harikî (Salt b. Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Muğira)
Konular:
Allah İnancı, varlığı ve birliği
Kur'an, nuzül sebebi
Açıklama: İzzet, güç ve kudret, şeref ve asâlet gibi manalara gelir.
Burada izzet ve ululuk, gömlek ve kaftana benzetilmektedir. Nasıl ki insan, sürekli gömlek ve ceket giyiyor, asla onlardan ayrılamıyorsa, izzet ve büyüklük de Allah’ın ayrılmaz iki vasfıdır. Allah’ın bu vasfında hiç kimsenin O’na ortak olması düşünülemez. İzzet ve azamet Allah’ın sıfatı ise, tevazu ve tezellül de kulun sıfatı olmalıdır. Kul asla Allah ile yarışa kalkışmamalı, Allah’a mahsus olan sıfatları kendinde vehmetmemelidir...
Öneri Formu
Hadis Id, No:
9942, M006680
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُوسُفَ الأَزْدِىُّ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ عَنْ أَبِى مُسْلِمٍ الأَغَرِّ أَنَّهُ حَدَّثَهُ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ وَأَبِى هُرَيْرَةَ قَالاَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"الْعِزُّ إِزَارُهُ وَالْكِبْرِيَاءُ رِدَاؤُهُ فَمَنْ يُنَازِعُنِى عَذَّبْتُهُ."
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Yusuf el-Ezdî, ona Ömer b. Hars b. Gıyas, ona babası, ona el-A'meş, ona Ebu İshak, ona Ebu Müslim el-Eğar, ona da Ebu Said el-Hudrî ve Ebu Hureyre'nin rivayet ettiklerine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"İzzet Allah'ın gömleği, büyüklük de O’nun kaftanıdır. (Cenâb-ı Hak) Bu konuda kim benimle yarışırsa, ona azap ederim (buyurdu)."
Açıklama:
İzzet, güç ve kudret, şeref ve asâlet gibi manalara gelir.
Burada izzet ve ululuk, gömlek ve kaftana benzetilmektedir. Nasıl ki insan, sürekli gömlek ve ceket giyiyor, asla onlardan ayrılamıyorsa, izzet ve büyüklük de Allah’ın ayrılmaz iki vasfıdır. Allah’ın bu vasfında hiç kimsenin O’na ortak olması düşünülemez. İzzet ve azamet Allah’ın sıfatı ise, tevazu ve tezellül de kulun sıfatı olmalıdır. Kul asla Allah ile yarışa kalkışmamalı, Allah’a mahsus olan sıfatları kendinde vehmetmemelidir...
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Birr ve's-sıla ve'l-edeb 6680, /1083
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Eğar el-Müzeni (Eğar b. Abdullah)
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Ömer Hafs b. Gıyas en-Nehaî (Hafs b. Gıyas b. Talk b. Muaviye b. Malik)
6. Ebu Hafs Ömer b. Hafs en-Nehaî (Ömer b. Hafs b. Giyas b. Talk b. Muaviye)
7. Ebu Hasan Ahmed b. Yusuf el-Ezdi (Ahmed b. Yusuf b. Halid b. Salim b. Zaviye)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, varlığı ve birliği
İman, Esasları, Allah'a İman
İman, Esasları, Allah'a iman, gereği gibi bilmek
KTB, ADAB
KTB, İMAN