Açıklama: İbn Mesud'dan rivayette bulunan Abîde'nin isminde ihtilaf olup ona, Ubeyde ve Ubeyd diyenler de vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1316, M000462
Hadis:
وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَأَبُو كُرَيْبٍ - وَاللَّفْظُ لأَبِى كُرَيْبٍ - قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبِيدَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"إِنِّى لأَعْرِفُ آخِرَ أَهْلِ النَّارِ خُرُوجًا مِنَ النَّارِ رَجُلٌ يَخْرُجُ مِنْهَا زَحْفًا فَيُقَالُ لَهُ انْطَلِقْ فَادْخُلِ الْجَنَّةَ - قَالَ - فَيَذْهَبُ فَيَدْخُلُ الْجَنَّةَ فَيَجِدُ النَّاسَ قَدْ أَخَذُوا الْمَنَازِلَ فَيُقَالُ لَهُ أَتَذْكُرُ الزَّمَانَ الَّذِى كُنْتَ فِيهِ فَيَقُولُ نَعَمْ. فَيُقَالُ لَهُ تَمَنَّ. فَيَتَمَنَّى فَيُقَالُ لَهُ لَكَ الَّذِى تَمَنَّيْتَ وَعَشَرَةُ أَضْعَافِ الدُّنْيَا - قَالَ - فَيَقُولُ أَتَسْخَرُ بِى وَأَنْتَ الْمَلِكُ."
[قَالَ فَلَقَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ضَحِكَ حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ.]
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb -Lafız Ebu Küreyb'e aittir-, onlara Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona Ubeyde, ona Abdullah rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ben cehennemden çıkacak son kişiyi biliyorum. Bu kişi oradan sürünerek çıkacak bir adamdır. Ona haydi cennete gir denilecek, o da gidip cennete girecek ve orada insanların hanelerine yerleşmiş olduklarını görecek. Kendisine geçmişte bulunduğun zamanı hatırlıyor musun? diye soracaklar. Evet diye cevap verecek. Bunun üzerine haydi ne dilersen dile! denilecek. O da isteklerini söyleyecek. Ardından ona dilediğin her şey ve dünyanın on katı senindir denilecek. (Ey Rabbim!) Mülkün sahibi sen olduğun halde benimle alay mı ediyorsun! diyecektir."
[Ravi şöyle demiştir: Rasulullah'ın azı dişleri görünecek kadar güldüğünü gördüm.]
Açıklama:
İbn Mesud'dan rivayette bulunan Abîde'nin isminde ihtilaf olup ona, Ubeyde ve Ubeyd diyenler de vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 462, /100
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, varlığı ve birliği
Cehennem, toplanma yeri
Cennet,
Gülmek, Hz. Peygamber'in gülmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1153, M000445
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَأَبُو كُرَيْبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنْ أَبِى عُبَيْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى قَالَ قَامَ فِينَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِخَمْسِ كَلِمَاتٍ فَقَالَ
"إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ لاَ يَنَامُ وَلاَ يَنْبَغِى لَهُ أَنْ يَنَامَ يَخْفِضُ الْقِسْطَ وَيَرْفَعُهُ يُرْفَعُ إِلَيْهِ عَمَلُ اللَّيْلِ قَبْلَ عَمَلِ النَّهَارِ وَعَمَلُ النَّهَارِ قَبْلَ عَمَلِ اللَّيْلِ حِجَابُهُ النُّورُ" - وَفِى رِوَايَةِ أَبِى بَكْرٍ النَّارُ - "لَوْ كَشَفَهُ لأَحْرَقَتْ سُبُحَاتُ وَجْهِهِ مَا انْتَهَى إِلَيْهِ بَصَرُهُ مِنْ خَلْقِهِ." - وَفِى رِوَايَةِ أَبِى بَكْرٍ عَنِ الأَعْمَشِ وَلَمْ يَقُلْ حَدَّثَنَا.
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Amr b. Mürre, ona Ebu Ubeyde, ona Ebu Musa şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) aramızda kalktı ve şu beş şeyi söyledi:
"Şüphesiz Allah (ac) uyumaz. Uyuması da gerekmez. Tartıyı indirir ve kaldırır. Gündüzün amelinden önce gecenin ameli, gecenin amelinden önce gündüzün ameli ona sunulur. Onun hicabı nurdur." -Ebu Bekir rivayetine göre ateştir-. "Eğer o hicabını açsa yüzünün nurları bakışının ulaştığı tüm mahlukatı yakıp geçerdi." Ebu Bekir'in el-A'meş'ten rivayetinde bize hadis olarak rivayet etti lafzı yoktur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 445, /94
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Ubeyde b. Abdullah el-Hüzeli (Amir b. Abdullah b. Mes'ud)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
6. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Allah İnancı, Cemil, Tayyib, Kerim
Allah İnancı, varlığı ve birliği
KTB, ALLAH TASAVVURU
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا جَرِيرٌ عَنِ الأَعْمَشِ بِهَذَا الإِسْنَادِ قَالَ قَامَ فِينَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِأَرْبَعِ كَلِمَاتٍ. ثُمَّ ذَكَرَ بِمِثْلِ حَدِيثِ أَبِى مُعَاوِيَةَ وَلَمْ يَذْكُرْ
"مِنْ خَلْقِهِ." وَقَالَ حِجَابُهُ النُّورُ.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1154, M000446
Hadis:
حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا جَرِيرٌ عَنِ الأَعْمَشِ بِهَذَا الإِسْنَادِ قَالَ قَامَ فِينَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِأَرْبَعِ كَلِمَاتٍ. ثُمَّ ذَكَرَ بِمِثْلِ حَدِيثِ أَبِى مُعَاوِيَةَ وَلَمْ يَذْكُرْ
"مِنْ خَلْقِهِ." وَقَالَ حِجَابُهُ النُّورُ.
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Ceri, ona da el-A'meş bu isnad, Rasulullah (sav) içimizde ayağa kalkıp dört şey söyledi diyerek nakilde bulunup ardından Ebu Muaviye'nin hadisinin benzerini nakletmiştir ve "mahlukatından" ibaresini zikretmeyerek onun perdesi nurdur ifadesini kaydetmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 446, /95
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Ubeyde b. Abdullah el-Hüzeli (Amir b. Abdullah b. Mes'ud)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
6. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Allah İnancı, Cemil, Tayyib, Kerim
Allah İnancı, varlığı ve birliği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32738, B004772
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِيهِ قَالَ لَمَّا حَضَرَتْ أَبَا طَالِبٍ الْوَفَاةُ جَاءَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَوَجَدَ عِنْدَهِ أَبَا جَهْلٍ وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِى أُمَيَّةَ بْنِ الْمُغِيرَةِ ، فَقَالَ « أَىْ عَمِّ قُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ ، كَلِمَةً أُحَاجُّ لَكَ بِهَا عِنْدَ اللَّهِ » . فَقَالَ أَبُو جَهْلٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى أُمَيَّةَ أَتَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَلَمْ يَزَلْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَعْرِضُهَا عَلَيْهِ ، وَيُعِيدَانِهِ بِتِلْكَ الْمَقَالَةِ حَتَّى قَالَ أَبُو طَالِبٍ آخِرَ مَا كَلَّمَهُمْ عَلَى مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ ، وَأَبَى أَنْ يَقُولُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَاللَّهِ لأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ مَا لَمْ أُنْهَ عَنْكَ » . فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( مَا كَانَ لِلنَّبِىِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ ) وَأَنْزَلَ اللَّهُ فِى أَبِى طَالِبٍ ، فَقَالَ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ( إِنَّكَ لاَ تَهْدِى مَنْ أَحْبَبْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ يَهْدِى مَنْ يَشَاءُ ) . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ ( أُولِى الْقُوَّةِ ) لاَ يَرْفَعُهَا الْعُصْبَةُ مِنَ الرِّجَالِ . ( لَتَنُوءُ ) لَتُثْقِلُ . ( فَارِغًا ) إِلاَّ مِنْ ذِكْرِ مُوسَى . ( الْفَرِحِينَ ) الْمَرِحِينَ . ( قُصِّيهِ ) اتَّبِعِى أَثَرَهُ ، وَقَدْ يَكُونُ أَنْ يَقُصَّ الْكَلاَمَ ( نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ ) . ( عَنْ جُنُبٍ ) عَنْ بُعْدٍ عَنْ جَنَابَةٍ وَاحِدٌ ، وَعَنِ اجْتِنَابٍ أَيْضًا ، يَبْطِشُ وَيَبْطُشُ . ( يَأْتَمِرُونَ ) يَتَشَاوَرُونَ . الْعُدْوَانُ وَالْعَدَاءُ وَالتَّعَدِّى وَاحِدٌ . ( آنَسَ ) أَبْصَرَ . الْجِذْوَةُ قِطْعَةٌ غَلِيظَةٌ مِنَ الْخَشَبِ ، لَيْسَ فِيهَا لَهَبٌ ، وَالشِّهَابُ فِيهِ لَهَبٌ . وَالْحَيَّاتُ أَجْنَاسٌ الْجَانُّ وَالأَفَاعِى وَالأَسَاوِدُ . ( رِدْءًا ) مُعِينًا . قَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ ( يُصَدِّقُنِى ) وَقَالَ غَيْرُهُ ( سَنَشُدُّ ) سَنُعِينُكَ كُلَّمَا عَزَّزْتَ شَيْئًا فَقَدْ جَعَلْتَ لَهُ عَضُدًا . مَقْبُوحِينَ مُهْلَكِينَ . ( وَصَّلْنَا ) بَيَّنَّاهُ وَأَتْمَمْنَاهُ . ( يُجْبَى ) يُجْلَبُ . ( بَطِرَتْ ) أَشِرَتْ . ( فِى أُمِّهَا رَسُولاً ) أُمُّ الْقُرَى مَكَّةُ وَمَا حَوْلَهَا . ( تُكِنُّ ) تُخْفِى . أَكْنَنْتُ الشَّىْءَ أَخْفَيْتُهُ ، وَكَنَنْتُهُ أَخْفَيْتُهُ وَأَظْهَرْتُهُ . ( وَيْكَأَنَّ اللَّهَ ) مِثْلُ أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ ( يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ ) يُوَسِّعُ عَلَيْهِ وَيُضَيِّقُ عَلَيْهِ .
Tercemesi:
Bize Ebu’l-Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Bana Saîd b. el-Müseyyeb babasının şöyle dediğini haber verdi: Ebu Talib’in vefatı yaklaşınca Rasulullah (sav), yanına geldi, yanında Ebu Cehil ve Abdullah b. Ebu Umeyye b. el-Muğire vardı. “Amcacığım, Allah nezdinde onu senin lehine delil olarak göstereceğim bir söz olan Lâ ilâhe illallah de” buyurdu. Ebu Cehil ile Abdullah b. Ebu Umeyye. Abdülmuttalib’in dininden yüz mü çevireceksin? dediler. Rasulullah (sav) bu sözü ona teklif etmeyi sürdürdükçe onlar da söyledikleri sözlerini ona tekrar edip durdular. Sonunda Ebu Talib’in onlara son olarak söylediği. Abdulmuttalib’in dini üzere (ölüyorum) demesi oldu ve Lâ ilâhe illallah demeyi kabul etmedi. (Saîd’in babası el-Müseyyeb) dedi ki: Bunun üzerine yüce Allah: “Müşriklere, Nebi’nin de müminlerin de mağfiret dilemeleri olur şey değildir” (Tevbe, 9/13) buyruğunu indirdi. Ebu Talib hakkında da Rasulullah’a (sav) hitaben: “Muhakkak ki sen sevdiğini hidayete erdiremezsin ama Allah, dilediğini hidâyete erdirir” (Kasas, 28/56) buyurdu.
İbn Abbas dedi ki: “Uli’l-kuvve” (Kasas, 28/76): Güçlü kuvvetli bir grup erkeğin kaldıramayacağı, “Letenûu” (Kasas, 28/76) ağır gelirdi; “Fâriğa” (Kasas, 28/10) Musa’nın annesinin kalbinde yalnızca onu düşünmekten başka bir şey yoktu; “El-ferihîn” (Kasas, 28/76) şımarıklar; “Kussîhi” (Kasas, 28/11): onun arkasından git, demektir. Bazen bu lafız bir sözü anlatmak anlamına da gelebilir. “Nahnu nekussu aleyke ahsene’l-kasas” (Yusuf, 12/3): Sana en güzel kıssaları anlatıyoruz, buyruğunda olduğu gibi, “An cunubin” (Kasas, 28/11) uzaktan; “An cenâbetin” ve “An ictinâbin” ibareleri de aynıdır, (uzaktan anlamını ifade eder). “Betaşa ve yebtışu”: yakaladı, yakalar demektir. “Ye’temirûne” (Kasas, 28/20) birbirleriyle danışıyorlar, demektir. “El-udvân” (Kasas, 28/28) düşmanlık etmek, haksızlık etmek demek olup, el-‘adâ ve et-tea’ddi ile aynı anlamdadır. “Ânese” (Kasas, 28/29) gördü, anlamındadır.
“El Cezve” (Kasas, 28/31) alevi olmayan kalın odun parçası, “eş-Şihâb” ise alevi olan odun parçası demektir. Yılanlar çeşit çeşittir, el-Cânn el-Efâî, el-Esâvid bunlar arasındandır. “Rid’en” (Kasas, 28/34) yardımcı olmak üzere, demektir. İbn Abbas “Yusaddikunî” (Kasas, 28/34) beni doğrulaması (için) anlamındadır, demiştir. Başkası da “Seneşuddu” (Kasas, 28/35): sana yardım edeceğiz, demektir. Nitekim biz bir şeye yardım edip onu güçlendirecek olursak, ona “Adud” vermiş (yani pazusunu güçlendirmiş oluruz) anlamına gelir. “Makbûhîn” (Kasas, 28/42) helâk edilmişler, anlamındadır.
“Ve’ssalnâ” (Kasas, 28/51) onu açıkladık, onu tamamladık anlamındadır. “Yucbâ” (Kasas, 28/57) getirilir, celb edilir, demektir. “Batırat” (Kasas, 28/58) şımardı, anlamındadır. “Fi ummihâ Rasulâ” (Kasas, 28/59) şehirlerin anası Mekke ve onun çevresi kast edilir. “Tukinnu” (Kasas, 28/69) gizlersin, saklarsın, demektir. “Eknentu’ş-şey’e” den gelmektedir ki o şeyi gizledim, anlamına gelir. “kenentuhû” anlamı ise hem onu saklayıp gizledim, hem onu açığa çıkardım, anlamına gelir.
“Veykeennellâhe” (Kasas, 28/82) ibaresi elem tera ennellâhe. Allah’ın… görmedin mi anlamındadır. “Yebsutu’r-rızka limen yeşâu ve yakdir” (Kasas, 28/82) dilediği kimsenin rızkını genişletir, dilediğininkini ise daraltır, demektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/239
Senetler:
1. Müseyyeb b. Hazn el-Kuraşi (Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb b. Amr b. Aiz)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın ihsanı ve nimetleri
Allah İnancı, varlığı ve birliği
İstiğfar, Af Dilemek, müşrikler için af dilemek,
Kur'an, sahabenin ve tabiunun tefsiri
Kur'an, tefsiri, bazı ayetlerin
Peygamberler, Görevi, İşlevi, Misyonu
Peygamberler, Hz. Musa ve Ailesi
Siyer, Hz. Peygamber'in Ebu Talib'i İslam'a daveti
Sünnetullah, geçmiş ümmetlerin Helak sebepleri,
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib
Tarihsel Şahsiyetler, Karun
Öneri Formu
Hadis Id, No:
1155, M000447
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ قَالَ حَدَّثَنِى شُعْبَةُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنْ أَبِى عُبَيْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى قَالَ قَامَ فِينَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِأَرْبَعٍ
"إِنَّ اللَّهَ لاَ يَنَامُ وَلاَ يَنْبَغِى لَهُ أَنْ يَنَامَ يَرْفَعُ الْقِسْطَ وَيَخْفِضُهُ وَيُرْفَعُ إِلَيْهِ عَمَلُ النَّهَارِ بِاللَّيْلِ وَعَمَلُ اللَّيْلِ بِالنَّهَارِ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşâr, onlara Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Amr b. Mürre, ona Ebu Ubeyde, ona Ebu Musa şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bir gün kalkıp dört cümle söylediler:
"Şüphesiz ki Allah uyumaz. Uyuması gerekmez. Tartıyı kaldırır ve indirir. Gündüzün işleri geceleyin; gecenin işleri ise gündüz vakti ona arz edilir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, İmân 447, /95
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Ubeyde b. Abdullah el-Hüzeli (Amir b. Abdullah b. Mes'ud)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın görülmesi, rü'yetullah, cemalullah
Allah İnancı, Cemil, Tayyib, Kerim
Allah İnancı, varlığı ve birliği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33356, B004919
Hadis:
حَدَّثَنَا آدَمُ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ خَالِدِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِلاَلٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ - رضى الله عنه - قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « يَكْشِفُ رَبُّنَا عَنْ سَاقِهِ فَيَسْجُدُ لَهُ كُلُّ مُؤْمِنٍ وَمُؤْمِنَةٍ ، وَيَبْقَى مَنْ كَانَ يَسْجُدُ فِى الدُّنْيَا رِئَاءً وَسُمْعَةً ، فَيَذْهَبُ لِيَسْجُدَ فَيَعُودُ ظَهْرُهُ طَبَقًا وَاحِدًا » .
Tercemesi:
Bize Âdem, ona el-Leys, ona Hâlid b. Yezid, ona Saîd b. Ebu Hilâl, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, ona da Ebu Saîd’in (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Ben Nebi’yi (sav) şöyle buyururken dinledim: “Rabbimiz, bacağını açacak erkek kadın bütün müminler ona secde edecek. Geriye riyakârlık ve başkaları işitsin diye secde edenler kalacak, (bunların her) biri secde etmek isteyecek ama sırtı tek bir parça imiş gibi kast katı kesilecek.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 2, 2/288
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Said b. Ebu Hilal el-Leysi (Said b. Ebu Hilal)
5. Halid b. Yezid el-Cümehî (Halid b. Yezid)
6. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
7. Ebu Hasan Adem b. Ebu İyas (Adem b. Abdurrahman b. Muhammed b. Şuayb)
Konular:
Allah İnancı, varlığı ve birliği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33575, B004974
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ حَدَّثَنَا شُعَيْبٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « قَالَ اللَّهُ كَذَّبَنِى ابْنُ آدَمَ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ ذَلِكَ ، وَشَتَمَنِى وَلَمْ يَكُنْ لَهُ ذَلِكَ ، فَأَمَّا تَكْذِيبُهُ إِيَّاىَ فَقَوْلُهُ لَنْ يُعِيدَنِى كَمَا بَدَأَنِى ، وَلَيْسَ أَوَّلُ الْخَلْقِ بِأَهْوَنَ عَلَىَّ مِنْ إِعَادَتِهِ ، وَأَمَّا شَتْمُهُ إِيَّاىَ فَقَوْلُهُ اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا ، وَأَنَا الأَحَدُ الصَّمَدُ لَمْ أَلِدْ وَلَمْ أُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لِى كُفْأً أَحَدٌ » .
Tercemesi:
Bize Ebu’l-Yemân, ona Şuayb, ona Ebu’z-Zinâd, ona el-A‘rec, ona da Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Allah buyurdu ki: Âdemoğlu beni yalanladı ama onun bunu yapmaması gerekirdi, Âdemoğlu bana sövdü hâlbuki onun bunu yapmaması gerekirdi. Onun beni yalanlaması, benim kendisini ilkin yarattığım gibi bir daha asla iade edemeyeceğimi söylemesidir. Onun bana sövmesi ise Allah bir evlat edindi, demesidir. Hâlbuki ben doğurmamış ve doğurulmamış Samed’im ve hiç kimse benim dengim değildir.”
“Doğurmamıştır, doğurulmamıştır, kimse de onun dengi değildir” (İhlas, 112/3-4) Kufuen, kefîen ve kifâen kelimeleri (denk, benzer anlamında) aynı anlama gelir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/309
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Allah İnancı, varlığı ve birliği
KTB, YARATILIŞ
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32929, B004816
Hadis:
حَدَّثَنَا الصَّلْتُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ عَنْ رَوْحِ بْنِ الْقَاسِمِ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ أَبِى مَعْمَرٍ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ ( وَمَا كُنْتُمْ تَسْتَتِرُونَ أَنْ يَشْهَدَ عَلَيْكُمْ سَمْعُكُمْ ) الآيَةَ كَانَ رَجُلاَنِ مِنْ قُرَيْشٍ وَخَتَنٌ لَهُمَا مِنْ ثَقِيفَ ، أَوْ رَجُلاَنِ مِنْ ثَقِيفَ وَخَتَنٌ لَهُمَا مِنْ قُرَيْشٍ فِى بَيْتٍ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ أَتُرَوْنَ أَنَّ اللَّهَ يَسْمَعُ حَدِيثَنَا قَالَ بَعْضُهُمْ يَسْمَعُ بَعْضَهُ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ لَئِنْ كَانَ يَسْمَعُ بَعْضَهُ لَقَدْ يَسْمَعُ كُلَّهُ . فَأُنْزِلَتْ ( وَمَا كُنْتُمْ تَسْتَتِرُونَ أَنْ يَشْهَدَ عَلَيْكُمْ سَمْعُكُمْ وَلاَ أَبْصَارُكُمْ ) الآيَةَ ( وَذَلِكُمْ ظَنُّكُمُ ) الآيَةَ .
Tercemesi:
Bize es-Salt b. Muhammed, ona Yezid b. Zürey’, ona Ravh b. el-Kasım, ona Mansur, ona Mücâhid, ona Ebu Ma‘mer, ona da İbn Mesud’un: “Siz, kulaklarınız, gözleriniz, derileriniz, aleyhinizde şahitlik eder diye gizlenmiyordunuz” (Fussilet, 41/22) ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Kureyş’ten iki adam ve onların Sakif’ten bir enişteleri, ya da Sakif’ten iki adam ve onların Kureyş’ten bir enişteleri bir evde bulunuyorlardı. Birileri diğerine: Ne dersiniz? Allah bizim konuşmamızı işitir mi? dedi. Birileri: Bir kısmını işitir dedi, Bir diğerleri: Eğer bir kısmını işitiyor ise şüphesiz hepsini de işitir dedi. Bunun üzerine: “Siz, kulaklarınız, gözleriniz, derileriniz, aleyhinizde şahitlik eder diye gizlenmiyordunuz” (Fussilet, 41/22) ayeti: “Sizin Rabbiniz hakkındaki bu zannınız…” (Fussilet, 41/23) ayetine kadar indirildi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/256
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Mamer Abdullah b. Sahbera el-Ezdî (Abdullah b. Sahbera)
3. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
4. Ebu Attab Mansur b. Mu'temir es-Sülemî (Mansur b. Mu'temir b. Abdullah)
5. Ravh b. Kasım et-Temîmî (Ravh b. Kasım)
6. Ebu Muaviye Yezid b. Zürey' el-Ayşî (Yezid b. Zürey' b. Yezid)
7. Salt b. Muhammed el-Harikî (Salt b. Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Muğira)
Konular:
Allah İnancı, varlığı ve birliği
Kur'an, nuzül sebebi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33269, B004854
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحُمَيْدِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ حَدَّثُونِى عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ عَنْ أَبِيهِ - رضى الله عنه - قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقْرَأُ فِى الْمَغْرِبِ بِالطُّورِ فَلَمَّا بَلَغَ هَذِهِ الآيَةَ ( أَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَىْءٍ أَمْ هُمُ الْخَالِقُونَ * أَمْ خَلَقُوا السَّمَوَاتِ وَالأَرْضَ بَلْ لاَ يُوقِنُونَ * أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَبِّكَ أَمْ هُمُ الْمُسَيْطِرُونَ ) كَادَ قَلْبِى أَنْ يَطِيرَ . قَالَ سُفْيَانُ فَأَمَّا أَنَا فَإِنَّمَا سَمِعْتُ الزُّهْرِىَّ يُحَدِّثُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ عَنْ أَبِيهِ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقْرَأُ فِى الْمَغْرِبِ بِالطُّورِ . لَمْ أَسْمَعْهُ زَادَ الَّذِى قَالُوا لِى .
Tercemesi:
Bize el-Humeydî, ona Süfyan’ın şöyle dediğini rivayet etti: Bana ez-Zührî’den diye naklettiler, ona Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im, ona babasının (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Nebi’yi (sav) akşam namazında Tûr suresini okurken dinledim, şu: “Yoksa onlar bir şeysiz (yaratıcısız) mı yaratıldılar yoksa yaratılanlar onlar mıdır? Yoksa göklerle yeri onlar mı yarattılar. Hayır, onlar yakîn sahibi değildirler. Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa egemen olanlar onlar mıdır? (et-Tûr, 52/35-37) buyruklarına varınca kalbim neredeyse uçacaktı.
Süfyan dedi ki: Ben ise ez-Zührî’yi şu hadisi naklederken dinledim: Ona Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im, ona babasının şöyle dediğini rivayet etti: Ben Nebi’yi (sav) akşam namazında Tûr suresini okurken dinledim ama onların bana söylediklerini eklediğini ondan dinlemedim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/268
Senetler:
1. Ebu Muhammed Cübeyr b. Mut'im el-Kuraşî (Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel b. Abdümenaf)
2. Ebu Said Muhammed b. Cübeyr el-Kuraşi (Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Bekir el-Humeydî Abdullah b. Zübeyr (Abdullah b. Zübeyr b. İsa b. Ubeydullah)
Konular:
Allah İnancı, varlığı ve birliği
İnsan, insanın yaratılış gayesi, yapısı ve saygınlığı
KTB, YARATILIŞ
Namaz, okunan sureler-ayetler
Şirk, Şirk- Müşrik
Öneri Formu
Hadis Id, No:
287329, B004854-2
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحُمَيْدِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ حَدَّثُونِى عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ عَنْ أَبِيهِ - رضى الله عنه - قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقْرَأُ فِى الْمَغْرِبِ بِالطُّورِ فَلَمَّا بَلَغَ هَذِهِ الآيَةَ ( أَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَىْءٍ أَمْ هُمُ الْخَالِقُونَ * أَمْ خَلَقُوا السَّمَوَاتِ وَالأَرْضَ بَلْ لاَ يُوقِنُونَ * أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَبِّكَ أَمْ هُمُ الْمُسَيْطِرُونَ ) كَادَ قَلْبِى أَنْ يَطِيرَ . قَالَ سُفْيَانُ فَأَمَّا أَنَا فَإِنَّمَا سَمِعْتُ الزُّهْرِىَّ يُحَدِّثُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ عَنْ أَبِيهِ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقْرَأُ فِى الْمَغْرِبِ بِالطُّورِ . لَمْ أَسْمَعْهُ زَادَ الَّذِى قَالُوا لِى .
Tercemesi:
Bize el-Humeydî, ona Süfyan’ın şöyle dediğini rivayet etti: Bana ez-Zührî’den diye naklettiler, ona Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im, ona babasının (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Nebi’yi (sav) akşam namazında Tûr suresini okurken dinledim, şu: “Yoksa onlar bir şeysiz (yaratıcısız) mı yaratıldılar yoksa yaratılanlar onlar mıdır? Yoksa göklerle yeri onlar mı yarattılar. Hayır, onlar yakîn sahibi değildirler. Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa egemen olanlar onlar mıdır? (et-Tûr, 52/35-37) buyruklarına varınca kalbim neredeyse uçacaktı.
Süfyan dedi ki: Ben ise ez-Zührî’yi şu hadisi naklederken dinledim: Ona Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im, ona babasının şöyle dediğini rivayet etti: Ben Nebi’yi (sav) akşam namazında Tûr suresini okurken dinledim ama onların bana söylediklerini eklediğini ondan dinlemedim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Tefsîr 1, 2/268
Senetler:
1. Ebu Muhammed Cübeyr b. Mut'im el-Kuraşî (Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel b. Abdümenaf)
2. Ebu Said Muhammed b. Cübeyr el-Kuraşi (Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Mübhem Ravi (Mübhem)
5. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
6. Ebu Bekir el-Humeydî Abdullah b. Zübeyr (Abdullah b. Zübeyr b. İsa b. Ubeydullah)
Konular:
Allah İnancı, varlığı ve birliği
İnsan, insanın yaratılış gayesi, yapısı ve saygınlığı
KTB, YARATILIŞ
Namaz, okunan sureler-ayetler
Şirk, Şirk- Müşrik