182 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) bana "seni, rüyamda gördüm. Melek, ipekten bir bez parçasında getirip 'işte bu senin eşindir' dedi. Yüzünden örtüyü açtığımda bir de baktım ki, o sensin. Bunun üzerine ben 'eğer bu Allah tarafından bana gösterilmiş ise, Allah bunu gerçekleştirir' dedim"
Bize Saîd b. Ufeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir: Huzurunda bulunduğumuz bir sırada Rasulullah (sav) bize "Ben uyurken kendimi cennette gördüm. O sırada bir kadın bir köşkün yanında abdest almakta idi. Ben 'Bu köşk kimindir?' diye sordum. Onlar 'Ömer b. Hattâb'ın' dediler. Ben Ömer'in kıskançlığını hatırladım ve hemen yüzümü çevirdim" buyurdu. Bunun üzerine Ömer ağlayarak “ey Allah'ın Rasulü, sana karşı mı kıskançlık edeceğim” dedi.
Bana Abdullah b. Saîd, ona Affân b. Müslim, ona Sahr b. Cüveyriye, ona Nâfi, ona İbn Ömer şöyle demiştir: Rasulullah (sav) zamanında, sahabeden bazı adamlar rüya görür, bu rüyalarını Rasulullah'a (sav) anlatırlardı. Rasulullah (sav) da o rüyaları Allah'ın dilediği şekilde tabir ederdi. Ben ise o sırada yaşı küçük bir delikanlı idim. Evlenmeden önce benim evim mescitti. Kendi kendime “eğer sende bir hayır varsa, elbette bu adamların gördüğü gibi rüya görürsün” dedim. Nihayet bir gece yattım ve “Allah'ım, eğer bende bir hayır bilmekte isen, bana bir rüya göster” diye dua ettim. Ben bu şekilde yatıp uyurken birden benim yanıma iki melek geldi. Onlardan her birinin elinde demirden yapılmış ucu çıngıraklı birer sopa vardı. Onlar beni cehenneme yöneltip götürüyorlardı. Ben onların ikisi arasında iken “Allah'ım cehennemden Sana sığınırım” diye dua ediyordum. Sonra rüyamda beni, elinde demirden yapılmış çıngıraklı bir sopası bulunan bir melek karşıladı ve bana “sakın korkma, sen ne güzel adamsın, keşke bir de çokça namaz kılsan” dedi. Ardından beni götürüp cehennemin kıyısında durdurdular. Bir de baktım ki, cehennem kuyu duvarı gibi örülmüştü ve kuyu çıkıntıları gibi birçok çıkıntılı yanları vardı. Her iki çıkıntı arasında elinde demirden yapılmış ucu çıngıraklı bir sopası bulunan bir melek vardı. Ben cehennemin içinde, zincirlerle baş aşağı, asılmış birtakım insanlar gördüm. içlerinde Kureyş'ten, tanıdığım birçok insan vardı. Sonra melekler beni sağ taraftan götürdüler.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Hamza b. Abdullah, ona da Abdullah b. Ömer'in (r.anhuma) rivayet ettiğine Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Rüyamda bana süt dolu bir kadeh getirildi, ben de ondan içtim. Sonra artanını Ömer b. Hattâb'a verdim" Sahabîler “ey Allah'ın Rasulü, bunu nasıl yorumladın?” diye sordular. Rasulullah (sav) "ilim ile" cevabını verdi.
İbn Abbâs der ki: Bana söylendiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Uykuda iken, elime iki altın bilezik konulduğunu gördüm. Ben bu bileziklerden tedirgin olup onları yadırgadım. Sonra bana müsaade edildi, onları üfledim, onlar da uçup gittiler. Ben bu iki bileziği, ortaya çıkacak iki yalancıyla tevil ettim." Ubeydullah der ki: Onlardan biri Feyrûz'un Yemen'de öldürdüğü el-Ansî, diğeri de Museylimetu'l-Kezzâb'dır
Bana Muhammed b. Alâ, ona Ebu Usame, ona Büreyd, ona dedesi Ebu Bürde, ona da Ebu Musa'nın -zannediyorum ki- Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben rüyada kendimi Mekke'den hicret edip hurmalıkları olan bir memlekete gidiyor olarak gördüm. Buranın Yemâme yahut da Hecer olduğu düşüncesinde iken bir de gördüm ki, burası Yesrib şehriymiş. Ben orada birtakım sığırlar gördüm. Allah (takdiri) en hayırlı olandır. Bir de gördüm ki bu sığırlar Uhud günü şehit edilen Müminler, oradaki hayır da Allah'ın, Bedir gününden sonra, bize lütfettiği samimiyet ve ihlas sebebiyle verdiği hayır ve sevaptır"
Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Rüyamda bana yerin hazineleri getirildi ve avucumun içine iki altın bilezik konuldu. Bu iki bilezik beni tedirgin etti. Sonra bunlara üflemem bana vahyolundu, ben de üfledim, hemen uçup gitti. Ben bu iki bileziği iki yalancı peygamber olarak yorumladım. Onlar benim iki yanımda bulunan San'âlı (Esved el-Ansî) ve Yemâme'li (Müseylimetü'l-kezzâb'dır)."
Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Usame, ona Büreyd b. Abdullah b. Ebu Bürde, ona dedesi Ebu Bürde, ona da zannediyorum Ebu Musa'nın (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben rüyamda kendimi kılıç sallarken gördüm. Sonra kılıcın keskin tarafı kırıldı. Bu Uhud günü Müminlerin başına gelen musibettir. Sonra kılıcı bir defa daha salladım. Bu sefer kılıç olduğundan daha güzel bir hâle döndü. Bu da Allah'ın fethi nasip etmesi ve Müminlerin derlenip toparlanmasıdır."
Bize Yesere b. Safvân b. Cemil el-Lahmî, ona İbrahim b. Sa'd, ona Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ben kendimi, rüyamda, bir kuyu başında gördüm. O kuyudan Allah'ın dilediği kadar su çektim. Sonra kovayı Ebu Kuhâfe'nin oğlu aldı, o da kova ile bir yahut iki kova su çekti. Onun su çekmesinde bir zayıflık vardı. Allah onun bu zayıflığını bağışlasın. Sonra o kovayı Ömer aldı ve bu küçük kova büyük bir kovaya dönüştü. Ben insanlar içinde Ömer'in çekişi gibi su çekebilecek kabiliyet ve dehada benzer bir kişi daha göremedim. Nihayet insanlar o kuyu başını develerin sulak ve konak yeri edindiler."
Ubeydullah b. Abdullah der ki: Ben Abdullah b. Abbâs'a, bahsettiği o rüyayı sordum, İbn Abbâs da “Rasulullah'ın şöyle buyurduğu bana zikredildi” dedi: "Uykuda iken, elime iki altın bilezik konulduğunu gördüm. Ben bu bileziklerden tedirgin olup onları yadırgadım. Sonra bana müsaade edildi, onları üfledim, onlar da uçup gittiler. Ben bu iki bileziği, ortaya çıkacak iki yalancıyla tevil ettim." Ubeydullah der ki: Onlardan biri Feyrûz'un Yemen'de öldürdüğü el-Ansî, diğeri de Museylimetu'l-Kezzâb'dır.