220 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir, ona el-A'meş, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: (Hudeybiye'de iken) bir an kendimi Rasulullah'ın (sav) yanında buldum. Bu arada ikindi namazı vakti olmuştu. Ancak (abdest almak için) yanımızda çok az su vardı. Bu su bir kabın içine boşaltıldı ve Rasulullah'a (sav) götürüldü. Rasulullah (sav) elini su kabının içine sokup parmaklarını açtı ve "Haydi abdest alacaklar gelsin. (Suda gördüğünüz) bereket Allah'tandır." buyurdu. Rasulullah'ın (sav) parmaklarının arasından suyun fışkırdığını görüyordum. Orada bulunanlar bu sudan hem abdest aldılar hem de içtiler. Suyun bereket olduğunu bildiğimden, ne kadar içtiğime hiç aldırış etmeden ben de kana kana içtim. Cabir böyle anlatırken ben (Salim b. Ebu Ca'd) ona "O gün kaç kişiydiniz?" diye sordum. "Bin dört yüz kişiydik." diye cevap verdi. Amr (b. Dinar) Cabir'den rivayet ettiği bir hadisle burada zikredilen hadise mutabaat etmiştir. Husayn ve Amr b. Mürra, Salim'in Cabir'den rivayet ettiği hadiste, orada bulunanların bin beş yüz kişi olduğunu söylemiştir. Said b. Müseyyeb de Cabir'den rivayet ettiği bir hadisle bu rivayete mutabaat etmiştir.
Açıklama: Hadisin isnadı muttasıldır. Buhari muttasıl isnadın ardından, mütabi tarikleri de nakletmiştir. Bu mütabi tarikler muallaktır. Rivayette geçen mutabaat (tâbeahû) ifadesi; ferd veya garib olduğu düşünülen bir rivayetin ravisine, güvenilir başka bir ravi tarafından muvafakat edilmesi ve o hadisin aynı veya senedin üst kısmında yer alan başka bir raviden benzer lafızlarla rivayet edilmesi anlamına gelmektedir. Bk, Ali el-Kârî, Şerhu nuhbeti'l-fiker, s. 343-345.
Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir, ona el-A'meş, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: (Hudeybiye'de iken) bir an kendimi Rasulullah'ın (sav) yanında buldum. Bu arada ikindi namazı vakti olmuştu. Ancak (abdest almak için) yanımızda çok az su vardı. Bu su bir kabın içine boşaltıldı ve Rasulullah'a (sav) götürüldü. Rasulullah (sav) elini su kabının içine sokup parmaklarını açtı ve "Haydi abdest alacaklar gelsin. (Suda gördüğünüz) bereket Allah'tandır." buyurdu. Rasulullah'ın (sav) parmaklarının arasından suyun fışkırdığını görüyordum. Orada bulunanlar bu sudan hem abdest aldılar hem de içtiler. Suyun bereket olduğunu bildiğimden, ne kadar içtiğime hiç aldırış etmeden ben de kana kana içtim. Cabir böyle anlatırken ben (Salim b. Ebu Ca'd) ona "O gün kaç kişiydiniz?" diye sordum. "Bin dört yüz kişiydik." diye cevap verdi. Amr (b. Dinar) Cabir'den rivayet ettiği bir hadisle burada zikredilen hadise mutabaat etmiştir. Husayn ve Amr b. Mürra, Salim'in Cabir'den rivayet ettiği hadiste, orada bulunanların bin beş yüz kişi olduğunu söylemiştir. Said b. Müseyyeb de Cabir'den rivayet ettiği bir hadisle bu rivayete mutabaat etmiştir.
Açıklama: Hadis sahih, isnadı muttasıldır. Bununla birlikte mütabi olarak verilen tarikler muallaktır, Buhari ile Husayn b. Abdurrahman, Amr b. Mürra, Said b. el-Müseyyeb, Amr b. Dinar arasında inkıta vardır.
Bize Abdullah b. Münir, ona Abdullah b. Bekir, ona Humeyd ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: "Bir keresinde namaz vakti gelmişti. Evi yakın olanlar abdest almak üzere evlerine gitti, evi uzak olan bir grup ise orada kaldı. O sırada Hz. Peygamber'e (sav) içerisinde su bulunan taştan oyma bir kap getirildi. Ancak kap, içinde elin açılamayacağı kadar küçüktü. [Buna rağmen] orada bulunanların tamamı bu kaptan abdest aldı. Enes böyle anlatırken biz (Humeyd ve arkadaşları) "Kaç kişiydiniz?" diye sorduk. 'Seksen veya daha fazla kişiydik.' diye cevap verdi."
Bize Ubeydullah b. Muâz, ona babası, ona Şu'be, ona A'meş, 'ona Mücâhid, ona da İbn Ömer benzerini Peygamber'den (sav) bu hadisin rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayetin geniş metni için M007073 numaralı hadise bakınız.
Bu hadisi bana Bişr b. Hâlid, ona Muhammed b. Ca'fer (T) Yine bize Muhammed b. Beşşâr, ona İbn Ebu Adiy, her iki raviye de Şu'be, ona İbn Muâz isnadı ile benzer şekilde rivayet etmiş ancak İbn Ebu Adiy rivayetinde “bunun üzerine Allah Rasulü (sav) "şahit olun! Şahit olun!" buyurdu” ifadesi yer almıştır.
Açıklama: Rivayetin geniş metni için M007073 numaralı hadise bakınız.
Bize Muhammed b. Mûsennâ, ona Muhammed b. Cafer ve Ebû Dâvud (T); yine bize İbn Beşşâr, ona Yahya b. Saîd, Muhammed b. Cafer ve Ebu Davud, onların hepsine Şu'be, ona Katâde, ona da Enes "Ay iki parçaya ayrıldı” demiştir. Ebu Davud'un hadisinde “Rasulullah (sav) zamanında ay yarıldı” ifadesi vardır.
Açıklama: Rivayetin geniş metni için M007073 numaralı hadise bakınız.
Bize Muhammed b. Müsennâ , ona Yahya b. Kesîr Ebu Ğassân, ona Ebu Amr b. el-Alâ'nın kardeşi Ebu Hafs Ömer b. el-Alâ' , ona Nâfi', ona da İbn Ömer (ra) şöyle rivâyet etti: “Hz. Peygamber (sav) önceleri bir hurma kütüğüne dayanarak hutbe okuyordu. Sonra minber yapılıp oraya çıkınca, kütük inlemeye başladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kütüğün yanına gidip eliyle onu sıvazladı.” Abdülhamîd şöyle dedi: Bize Osman b. Ömer, ona Muâz b. el-Alâ', ona da Nâfi' bu hadîsi haber verdi. Bu hadîsi Ebu Âsım da İbn Ebu Revvâd'dan, o Nâfi'den, o İbn Ömer'den, o da Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etti .
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abd b. Humeyd arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Müsennâ , ona Yahya b. Kesîr Ebu Ğassân, ona Ebu Amr b. el-Alâ'nın kardeşi Ebu Hafs Ömer b. el-Alâ' , ona Nâfi', ona da İbn Ömer (ra) şöyle rivâyet etti: “Hz. Peygamber (sav) önceleri bir hurma kütüğüne dayanarak hutbe okuyordu. Sonra minber yapılıp oraya çıkınca, kütük inlemeye başladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kütüğün yanına gidip eliyle onu sıvazladı.” Abdülhamîd şöyle dedi: Bize Osman b. Ömer, ona Muâz b. el-Alâ', ona da Nâfi' bu hadîsi haber verdi. Bu hadîsi Ebu Âsım da İbn Ebu Revvâd'dan, o Nâfi'den, o İbn Ömer'den, o da Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etti .
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Dahhâk b. Mahled arasında inkıta vardır.
Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî, ona babası, ona Şu'be, ona A'meş, ona İbrahim, ona Ebu Ma'mer ona da Abdullah b. Mes'ud şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) zamanında ay iki parçaya yarıldı ve parçanın biri dağında ardında kaldı diğeri ise dağın üzerinde. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "şahit ol, Allah'ım!" dedi.