Giriş

Fakat Semûd kavmi o deveyi, ayaklarını keserek öldürdüler. Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha yaşayın (sonra helâk olacaksınız)!" Bu söz, yalanlanamayan bir tehdit idi.


    Öneri Formu
54486 KK11/65 Hûd, 11, 65

Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.


    Öneri Formu
54488 KK11/67 Hûd, 11, 67

Dediler ki: Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun. Ve sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin.


    Öneri Formu
54500 KK11/79 Hûd, 11, 79

(Melekler) dediler ki: Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Sen gecenin bir kısmında ailenle (yola çıkıp) yürü. Karından başka sizden hiçbiri geride kalmasın. Çünkü onlara gelecek olan (azap) şüphesiz ona da isabet edecektir. Onlara vâd olunan (helâk) zamanı, sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?


    Öneri Formu
54502 KK11/81 Hûd, 11, 81

Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık.


    Öneri Formu
54503 KK11/82 Hûd, 11, 82

(O taşlar:) Rabbin katında işaretlenerek (yağdırılmıştır). Onlar zalimlerden uzak değildir.


    Öneri Formu
54504 KK11/83 Hûd, 11, 83

Ey kavmim! Sakın bana karşı düşmanlığınız, Nuh kavminin veya Hûd kavminin, yahut Sâlih kavminin başlarına gelenler gibi size de bir musibet getirmesin! Lût kavmi de sizden uzak değildir.


    Öneri Formu
54510 KK11/89 Hûd, 11, 89

Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise korkunç bir gürültü yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.


    Öneri Formu
54515 KK11/94 Hûd, 11, 94

(Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır.


    Öneri Formu
54521 KK11/100 Hûd, 11, 100

"(Sizden önce) kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl muamele ettiğimiz size apaçık belli oldu. Ve size misaller de verdik."


    Öneri Formu
55089 KK14/45 İbrâhim, 14, 45