Öneri Formu
Hadis Id, No:
66173, HM016867
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ وَعَفَّانُ قَالَا حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ عَنْ نَافِعِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ
كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي سَفَرٍ قَالَ مَنْ يَكْلَؤُنَا اللَّيْلَةَ لَا نَرْقُدُ عَنْ صَلَاةِ الْفَجْرِ فَقَالَ بِلَالٌ أَنَا فَاسْتَقْبَلَ مَطْلَعَ الشَّمْسِ فَضُرِبَ عَلَى آذَانِهِمْ فَمَا أَيْقَظَهُمْ إِلَّا حَرُّ الشَّمْسِ فَقَامُوا فَأَدَّوْهَا ثُمَّ تَوَضَّئُوا فَأَذَّنَ بِلَالٌ فَصَلَّوْا الرَّكْعَتَيْنِ ثُمَّ صَلَّوْا الْفَجْرَ
Tercemesi:
Cübeyr b. Mut'im'den (Radıyallahu anh):
Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir seferdeydi ve dedi ki:
"Bizi bu gece kim bekler/korur ki sabah namazını uyuyup da geçirmeyelim."
Bilâl (Radıyallahu anh):
'Ben (beklerim)' dedi.
Güneşin doğuşunu (yani tan yerinin ağarmasını) gözetlemeye başladı.
(Ancak Bilâl de uyudu ve hepsi uykuya öyle daldılar ki) kulakları kapandı, onları ancak güneşin ısısı uyandırdı. Namaz kılmak için hemen kalktılar, sonra abdest aldılar. Bilâl ezan okudu, (önce) iki rekat namaz kıldılar, sonra da sabah namazını (kazasını) kıldılar.
Açıklama:
Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Cübeyr b. Mut'im 16867, 5/727
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
İnsan, Uyku, mahiyeti ve uyku halinde sorumluluk/sorumsuzluk
İslam, kolaylık dinidir
Namaz, kaza etmek
Namaz, sabah namazı
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Namaz, seferde namazları kısaltmak
Namaz, uyuyarak geçirmek,
Namaz, vakti geçtikten sonra kılmak
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs
Açıklama: ..أَيَنْهَاكُمْ رَبُّكُمْ ifadesi dışında sahihtir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
67585, HM020206
Hadis:
حَدَّثَنَا يَزِيدُ قَالَ أَخْبَرَنَا هِشَامٌ (ح) وَرَوْحٌ قَالَ ثَنَا هِشَامٌ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ قَالَ
سَرَيْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمَّا كَانَ مِنْ آخِرِ اللَّيْلِ عَرَّسْنَا فَلَمْ نَسْتَيْقِظْ حَتَّى أَيْقَظَنَا حَرُّ الشَّمْسِ فَجَعَلَ الرَّجُلُ مِنَّا يَقُومُ دَهِشًا إِلَى طَهُورِهِ قَالَ فَأَمَرَهُمْ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَسْكُنُوا ثُمَّ ارْتَحَلْنَا فَسِرْنَا حَتَّى إِذَا ارْتَفَعَتْ الشَّمْسُ تَوَضَّأَ ثُمَّ أَمَرَ بِلَالًا فَأَذَّنَ ثُمَّ صَلَّى الرَّكْعَتَيْنِ قَبْلَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَقَامَ فَصَلَّيْنَا فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلَا نُعِيدُهَا فِي وَقْتِهَا مِنْ الْغَدِ قَالَ أَيَنْهَاكُمْ رَبُّكُمْ تَبَارَكَ وَتَعَالَى عَنْ الرِّبَا وَيَقْبَلُهُ مِنْكُمْ
Tercemesi:
İmran b. Husayn (Radıyallahu anh) anlattı:
Rasûlullah'la (Sallallahu aleyhi ve sellem) beraber yolculuktaydık ve gece sonunda (bir yerde) konakladık. (Ancak) uykudan uyanamadık, ta ki bizi güneşin ısısı uyandırdı. Bizden (her) biri şaşkın bir halde suyuna doğru koştu, Rasûlullah onlara sakin olmalarını söyledi. Sonra oradan ayrıldık ve yürümeye devam ettik. Güneş (biraz) yükselince Rasûlullah abdest aldı ve Bilal' e emretti, o da ezan okudu. Sonra Rasûlullah sabah namazından önce iki rekat kıldı ve kamet etti, (sabah) namazını kıldık. Oradakiler:
'Ey Allah'ın Rasulü! Ertesi günü bu namazı kendi vaktinde (yeniden)
iade edelim mi?' deyince şöyle buyurdu:
"Yüce Rabbiniz size faizi (karşılıksız fazlalığı) yasaklar da sizin (böyle yapmanızı) kabul eder mi?"
Açıklama:
..أَيَنْهَاكُمْ رَبُّكُمْ ifadesi dışında sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, İmran b. Husayn 20206, 6/711
Senetler:
()
Konular:
Faiz, Riba
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, eğitim metodu
Hz. Peygamber, kıyas yoluyla ikna metodu,
İnsan, Uyku, mahiyeti ve uyku halinde sorumluluk/sorumsuzluk
İslam, kolaylık dinidir
Namaz, Kametten Sonra
Namaz, kaza etmek
Namaz, mekruh vakitler
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Namaz, seferde namazları kısaltmak
Namaz, uyuyarak geçirmek,
Namaz, vakti geçmiş namazı cemaatle kılmak
Namaz, vakti geçtikten sonra kılmak
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs
Açıklama: Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
71818, HM022847
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدَّثَنَا حَيْوَةُ أَخْبَرَنَا عَيَّاشُ بْنُ عَبَّاسٍ أَنَّ كُلَيْبَ بْنَ صُبْحٍ حَدَّثَهُ أَنَّ الزِّبْرِقَانَ حَدَّثَهُ عَنْ عَمِّهِ عَمْرِو بْنِ أُمَيَّةَ الضَّمْرِيِّ قَالَ
كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي بَعْضِ أَسْفَارِهِ فَنَامَ عَنْ صَلَاةِ الصُّبْحِ حَتَّى طَلَعَتْ الشَّمْسُ لَمْ يَسْتَيْقِظُوا وَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَدَأَ بِالرَّكْعَتَيْنِ فَرَكَعَهُمَا ثُمَّ أَقَامَ الصَّلَاةَ فَصَلَّى
Tercemesi:
Amr b. Umeyye ed-Damrî'den (Radıyallahu anh):
Seferlerden birisinde Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile beraberdik.
(Konaklama sırasında) uyuyarak sabah namazını geçirdi, (beraberindeki) hiçbir kişi uyanamadı, ta ki güneş doğdu.
Rasûlullah (kalkıp abdest aldı,) iki rekatla namaza başladı ve iki rekatı kıldı. Sonra namaz kameti getirdi ve sabah namazını (yani kazasını) kıldı.
Açıklama:
Hadis mütabileriyle birlikte sahih li ğayrihidir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Amr b. Ümeyye ed-Damrî 22847, 7/480
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
İnsan, Uyku, mahiyeti ve uyku halinde sorumluluk/sorumsuzluk
İslam, kolaylık dinidir
Namaz, Kametten Sonra
Namaz, kaza etmek
Namaz, namaz vakitleri
Namaz, sabah namazı
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Namaz, seferde namazları kısaltmak
Namaz, uyuyarak geçirmek,
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12585, T000544
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ عَبْدِ الْحَكَمِ الْوَرَّاقُ الْبَغْدَادِىُّ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سُلَيْمٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ سَافَرْتُ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَأَبِى بَكْرٍ وَعُمَرَ وَعُثْمَانَ فَكَانُوا يُصَلُّونَ الظُّهْرَ وَالْعَصْرَ رَكْعَتَيْنِ رَكْعَتَيْنِ لاَ يُصَلُّونَ قَبْلَهَا وَلاَ بَعْدَهَا . وَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ لَوْ كُنْتُ مُصَلِّيًا قَبْلَهَا أَوْ بَعْدَهَا لأَتْمَمْتُهَا . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ عُمَرَ وَعَلِىٍّ وَابْنِ عَبَّاسٍ وَأَنَسٍ وَعِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ وَعَائِشَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ ابْنِ عُمَرَ حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ يَحْيَى بْنِ سُلَيْمٍ مِثْلَ هَذَا . قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ وَقَدْ رُوِىَ هَذَا الْحَدِيثُ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ عَنْ رَجُلٍ مِنْ آلِ سُرَاقَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَقَدْ رُوِىَ عَنْ عَطِيَّةَ الْعَوْفِىِّ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَتَطَوَّعُ فِى السَّفَرِ قَبْلَ الصَّلاَةِ وَبَعْدَهَا . وَقَدْ صَحَّ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ كَانَ يَقْصُرُ فِى السَّفَرِ وَأَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ وَعُثْمَانُ صَدْرًا مِنْ خِلاَفَتِهِ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَكْثَرِ أَهْلِ الْعِلْمِ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَغَيْرِهِمْ . وَقَدْ رُوِىَ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّهَا كَانَتْ تُتِمُّ الصَّلاَةَ فِى السَّفَرِ . وَالْعَمَلُ عَلَى مَا رُوِىَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَأَصْحَابِهِ. وَهُوَ قَوْلُ الشَّافِعِىِّ وَأَحْمَدَ وَإِسْحَاقَ. إِلاَّ أَنَّ الشَّافِعِىَّ يَقُولُ التَّقْصِيرُ رُخْصَةٌ لَهُ فِى السَّفَرِ فَإِنْ أَتَمَّ الصَّلاَةَ أَجْزَأَ عَنْهُ .
Tercemesi:
Bize Abdülvehhâb b. Abdülhakem el-Verrâk el-Bağdâdî, ona Yahya b. Süleym, ona Ubeydullah, ona Nâfi', ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav), Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile beraber yolculuk yaptım. Onlar, öğle ve ikindi (namazlarını) ikişer ikişer kılarlar, öncesinde ve sonrasında (sünnet) kılmazlardı.
Abdullah (b. Ömer), ''öncesinde ya da sonrasında namaz kılacak olsam (farz namazları) tam olarak kılardım'' demiştir.
Bu konuda Ömer, Ali, İbn Abbas, Enes, İmrân b. Husayn ve Aişe'den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: İbn Ömer hadisi, hasen-garîb bir hadis olup onu, sadece bu şekilde Yahya b. Süleym'in rivayeti ile bilmekteyiz. Muhammed b. İsmail (el-Buhârî), ''bu hadis Ubeydullah b. Ömer'den, ona da Sürâka ailesinden bir râvi (racül) vasıtasıyla Abdullah b. Ömer'den nakledilmiştir'' demiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Atiyye el-'Avfî kanalıyla İbn Ömer'den rivayet edildiğine göre Nebî (sav), yolculukta, (farz) namazın öncesinde ve sonrasında sünnet kılmıştır. Hz. Peygamber'den (sav) sahih bir şekilde aktarıldığına göre o, yolculukta namazı kısaltmıştır. (Aynı şekilde) Ebu Bekir, Ömer ve hilafetinin ilk zamanlarında Osman (da yolculukta namazları kısaltmışlardır).
Nebî'nin (sav) ashabından ve başkalarından olan ilim ehlinin büyük çoğunluğu nezdinde amel, buna göredir. Aişe'den rivayet edildiğine göre o, yolculukta namazı tam kılmıştır. Amel, (yukarıda ifade edildiği gibi) Nebî'den (sav) ve ashabından rivayet edilene göredir ki bu, Şâfiî, Ahmed (b. Hanbel) ve İshak (b. Râhûye'nin) de görüşüdür. Ne var ki Şâfiî, ''yolculukta namazı kısaltmak kişiye ruhsattır. Eğer tam kılarsa da caizdir'' demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Salât 39, 2/428
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ubeydullah b. Ömer el-Adevî (Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. Hattab)
4. Yahya b. Süleym et-Taifi (Yahya b. Süleyman)
5. Abdülvehhab b. Abdülhakem en-Nesai (Abdülvehhab b. Abdülhakem b. Nafi')
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, seferde namazları kısaltmak
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs
Öneri Formu
Hadis Id, No:
66368, HM016949
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النَّضْرِ حَدَّثَنَا حَرِيزٌ عَنْ يَزِيدَ بْنِ صُلَيْحٍ عَنْ ذِي مِخْمَرٍ وَكَانَ رَجُلًا مِنْ الْحَبَشَةِ يَخْدُمُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ
كُنَّا مَعَهُ فِي سَفَرٍ فَأَسْرَعَ السَّيْرَ حِينَ انْصَرَفَ وَكَانَ يَفْعَلُ ذَلِكَ لِقِلَّةِ الزَّادِ فَقَالَ لَهُ قَائِلٌ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ انْقَطَعَ النَّاسُ وَرَاءَكَ فَحَبَسَ وَحَبَسَ النَّاسُ مَعَهُ حَتَّى تَكَامَلُوا إِلَيْهِ فَقَالَ لَهُمْ هَلْ لَكُمْ أَنْ نَهْجَعَ هَجْعَةً أَوْ قَالَ لَهُ قَائِلٌ فَنَزَلَ وَنَزَلُوا فَقَالَ مَنْ يَكْلَؤُنَا اللَّيْلَةَ فَقُلْتُ أَنَا جَعَلَنِي اللَّهُ فِدَاءَكَ فَأَعْطَانِي خِطَامَ نَاقَتِهِ فَقَالَ هَاكَ لَا تَكُونُنَّ لُكَعَ قَالَ فَأَخَذْتُ بِخِطَامِ نَاقَةِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَبِخِطَامِ نَاقَتِي فَتَنَحَّيْتُ غَيْرَ بَعِيدٍ فَخَلَّيْتُ سَبِيلَهُمَا يَرْعَيَانِ فَإِنِّي كَذَاكَ أَنْظُرُ إِلَيْهِمَا حَتَّى أَخَذَنِي النَّوْمُ فَلَمْ أَشْعُرْ بِشَيْءٍ حَتَّى وَجَدْتُ حَرَّ الشَّمْسِ عَلَى وَجْهِي فَاسْتَيْقَظْتُ فَنَظَرْتُ يَمِينًا وَشِمَالًا فَإِذَا أَنَا بِالرَّاحِلَتَيْنِ مِنِّي غَيْرُ بَعِيدٍ فَأَخَذْتُ بِخِطَامِ نَاقَةِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَبِخِطَامِ نَاقَتِي فَأَتَيْتُ أَدْنَى الْقَوْمِ فَأَيْقَظْتُهُ فَقُلْتُ لَهُ أَصَلَّيْتُمْ قَالَ لَا فَأَيْقَظَ النَّاسُ بَعْضُهُمْ بَعْضًا حَتَّى اسْتَيْقَظَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ يَا بِلَالُ هَلْ لِي فِي الْمِيضَأَةِ يَعْنِي الْإِدَاوَةَ قَالَ نَعَمْ جَعَلَنِي اللَّهُ فِدَاءَكَ فَأَتَاهُ بِوَضُوءٍ فَتَوَضَّأَ لَمْ يَلُتَّ مِنْهُ التُّرَابَ فَأَمَرَ بِلَالًا فَأَذَّنَ ثُمَّ قَامَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَصَلَّى الرَّكْعَتَيْنِ قَبْلَ الصُّبْحِ وَهُوَ غَيْرُ عَجِلٍ ثُمَّ أَمَرَهُ فَأَقَامَ الصَّلَاةَ فَصَلَّى وَهُوَ غَيْرُ عَجِلٍ فَقَالَ لَهُ قَائِلٌ يَا نَبِيَّ اللَّهِ أَفْرَطْنَا قَالَ لَا قَبَضَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ أَرْوَاحَنَا وَقَدْ رَدَّهَا إِلَيْنَا وَقَدْ صَلَّيْنَا
Tercemesi:
Rasûlullah'a (Sallallahu aleyhi ve sellem) hizmet eden Habeşistanlı Zû Mihber' den (Radıyallahu anh):
Rasûlullah ile bir seferde beraberdik, yola çıkınca yürüyüşünü hızlandırdı, kendisi azık azaldığında böyle yapardı. Biri ona;
"Ey Allah' ın Rasûlü! İnsanlar peşinde geride kaldılar" deyince durdu ve insanlar da onun yanına ulaşınca durdular. Rasûlullah ;
"Hafifçe uyusak size faydalı olur mu?" dedi ya da kendisine birisi böyle dedi. Oraya yerleşti, diğerleri de yerleştiler. Rasûlullah :
"Bu gece bizi kim bekleyecek?" deyince;
'Ben (beklerim)' dedim. Rasûlullah devesinin yularını bana verdi ve; "Şunu al, sakın dikkatsiz/beceriksiz davranma!, dedi.
Rasûlullah'ın devesinin yuları ile kendi devemin yularını aldım ve
fazla uzaklaşmaksızın biraz ilerledim. Sonra o ikisini yayılması için bıraktım ve gözetlemeye başladım, (ancak) uyku bana baskın geldi ve güneş doğup yüzümde sıcaklığını algılayıncaya kadar hiçbir şey hissetmedim. Hemen uyandım ve sağa-sola baktım, iki binek de benden fazla uzaklaşmaksızın duruyordu. Rasûlullah'ın devesinin yuları ile kendi devemin yularından tutup topluluktan bana en yakın olan kişiye yaklaştım ve onu uyandırdım, sonra ona;
'Namaz kıldınız mı?' diye sordum;
'Hayır' dedi.
İnsanlar birbirlerini uyandırmaya başladılar ve Rasûlullah da uyandı; "Ey Bilâl! Su kabında benim için (su) var mı?" dedi. Bilâl (Radıyallahu anh);
'Evet, Allah beni sana feda kılsın!' dedi ve abdest suyunu getirdi.
Rasûlullah toprağı faza ıslatmayacak/çamurlaştırmayacak derecede hafif bir abdest aldı, sonra Bilal' e emretti, o da ezan okudu, sonra Hz. Peygamber kalktı, acele etmeksizin sabah namazından önce iki rekat kıldı. Sonra Bilâl' e emretti, o da kamet getirdi. Rasûlullah acele etmeksizin sabah namazını kıldı. Biri ona;
'Ey Allah'ın Peygamberi! Kusurlu davrandık' deyince buyurdu ki: "Hayır, Allah ruhlarımızı aldı, bize geri verdi ve namazımızı kıldık."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Selam zû mihmer el-Habeşî 16949, 5/751
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, hizmetçileri, köleleri
İnsan, Uyku, mahiyeti ve uyku halinde sorumluluk/sorumsuzluk
Müslüman, peygamber sevgisi
Namaz, Kametten Sonra
Namaz, kaza etmek
Namaz, sabah namazı
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Namaz, uyuyarak geçirmek,
Namaz, vakti geçtikten sonra kılmak
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs
Öneri Formu
Hadis Id, No:
72017, HM022913
Hadis:
حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَبَاحٍ عَنْ أَبِي قَتَادَةَ قَالَ
كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي سَفَرٍ فَقَالَ إِنَّكُمْ إِنْ لَا تُدْرِكُوا الْمَاءَ غَدًا تَعْطَشُوا وَانْطَلَقَ سَرَعَانُ النَّاسِ يُرِيدُونَ الْمَاءَ وَلَزِمْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَمَالَتْ بِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَاحِلَتُهُ فَنَعَسَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَدَعَمْتُهُ فَأَدْعَمَ ثُمَّ مَالَ فَدَعَمْتُهُ فَأَدْعَمَ ثُمَّ مَالَ حَتَّى كَادَ أَنْ يَنْجَفِلَ عَنْ رَاحِلَتِهِ فَدَعَمْتُهُ فَانْتَبَهَ فَقَالَ مَنْ الرَّجُلُ قُلْتُ أَبُو قَتَادَةَ قَالَ مُذْ كَمْ كَانَ مَسِيرُكَ قُلْتُ مُنْذُ اللَّيْلَةِ قَالَ حَفِظَكَ اللَّهُ كَمَا حَفِظْتَ رَسُولَهُ ثُمَّ قَالَ لَوْ عَرَّسْنَا فَمَالَ إِلَى شَجَرَةٍ فَنَزَلَ فَقَالَ انْظُرْ هَلْ تَرَى أَحَدًا قُلْتُ هَذَا رَاكِبٌ هَذَانِ رَاكِبَانِ حَتَّى بَلَغَ سَبْعَةً فَقَالَ احْفَظُوا عَلَيْنَا صَلَاتَنَا فَنِمْنَا فَمَا أَيْقَظَنَا إِلَّا حَرُّ الشَّمْسِ فَانْتَبَهْنَا فَرَكِبَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَسَارَ وَسِرْنَا هُنَيْهَةً ثُمَّ نَزَلَ فَقَالَ أَمَعَكُمْ مَاءٌ قَالَ قُلْتُ نَعَمْ مَعِي مِيضَأَةٌ فِيهَا شَيْءٌ مِنْ مَاءٍ قَالَ ائْتِ بِهَا فَأَتَيْتُهُ بِهَا فَقَالَ مَسُّوا مِنْهَا مَسُّوا مِنْهَا فَتَوَضَّأَ الْقَوْمُ وَبَقِيَتْ جَرْعَةٌ فَقَالَ ازْدَهِرْ بِهَا يَا أَبَا قَتَادَةَ فَإِنَّهُ سَيَكُونُ لَهَا نَبَأٌ ثُمَّ أَذَّنَ بِلَالٌ وَصَلَّوْا الرَّكْعَتَيْنِ قَبْلَ الْفَجْرِ ثُمَّ صَلَّوْا الْفَجْرَ ثُمَّ رَكِبَ وَرَكِبْنَا فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ فَرَّطْنَا فِي صَلَاتِنَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا تَقُولُونَ إِنْ كَانَ أَمْرَ دُنْيَاكُمْ فَشَأْنُكُمْ وَإِنْ كَانَ أَمْرَ دِينِكُمْ فَإِلَيَّ قُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ فَرَّطْنَا فِي صَلَاتِنَا فَقَالَ لَا تَفْرِيطَ فِي النَّوْمِ إِنَّمَا التَّفْرِيطُ فِي الْيَقَظَةِ فَإِذَا كَانَ ذَلِكَ فَصَلُّوهَا وَمِنْ الْغَدِ وَقْتَهَا ثُمَّ قَالَ ظُنُّوا بِالْقَوْمِ قَالُوا إِنَّكَ قُلْتَ بِالْأَمْسِ إِنْ لَا تُدْرِكُوا الْمَاءَ غَدًا تَعْطَشُوا فَالنَّاسُ بِالْمَاءِ فَقَالَ أَصْبَحَ النَّاسُ وَقَدْ فَقَدُوا نَبِيَّهُمْ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِالْمَاءِ وَفِي الْقَوْمِ أَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ فَقَالَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمْ يَكُنْ لِيَسْبِقَكُمْ إِلَى الْمَاءِ وَيُخَلِّفَكُمْ وَإِنْ يُطِعْ النَّاسُ أَبَا بَكْرٍ وَعُمَرَ يَرْشُدُوا قَالَهَا ثَلَاثًا فَلَمَّا اشْتَدَّتْ الظَّهِيرَةُ رَفَعَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلَكْنَا عَطَشًا تَقَطَّعَتْ الْأَعْنَاقُ فَقَالَ لَا هُلْكَ عَلَيْكُمْ ثُمَّ قَالَ يَا أَبَا قَتَادَةَ ائْتِ بِالْمِيضَأَةِ فَأَتَيْتُهُ بِهَا فَقَالَ احْلِلْ لِي غُمَرِي يَعْنِي قَدَحَهُ فَحَلَلْتُهُ فَأَتَيْتُهُ بِهِ فَجَعَلَ يَصُبُّ فِيهِ وَيَسْقِي النَّاسَ فَازْدَحَمَ النَّاسُ عَلَيْهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَحْسِنُوا الْمَلَأَ فَكُلُّكُمْ سَيَصْدُرُ عَنْ رِيٍّ فَشَرِبَ الْقَوْمُ حَتَّى لَمْ يَبْقَ غَيْرِي وَغَيْرُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَصَبَّ لِي فَقَالَ اشْرَبْ يَا أَبَا قَتَادَةَ قَالَ قُلْتُ اشْرَبْ أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ إِنَّ سَاقِيَ الْقَوْمِ آخِرُهُمْ فَشَرِبْتُ وَشَرِبَ بَعْدِي وَبَقِيَ فِي الْمِيضَأَةِ نَحْوٌ مِمَّا كَانَ فِيهَا وَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَلَاثُ مِائَةٍ
قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَسَمِعَنِي عِمْرَانُ بْنُ حُصَيْنٍ وَأَنَا أُحَدِّثُ هَذَا الْحَدِيثَ فِي الْمَسْجِدِ الْجَامِعِ فَقَالَ مَنْ الرَّجُلُ قُلْتُ أَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَبَاحٍ الْأَنْصَارِيُّ قَالَ الْقَوْمُ أَعْلَمُ بِحَدِيثِهِمْ انْظُرْ كَيْفَ تُحَدِّثُ فَإِنِّي أَحَدُ السَّبْعَةِ تِلْكَ اللَّيْلَةَ فَلَمَّا فَرَغْتُ قَالَ مَا كُنْتُ أَحْسِبُ أَنَّ أَحَدًا يَحْفَظُ هَذَا الْحَدِيثَ غَيْرِي قَالَ حَمَّادٌ وَحَدَّثَنَا حُمَيْدٌ الطَّوِيلُ عَنْ بَكْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْمُزَنِيِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَبَاحٍ عَنْ أَبِي قَتَادَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِمِثْلِهِ وَزَادَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا عَرَّسَ وَعَلَيْهِ لَيْلٌ تَوَسَّدَ يَمِينَهُ وَإِذَا عَرَّسَ الصُّبْحَ وَضَعَ رَأْسَهُ عَلَى كَفِّهِ الْيُمْنَى وَأَقَامَ سَاعِدَهُ
Tercemesi:
Ebû Katâde' den (Radıyallahu anh):
Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte yolculukta beraberdik ve şöyle dedi:
"Eğer yarın suya ulaşamazsanız susuz kalırsınız."
İnsanların hızlıları/öncüleri su aramak için ayrıldı, Rasûlullah'ın yanından ayrılmadım. Bineği Rasûlullah'ı hafifçe eğdi, Rasûlullah uyukluyordu. Ben (düşmesin diye) onu doğrulttum ve o doğruldu. Sonra tekrar eğildi, ben doğrulttum, o da doğruldu, sonra tekrar eğildi, hatta neredeyse bineğinden düşecekti, ben tekrar doğrulttum ve uyandı, şöyle dedi:
"Kim bu kişi?" Ben:
'Ebû Katâde' dedim.
"(Benimle olan) yolculuğun ne zamandan beri devam ediyor?"
'Geceden beri.' ,
"O'nun Peygamberi'ni koruduğun gibi Allah da seni korusun!" dedi. Sonra şöyle buyurdu:
"Dinlenmek için konaklasak herhalde (daha iyi olacak),"
Bir ağaç tarafına yöneldi, orada konakladı. Sonra bana dedi ki:
"Bak bakalım, (bizden gelen) birini görüyor musun?" Ben:
'İşte şu bir süvari, şu iki süvari...' diye saydım ve gelenler yedi kişiye
ulaştı. Rasûlullah:
"(Nöbetçi bırakarak) namazımızı koruyun!" dedi.
Biz uykuya (öyle) dalmışız ki ancak güneşin ısısı bizi uyandırdı.
Kalktık, Rasûlullah bineğine bindi ve yürüdü, biz de yürüdük az bir süre.
Sonra bineğinden indi ve:
"Yanınızda su var mı?" deyince ben:
'Evet, içinde biraz su olan bir kap (abdest kırbası) var' dedim.
Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Onu bana getir!"
Kabı kendisine getirince (topluluğa) dedi ki:
"o kaptan hafif abdest alın, o kaptan alın!"
Topluluk ondan abdest aldı ve kapta az bir su kaldı, Rasûlullah:
"Ey Ebû Katâde! O kabı sakla/gözetle, ilerde ona ihtiyaç duyulacak"
dedi. Sonra Bilal ezan okudu, sabah namazından önce iki rekat kıldılar, sonra da sabah namazını kıldılar ve Rasûlullah bineğine bindi, biz de bineklerimize bindik. Oradakiler birbirlerine:
'Namazımızda kusurlu/ihmalkar davrandık' deyince Rasûlullah şöyle
buyurdu:
"Ne diyorsunuz? Dünya ile ilgili konu ise sizi ilgilendirir, dininizle ilgili bir konu da beni." Biz:
'Namazımızda kusurlu/ihmalkar davrandık' deyince Rasûlullah:
"Uykudaki durum kusur sayılmaz, ancak uyanıkken olursa kusur
sayılır. Durum böyle olduğunda o namazın (kazasını) kılın, ertesi günü de
namazı vaktinde kllın!"dedi. Sonra ekledi:
"Halkın görüşü nedir, tahmin edin!"
Orada bulunanlar:
'Sen dün, insanlar suyla beraberken eğer siz suya ulaşamazsanız susuz
kalacaksınız' demiştin, (şu anda) insanlar suya muhtaç, (diye hatırlattılar.)
(Ebû Katâde) anlatmaya devam etti:
İnsanlar Peygamberlerini gözden kaybettikleri bir halde sabaha ulaştılar ve birbirlerine şöyle dediler:
'Rasûlullah suyla beraber (herhalde).'
Orada Ebû Bekir ve Ömer de vardı, onlar:
'Ey İnsanlar! Rasûlullah sizden önce o suyu kullanacak ve sizi geride bırakacak birisi değildir.' .
(Oradakiler: Rasûlullah aranızda,) eğer insanlar Ebû Bekir ile Ömer' e uyarlarsa doğruya ulaşırlar, dedi. Bunu üç kere tekrarladı.
Öğle sıcağı arttığında Rasûlullah onların yanına çıkageldi. Dediler ki:
. 'Ey Allah'ın Rasûlü! Boyunlar kopacak şekilde susuzluktan helak olduk.' Rasûlullah:
"Helak olmayacaksınız" dedi ve ekledi:
"Ey Ebû Katâde! Kabı getir!"
Ben kendisine kabı getirdim. Bana:
"Bana su kabını aç/çöz!" dedi.
Kabı açıp, kendisine getirdim. Rasûlullah suyu dökmeye, insanlara su
ikram etmeye başladı. İnsanlar bir anda hücum ettiler. Rasûlullah:
"Ey İnsanlar! Başkalarını da düşünün! Hepiniz kabımdan bu suya
ulaşacaksınız (korkmayın)" dedi.
Oradaki herkes sudan içti, sonunda ben ve Rasûlullah kaldık.
Rasûlullah benim için suyu döktü ve :
"İç, Ey Ebû Katâde!" dedi. Ben de: .
'Sen iç, Ey Allah'ın Rasûlü!' diye cevap verinçe şöyle buyurdu: "Topluluğa su ikram eden en son (içer)."
Ben o sudan içtim. Benden sonra Rasûlullah içti. Onlar o gün üç yüz
kişi oldukları halde kapta önceki su öylece duruyordu (eksilmemişti).
(Ravi) Abdullah şöyle dedi: Ben hadisi büyük mescidde naklederken beni İmran b. Husayn dinledi ve şöyle dedi:
'Kim bu kişi?' Ben de:
'Abdullah b. Rebah el-Ensarî'yim' dedim. İmran:
'Bu topluluk, hadislerini daha iyi bilir. Nasıl naklettiğine dikkat et! O gece orada bulunan yedi kişiden birisiydim. Ben sözümü bitirince o şöyle dedi:
'Benden başka birinin bu hadisi ezberlediğini zannetmiyordum.'
Ebû Katâde' den başka yolla gelen rivayette de benzeri nakledildi,
ziyade olarak:
Rasûlullah yolculukta gece istirahat edeceğinde sağ kolunu yastık yapardı (ve uyurdu), sabah(a yakın) istirahat ettiğinde ise başını sağ avucuna koyar ve kolunu da dikerdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Katade el-Ensarî 22913, 7/502
Senetler:
()
Konular:
Hadis Rivayeti, ihtiyat
Hadis, ezberde korunması
Hadis, öğrenimi/öğretimi
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Hz. Peygamber, Kişiliği, Hayatı ve Örnekliği
Hz. Peygamber, mucizeleri
Hz. Peygamber, örnekliği
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, yatış şekli
İnsan, Uyku, mahiyeti ve uyku halinde sorumluluk/sorumsuzluk
İslam, kolaylık dinidir
Müslüman, peygamber sevgisi
Namaz, kaza etmek
Namaz, mekruh vakitler
Namaz, sabah namazı
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Namaz, seferde namazları kısaltmak
Namaz, uyuyarak geçirmek,
Namaz, vakti geçmiş namazı cemaatle kılmak
Namaz, vakti geçtikten sonra kılmak
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Sahâbe, sahabiler ve hadîs
Sorumlululuk, herkes konumuna göre
حدثنا شريك عن جابر عن سالم أن النبي صلى الله عليه وسلم وعمر كانا يتطوعان في السفر
Öneri Formu
Hadis Id, No:
103322, MŞ003868
Hadis:
حدثنا شريك عن جابر عن سالم أن النبي صلى الله عليه وسلم وعمر كانا يتطوعان في السفر
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Salât 3868, 3/295
Senetler:
()
Konular:
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs
Öneri Formu
Hadis Id, No:
53391, HM003657
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ شُعْبَةَ حَدَّثَنَا جَامِعُ بْنُ شَدَّادٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي عَلْقَمَةَ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ مَسْعُودٍ يَقُولُ
أَقْبَلَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنْ الْحُدَيْبِيَةِ لَيْلًا فَنَزَلْنَا دَهَاسًا مِنْ الْأَرْضِ فَقَالَ مَنْ يَكْلَؤُنَا فَقَالَ بِلَالٌ أَنَا قَالَ إِذًا تَنَامَ قَالَ لَا فَنَامَ حَتَّى طَلَعَتْ الشَّمْسُ فَاسْتَيْقَظَ فُلَانٌ وَفُلَانٌ فِيهِمْ عُمَرُ فَقَالَ اهْضِبُوا فَاسْتَيْقَظَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ افْعَلُوا مَا كُنْتُمْ تَفْعَلُونَ فَلَمَّا فَعَلُوا قَالَ هَكَذَا فَافْعَلُوا لِمَنْ نَامَ مِنْكُمْ أَوْ نَسِيَ
Tercemesi:
İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahu anh):
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve sellem) Hudeybiye'den döndüğü gece
arazideki yumuşak bir yerde konakladık. Rasûlullah:
"Bizi kim bekleyecek?" deyince Bilal (Radıyallahu anh):
'Ben' dedi.
"Uyursan (ne olacak)?"
'Hayır (uyumam)'
(Ancak) o da uyudu, ta ki güneş doğdu ve teker teker uyandılar, uyananlar içinde Hz. Ömer de vardı ve şöyle dedi:
'Sesli konuşun, (Rasûlullah uyansın.)'
Rasûlullah uyandı ve:
"Önceden yaptığınız/kıldığınız gibi yapın!" dedi.
Onlar bunu yerine getirince şöyle buyurdu:
"Sizden uyuyan ya da unutan ve namazını geçiren) işte böyle yapsın!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Mes'ud 3657, 2/34
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, beşer olarak
Hz. Peygamber, sahabe ile ilişkisi
Hz. Peygamber, tavsiyeleri
İnsan, Uyku, mahiyeti ve uyku halinde sorumluluk/sorumsuzluk
İslam, kolaylık dinidir
Namaz, kaza etmek
Namaz, sabah namazı
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Namaz, seferde namazları kısaltmak
Namaz, unutarak namazı geçirmek,
Namaz, uyuyarak geçirmek,
Namaz, vakti geçtikten sonra kılmak
Namaz,seferde Sünnet namazlar, nafile, vs