128 Kayıt Bulundu.
Bize Ebubekir b. Nâfi, ona Behz, ona Hammâd, ona Sabit, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: "Sevdiğiniz şeylerden Allah rızası için başkalarına harcamadıkça gerçek erdemliliğe ve hayra ulaşmış olamazsınız" (Ali İmran, 92) ayeti inince, Ebu Talha “anlaşılan Rabbimiz mallarımızdan (kendi yolunda vermemizi) istiyor. Ey Allah’ın Rasûlü, sen şahit ol ki, ben bahçemi Allah yolunda sadaka olarak verdim” deyince Peygamber (sav) de "onu yakın akrabalarından fakir olan Hassan b. Sabit ve Übey b. Ka’b’a tahsis et" buyurdu.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Muhammed b. Abdullah el-Ensârî, ona İbn Avn, ona Nâfi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet emiştir: Ömer b. Hattâb'ın payına Hayber'den bir arazi düşmüştü. Bu arazi hakkında nasıl tasarrufta bulunacağı konusunda fikir sormak üzere Hz. Peygamber'e gelip “Hayber'de öyle bir araziye sâhip oldum ki, bundan daha güzel bir mala sahip olmamışımdır. Şimdi bana bu mal hakkında ne emredersin?” dedi. Rasulullah (sav) "istersen mülkiyetini kendinde bırakır, mahsulünü de sadaka verirsin" buyurdu. Râvî der ki: Ömer de araziyi satılamaz, hibe edilemez, miras yapılamaz şekilde vakfetti ve gelirini de fakirlere, yakınlara, köle ve esirleri hürriyete kavuşmasına, ve Allah yolunda çalışanlara, yolculara ve zayıflara sadaka yaptı. Yine vakfın işlerini yürüten kimsenin de vakfın mülkiyetine dokunmadan yalnız gelirinden örfe uygun bir şekilde yemesine ve dostuna yedirmesine bir çekince koymadı. İbn Avn der ki: Ben bu hadisi İbn Şîrîn'e rivayet ettim, “gayre müteessilin mâlen (mal ve sermaye yapmaksızın” dedi.