785 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Hucr es-Sa'dî, ona Ali b. Mushir, ona Hişam b. Urve, ona babası, ona da Âişe şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), önce Abdullah b. Ebu Bekir'e ait Yemen işi bir hulleye sarılmıştı. Sonra bu hulle üzerinden çıkartıldı ve Yemen işi suhûl denilen üç parça elbise ile kefenlendi. Kefeninde ne sarık ne de gömlek vardı. Abdullah o hulleyi eline alarak, bu benim kefenim olsun dedi. Sonra 'Rasulullah (sav) dahi bununla kefenlenmemiş iken bu benim mi kefenim olacak' deyip onu (satıp parasını) tasadduk etti."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Kuhhaz, ona Abdullah b. Osman, ona Abdullah b. Mübarek, ona Yunus, ona Zühri bu (önceki rivayetle aynı) isnadla nakletmiştir. [Bana Muhammed b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam Peygamber'in (sav) hanımı Aişe'den (r.anha) haber verdi.) Rivayet mana olarak (bir önceki rivayetin manası ile) benzerdir.] [Peygamber'in (sav) hanımları, Rasulullah'ın (sav) kızı Fatıma'yı Rasulullah'a (sav) gönderdiler. O da içeri girmek için izin istedi. Kendisi benimle örtünün altında uzanmıştı. Ona girmesi için izin verdi. Fatıma "Ey Allah'ın elçisi! Hanımların beni sana gönderdiler. Senden Ebû Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletli davranmanı istiyorlar" dedi. Ben susuyordum. Rasulullah (sav) ona; "ey kızcağızım! Sen benim sevdiğimi sevmez misin" dedi. Fatıma; elbette severim dedi. "O halde onu da sev" buyurdu. Fatıma Rasulullah'tan (sav) bu sözü işitince kalktı ve Peygamber'in (sav) zevcelerine geri dönerek onlara kendi söylediğini ve kendisine Rasulullah'ın (sav) cevabını bildirdi. Onlar da Fatıma'ya; bu yaptığının bize hiçbir faydası olmadı. Rasulullah'a (sav) dön ve ona şöyle söyle: Hanımların senden Ebu Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletli davranmanı istiyorlar. Fatıma; vallahi ben onunla Aişe hakkında bir daha asla konuşmam dedi. Aişe şöyle der: Bunun üzerine Peygamber'in (sav) hanımları, eşi Zeynep bt. Cahş'ı gönderdiler. Rasulullah'ın (sav) nezdinde mertebesi bana denk olan sadece o idi. Dindarlıkta Zeynep'den daha iyi bir kadın görmedim. Ondan daha fazla Allah'tan sakınan, ondan daha doğru sözlü, ondan daha çok sılayı rahim yapan, ondan daha çok sadaka veren, çalışarak kazandığını sadaka vererek Allah'a yaklaştığı amelinde kendini ondan daha fazla yıpratıp o amelle Allah Teâlâ'ya yakınlaşmaya çalışan yoktu. Ancak mizacının sertliğinden kaynaklanan ve çabucak sönüveren bir hiddeti vardı. (Aişe devamla) dedi ki: Zeynep, Rasulullah'ın (sav) yanına girmek için izin istedi. Rasulullah (sav) ise Aişe ile beraber örtüsünün altında Fatıma'nın girdiği zamanki halde bulunuyordu. Rasulullah (sav) ona da izin verdi. Zeynep; ey Allah'ın Rasulü! Hanımların beni sana gönderdiler; senden Ebu Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletle davranmanı istiyorlar dedi. Sonra bana atıp tuttu ve hakkımda sözü uzattı. Ben onunla konuşmama izin verecek mi diye Rasulullah'ın (sav) gözüne bakıyordum. Zeynep aynı minval üzere konuşmaya devam etti. Nihayet Rasulullah'ın (sav) benim kendimi müdafaa etmemi yanlış görmeyeceğini anladım. Ben de Zeynep'e cevap vermeye başlayınca ona karşı atağımda kendisine fırsat vermedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) gülümseyerek; "bu Ebu Bekir'in kızıdır" buyurdu.)] Ravi (bir önceki rivayetten farklı olarak) şunu söylemiştir: (Hz. Aişe şöyle demiştir:) Cevap vermeye başlayınca, ona yaptığım atakta fırsat vermeden onu bastırarak mağlup ettim.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Vekî (b. Cerrâh), ona Hişam b. Urve hadisi bu isnadla, Ebu Üsâme rivayetiyle aynı manada nakletmiştir. Ancak Ebu Üsame hadisi daha eksiksizdir.
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Abdullah b. Yezid, ona Hayve, ona Ebu Sahr, ona Yezid b. Abdullah b. Kusayt, ona Davud b. Âmir b. Sa'd b. Ebu Vakkas, ona da babası (Âmir b. Sa'd) şöyle rivayet etmiştir: "Abdullah b. Ömer'in yanında oturuyordum. Derken sâhibü'l-maksûre lakaplı Habbâb çıkageldi ve 'Ey Abdullah b. Ömer! Ebu Hureyre'nin ne dediğini duydun mu? O, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu söylüyormuş: Kim cenaze ile birlikte cenaze evinden çıkar, onun namazını kılar, ardından da defnedilene dek onu takip ederse, o kimseye iki kırat sevap vardır. Her kırat da Uhud Dağı kadardır. Kim de cenaze namazına iştirak eder, ardından cenazeyi takip etmeyerek geri dönerse, ona da Uhud Dağı kadar sevap vardır. Bunun üzerine İbn Ömer, Habbab'ı, Ebu Hureyre'nin sözünü sorması ve sonra da kendisine gelip bildirmesi için Âişe'ye gönderdi. İbn Ömer, gönderdiği elçi gelinceye dek mescidin taşlarından bir avuç aldı, onları elinde evirip çevirmeye başladı. Nihayet elçi (Habbab) dönüp Âişe'nin 'Ebu Hureyre doğru söylemiştir' sözünü iletince, İbn Ömer elindeki taşları yere attı ve 'Pek çok kırat sevabı kaçırmışız' dedi."
Bize Hasan b. Ali Hulvânî, Ebu Bekir b. Nadr ve Abd b. Humeyd, onlara Yakub b. İbrahim b. Sa'd, ona babası, ona Salih, ona İbn Şihab, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam, ona da Peygamber'in (sav) hanımı Aişe şöyle demiştir: Peygamber'in (sav) hanımları, Rasulullah'ın (sav) kızı Fatıma'yı Rasulullah'a (sav) gönderdiler. O da içeri girmek için izin istedi. Kendisi benimle örtünün altında uzanmıştı. Ona girmesi için izin verdi. Fatıma; ey Allah'ın elçisi! Hanımların beni sana gönderdiler. Senden Ebu Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletli davranmanı istiyorlar dedi. Ben susuyordum. Rasulullah (sav) ona; "ey kızcağızım! Sen benim sevdiğimi sevmez misin" dedi. Fatıma; elbette severim dedi. "O halde onu da sev" buyurdu. Fatıma Rasulullah'tan (sav) bu sözü işitince kalktı ve Peygamber'in (sav) zevcelerine geri dönerek onlara kendi söylediğini ve kendisine Rasulullah'ın (sav) cevabını bildirdi. Onlar da Fatıma'ya; bu yaptığının bize hiçbir faydası olmadı. Rasulullah'a (sav) dön ve ona şöyle söyle: Hanımların senden Ebu Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletli davranmanı istiyorlar. Fatıma; vallahi ben onunla Aişe hakkında bir daha asla konuşmam dedi. Aişe şöyle der: Bunun üzerine Peygamber'in (sav) hanımları, eşi Zeynep bt. Cahş'ı gönderdiler. Rasulullah'ın (sav) nezdinde mertebesi bana denk olan sadece o idi. Dindarlıkta Zeynep'ten daha iyi bir kadın görmedim. Ondan daha fazla Allah'tan sakınan, ondan daha doğru sözlü, ondan daha çok sılayı rahim yapan, ondan daha çok sadaka veren, çalışarak kazandığını sadaka vererek Allah'a yaklaştığı amelinde kendini ondan daha fazla yıpratıp o amelle Allah Teâlâ'ya yakınlaşmaya çalışan yoktu. Ancak mizacının sertliğinden kaynaklanan ve çabucak sönüveren bir hiddeti vardı. (Aişe devamla) dedi ki: Zeynep, Rasulullah'ın (sav) yanına girmek için izin istedi. Rasulullah (sav) ise Aişe ile beraber örtüsünün altında Fatıma'nın girdiği zamanki halde bulunuyordu. Rasulullah (sav) ona da izin verdi. Zeynep; ey Allah'ın Rasulü! Hanımların beni sana gönderdiler; senden Ebu Kuhafe'nin kızı ile aralarında adaletle davranmanı istiyorlar dedi. Sonra bana atıp tuttu ve hakkımda sözü uzattı. Ben onunla konuşmama izin verecek mi diye Rasulullah'ın (sav) gözüne bakıyordum. Zeynep aynı minval üzere konuşmaya devam etti. Nihayet Rasulullah'ın (sav) benim kendimi müdafaa etmemi yanlış görmeyeceğini anladım. Ben de Zeynep'e cevap vermeye başlayınca ona karşı atağımda kendisine fırsat vermedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav) gülümseyerek; "bu Ebu Bekir'in kızıdır" buyurdu.
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm b. Yusuf, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: Hz Peygamber (sav) ağırlaşıp da ağrısı şiddetlendiği zaman, benim evimde bakılmak üzere eşlerinden izin istedi. Onlar da kendisine izin verdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) bir tarafında Abbas, diğer tarafında başka bir kimseyle birlikte ayakları yerde sürünerek evinden çıktı. Ubeydullah b. Abdullah şöyle dedi: Aişe'nin bu dediğini İbn Abbas'a zikrettim. O bana 'Aişe'nin ismini söylemediği kişinin kim olduğunu biliyor musun?' dedi. Ben de 'Hayır', dedim. O, Ali b. Ebu Talib'tir, dedi.
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm b. Yusuf, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ubeydullah b. Abdullah, ona da Hz. Aişe şöyle söylemiştir: Hz Peygamber (sav) ağırlaşıp da ağrısı şiddetlendiği zaman, benim evimde bakılmak üzere eşlerinden izin istedi. Onlar da kendisine izin verdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) bir tarafında Abbas, diğer tarafında başka bir kimseyle birlikte ayakları yerde sürünerek evinden çıktı. Ubeydullah b. Abdullah şöyle dedi: Aişe'nin bu dediğini İbn Abbas'a zikrettim. O bana 'Aişe'nin ismini söylemediği kişinin kim olduğunu biliyor musun?' dedi. Ben de 'Hayır', dedim. O, Ali b. Ebu Talib'tir, dedi.