İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
57930, KK47/38
Hadis:
هَاأَنتُمْ هَؤُلَاء تُدْعَوْنَ لِتُنفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَمِنكُم مَّن يَبْخَلُ وَمَن يَبْخَلْ فَإِنَّمَا يَبْخَلُ عَن نَّفْسِهِ وَاللَّهُ الْغَنِيُّ وَأَنتُمُ الْفُقَرَاء وَإِن تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوا أَمْثَالَكُمْ
Tercemesi:
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَاللَّهُ الْغَنِيُّ وَأَنتُمُ الْفُقَرَاء
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Muhammed 47/38, /
Senetler:
()
Konular:
İman
İman, Esasları, Allah'a İman
İnfak, Allah yolunda
KTB, İMAN
Sünnetullah, geçmiş ümmetlerin Helak sebepleri,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
285857, M002308-2
Hadis:
حَدَّثَنِى زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ يَبْلُغُ بِهِ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « قَالَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى يَا ابْنَ آدَمَ أَنْفِقْ أُنْفِقْ عَلَيْكَ » . وَقَالَ « يَمِينُ اللَّهِ مَلأَى - وَقَالَ ابْنُ نُمَيْرٍ مَلآنُ - سَحَّاءُ لاَ يَغِيضُهَا شَىْءٌ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ » .
Tercemesi:
Bana Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Abdullah b. Numeyr, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Ebu’z-Zinâd, ona el-A’rec, ona Ebu Hureyre, hadisi Nebi’ye (sav) ulaştırarak şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Şanı mübarek ve yüce Allah buyurdu ki: Ey Âdemoğlu! Sen infak et, ben de sana infak edeyim.” Yine şöyle buyurdu: “Allah’ın sağı dopdoludur –İbn Numeyr: (dopdoludur anlamında mel’â yerine) mel’ân lafzını zikretti. O, gece gündüz, durmadan, bol bol infak etmesi bile O’nda olanları hiçbir şey eksiltmez.”
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
أَنْفِقْ، أُنْفِقْ عَلَيْكَ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Zekât 2308, /387
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın eli, arşı
İnfak, Allah yolunda
İnfak, Tasadduk, infak kültürü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
44693, HM007296
Hadis:
حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِي الزِّنَادِ عَنِ الْأَعْرَجِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ
يَبْلُغُ بِهِ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ يَقُولُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يَا ابْنَ آدَمَ أَنْفِقْ أُنْفِقْ عَلَيْكَ وَقَالَ يَمِينُ اللَّهِ مَلْأَى سَحَّاءُ لَا يَغِيضُهَا شَيْءٌ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ
Tercemesi:
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
أَنْفِقْ، أُنْفِقْ عَلَيْكَ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 7296, 3/42
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Davud A'rec Abdurrahman b. Hürmüz (Abdurrahman b. Hürmüz)
3. Ebu Zinad Abdullah b. Zekvan el-Kuraşi (Abdullah b. Zekvan)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
İnfak, Allah yolunda
İnfak, Tasadduk, infak kültürü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
74236, HM025593
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ مُحَمَّدٍ يَعْنِي ابْنَ شَرِيكٍ عَنِ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ عَنْ عَائِشَةَ
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَا تُوعِي فَيُوعِيَ اللَّهُ عَلَيْكِ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Aişe bt. Ebubekir 25593, 8/251
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Abdullah b. Ebu Müleyke el-Kureşî (Abdullah b. Ubeydullah b. Züheyr b. Abdullah)
3. Ebu Osman Muhammed b. Şerik el-Mekkî (Muhammed b. Şerik)
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
Konular:
Cimrilik, zemmedilişi
İnfak, Allah yolunda
Para, Kazanç, paranın piyasadan çekilmesi
O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
53404, KK3/134
Hadis:
الَّذِينَ يُنفِقُونَ فِي السَّرَّاء وَالضَّرَّاء وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
Tercemesi:
O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
الْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ
Yazar, Kitap, Bölüm:
Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Âl-i Imrân 3/134, /
Senetler:
()
Konular:
Allah İnancı, sevdiği ve sevmediği davranışlar
İnfak, Allah yolunda
İnfak, Tasadduk, infak kültürü
Müslüman, vasıfları
Müttaki, Allah katında itibarlı olan kimseler
Öfke, öfkeyi kontrol etmek erdemdir
Takva, ulaşmanın yolları
Bize Ebû Ali er-Rûzebârî, ona Muhammed b. Bekr, ona Ebû Dâvûd, ona Müsedded, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona Gâlib el-Kattân, ona bir adam, ona babası, ona da dedesinin rivayet ettiğine göre mensubu bulunduğu aile su kaynaklarından biri üzerinde yetkili ve sorumlu bir mevkide bulunuyorlarmış. İslam'ın mesajı onlara kadar ulaşınca, su kaynağının sahibi, müslüman olmaları durumunda kavmine yüz deve vereceğini vaadetti. Bunun üzerine onlar müslüman oldu. Suyun sahibi de develeri onlar arasında paylaştırdı. Ancak (bir süre sonra içinde) onlardan develeri geri alma isteği belirdi. Bunun için, şu şekilde tenbih ederek oğlunu Peygamber’e (s.a.v.) gönderdi:
– Peygamber’e (s.a.v.) git ve ona: "Babamın size selamı var, kendisi müslüman olmaları şartıyla kavmine yüz deve vereceğini vaad etti. Onlar da müslüman oldular. Bunun üzerine develeri aralarında paylaştırdı. Ancak (bir süre sonra) onlardan develeri geri alma gereği hasıl oldu. Bu durumda develeri almakta babam mı daha haklı, yoksa onlar mı?" diye sor. Şayet o (sana) “Evet (baban daha haklı)” derse (tamam). Şayet “Hayır (onlar daha haklı) derse (o vakit) kendisine şöyle de: "Benim babam epeyce yaşlanmış bulunmakta olup hali hazırda o suyun sorumluluğunu deruhte etmektedir. Sizden, kendisinden sonra anılan suyun idare sorumluluğunu bana vermenizi istiyor" de. Bunun üzerine adamın oğlu Peygamber’e gelip:
– Babam size selam söyledi, dedi. O da:
– “Aleyke ve alâ ebîke’s-selâm (selam senin ve babanın üzerine de olsun)” diye karşılık verdi. Oğul:
– Babam kavminin müslüman olmaları durumunda onlara yüz deve vereceğini vaad etmişti. Onlar da müslüman oldular. Müslümanlıkları da iyi oldu. Ancak (bir süre sonra) onlardan develeri geri alma lüzumu ortaya çıktı. Develeri almakta o mu daha haklı, yoksa onlar mı? dedi. Allah Rasûlu:
– “Baban develeri onlara vermeyi uygun görüyorsa versin. Yok, geri almayı uygun görüyorsa develeri almakta baban onlardan daha haklıdır. Müslüman olduysalar, bu onlara yeter. Olmadıysalar, müslüman oluncaya kadar kendileriyle savaşılır” buyurdu. Oğlu devamla:
– Benim babam epeyce yaşlanmış bir kimsedir. Aynı zamanda, o suyun idari sorumluluğu da üstündedir. Sizden, kendisinden sonra su idareciliği görevini bana vermenizi istiyor, deyince Rasûlullah:
– Suyun idari sorumluluğu bir haktır. Çare yok birileri bu görevi yapacak. Fakat bu görevi üstlenenler, ateşin içindedirler.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
150065, BS013180
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَلِىٍّ الرُّوذْبَارِىُّ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكْرٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ الْمُفَضَّلِ حَدَّثَنَا غَالِبٌ الْقَطَّانُ عَنْ رَجُلٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ : أَنَّهُمْ كَانُوا عَلَى مَنْهَلٍ مِنَ الْمَنَاهِلِ فَلَمَّا بَلَغَهُمُ الإِسْلاَمُ جَعَلَ صَاحِبُ الْمَاءِ لِقَوْمِهِ مِائَةً مِنَ الإِبِلِ عَلَى أَنْ يُسْلِمُوا فَأَسْلَمُوا وَقَسَمَ الإِبِلَ بَيْنَهُمْ وَبَدَا لَهُ أَنْ يَرْتَجِعَهَا مِنْهُمْ فَأَرْسَلَ ابْنَهُ إِلَى النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- فَقَالَ لَهُ : ائْتِ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- فَقُلْ لَهُ إِنَّ أَبِى يُقْرِئُكَ السَّلاَمَ وَإِنَّهُ جَعَلَ لِقَوْمِهِ مِائَةً مِنَ الإِبِلِ عَلَى أَنْ يُسْلِمُوا فَأَسْلَمُوا وَقَسَمُوا الإِبِلَ بَيْنَهُمْ وَبَدَا لَهُ أَنْ يَرْتَجِعَهَا مِنْهُمْ فَهُوَ أَحَقُّ بِهَا أَمْ هُمْ فَإنْ قَالَ نَعَمْ أَوْ لاَ فَقُلْ لَهُ إِنَّ أَبِى شَيْخٌ كَبِيرٌ وَهُوَ عَرِيفُ الْمَاءِ وَإِنَّهُ يَسْأَلُكَ أَنْ تَجْعَلَ لِى الْعِرَافَةَ بَعْدَهُ فَأَتَاهُ فَقَالَ لَهُ : إِنَّ أَبِى يُقْرِئُكَ السَّلاَمَ فَقَالَ :« عَلَيْكَ وَعَلَى أَبِيكَ السَّلاَمَ ». فَقَالَ : إِنَّ أَبِى جَعَلَ لِقَوْمِهِ مِائَةً مِنَ الإِبِلِ عَلَى أَنْ يُسْلِمُوا فَأَسْلَمُوا وَحَسُنَ إِسْلاَمُهُمْ ثُمَّ بَدَا لَهُ أَنْ يَرْتَجِعَهَا مِنْهُمْ أَفَهُوَ أَحَقُّ بِهَا أَمْ هُمْ. قَالَ :« إِنْ بَدَا لَهُ أَنْ يُسَلِّمَهَا لَهُمْ فَيُسَلِّمْهَا وَإِنْ بَدَا لَهُ أَنْ يَرْتَجِعَهَا فَهُوَ أَحَقُّ بِهَا مِنْهُمْ فَإنْ أَسْلَمُوا فَلَهُمْ إِسْلاَمُهُمْ وَإِنْ لَمْ يُسْلِمُوا قُوتِلُوا عَلَى الإِسْلاَمِ ». وَ قَالَ : إِنَّ أَبِى شَيْخٌ كَبِيرٌ وَهُوَ عَرِيفُ الْمَاءِ وَإِنَّهُ يَسْأَلُكَ أَنْ تَجْعَلَ لِى الْعِرَافَةَ بَعْدَهُ فَقَالَ :« إِنَّ الْعِرَافَةُ حَقٌّ وَلاَ بُدَّ لِلنَّاسِ مِنَ الْعُرَفَاءِ وَلَكِنَّ الْعُرَفَاءَ فِى النَّارِ ».
Tercemesi:
Bize Ebû Ali er-Rûzebârî, ona Muhammed b. Bekr, ona Ebû Dâvûd, ona Müsedded, ona Bişr b. el-Mufaddal, ona Gâlib el-Kattân, ona bir adam, ona babası, ona da dedesinin rivayet ettiğine göre mensubu bulunduğu aile su kaynaklarından biri üzerinde yetkili ve sorumlu bir mevkide bulunuyorlarmış. İslam'ın mesajı onlara kadar ulaşınca, su kaynağının sahibi, müslüman olmaları durumunda kavmine yüz deve vereceğini vaadetti. Bunun üzerine onlar müslüman oldu. Suyun sahibi de develeri onlar arasında paylaştırdı. Ancak (bir süre sonra içinde) onlardan develeri geri alma isteği belirdi. Bunun için, şu şekilde tenbih ederek oğlunu Peygamber’e (s.a.v.) gönderdi:
– Peygamber’e (s.a.v.) git ve ona: "Babamın size selamı var, kendisi müslüman olmaları şartıyla kavmine yüz deve vereceğini vaad etti. Onlar da müslüman oldular. Bunun üzerine develeri aralarında paylaştırdı. Ancak (bir süre sonra) onlardan develeri geri alma gereği hasıl oldu. Bu durumda develeri almakta babam mı daha haklı, yoksa onlar mı?" diye sor. Şayet o (sana) “Evet (baban daha haklı)” derse (tamam). Şayet “Hayır (onlar daha haklı) derse (o vakit) kendisine şöyle de: "Benim babam epeyce yaşlanmış bulunmakta olup hali hazırda o suyun sorumluluğunu deruhte etmektedir. Sizden, kendisinden sonra anılan suyun idare sorumluluğunu bana vermenizi istiyor" de. Bunun üzerine adamın oğlu Peygamber’e gelip:
– Babam size selam söyledi, dedi. O da:
– “Aleyke ve alâ ebîke’s-selâm (selam senin ve babanın üzerine de olsun)” diye karşılık verdi. Oğul:
– Babam kavminin müslüman olmaları durumunda onlara yüz deve vereceğini vaad etmişti. Onlar da müslüman oldular. Müslümanlıkları da iyi oldu. Ancak (bir süre sonra) onlardan develeri geri alma lüzumu ortaya çıktı. Develeri almakta o mu daha haklı, yoksa onlar mı? dedi. Allah Rasûlu:
– “Baban develeri onlara vermeyi uygun görüyorsa versin. Yok, geri almayı uygun görüyorsa develeri almakta baban onlardan daha haklıdır. Müslüman olduysalar, bu onlara yeter. Olmadıysalar, müslüman oluncaya kadar kendileriyle savaşılır” buyurdu. Oğlu devamla:
– Benim babam epeyce yaşlanmış bir kimsedir. Aynı zamanda, o suyun idari sorumluluğu da üstündedir. Sizden, kendisinden sonra su idareciliği görevini bana vermenizi istiyor, deyince Rasûlullah:
– Suyun idari sorumluluğu bir haktır. Çare yok birileri bu görevi yapacak. Fakat bu görevi üstlenenler, ateşin içindedirler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Kasmu'l-Fey'i ve'l-Ganime 13180, 13/325
Senetler:
1. Ceddihi (Ceddihi)
2. Ebîhi (Ebîhi)
3. Racül (Racül)
4. Ebu Süleyman Galib b. Ebu Gaylan er-Rasibî (Galib b. Hattaf)
5. Ebu İsmail Bişr b. Mufaddal er-Rakâşi (Bişr b. Mufaddal b. Lahik)
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
7. Ebû Dâvûd es-Sicistânî (Süleyman b. el-Eş'as b. İshak es-Sicistâni)
8. Ebû Bekir Muhammed b. Dâse el-Basrî (Muhammed b. Bekir b. Muhammed b. Abdurrezzak b. Dâse)
9. Ebu Ali Hasan b. Muhammed et-Tûsî (Hüseyin b. Muhammed b. Muhammed b. Ali b. Hâtim)
Konular:
İnfak, Allah yolunda
KTB, SELAM
Sahabe, İslama girişleri
Selam, selam göndermek
Sorumluluk Bilinci, görev Bilinci
Tebliğ, dine davet ve tebliğde metot
Yönetim, yönetici olmada istekli olmamak
Bize Bağdat’ta Ebû’l-Hüseyin b. el-Fadl el-Kattân, onaEbû Amr b. es-Semmâk, ona Muhammed b. Ubeydullah el-Münâdî, ona Abdullah b. Bekir es-Sehmî, ona Hişâm b. Hassân, ona el-Hasan, ona da Sa’saa b. Muâviye şöyle anlatmış:
“Ebû Zerr’e (ra) rastlamıştım, kendisi devesini güdüyor –veya sevkediyor- idi. Boynunda da bir kırba vardı. Kendisine,
“- Ya Ebâ Zer, malın nedir?” diye sordum.
“- İşimdir” dedi. Tekrar,
“- Ya Ebâ Zer, malın nedir?” diye sordum, yine,
“- İşimdir” dedi. Bir kez daha,
“- Ya Ebâ Zer, malın nedir?” diye sordum. Üçüncü kez yine,
“- İşimdir” dedi.
“- Rasûlullah’dan (sav) işitmiş olduğun bir hadisi bana söylesene” dedim.
“- Ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim” dedi:
“Müslümanlardan iki kişi ölür de, geride henüz bülûğa ermemiş üç evlat bırakırlarsa, Allah o çocuklara olan rahmeti ve lütfu ile ikisini de cennete sokar. Allah yolunda malından çift çift infak eden Müslümanı da cennetin bekçileri heyecanla karşılar.”
Öneri Formu
Hadis Id, No:
155820, BS018604
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو الْحُسَيْنِ بْنُ الْفَضْلِ الْقَطَّانُ بِبَغْدَادَ أَخْبَرَنَا أَبُو عَمْرِو بْنُ السَّمَّاكِ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ اللَّهِ الْمُنَادِى حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بَكْرٍ السَّهْمِىُّ حَدَّثَنَا هِشَامٌ يَعْنِى ابْنَ حَسَّانَ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ صَعْصَعَةَ بْنِ مُعَاوِيَةَ قَالَ : لَقِيتُ أَبَا ذَرٍّ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ يَقُودُ جَمَلاً لَهُ أَوْ يَسُوقُهُ فِى عُنُقِهِ قِرْبَةٌ فَقُلْتُ : يَا أَبَا ذَرٍّ مَا مَالُكَ؟ قَالَ : لِى عَمَلِى. فَقُلْتُ : يَا أَبَا ذَرٍّ مَا مَالُكَ؟ قَالَ : لِى عَمَلِى قَالَ قُلْتُ يَا أَبَا ذَرٍّ مَا مَالُكَ قَالَ لِى عَمَلِى ثَلاَثَ مَرَّاتٍ. قَالَ قُلْتُ : أَلاَ تُحَدِّثُنِى شَيْئًا سَمِعْتَهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ :« مَا مِنْ مُسْلِمَيْنِ يَمُوتُ لَهُمَا ثَلاَثَةٌ ». يَعْنِى مِنَ الْوَلَدِ :« لَمْ يَبْلُغُوا الْحِنْثَ إِلاَّ أَدْخَلَهُمَا الْجَنَّةَ بِفَضْلِ رَحْمَتِهِ إِيَّاهُمْ وَمَا مِنْ مُسْلِمٍ أَنْفَقَ زَوْجَيْنِ مِنْ مَالِهِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ إِلاَّ ابْتَدَرَتْهُ حَجَبَةُ الْجَنَّةِ ».
Tercemesi:
Bize Bağdat’ta Ebû’l-Hüseyin b. el-Fadl el-Kattân, onaEbû Amr b. es-Semmâk, ona Muhammed b. Ubeydullah el-Münâdî, ona Abdullah b. Bekir es-Sehmî, ona Hişâm b. Hassân, ona el-Hasan, ona da Sa’saa b. Muâviye şöyle anlatmış:
“Ebû Zerr’e (ra) rastlamıştım, kendisi devesini güdüyor –veya sevkediyor- idi. Boynunda da bir kırba vardı. Kendisine,
“- Ya Ebâ Zer, malın nedir?” diye sordum.
“- İşimdir” dedi. Tekrar,
“- Ya Ebâ Zer, malın nedir?” diye sordum, yine,
“- İşimdir” dedi. Bir kez daha,
“- Ya Ebâ Zer, malın nedir?” diye sordum. Üçüncü kez yine,
“- İşimdir” dedi.
“- Rasûlullah’dan (sav) işitmiş olduğun bir hadisi bana söylesene” dedim.
“- Ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim” dedi:
“Müslümanlardan iki kişi ölür de, geride henüz bülûğa ermemiş üç evlat bırakırlarsa, Allah o çocuklara olan rahmeti ve lütfu ile ikisini de cennete sokar. Allah yolunda malından çift çift infak eden Müslümanı da cennetin bekçileri heyecanla karşılar.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Siyer 18604, 18/562
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Sa'sa'a b. Muaviye et-Temimi (Sa'sa'a b. Muaviye b. Husayn b. Umeyr b. Ubade)
3. Ebu Said Hasan el-Basrî (Hasan b. Yesâr)
4. Ebu Abdullah Hişam b. Hassan el-Ezdi (Hişam b. Hassan)
5. Abdullah b. Bekir el-Bahili (Abdullah b. Bekir b. Habib)
6. Muhammed b. Ebu Davud el-Münadi (Muhammed b. Ubeydullah b. Yezid)
7. Osman b. Ahmed ed-Dekkak (Osman b. Ahmed b. Abdullah b. Yezid)
8. ُُEbu Hüseyin Muhammed b. Hüseyin el-Mettusî (Muhammed b. Hüseyin b. Muhammed Fadl b. Yakub)
Konular:
Aile, Çocuk, erken ölümü
Cennet, Sevkeden İşler, Sözler, Davranışlar
Çocuk, çocuk iken ölenlerin Ahiretteki durumu
Hadis Rivayeti
İnfak, Allah yolunda
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12846, T002343
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ يُونُسَ - هُوَ الْيَمَامِىُّ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا شَدَّادُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ :سَمِعْتُ أَبَا أُمَامَةَ يَقُولُ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : « يَا ابْنَ آدَمَ إِنَّكَ إِنْ تَبْذُلِ الْفَضْلَ خَيْرٌ لَكَ وَإِنْ تُمْسِكْهُ شَرٌّ لَكَ وَلاَ تُلاَمُ عَلَى كَفَافٍ وَابْدَأْ بِمَنْ تَعُولُ وَالْيَدُ الْعُلْيَا خَيْرٌ مِنَ الْيَدِ السُّفْلَى » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَشَدَّادُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ يُكْنَى أَبَا عَمَّارٍ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ömer b. Yunus el-Yemâmî, ona İkrime b. Ammar, ona Şeddâd b. Abdullah, ona da Ebu Ümâme (Sudey b. Aclân) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Ey Adem oğlu! Fazla (malını) sadaka olarak verirsen kendin için hayırlı olanı vermezsen de zararlı olanı yapmış olursun. Yeteri kadarını elinde tutmandan dolayı da kınanmazsın. Sen sadaka vermeye geçimini üstlendiklerinden başla. Veren el alan elden üstündür."
Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: Bu hadis hasen sahihtir. Şeddâd b. Abdullah Ebu Ammar olarak künyelenmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Zühd 32, 4/573
Senetler:
()
Konular:
İnfak, Allah yolunda
İnsan, dünyaya bakışı ve arzuları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18578, T003094
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ ثَوْبَانَ قَالَ لَمَّا نَزَلَتِ ( الَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ ) قَالَ : كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى بَعْضِ أَسْفَارِهِ فَقَالَ بَعْضُ أَصْحَابِهِ أُنْزِلَ فِى الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ مَا أُنْزِلَ . لَوْ عَلِمْنَا أَىُّ الْمَالِ خَيْرٌ فَنَتَّخِذَهُ؟ فَقَالَ « أَفْضَلُهُ لِسَانٌ ذَاكِرٌ وَقَلْبٌ شَاكِرٌ وَزَوْجَةٌ مُؤْمِنَةٌ تُعِينُهُ عَلَى إِيمَانِهِ » . قَالَ: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ . سَأَلْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْمَاعِيلَ فَقُلْتَ لَهُ سَالِمُ بْنُ أَبِى الْجَعْدِ سَمِعَ مِنْ ثَوْبَانَ ؟ فَقَالَ لاَ . فَقُلْتُ لَهُ : مِمَّنْ سَمِعَ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم؟ قَالَ سَمِعَ مِنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ وَأَنَسِ بْنِ مَالِكٍ وَذَكَرَ غَيْرَ وَاحِدٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .
Tercemesi:
Bize Abd b. Humeyd, ona Ubeydullah b. Musa, ona İsrail, ona Mansur, ona Sâlim b. Ebu’l Ca’d, o, Sevban’ın şöyle dediğini rivayet etti: “Altın ve gümüşü yığıp biriktirenler…”(Tevbe, 9/34) ayeti nazil olunca, biz Nebi (sav) ile seferlerinden birisinde beraber idik. Ashabından birisi: Altın ve gümüş hakkında o bilinen buyruklar indirilmiş bulunuyor, keşke biz hangi malın daha hayırlı olduğunu bilsek de onu edinsek, dedi. Bunun üzerine (Rasulullah): “Onun en üstünü zikreden bir dil, şükreden bir kalp ve imanı istikametinde kendisine yardımcı olacak mümine bir zevcedir” buyurdu.
(Tirmizi) dedi ki: Bu, sahih bir hadistir. Ben Muhammed b. İsmail’e (Buhari’ye) sorarak: Sâlim b. Ebu’l-Ca’d, Sevban’dan hadis dinlemiş midir, dedim. O: Hayır dedi. Bunun üzerine ona: Peki, Nebi’nin (sav) ashabı arasından kimlerden dinlemiştir, dedim. O: Câbir b. Abdullah ve Enes b. Mâlik’ten (hadis) dinlemiştir, dedi ve Nebi’nin (sav) ashabından birden çok kimsenin adını zikretti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 9, 5/277
Senetler:
()
Konular:
Amel, salih amel
HAMD VE ŞÜKÜR
İnfak, Allah yolunda
Kulluk, Allah'a karşı minnettarlık (Şükr)
Mal, mal - mülk hırsı
Zekat, vermeyenin hali