125 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Ebu Üsâme, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe'nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) bir adamın geceleyin Kur'an okuduğunu işitmiş ve "Allah ona merhametiyle muamele eylesin! Gerçekten bana şu şu surelerde unuttu(ruldu)ğum şu şu ayetleri hatırlattı." buyurdu.
Açıklama: İnsana özgü olan hallerden unutma ve hatırlayamamanın Hz. Peygamber (sav) için de geçerli olduğu bilinse de bu hadisteki “Bana şu sûreden unuttu(ruldu)ğum şu âyeti hatırlattı” ifadesini mutlak manada unutmak ve hiç hatırlamamak şeklinde anlamak doğru değildir. Zira vahiy ve risâleti ilgilendiren bir durum hakkında Hz. Peygamber’in (sav) unut(turul)ması, nübüvvet müessesine ve risâlet görevine zarar verecektir. Bu sebeple İslam alimleri, söz konusu hadisteki “unutturulma”yı, “nesh” diye yorumlayan alimler, neshin bir çeşit unut(turul)ma olduğunu ve bununla kastedilenin ya ilgili ayetin tilavetinin neshi ya da hükmünün neshi olduğunu ifade etmişlerdir
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ebu Küreyb, o ikisine Ebu Üsâme, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe'nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) bir adamın geceleyin Kur'an okuduğunu işitmiş ve "Allah ona merhametiyle muamele eylesin! Gerçekten bana şu şu surelerde unuttu(ruldu)ğum şu şu ayetleri hatırlattı." buyurdu.
Açıklama: İnsana özgü olan hallerden unutma ve hatırlayamamanın Hz. Peygamber (sav) için de geçerli olduğu bilinse de bu hadisteki “Bana şu sûreden unuttu(ruldu)ğum şu âyeti hatırlattı” ifadesini mutlak manada unutmak ve hiç hatırlamamak şeklinde anlamak doğru değildir. Zira vahiy ve risâleti ilgilendiren bir durum hakkında Hz. Peygamber’in (sav) unut(turul)ması, nübüvvet müessesine ve risâlet görevine zarar verecektir. Bu sebeple İslam alimleri, söz konusu hadisteki “unutturulma”yı, “nesh” diye yorumlayan alimler, neshin bir çeşit unut(turul)ma olduğunu ve bununla kastedilenin ya ilgili ayetin tilavetinin neshi ya da hükmünün neshi olduğunu ifade etmişlerdir.
Bize Ahmed b. Muhammed el-Mervezî, ona Ali b. el-Hüseyin b. Vâkid, ona babası, ona Yezid en-Nahvî, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: "İçinizden biri ölür de geride kadınlar bırakırsa, evden çıkarılmadan eşlerinin bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler!" (Bakara, 240) mealindeki ayeti, Cenâb-ı Hakk'ın miras ayetinde kadınlar için tayin etmiş olduğu dörtte bir ve sekizde bir hisse hükmü ile neshetmiştir. Bir sene beklemesi hükmünü de dört ay on gün ayetiyle (Nisâ, 12) neshetmiştir.
Bize Ahmed b. Muhammed el-Mervezî, ona Musa b. Mesud, ona Şibl, ona İbn Ebu Necih, ona Ata, ona da İbn Abbas (ra) şöyle demiştir: ...Evden çıkarılmaksızın, kadınlar kendi arzularıyla çıkarlarsa, sizin için bir günah yoktur..." (Bakara, 240) mealindeki ayet, kocası ölen bir kadının, iddetini kocasının ailesi yanında geçirmesini emreden ayeti neshetmiştir. Dolayısıyla kocası vefat eden bir kadın istediği yerde iddetini bekler. Hükmü neshedilen ayet de "evden çıkarılmaksızın" mealindeki ayettir. [Ata şunları söyledi: Kadın isterse kocasının vasiyetine dayanarak onun ailesi yanında iddet bekler. İsterse, "kendi arzularıyla çıkarlarsa, sizin için bir günah yoktur" âyeti gereğince kocasının evinden ayrılır, istediği yerde iddetini bekler.] [Yine Atâ devamla dedi ki: Daha sonra miras ayeti indi de süknâ hükmü neshedildi. Artık kadın dilediği yerde iddetini bekler.]