195 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Leys, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Atâ b. Ebu Rabâh, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Cabir b. Abdullah, fetih yılında, Mekke'de Rasulullah'ın (sav) "Şüphesiz Allah (ac) şarap, leş, domuz ve putların satışını haram kıldı" buyurduğunu işitmiştir. Kendisine “Ey Allah'ın Rasulü, leş yağları konusunda ne dersin? Onlarla gemiler boyanıyor, deriler yağlanıyor, insanlar aydınlanıyor” dediler. Rasulullah (sav) da "Hayır, haramdır" buyurdu. Daha sonra Rasulullah (sav) şöyle devam etti "Allah, Yahudileri kahretsin! Allah onlara leşlerin iç yağlarını yasakladığı zaman, onu erittiler sonra satıp parasını yediler."
Bize Abdullah b. Ebu Ziyâd el-Katavâî el-Kûfî, ona Ubeydullah b. Musa, ona Ebu Bişr Ğâlib, ona Eyyûb b. Âiz et-Tâî, ona Kays b. Müslim, ona Târık b. Şihâb, ona da Kâ'b b. Ucre, Hz. Peygamber'in (sav) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ey Kâ'b b. Ucre! Benden sonra iş başına gelecek olan yöneticilere dair seni Allah'a sığındırırım! Onların kapısına gidip yalanlarını onaylayan ve zulümlerine yardımcı olan benden değildir, ben de ondan değilim! O, havuzumda bana kavuşamayacaktır. Onların kapısına giden ya da gitmeyen, yalanlarını onaylamayan ve zulümlerinde onlara yardım etmeyen bendendir, ben de ondanım. O, havuzumda bana kavuşacaktır. Ey Kâ'b b. Ucre! Namaz, güçlü bir delildir. Oruç, sağlam bir kalkandır. Sadaka vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları yok eder. Ey Kâ'b b. Ucre! Haram (malla) beslenip semiren et, sadece ateşe girmeye layıktır! " [Ebu İsa şöyle demiştir: Bu, bu tarikten hasen-garîb bir hadistir. Onu sadece Ubeydullah b. Musa'nın rivayeti ile bilmekteyiz. Eyyûb b. Âiz et-Tâî, zayıf sayılmıştır. Bildirildiğine göre o, ircâ inancını benimsemiştir. Muhammed'e bu hadis hakkında sordum. O da sadece Ubeydullah b. Musa'nın hadisi olarak bildi ve gerçekten garib buldu (isteğrabehu).]
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ
Bize Abdulcebbâr b. Alâ b. Abdulcebbâr, ona Süfyân, ona Zührî, ona Urve, ona da Hakîm b. Hizâm şöyle rivayet etmiştir: Ben Rasulullah’dan (sav), (dünyalık bir şey) istedim, o da bana verdi, sonra tekrar istedim, yine verdi, sonra tekrar istedim, yine verdi. Ardından Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ey Hakîm! Kesinlikle bu mal çekici ve tatlıdır. Kim onu, gönül hoşluğuyla alırsa kendisi için malı bereketlenir. Kim de ihtirasla alırsa malı bereketlenmez. Böylesi yiyip de doymayan kimse gibidir. Veren el, alandan hayırlıdır.
Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim?