86 Kayıt Bulundu.
Bize Abbad b. Musa, ona İsmail b. Cafer, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona da Alkame ve el-Esved'in haber verdiğine göre; "İbn Mesud'a bir adam geldi ve ben mufassal sureleri bir rekâtta okurum dedi. Bunun üzerine Îbn Mesud şunları söyledi: Şiir geveler gibi, tohum saçar gibi mi okuyorsun? Hz. Peygamber bir rekâtta birbirine benzeyen iki sure okurdu: Rahman ve Necm surelerini bir rekâtta; İkterabet (Kamer) ve Hakka'yı bir rekâtta; Tûr ve Zâriyât'ı bir rekâtta, Vâkıa ve Nûn'u bir rekâtta; Seele Sâilun (Meâric) ve Nâziât'ı bir rekâtta; Mutaffifîn ve Abese’yi bir rekâtta, Müddessir ve Müzzemmil’i bir rekâtta; Hel etâ (İnsan) ve Kıyâmet'i bir rekâtta; Amme ve Mürselât’ı bir rekâtta, Duhân ve Küvviret’i bir rekâtta okurdu." [Ebû Davud; Bu, İbn Mesud'un telifidir, dedi.]
Bize Sadaka, ona Yahya, ona Sufyân, ona Süleyman, ona İbrahim, ona Abîde, ona da Abdullah -Yahya der ki: Bu hadisin bir kısmını bana Amr b. Mürre rivayet etmiştir- Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana "Kur'an oku bana" buyurdu. Ben “Kur'ân Size indirildiği hâlde, ben mi size okuyayım?” dedim. Rasulullah (sav) "Kur'an'ı benden başkasından dinlemeyi seviyorum" dedi. Bunun üzerine ben Nisâ Suresini okudum ve "Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak!"(Nisâ, 41) ayetine geldiğimde, Peygamber (sav) bana "yeter dur" buyurdu. Bir de gördüm ki Hz. Peygamber'in iki gözünden yaşlar süzülüyor.
Bize Hennâd, ona Ebu’l-Ahvas, ona el-A’meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona Abdullah şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana, kendisi minber üzerinde iken kendisine Kur’ân okumamı emir buyurdu. Ben de ona Nisa suresinden okumaya başladım. Nihayet "Her ümmetten (peygamberlerini) birer şahit getirip, bunlara karşı da seni şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur!" (Nisa, 41) ayetine gelince, Rasulullah (sav) eliyle bana işaret etti. Ona baktığımda gözlerinden yaş akmakta olduğunu gördüm. Ebu İsa (Tirmizi) der ki: Ebu’l-Ahvas bu hadisi A’meş'ten, o İbrahim'den, o Alkame'den, o da Abdullah’tan bu şekilde rivayet etmiştir. Ancak gerçekte rivayet İbrahim'in Abîde'den, onun da Abdullah'tan rivayeti şeklindedir.
Bize Abdurrahman b. Bişr (el-Abdî), ona Süfyan (b. Uyeyne el-Hilâlî), ona Amr (b. Dinar el-Cümahî), ona da (Abdullah) b. Ebu Müleyke (el-Kureşî) rivayet etmiş ve şöyle demiştir: "Ümmü Ebân bt. Osman'ın cenazesindeydik." Devamla (Abdullah) b. Ebu Müleyke ilgili hadisi aktarmış; ancak Eyyûb ve İbn Cüreyc'in yaptıkları gibi hadisi Hz. Ömer üzerinden Hz. Peygamber'e (sav) dayandırmamıştır. Eyyûb ve İbn Cüreyc'in rivayet ettikleri hadis, Amr'ın (b. Dinar el-Cümahî) rivayet ettiği hadisten daha tamdır.
Bize Abbad b. Musa, ona İsmail b. Cafer, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona da Alkame ve el-Esved'in haber verdiğine göre; "İbn Mesud'a bir adam geldi ve ben mufassal sureleri bir rekâtta okurum dedi. Bunun üzerine Îbn Mesud şunları söyledi: Şiir geveler gibi, tohum saçar gibi mi okuyorsun? Hz. Peygamber bir rekâtta birbirine benzeyen iki sure okurdu: Rahman ve Necm surelerini bir rekâtta; İkterabet (Kamer) ve Hakka'yı bir rekâtta; Tûr ve Zâriyât'ı bir rekâtta, Vâkıa ve Nûn'u bir rekâtta; Seele Sâilun (Meâric) ve Nâziât'ı bir rekâtta; Mutaffifîn ve Abese’yi bir rekâtta, Müddessir ve Müzzemmil’i bir rekâtta; Hel etâ (İnsan) ve Kıyâmet'i bir rekâtta; Amme ve Mürselât’ı bir rekâtta, Duhân ve Küvviret’i bir rekâtta okurdu." [Ebû Davud; Bu, İbn Mesud'un telifidir, dedi.]
Bize Sadaka, ona Yahya, ona Sufyân, ona Süleyman, ona İbrahim, ona Abîde, ona da Abdullah -Yahya der ki: Bu hadisin bir kısmını bana Amr b. Mürre rivayet etmiştir- Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bana "Kur'an oku bana" buyurdu. Ben “Kur'ân Size indirildiği hâlde, ben mi size okuyayım?” dedim. Rasulullah (sav) "Kur'an'ı benden başkasından dinlemeyi seviyorum" dedi. Bunun üzerine ben Nisâ Suresini okudum ve "Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak!"(Nisâ, 41) ayetine geldiğimde, Peygamber (sav) bana "yeter dur" buyurdu. Bir de gördüm ki Hz. Peygamber'in iki gözünden yaşlar süzülüyor.