Giriş

Bize Muhammed b. Abdullah el-Hafız ile Yahya b. İbrahim b. Muhammed b. Yahya, Ahmed b. el-Hasan ve Muhammed b. Abdurrahman b. Muhammed b. Mahbûr ed-Dehhân rivâyet ettiler. Onlar dediler ki: Bize Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem, ona da İbn Vehb rivâyet etti. (T) Yine dediler ki: Bize Ebû'l-Abbas, ona Bahr b. Nasr şöyle rivâyet etti: İbn Vehb'e (kitaptan) okundu: Sana Malik b. Enes, ona el-Alâ b. Abdurrahman, ona babası, ona da Ebu Hureyre (ra) Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu haber verdi: "Cenâb-ı Hakk'ın hataları sildiği ve dereceleri yükselttiği amelin hangisi olduğunu size haber vereyim mi? Zorluklara rağmen abdest suyunu uzuvlara tam olarak ulaştırmak, Camiye giderken çok adım atmak, bir namazı kıldıktan sonra diğer namazı beklemek. İşte ribât budur! İşte ribât budur! İşte ribât budur!"


Açıklama: Ribât, sınır boylarında nöbet beklemektir. Burada Hz. Peygamber bir benzetme yaparak kılınan namazdan sonra diğer namazı beklemeye de ribât adını vermektedir.

    Öneri Formu
137110 BS000387 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, I, 132

Bize Muhammed b. Yahya en-Nisâbûrî, ona Ebû'l-Velîd Hişâm b. Abdülmelîk, ona Hammâd, ona Âsım, ona Zirr b. Hubeyş, ona da Abdullâh b. Mes'ûd (ra) şöyle rivâyet etmiştir: "- Ey Allah'ın rasûlü, Ümmetinden görmediğin kimseleri (kıyamette) nasıl tanıyacaksın?" diye soruldu. "- Abdest azalarının oarlaklığı ile; onların abdest azaları parlak olacaktır" buyurdu. izleri ile gurr, muhaccel ve bulkturlar." Ebû'l-Hasan el-Kattân, bize Ebû Hâtim, ona da Ebû'l-Velîd rivayet etti diyerek bu hadîsin benzerini zikretti.


    Öneri Formu
8717 İM000284 İbn Mâce, Tahâret, 6

Bize Abdussamed, ona Hammâd, ona Asım, ona Zirr, ona da İbn Mes'ûd (ra) şöyle rivâyet etti: "Rasûlullah'a (sav), 'Ümmetinden seni görmeyeni (kıyamette) nasıl tanırsın?' denildi. Rasûlullah (sav), 'Onlar abdest izlerinden dolayı uzuvları parlak olan kişilerdir' buyurdu.


    Öneri Formu
35845 HM003820 İbn Hanbel, I, 403

Bize Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Zekeriya b. Ebî İshak ve Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan, onlara Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Bahr b. Nasr el-Havlânî şöyle dedi: Abdullah b. Vehb'e, sana Malik b. Enes, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, ona da Abdullah es-Sunâbehî'nin haber verdiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu, diye okundu: "Kul abdest aldığında ağzını çalkaladığı zaman ağzı ile işlediği hataları dökülür. Burnunu temizlediği zaman hataları burnundan dökülür. Yüzünü yıkadığında da hataları yüzünden dökülür, hatta göz kapaklarının altına varıncaya kadar hataları dökülür. Kollarını yıkadığı zaman, el tırnaklarının altına varıncaya kadar hataları kollarından dökülür. Başını mesh ettiğinde, kulaklarına varıncaya kadar hataları dökülür. Ayaklarını yıkadığı zaman da ayak tırnaklarının altına varıncaya kadar hataları ayaklarından dökülür. Sonra onun camiye gitmesi ve namaz kılması fazladan sevap olur." [Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, ona Yahya b. Maîn, ona Atâ b. Yesâr, ona sahabî Abdullah es-Sunâbehî (ra) rivâyet etti. Sunâbehî'nin künyesi Ebû Abdullah'tır ve Ebû Bekir Abdullah b. Useyle'nin ashabıdır. Kays b. Ebî Hâzim'in ashâbı olan Sunâbehî de vardır, ona Sunâbeh el-A'ser denilir. Yahya b. Maînh böyle dedi. Buhârî'nin iddiasına göre Malik b. Enes bu zatta hata etmiştir. O, Ebû Abdullah Abdurrahman b. Usey6le es-Sunâbehî'dir ve Hz. Peygamber'den (sav) hadis duymamıştır. Dolayısıyla bu hadis mürseldir. Abdurrahman, Hz. Ebû Bekir'den (ra) rivâyet eden kişidir. es-Sunâbeh b. el-A'ser ise Rasûlullah'ın (sav) ashâbıdır. İmam Ahmed dedi ki: Buhârî bu hadîsi Mâlik b. Enes'in rivâyeti olarak bu şekilde Tarih'inde tahric etti ve dedi ki: Bu rivâyete İbn Ebî Meryem, ona İbn Gassân, ona da Zeyd mütabaat etti. Bunu İshak b. İsa b. et-Tabbâ' da Malik'ten rivâyet etti ve dedi ki: Malik bunu es-Sunâbehî Ebû Abdullah'dan rivâyet etti ve bu konunun söylediği gibi olduğuna onun zikrettiği sözleri delil saydı.]


    Öneri Formu
137107 BS000384 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, I, 131

Bize Ebû'l-Hüseyin b. Bişrân, ona Ebû Cafer Muhammed b. Amr er-Rezzâz, ona Muhammed b. Ubeydullah, ona Muhammed b. Ubeyd et-Tanâfisî ve Ebû Bedr Şucâ' b. el-Velîd, onlara Süleyman b. Mihrân el-A'meş, ona Salim b. Ebî'l-Ca'd, ona da Sevbân (ra) Rasûlullah'tan (sav) rivâyet etti: "Dosdoğru olunuz! Ancak bunu tam olarak başaramazsınız! Biliniz ki sizin en faziletli -Ebû Bedr, en hayırlı dedi- ameliniz namazdır. Abdesti de, ancak (kâmil) mü’min muhafaza eder."


    Öneri Formu
137108 BS000385 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, I, 132

Bize Muhammed b. Yahya en-Nisâbûrî, ona Ebû'l-Velîd Hişâm b. Abdülmelîk, ona Hammâd, ona Âsım, ona Zirr b. Hubeyş, ona da Abdullâh b. Mes'ûd (ra) şöyle rivâyet etmiştir: "- Ey Allah'ın rasûlü, Ümmetinden görmediğin kimseleri (kıyamette) nasıl tanıyacaksın?" diye soruldu. "- Abdest azalarının oarlaklığı ile; onların abdest azaları parlak olacaktır" buyurdu. izleri ile gurr, muhaccel ve bulkturlar." Ebû'l-Hasan el-Kattân, bize Ebû Hâtim, ona da Ebû'l-Velîd rivayet etti diyerek bu hadîsin benzerini zikretti.


    Öneri Formu
288701 İM000284-2 İbn Mâce, Tahâret, 6

Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Zekeriya Yahya b. İbrahim ile Ebû Bekir b. el-Hasan, onlara Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem, ona da İbn Vehb rivâyet etti. Onlar dediler ki: Bize Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Bahr b. Nasr rivâyet ederek dedi ki: Abdullah b. Vehb'e (kitaptan) okundu: Sana Amr b. el-Hâris, ona el-Hakem b. Abdullah el-Kuraşî, ona Nafi b. Cübeyr ile Abdullah b. Ebî Seleme, onlara Muâz b. Abduyrrahman, ona Hz. Osman'ın (ra) azatlısı Humrân, ona da Osman b. Affân (ra) Rasûlşullah'ın (sav) şöyle söylediğini bizzat işittiğini rivâyet etti: "Namaz için abdest alan biri suyu uzuvlara tam olarak ulaştırır, sonra farz namazı kılmak için camiye gider, insanlarla birlikte veya cemâatle yahut camide kendi başına namazını kılarsa günahları bağışlanır." [Bu rivâyeti Müslim b. el-Haccâc, Ebû't-Tahir ve başka biri vasıtasıyla İbn Vehb'den naklen Sahih'inde rivâyet etmiştir.]


    Öneri Formu
137109 BS000386 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, I, 132

Bize Muhammed b. Yusuf, ona Sufyân, ona Mansûr ve el-A'meş, onlara Salim b. Ebî'l-Ca'd, ona da Allah Rasulü'nün (sav) azatlısı Sevbân (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Dosdoğru olunuz. (Eğer dosdoğru olursanız, elde edeceğiniz sevapları) sayamazsınız. Biliniz ki yaptığınız işlerin en hayırlısı namazdır." [Diğer râvî şöyle rivayet etti: "Hiç şüphesiz namaz en hayırlı işlerinizdendir. (Her türlü zorluğa rağmen) Abdeste (şartlarına ve adabına riayet ederek) ancak mümin olan devam eder."]


Açıklama: لَنْ تُحْصُوا ifadesi üç şekilde yorumlanmıştır: 1- İstikamet üzere olursanız bununla elde edeceğiniz sevapları sayamazsınız. 2- Ne kadar çaba sarf etseniz de kendi gücünüzle tam olarak istikameti elde edemezsiniz. 3- Sizden kul olarak beklenilen ve istikamete sevk edecek davranışları bi-hakkın yerine getirmeniz (hepsini kavramanız) zordur.

    Öneri Formu
38766 DM000681 Darimi, Taharet, 2

Bize Yezîd, ona Hammâd b. Seleme, ona Asım, ona da Abdullah şöyle rivâyet etti: "Rasûlullah'a (sav), 'Ümmetinden görmediğin kişileri kıyamet günü nasıl tanıyacaksın?' diye soruldu. 'Onlar, abdest izlerinin parlaklığından sakar ve sekili atlar gibidirler' buyurdu."


Açıklama: mütabileriyle sahihtir.

    Öneri Formu
40123 HM004317 İbn Hanbel, I, 452

Bize Bağdat'ta Mescid-i Harbiye Ebû'l-Kasım Abdurrahman b. Ubeydullah b. Abdullah el-Hurakî el-Harbî haber verdi. Ona da Ebû Bekir Muhammed b. Abdullah eş-Şâfiî, ona İshak b. el-Hasan, ona Ebû Nuaym, ona da Ebû'l-Umeys şöyle rivâyet etti: Ali b. el-Akmer'in Ebû'l-Ahvas'tan rivâyet etmiş olduğu Abdullah b. Mes'ûd'un (ra) şu sözünü işittim: “Yarın Allah’a müslüman olarak kavuşmak isteyen, şu beş vakit namazı ezan okunan yerlerde kılsın! Çünkü Yüce Allah, Peygtamberinize (sav) hidâyet yollarını (sünen-i hüdâ) göstermiştir; şüphesiz namazların bu şekilde kılınması da hidâyet yollarındandır. Eğer cemâati terk edip namazı evinde kılan gibi siz de namazlarınızı evlerinizde kılarsanız, şüphesiz Peygamber’inizin sünnetini terk etmiş olursunuz. Peygamber’inizin sünnetini terk ettiğinizde de hiç şüphesiz sapıtırsınız. Güzelce abdestini alıp sonra şu câmilerden birine giden hiç bir insan yoktur ki, Allah onun attığı her adıma bir sevap yazmasın, bir derecesini yükseltmiş ve bir günahını da silmiş olmasın! Vallahi biz, münâfık olduğu açıkça bilinenlerden başka hiç kimsenin cemâatten geri kaldığını görmedik. Vallahi iki kişinin yardımıyla cemâate getirilip safa dahil edilen kişiler vardı.” Bunu Müslim Sahîh'inde Ebû Bekir b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Ebû Nuaym el-Fadl b. Dükeyn'den tahric etti.


Açıklama: Bağlayıcılığı itibariyle sünnet, genelde ikiye ayrılır. Birine Sünen-i Hüdâ, diğerine de Sünen-i Zevâid denir. Bizim “Hidâyet yolları” diye tercüme ettiğimiz “Sünen-i Hüdâ”; Hz. Peygamber tarafından emredilen ve terk edilmesi meşrû olmayan cemâat, ezân gibi sünnetlerdir. Bunlar, farz ve vâcib olmamakla birlikte dinin kemâl vasıflarındandır. Sünen-i Zevâid ise; Hz. Peygamber’in bir insan olarak yaptıkları, oturup kalkmak, yemek-içmek gibi mûtad davranışlarıdır. Bunlar, uyulması dinen zorunlu olmayan şeylerdir.

    Öneri Formu
141786 BS005015 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, III, 84