166 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Yahya en-Nisâbûrî, ona Ebû'l-Velîd Hişâm b. Abdülmelîk, ona Hammâd, ona Âsım, ona Zirr b. Hubeyş, ona da Abdullâh b. Mes'ûd (ra) şöyle rivâyet etmiştir: "- Ey Allah'ın rasûlü, Ümmetinden görmediğin kimseleri (kıyamette) nasıl tanıyacaksın?" diye soruldu. "- Abdest azalarının oarlaklığı ile; onların abdest azaları parlak olacaktır" buyurdu. izleri ile gurr, muhaccel ve bulkturlar." Ebû'l-Hasan el-Kattân, bize Ebû Hâtim, ona da Ebû'l-Velîd rivayet etti diyerek bu hadîsin benzerini zikretti.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Zekeriya b. Ebî İshak ve Ebû Bekir Ahmed b. el-Hasan, onlara Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Bahr b. Nasr el-Havlânî şöyle dedi: Abdullah b. Vehb'e, sana Malik b. Enes, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesâr, ona da Abdullah es-Sunâbehî'nin haber verdiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu, diye okundu: "Kul abdest aldığında ağzını çalkaladığı zaman ağzı ile işlediği hataları dökülür. Burnunu temizlediği zaman hataları burnundan dökülür. Yüzünü yıkadığında da hataları yüzünden dökülür, hatta göz kapaklarının altına varıncaya kadar hataları dökülür. Kollarını yıkadığı zaman, el tırnaklarının altına varıncaya kadar hataları kollarından dökülür. Başını mesh ettiğinde, kulaklarına varıncaya kadar hataları dökülür. Ayaklarını yıkadığı zaman da ayak tırnaklarının altına varıncaya kadar hataları ayaklarından dökülür. Sonra onun camiye gitmesi ve namaz kılması fazladan sevap olur." [Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Abbas b. Muhammed ed-Dûrî, ona Yahya b. Maîn, ona Atâ b. Yesâr, ona sahabî Abdullah es-Sunâbehî (ra) rivâyet etti. Sunâbehî'nin künyesi Ebû Abdullah'tır ve Ebû Bekir Abdullah b. Useyle'nin ashabıdır. Kays b. Ebî Hâzim'in ashâbı olan Sunâbehî de vardır, ona Sunâbeh el-A'ser denilir. Yahya b. Maînh böyle dedi. Buhârî'nin iddiasına göre Malik b. Enes bu zatta hata etmiştir. O, Ebû Abdullah Abdurrahman b. Usey6le es-Sunâbehî'dir ve Hz. Peygamber'den (sav) hadis duymamıştır. Dolayısıyla bu hadis mürseldir. Abdurrahman, Hz. Ebû Bekir'den (ra) rivâyet eden kişidir. es-Sunâbeh b. el-A'ser ise Rasûlullah'ın (sav) ashâbıdır. İmam Ahmed dedi ki: Buhârî bu hadîsi Mâlik b. Enes'in rivâyeti olarak bu şekilde Tarih'inde tahric etti ve dedi ki: Bu rivâyete İbn Ebî Meryem, ona İbn Gassân, ona da Zeyd mütabaat etti. Bunu İshak b. İsa b. et-Tabbâ' da Malik'ten rivâyet etti ve dedi ki: Malik bunu es-Sunâbehî Ebû Abdullah'dan rivâyet etti ve bu konunun söylediği gibi olduğuna onun zikrettiği sözleri delil saydı.]
Bize Ubeyd b. Ye'îş ve Muhammed b. el-Alâ el-Hemdânî, o ikisine Ebu Üsame, ona Ebu Hayyan; (T) Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr -buradaki lafız ona aittir-, ona babası, ona Ebu Hayyan et-Teymî Yahya b. Said, ona Ebu Zür'a, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir. Rasulullah (sav) bir sabah namazı vaktinde Bilal'e; "ey Bilal! Bana İslam'da yaptığın ve sana en çok ümit veren işin ne olduğunu söyle; çünkü bu gece rüyamda cennette önümde senin ayakkabılarının sesini duydum" dedi. Bilal şöyle cevap verdi: Bana fayda getireceğine dair en fazla ümitvar olduğum amelim şudur: Ben gece olsun gündüz olsun güzelce abdest aldığım her zaman mutlaka bu abdestle Allah'ın bana takdir ettiği kadar namaz kılarım.
Bize Abdussamed, ona Hammâd, ona Asım, ona Zirr, ona da İbn Mes'ûd (ra) şöyle rivâyet etti: "Rasûlullah'a (sav), 'Ümmetinden seni görmeyeni (kıyamette) nasıl tanırsın?' denildi. Rasûlullah (sav), 'Onlar abdest izlerinden dolayı uzuvları parlak olan kişilerdir' buyurdu.
Bize Ebû'l-Hüseyin b. Bişrân, ona Ebû Cafer Muhammed b. Amr er-Rezzâz, ona Muhammed b. Ubeydullah, ona Muhammed b. Ubeyd et-Tanâfisî ve Ebû Bedr Şucâ' b. el-Velîd, onlara Süleyman b. Mihrân el-A'meş, ona Salim b. Ebî'l-Ca'd, ona da Sevbân (ra) Rasûlullah'tan (sav) rivâyet etti: "Dosdoğru olunuz! Ancak bunu tam olarak başaramazsınız! Biliniz ki sizin en faziletli -Ebû Bedr, en hayırlı dedi- ameliniz namazdır. Abdesti de, ancak (kâmil) mü’min muhafaza eder."
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Zekeriya Yahya b. İbrahim ile Ebû Bekir b. el-Hasan, onlara Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Abdullah b. Abdülhakem, ona da İbn Vehb rivâyet etti. Onlar dediler ki: Bize Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Bahr b. Nasr rivâyet ederek dedi ki: Abdullah b. Vehb'e (kitaptan) okundu: Sana Amr b. el-Hâris, ona el-Hakem b. Abdullah el-Kuraşî, ona Nafi b. Cübeyr ile Abdullah b. Ebî Seleme, onlara Muâz b. Abduyrrahman, ona Hz. Osman'ın (ra) azatlısı Humrân, ona da Osman b. Affân (ra) Rasûlşullah'ın (sav) şöyle söylediğini bizzat işittiğini rivâyet etti: "Namaz için abdest alan biri suyu uzuvlara tam olarak ulaştırır, sonra farz namazı kılmak için camiye gider, insanlarla birlikte veya cemâatle yahut camide kendi başına namazını kılarsa günahları bağışlanır." [Bu rivâyeti Müslim b. el-Haccâc, Ebû't-Tahir ve başka biri vasıtasıyla İbn Vehb'den naklen Sahih'inde rivâyet etmiştir.]
Bize Muhammed b. Yahya en-Nisâbûrî, ona Ebû'l-Velîd Hişâm b. Abdülmelîk, ona Hammâd, ona Âsım, ona Zirr b. Hubeyş, ona da Abdullâh b. Mes'ûd (ra) şöyle rivâyet etmiştir: "- Ey Allah'ın rasûlü, Ümmetinden görmediğin kimseleri (kıyamette) nasıl tanıyacaksın?" diye soruldu. "- Abdest azalarının oarlaklığı ile; onların abdest azaları parlak olacaktır" buyurdu. izleri ile gurr, muhaccel ve bulkturlar." Ebû'l-Hasan el-Kattân, bize Ebû Hâtim, ona da Ebû'l-Velîd rivayet etti diyerek bu hadîsin benzerini zikretti.
Bize Yezîd, ona Hammâd b. Seleme, ona Asım, ona da Abdullah şöyle rivâyet etti: "Rasûlullah'a (sav), 'Ümmetinden görmediğin kişileri kıyamet günü nasıl tanıyacaksın?' diye soruldu. 'Onlar, abdest izlerinin parlaklığından sakar ve sekili atlar gibidirler' buyurdu."
Açıklama: mütabileriyle sahihtir.
Bize Bağdat'ta Mescid-i Harbiye Ebû'l-Kasım Abdurrahman b. Ubeydullah b. Abdullah el-Hurakî el-Harbî haber verdi. Ona da Ebû Bekir Muhammed b. Abdullah eş-Şâfiî, ona İshak b. el-Hasan, ona Ebû Nuaym, ona da Ebû'l-Umeys şöyle rivâyet etti: Ali b. el-Akmer'in Ebû'l-Ahvas'tan rivâyet etmiş olduğu Abdullah b. Mes'ûd'un (ra) şu sözünü işittim: “Yarın Allah’a müslüman olarak kavuşmak isteyen, şu beş vakit namazı ezan okunan yerlerde kılsın! Çünkü Yüce Allah, Peygtamberinize (sav) hidâyet yollarını (sünen-i hüdâ) göstermiştir; şüphesiz namazların bu şekilde kılınması da hidâyet yollarındandır. Eğer cemâati terk edip namazı evinde kılan gibi siz de namazlarınızı evlerinizde kılarsanız, şüphesiz Peygamber’inizin sünnetini terk etmiş olursunuz. Peygamber’inizin sünnetini terk ettiğinizde de hiç şüphesiz sapıtırsınız. Güzelce abdestini alıp sonra şu câmilerden birine giden hiç bir insan yoktur ki, Allah onun attığı her adıma bir sevap yazmasın, bir derecesini yükseltmiş ve bir günahını da silmiş olmasın! Vallahi biz, münâfık olduğu açıkça bilinenlerden başka hiç kimsenin cemâatten geri kaldığını görmedik. Vallahi iki kişinin yardımıyla cemâate getirilip safa dahil edilen kişiler vardı.” Bunu Müslim Sahîh'inde Ebû Bekir b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Ebû Nuaym el-Fadl b. Dükeyn'den tahric etti.
Açıklama: Bağlayıcılığı itibariyle sünnet, genelde ikiye ayrılır. Birine Sünen-i Hüdâ, diğerine de Sünen-i Zevâid denir. Bizim “Hidâyet yolları” diye tercüme ettiğimiz “Sünen-i Hüdâ”; Hz. Peygamber tarafından emredilen ve terk edilmesi meşrû olmayan cemâat, ezân gibi sünnetlerdir. Bunlar, farz ve vâcib olmamakla birlikte dinin kemâl vasıflarındandır. Sünen-i Zevâid ise; Hz. Peygamber’in bir insan olarak yaptıkları, oturup kalkmak, yemek-içmek gibi mûtad davranışlarıdır. Bunlar, uyulması dinen zorunlu olmayan şeylerdir.
Bize Ebu Küreyb ile Vasıl b. Abdula'la -hadisin lafzı Vasıl'a aittir-, onlara İbn Fudayl, ona Ebu Malik el-Eşca'i, ona Ebu Hazim, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ümmetim Kevser havuzunun başında benim yanıma gelecek. Başkasının develerini kendi devesinden uzaklaştıran adam gibi ben de bazı insanları havuzdan uzaklaştıracağım." Bunun üzerine sahabe; ey Allah'ın Peygamberi! O zaman sen bizi tanıyacak mısın? diye sordu. Rasulullah (sav) da "evet. Sizin, sizden başka kimsede bulunmayan bir simanız olacak, o gün siz benim yanıma abdest izlerinden dolayı yüzünüz ve ayaklarınız parlayarak geleceksiniz. Ancak içinizden bir gurup insan benden alıkonulacak ve bana erişemeyecek. O zaman Ben; ya Rabbi onlar benim ashabımdan olan insanlardır diyeceğim. Hemen bir melek bana; 'Senden sonra onların neler yaptıklarını biliyor musun?' şeklinde cevap verecek."