73 Kayıt Bulundu.
Bana Mâlik, ona Süheyl b. Ebî Sâlih, ona babası, ona da Ebû Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki Allah sizin için üç şeye razı olur, fakat üç şeye de kızar. Sadece O’na kulluk yapıp kendisine hiç bir şeyi ortak koşmamanıza, hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılmanıza ve başınıza yönetici olarak verdiği kişilere samimiyetle nasihat etmenize razı olur. Dedikodu etmenize, savurganlık yapmanıza ve çok soru sormanıza da kızar."
Açıklama: Hz. Peygamber hayatta iken çok soru sorulması çeşitli âyet ve hadislerle yasaklanmıştır. Çünkü soruların sınırı yoktur. Hatta bazen gerçekleri çarpıtmak ve zihinleri bulandırmak amacıyla sorular sorulur. Fakat daha önemlisi vahiy gelirken ve Peygamber henüz hayatta iken çok ve gereksiz sorular sorulmasının başka bir sakıncası daha vardır. O da hakkında hüküm verilmemiş, dolayısıyla bir sınırlama konulmamış olan bir konuda soru sorulması ve zorunlu olarak verilen cevapta insanlara sınırlama getirilmesidir. Yasak olmayan bir davranışın yasaklanmasına sebep olmaktır. İnsanların rahat ve geniş bir alanda hareket imkânı varken bu alanı daraltmaktır. Bakara sûresindeki kesilmesi emredilen sığır hadisesi, bunun en canlı örneğidir. Sıradan bir ineği kesmeleri ile maksat hasıl olacakken sorulan ısrarlı sorular bu genişliği daraltılmış ve insanlar neredeyse istenilen nitelikte bir ineği bulamayacak hale gelmişlerdi. Bu yönüyle bakıldığında çok soru sorma yasağı, vahyin devam ettiği zaman ile sınırlıdır ve tamamen insanların hayatını kolaylaştırmak, daha geniş bir hareket alanı kazandırmak amacına matuftur. Ancak gerçekleri çarpıtmak ve insanların zihinlerini bulandırmak amacıyla ortaya atılan sorular, her dönemde kaçınılması gereken bir hâldir.
Bize Ali b. Hücr, ona Muhammed b. Hamîr el-Himsî, ona İbrahim b. Ebu Able, ona Velid b. Abdurrahman el-Cureşî, ona Cübeyr b. Nüfeyr, ona d Avf b. Malik'ten şöyle demiştir: "Bir gün Rasulullah (sav) ile birlikte otururken, gökyüzüne baktı, sonra 'Bu ilmin kaldırılma vaktidir' buyurdu. Ensar'dan Ziyad b. Lebîd isimli biri 'Ey Allah'ın Rasulü! Kur'an yanımızdayken, onu çocuklarımıza ve kadınlarımıza öğretip dururken, ilim nasıl kaldırılır?' dedi. Peygamber (sav) 'Ben seni Medine halkının en fakihlerinden (derin anlayışlılarından) zannederdim' buyurdu sonra da Ehl-i kitab'ın, yanlarında, Allah'ın Kitaplarından ikisi olduğu halde sapıttıklarından bahsetti. Cübeyr b. Nüfeyr, namazgahda Şeddad b. Evs ile karşılaştı ve bu hadisi Avf'dan aldığını nakletti. Şeddad b. Evs de 'Avf doğru söylemiş. İlmin kaldırılması nedir, sen bilir misin?' dedi. Cübeyr 'Hayır, bilmiyorum' dedi. Şeddâd 'ilmin kaldırılması ilim sahiplerinin kaybolmasıdır. Peki hangi ilim önce kaldırılacak, bilir misin?' diye sordu. 'Hayır, bilmiyorum' deyince 'Önce Hușû (kalpteki derin saygı ve Allah’a yöneliş) kaldırılacak. Öyle ki neredeyse hușû sahibi kimseyi görmez olursun' dedi."
Açıklama: Hadisin isnadı kavidir.
Bize Yahya b. Hakim ve Muhammed b. Abdullah b. Yezid, onlara Süfyân, ona ez-Zührî, ona Sâlim, ona da babası (İbn Ömer), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İki şey dışında hasede yer yoktur: Allah'ın kendisine Kur'ân ilmini bahşedip onunla gece ve gündüz vakitlerini ihya eden ve Cenâb-ı Hakk'ın kendisine mal verip onu gece ve gündüz vakitlerinde infak eden kimse."