195 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. İshak el-Müseyyebi, ona Enes b. İyaz Ebu Damra, ona Musa b. Ukbe, ona Nafi', ona da Abdullah b. Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bir zamanlar üç arkadaş yolda giderlerken şiddetli bir yağmura yakalanmışlar ve bu yüzden dağdaki bir mağaraya sığınmışlar. Dağdan kopan büyük kaya gelip mağaranın önünde durmuş ve kapıyı kapatmış. Bunun üzerine birbirlerine, Allah için yaptığınız salih amelleri bir düşünün. Onların hürmetine Allah'a dua edin, belki Allah sizi buradan kurtarır demişler. İçlerinden biri hemen şöyle demiş: Allah'ım! Benim çok yaşlı anne-babam, karım ve küçük çocuklarım vardı. Ben de onlar için çobanlık yapardım. Hayvanlarımı getirince sütlerini sağar, çocuklarımdan önce anne babama verirdim. Bir gün ormanda yolumu kaybettim, gece vaktine kadar eve gidemedim. Eve geldiğimde anne babamın uyuduğunu gördüm. Daha Önce yaptığım gibi onlar için hemen süt sağdım ve sütü alıp yanlarına vardım. O sırada çocuklarım da süt içmek için ayaklarımın arasında dolanıyorlardı. Ben bir yandan anne babamı uyandırmaya kıyamıyor, diğer yandan onlardan önce çocuklarıma yedirmeyi de istemiyor, ayakta bekliyordum. Bu hâl tan yeri ağarıncaya kadar devam etti. Allah'ım! Eğer bunu senin rızan için yaptığımı biliyorsan bizim için bu kayayı biraz aç da gökyüzünü görelim. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak kayayı biraz aralamış ve onlar da bu aralıktan gökyüzünü görmüşler. Sonra diğeri şöyle demiş: Allah'ım! Benim amcamın bir kızı vardı. Onu, erkeklerin kadınları sevebileceği en kuvvetli bir duygu ile severdim. Onunla birlikte olmak istedim ama kabul etmedi; yüz dinar getirmeden razı olmayacağını söyledi. Çalışıp çabaladım ve yüz dinar toplayıp ona getirdim. Tam onunla birlikte olacakken bana; Allah'tan kork ey Allah'ın kulu! Haksız yere mührü bozma dedi. Ben de hemen bu işi yapmaktan vazgeçip oradan kalktım. Allah'ım! Eğer bunu senin rızan için yaptıysam bu kayayı biraz daha aç! Bunun üzerine Allah kayayı biraz daha açmış. Sonra diğeri şöyle dua etmiş: Allah'ım! Bir ölçek pirinç karşılığında bir işçi tutmuştum. Adam işini bitirdiği zaman, bana hakkımı ver dedi. Ben de ona bir ölçek pirinci verdim ama o almadan gitti. Sonra bu pirinci ektim ve çok mahsul elde ettim; onun kazancıyla, çobanlarıyla birlikte bir inek sürüsü aldım. Sonra o adam tekrar bana geldi ve Allah'tan kork, hakkımı yeme dedi. Ben de ona, şu inek sürüsünü ve çobanlarını al dedim. Adam şaşırıp, Allah'tan kork! Benimle alay etme dedi. Ben seninle alay etmiyorum, şu inek sürüsünü ve çobanını alabilirsin dedim. Adam da onları alıp gitti. Allah'ım! Eğer bunu senin rızan için yaptıysam şu kayanın kalan kısmını da önümüzden al. Bunun üzerine Allah kayanın kalan kısmını da önlerinden almış."
Bize Ebu Tahir ve Harmele b. Yahya, o ikisine İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Said b. el-Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İşini iyi yapan köleye iki ecir vardır". Ebu Hureyre'nin nefsi elinde olan Allah'a yemin olsun ki Allah yolunda cihada katılmak, haccetmek ve anneme iyilik etmek olmasaydı, köle olarak ölmeyi dilerdim. Said b. el-Müseyyeb 'Bize ulaştığına göre, Ebu Hureyre annesiyle birlikte kaldığından dolayı, o vefat edene kadar hac yapmamıştır. [Ebu Tahir bu hadisi "İşini iyi yapan kul" şeklinde nakletmiş, köle ifadesini zikretmemiştir.]
Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu‘be, ona Atâ b. Sâib, ona da Ebu Abdurrahman es-Sülemî şöyle rivayet etmiştir: "Bir adamın annesi veya babası [Şu'be –yahut her ikisi– demiştir] ona hanımını boşamasını emretti. Adam da bu talep karşısında (eğer karımı boşarsam) yüz köle azat olsun diye adak adadı. Adam bunun hükmünü sormak üzere Ebu Derdâ'ya geldi. Ebu Derdâ o sırada kuşluk namazı kılıyor ve namazını uzattıkça uzatıyordu. Hatta öğle ile ikindi arasında da namaz kıldı. Sonra adam meseleyi ona sordu, Ebu Derdâ da şöyle dedi: Adağını yerine getir, ve anne-babana iyilik et (dediklerini yap). Zira ben Rasulullah'ın (sav) 'Baba, cennetin orta kapısıdır' buyurduğunu duydum. Sen artık ister (o kapıyı) koru, istersen terk et."
Bana Ebu Tahir ve Harmele b. Yahya, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona da Said b. Müseyyeb, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet emiştir: "Rasulullah (sav) 'İşini samimi bir şekilde ciddiyetle yapan köleye iki ecir vardır' buyurdu. Ebu Hureyre'nin canı elinde olan Allah'a yemin olsun ki Allah yolunda cihat etmek, haccetmek ve annemle ilgilenmek olmasaydı, köle olarak ölmeyi dilerdim." [Said b. el-Müseyyeb 'Bize ulaştığına göre Ebu Hureyre annesiyle birlikte kaldığı için, vefat edene kadar haccetmemiştir' demiştir. Ebu Tahir hadisinde 'İşini ciddiyetle samimi bir şekilde yapan kul' demiş, köle ifadesini kullanmamıştır.]