195 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Haccac, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Şube, ona Mansur, ona Salim b. Ebu Ca'd, ona Nübeyt b. Şerit, ona Câbân, ona da Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etti: "Ana-babaya itaatsizlik eden, yaptığı iyiliği başa kakan, içki bağımlısı olan kimse Cennete girmeyecektir!".
Açıklama: وَلاَ مَنَّانٌ ifadesinin sıla-i rahmi kesen anlamına gelmesi de mümkündür.
Açıklama: "Rasulullah (sav) muhtemelen akika sözcüğünden hoşlanmadı." şeklinde tercüme edilen "وَكَأَنَّهُ كَرِهَ الاِسْمَ" cümlesinin, kim olduğu tespit edilemeyen bir raviye ait olduğu söylenmiş, keza başka rivayetlerden açıkça öğrenildiği üzere Rasulullah'ın (sav) bizzat kendisinin akika sözcüğünü kullanmış olduğu hatırlatılarak bu cümlede ifade edilen kanaatin pek isabetli olmadığı değerlendirilmiştir. Bk. el-Vellevî, Zahîratü'l-ukbâ, XXXII, 348.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Fadl b. İbrahim, ona Ahmed b. Seleme, ona İshak b. İbrahim, ona Cerîr, ona Mansur, ona eş-Şa’bî, ona el-Muğîre b. Şu’be’nin âzâdlısı Verrâd, ona da el-Muğîre b. Şu’be (ra) Rasûlullah’dan (sav) şöyle rivayet etmiştir: “Allah sizlere, annelere (ve babalara) itâatsizlik etmeyi, kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeyi, verilmesi gerekeni vermemeyi ve alınması gerekmeyeni almayı haram kıldı. Ayrıca dedikoduyu, çok soru sormayı ve malı zâyi etmeyi de sizin için hoş görmedi.” Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Osman b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Cerîr’den, Müslim de İshak b. İbrahim’den rivayet etmiştir.
Açıklama: “Malı zâyi etmek”; servetini gereksiz yere telef etmek, israf edip tüketmektir. Şüphesiz ki servet, Allah’ın insanlara bir lütfudur. Her türlü servetin nihaî sahibi Allah’tır. Âyet-i kerîmede; “Yerlerin ve göklerin mirası Allah’a âittir” (Âl-i İmrân, 180; Hadîd, 10) buyurulmaktadır. Yüce Allah, servet nasip ettiği insanlara bazı sorumluluklar da yüklemiştir. Yüklediği sorumluluğun başında da, bu servetin insanlığın faydasına olacak şekilde kullanılması gelir. Bunun yolu da tasadduk ve hayır-hasenatın yanında iş yerleri açmak, çeşitli yatırımlarla insanlara faydalı olmak gelir. Servetin gereksiz yere telef edilip tüketilmesi ise, Yüce Mevlâ’nın izin vermediği ve meşrû görmediği haksız ve çirkin bir davranıştır. “Verilmesi gerekeni vermeyip alınması gerekmeyeni almak” cümlesinde de; genel bir ifâde ile yapılması gerekeni yapmamak ve yapılmaması gerekeni yapmak kastedilmektedir. Devlete veya insanlara karşı yapması gerekeni yapmamak ve vermesi gereken borcunu vermemektir. Buna mukabil hakkı olmayan veya kendisine ait olmayan şeyleri istemektir.
Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.
Açıklama: Hasen li ğayrihi'dir. Ancak "و لا مكذب بقدر" ifadesi bunun dışındadır.