113 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hüreyre (ra) şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber (sav) zekatı emretmişti. Kendisine İbn Cemil, Halid b. Velid ve Abbas b. Abdülmuttalib'in zekatlarını vermedikleri söylendi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "İbn Cemil, fakir iken Allah ve Resulü'nün kendisini zenginleştirmesine böyle mi karşılık veriyor? Halid'e gelince; (ondan zekat istemekle) ona haksızlık yapıyorsunuz. Halid zırhını vakfetti ve onu Allah yolunda cihad için hazırladı. Abbas b. Abdülmuttalib'e gelince; o Allah'ın Resulü'nün amcasıdır. Zekatını vermesi gerekir. Bir misliyle birlikte (verecektir)." İbn Ebu Zinad, babasından naklederek Şuayb'a mütâbaat etmiştir. İbn İshak Ebu Zinâd tarikiyle 'Zekat lafzını zikretmeksizin ona bir misliyle birlikte gereklidir şeklinde nakletmiştir. İbn Cüreyc dedi ki; Bu rivayet A'rec'ten benzer şekilde bize nakledilmiştir.
Bize Vekî, ona Ali b. Mübârek, ona Yahya b. Ebu Kesîr, ona Âmir el-Ukaylî, ona babası, ona da Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Cennete girecek ilk üç kişiyi iyi bilirim. Onlar; şehitler, efendilerinin haklarının Allah’ın hakkını da yerine getiren köleler (hizmetçiler) ve iffetli davranan fakir kimselerdir. Cehenneme girecek ilk üç kişiyi çok iyi bilirim. Onlar da; kavmine eziyet eden devlet başkanı, hakkını (zekatını) vermediği mala sahip olan zengin ve övünüp duran fakirdir."
Açıklama: İsnad Âmir el-Ukaylî dolayısıyla zayıftır. Hadisin zayıflığı, ayrıntılı olarak 9492 numaralı hadiste açıklanmıştır.
Bize Süveyd b. Said, ona Hafs İbn Meysere es-Sanânî, ona Zeyd b. Eslem, ona Ebu Salih Zekvan, ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) 'Altın ve gümüşe sahip olan bir kimse, onların hakkını (zekatını) vermezse, kıyamet günü, bu altın ve gümüş ateşten levhalar haline getirilir, cehennem ateşinde kızdırılır ve o kişinin böğrü, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır. Bunlar soğudukça, süresi elli bin yıl olan, bir gün içerisinde, bu işlem tekrar edilir ve bu durum, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme giden yolunu göreceği vakte kadar devam eder' buyurdu." "Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya develerin durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Develere sahip olan bir kimse, o develerin hakkını (zekatını) -ki suya geldikleri gün onları sağmak da onlardaki haklardandır- ödemezse, o kimse kıyamet gününde, onların önünde, düz, sert ve taşsız bir araziye yatırılır, sonra develer en semiz ve en eksiksiz halleriyle getirilir; hiçbir yavrusu eksik olmaz. Sonra o develer, o kişiyi ayaklarıyla ezer, ağızlarıyla ısırır. İlk gelenleri üzerinden geçtikten sonra, son gelenleri ona geri döndürülür ve bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu." "Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya sığırlar ve koyunlar ne olacak?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Sığır ve koyun sahibi olan kimse, onların hakkını (zekatını) ödemezse, mutlaka kıyamet gününde, onların önünde, geniş bir düzlükte yatırılır, sonra sığır ve koyunlar eksiksiz olarak getirilir. İçlerinde çarpık boynuzlu, boynuzsuz ve kırık boynuzlu bulunmaz. Bunlar boynuzlarıyla ona toslar, toynaklarıyla onu çiğnerler. Onların ilkleri, onun üzerinden her geçtikçe bu sefer sonlardakiler de gelip tekrar onun üzerinden geçerler. Bu durum, süresi elli bin yıl olan bir gün içerisinde, kullar arasında hüküm verilip ya cennete ya da cehenneme gidecek yolu ona gösterilinceye kadar tekrar edip durur' buyurdu." "Kendisine 'Ey Allah'ın Rasulü! Peki ya atların durumu nedir?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Atlar üç türlüdür; bir adam için vebal, bir adam için bir örtü, bir adam için de bir ecirdir. Atların kendisi için vebal olduğu kişi, riyakârlık, övünmek ve İslam ehline karşı düşmanlık olarak at bağlayıp besleyen kişidir. Bu adam için at bir vebaldir. Kendisi için atların örtü olduğu kimse ise onları Allah yolunda bağlamakla birlikte, onların sırtlarında ve kendilerinde Allah’ın hakkını da unutmayan kimsedir. İşte bu kişi için at bir örtüdür. Atların kendisi için ecir olduğu kimselere gelince; atı Allah yolunda İslam ehli için bir merada yahut bir bahçede bağlayıp besleyen kişidir. O mera yahut bahçeden her ne yerse mutlaka onun yedikleri sayısınca o kimseye hasenat yazılır, pislikleri ve sidikleri sayısınca da ona hasenat yazılır. At, yularını koparıp da bir ya da iki yüksek tepeyi aşsa da mutlaka bıraktığı izleri ve pislikleri sayısınca, ona hasenat yazılır. Sahibi onu alıp, sulama niyeti olmaksızın, bir ırmağın kenarına götürse, at da oradan içse, mutlaka Allah ona içtiği kadar hasenat yazar' buyurdu." "Kendisine 'Peki, ey Allah'ın Rasulü! Ya eşekler?' diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) 'Allah eşekler hakkında, bana şu biricik ve oldukça geniş anlamlı ayetten başka bir şey indirmemiştir: 'Kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyorsa onu görecektir, kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapıyorsa onu görecektir'(Zilzal, 99/7-8). buyurdu."
Bize Ziyad b. Eyyüb, ona Hüşeym (b. Beşir), ona Husayn (b. Abdurrahman), Muğîre (b. Miksem) ve (Abdullah) b. Avn, o üçüne (Amir) eş-Şa'bî, ona Haris (b. Abdullah), ona da Hz. Ali, Hz. Peygamber'in (sav) faiz yiyene, yedirene, faiz uygulamalarını yazan katibe ve zekatı vermeyene lanet ettiğini ve ölünün ardından feryat ederek ağlamayı da yasakladığını nakletmiştir. Bu rivayeti İbn Avn ve Atâ b. es-Sâib mürsel olarak da nakletmişlerdir.
Bize Ziyad b. Eyyüb, ona Hüşeym (b. Beşir), ona Husayn (b. Abdurrahman), Muğîre (b. Miksem) ve (Abdullah) b. Avn, o üçüne (Amir) eş-Şa'bî, ona Haris (b. Abdullah), ona da Hz. Ali, Hz. Peygamber'in (sav) faiz yiyene, yedirene, faiz uygulamalarını yazan katibe ve zekatı vermeyene lanet ettiğini ve ölünün ardından feryat ederek ağlamayı da yasakladığını nakletmiştir. Bu rivayeti İbn Avn ve Atâ b. es-Sâib mürsel olarak da nakletmişlerdir.
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona Cami b. Ebu Raşid ve Abdülmelik b. A'yen, onlara Ebu Vail, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Rasulullah (sav) : "Malının zekatını vermeyen her bir kimsenin boynuna kıyamet günü Allah bir yılan takacaktır." buyurdu, sonra da bu sözünü doğrulamak için şu "Allah'ın kendilerine ikram edip verdiği malları, infak etmekte cimrilik gösterenler..." [Ali İmran/2-180] ayetini okudu. Abdullah b. Mesud der ki: Başka bir seferde de Rasulullah (sav) bu sözünü doğrulamak için aynı ayetin (devamını) okumuştu: "Cimrilik ettikleri şey kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır..." [Ali İmran/2-180)]. Yine Rasulullah (sav) "Müslüman kardeşinin malını yalan yere yemin ederek kendi zimmetine geçiren kişi kıyamet günü Allah’ı kendisine kızgın vaziyette bulacaktır" buyurdu, sonra da Allah'ın kitabından bu sözünü doğrulamak üzere "Allah'a verdikleri sözü satanlar..." (Ali İmran/2-77) ayetini okudu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis hasen sahihtir.]
Bize İbn Ebu Ömer, ona Süfyan, ona Cami b. Ebu Raşid ve Abdülmelik b. A'yen, onlara Ebu Vail, ona da Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: Rasulullah (sav) : "Malının zekatını vermeyen her bir kimsenin boynuna kıyamet günü Allah bir yılan takacaktır." buyurdu, sonra da bu sözünü doğrulamak için şu "Allah'ın kendilerine ikram edip verdiği malları, infak etmekte cimrilik gösterenler..." [Ali İmran/2-180] ayetini okudu. Abdullah b. Mesud der ki: Başka bir seferde de Rasulullah (sav) bu sözünü doğrulamak için aynı ayetin (devamını) okumuştu: "Cimrilik ettikleri şey kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır..." [Ali İmran/2-180)]. Yine Rasulullah (sav) "Müslüman kardeşinin malını yalan yere yemin ederek kendi zimmetine geçiren kişi kıyamet günü Allah’ı kendisine kızgın vaziyette bulacaktır" buyurdu, sonra da Allah'ın kitabından bu sözünü doğrulamak üzere "Allah'a verdikleri sözü satanlar..." (Ali İmran/2-77) ayetini okudu." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu hadis hasen sahihtir.]